EŞ‘AS b. KAYS

الأشعث بن قيس

Ebû Muhammed Ma‘dîkerib b. Kays b. Ma‘dîkerib el-Eş‘as el-Kindî (ö. 40/661)

Cengâver sahâbî.

Hicretten yirmi üç yıl kadar önce (600) doğdu. Adı Ma‘dîkerib olduğu halde saçlarının dağınık ya da kıvırcık ve keçeleşmiş olmasından dolayı Eş‘as lakabıyla tanındı. “Başı yarık olan” anlamında Eşec lakabıyla da bilinir. Ayrıca “hain” mânasında Urfu’n-nâr şeklinde bir lakabı olduğu söylenmekteyse de bu lakabın onun hakkında hiç kullanılmadığı kabul edilmektedir. Babası Kays Kinde’de Âkilü’l-mürâr kabilesinin emîri iken Murâdîler tarafından öldürüldü. Annesi Kebşe de (Kübeyşe) aynı kabileye mensuptur. Eş‘as babasının intikamını almak isterken esir düştü ve 3000 deve fidye vererek kurtuldu. 10 (631) yılında Kindeliler’den oluşan otuz (altmış veya yetmiş) kişilik bir heyetin başında Medine’ye gitti ve Hz. Peygamber ile görüşerek müslüman oldu. Hz. Ebû Bekir’in kız kardeşi Ümmü Ferve ile (Kureybe) nikâhlanmakla beraber onu memleketine götürmesine izin verilmedi. Aynı tarihte Resûl-i Ekrem de onun kız kardeşi Kuteyle ile nişanlandı. Bir müddet sonra Kuteyle Medine’ye hareket ettiyse de Hz. Peygamber’in vefat haberi gelince memleketine geri döndü.

Eş‘as Hz. Ebû Bekir'in hilâfetinin ilk zamanlarında, Hadramut ve Kinde Valisi Ziyâd b. Lebîd’in zekât hususunda bir Kindeli’ye yaptığı haksız muameleden dolayı kendisini destekleyen bazı Kindeliler’le birlikte isyan etti. Uzun süren bu isyan hareketinin başında Eş‘as galip geldiyse de yardıma çağırılan İkrime b. Ebû Cehil kumandasındaki kuvvetler karşısında Nüceyr Kalesi'ne sığınmak zorunda kaldı. Muhacir b. Ebû Ümeyye’nin de katıldığı kuşatma esnasında şiddetli muharebeler oldu. Kalede açlık ve susuzluk baş gösterince Eş‘as anlaşma teklif ederek kendisine ve Kinde ileri gelenlerinden on kişiye aileleriyle birlikte kaleden çıkma izni verilmesi şartıyla kaleyi teslim edeceğini bildirdi. Anlaşmaya kendi adını yazmadığı için Ziyâd onu öldürmek istediyse de Eş‘as durumunu zekice ve cesaretle savundu. Bu sırada


halifeden gelen ve kimsenin öldürülmemesini emreden bir yazı kaledekilerin katline engel olamadıysa da Eş‘as’ın hayatım kurtardı. Kendi hakkında halifenin hüküm vermesini isteyen Eş‘as Medine’ye gönderildi. Eş‘as halifeye Ziyâd ile olan mücadelesinin sebeplerini anlatarak onun hakkındaki şikâyetlerini söyledi. Dinden dönmediğine yemin edip affedilmesini ve nikâhlısı Ümmü Ferve ile evlendirilmesini istedi. Hz. Ebû Bekir onu affetti ve kız kardeşiyle evlendirdi. Bir süre Medine’de oturan Eş‘as’ın bu hanımından Muhammed, İshak, İsmâil adlı oğulları ile Kureybe, Hübâbe ve Ca‘de adlı kızları doğdu.

Eş‘as b. Kays, 15 (636) yılında 1700 Kindeli’den meydana gelen bir kuvvetle Sa‘d b. Ebû Vakkās’ın emrinde İran’ın fethine katıldı. Kādisiye, Medâin, Celûlâ ve Nihâvend savaşlarında bulundu. Halifenin emri üzerine bir heyetle birlikte Kisrâ’ya gidip onu İslâmiyet’e davet etti. 17’de (638) Hâlid b. Velîd kumandasında Suriye’nin fethine katılan Eş‘as Yermük Savaşı’nda bir gözünü kaybetti. Kûfe şehri kurulduğu zaman bir kısım Kindeli ile birlikte oraya yerleşti. 26 (646-47) yılında Velîd b. Utbe onu kendisine vekâleten Azerbaycan ve İrmîniye’ye vali olarak gönderdi. Hz. Ali’nin hilâfeti döneminde bu bölgelerin valisi olan Eş‘as halktan halife için biat aldı. Hz. Ali onu ve ordusunu Muâviye ile mücadele için geri çağırdı. Muâviye, kardeşi Utbe b. Ebû Süfyân’ı Eş‘as’a göndererek onu kendi safına almak veya tarafsızlığını sağlamak istediyse de Eş‘as Hz. Ali’ye bağlı kaldı. Sıffîn’de önemli başarılar elde etti. Hz. Ali’nin hakem tayinine râzı olmasında ve kendilerini temsil eden heyetin başına Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’nin getirilmesinde etkili oldu. Anlaşma metni hazırlanırken Dûmetülcendel’de bulundu. Hakem Vak‘ası’ndan sonra ordunun yorulmuş olduğunu ileri sürerek Hz. Ali’yi Kûfe’ye çekilmeye zorladı. Nehrevan ve Harûriye’de Haricîler’e karşı yapılan mücadelelere katıldı. Hz. Ali’nin şehid edilmesinden kırk gün sonra Kûfe’de vefat etti. Bazı kaynaklarda vefat tarihi 41 (662) veya 42 (663) olarak da geçmektedir.

Âl-i İmrân sûresinin 77. âyetinin, diğer bazı rivayetler yanında, Eş‘as ile amcasının oğlu arasında çıkan bir husumet sebebiyle yemin söz konusu olunca, Hz. Peygamber’in haksız olarak bir müslümanın malını elde etmek için yalan yere yemin eden kimsenin Allah’ın gazabına uğrayacağını belirtmesi üzerine nazil olduğu da kaydedilmektedir (Buhârî, “Tefsîrü’l-Ķurǿân”, 3/3). Hz. Ebû Bekir zamanındaki isyanını irtidad kabul ederek Eş‘as’ın Ebû Hanîfe ve Şâfiî’nin ölçülerine göre sahâbî olmadığını söyleyenler varsa da hadis âlimleri bu görüşe katılmamışlardır. Hz. Peygamber’den dokuz hadis rivayet eden Eş‘as’ın Hz. Ömer’den de bir rivayeti vardır. Kütüb-i Sitte’de yer alan rivayetleri Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde bir arada bulunmaktadır (V, 211-213). Ondan Şa‘bî, Kays b. Ebû Hâzim ve Ebû Vâil Şakīk b. Seleme gibi râviler rivayette bulunmuştur. İslâmiyet’ten önce içkiyi, kumarı ve zinayı kendisine yasaklayanlardan birinin Eş‘as olduğu bilinmektedir. Şiîler onun iki yüzlü davrandığını ve Hz. Ali’ye ihanet ettiğini ileri sürmüşlerdir. Oğlu Muhammed b. Eş‘as ileri gelen emirlerden olup kendisinden başka Hz. Ömer, Osman, Âişe ve İbn Mes‘ûd’dan rivayette bulunmuştur. Torunu İbnü’l-Eş‘as el-Kindî ise Haccâc’a karşı verdiği mücadele ile tanınmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, V, 211-213; Buhârî, “Şehâdât”, 19, “Tefsîrü’l-Kurǿân”, 3/3, “Eymân”, 11, 17, “Diyât”, 22, “Ahkâm”, 30; Vâkıdî, Kitâbü’r-Ridde (nşr. Muhammed Hamîdullah), Paris 1989, s. 30-124; İbn Sa‘d, et-Tabakât, VI, 22-23; İbn Habîb, el-Muhabber, s. 94-95, 244, 261, 291-292, 452; Belâzürî, Fütûhu’l-büldân (trc. Zâkir Kadirî Ugan), İstanbul 1955-56, I, 163-169, 330; II, 31-32, 142-145; Taberî, Târîh, Beyrut 1987, III, 379, 409; IV, 150-156, 250, 310, 384; V, 42, 112, 129, 338, 443, 599, 664-667, 705; İbn A‘sem el-Kûfî, el-Fütûh, Beyrut 1406/1986, I, 47-70; İbn Abdürabbih, el-Ǿİkdü’l-ferîd, Kahire 1372/1953, I, 65; II, 206; III, 89, 226, 306; IV, 96, 116; V, 5, 20, 73, 74, 278; VII, 129; Taberânî, el-MuǾcemü’l-kebîr (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Bağdad 1397, I, 203-210; İbn Hazm, Cemhere, s. 425, 426; İbn Abdülber, el-İstîǾâb, I, 109-111; Hatîb, Târîhu Bağdâd, I, 196-197; Yâkut, MuǾcemü’l-büldân, V, 272-273; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ğâbe, I, 118-119; a.mlf., el-Kâmil, II, 452, 535-537; III, 10, 147, 186, 276, 318, 321, 342, 403; İbn Ebü’l-Hadîd, Şerhu Nehci’l-belâğa, Kahire 1385/1965, I, 291-297; İbn Manzûr, Muhtasaru Târîhi Dımaşk, IV, 406-416; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, III, 286-295; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, II, 37-43; İbn Kesîr, el-Bidâye, Beyrut 1966, V, 72-73; İbn Hacer, el-İsâbe, I, 51-52; a.mlf., Tehzîbü’t-Tehzîb, I, 359; IX, 64-65; L. Caetani, İslâm Tarihi (trc Hüseyin Cahid), İstanbul 1924-27, VII, 69, 393; X, 9-31; AǾyânü’ş-ŞîǾa, I, 503-504; “EşǾas b. Kays b. MaǾdîkerib”, DMT, II, 196-197; Reckendorf, “Eş‘as”, İA, IV, 393-394; a.mlf., “al-AshǾath”, EI² (Fr.), I, 718.

Asri Çubukçu