eş-ŞİFÂ

(الشفا)

Kādî İyâz’ın (ö. 544/1149) Peygamber sevgisine ve Hz. Peygamber’in müslümanlar üzerindeki haklarına dair eseri.

Tam adı eş-Şifâ bi-(fî)taǾrîfi ĥuķūķi (fî şerefi)’l-Muśŧafâ’dır. Müellif kendisinden Resûl-i Ekrem’in yüceliğini, ona gösterilmesi gereken saygıyı, bu saygıda kusur edenlerin durumunu anlatan bir kitap yazması istendiği için bu çalışmayı yaptığını ve Resûlullah’ın müslümanlar üzerindeki haklarını da ortaya koyduğu eserini 535 (1140-41) yılında kaleme aldığını belirtmektedir. Ayrıca eş-Şifâ’yı Resûl-i Ekrem’in peygamberliğini inkâr eden ve mûcizelerine dil uzatanlar için yazmadığını, kitabını Resûlullah’ın davetini kabul edenlerin ona olan sevgisini arttırmak, sünnetine daha fazla sarılmalarını sağlamak ve imanlarını kuvvetlendirmek amacıyla telif ettiğini söylemektedir (eş-Şifâ, nşr. Abduh Ali Kûşek, s. 307). Dört bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde Hz. Peygamber’e gerekli saygının gösterilebilmesi için onun maddî ve mânevî güzellikleri, Allah katındaki üstün yeri ve mûcizeleri ele alınmakta; ikinci bölümde ona inanıp itaat etmenin, onu bütün gönlüyle sevmenin, kendisine salâtü selâm getirmenin gereği vurgulanmaktadır. Kitabın asıl konusunun üçüncü bölümde ele alındığını, ilk iki bölümün buna giriş niteliği taşıdığını söyleyen müellif burada Resûl-i Ekrem’de bulunabilecek ve kesinlikle bulunmayacak hususları, Allah Teâlâ’nın onu günahlardan ve kötülüklerden koruduğu gerçeğini ve insan olması itibariyle yaptığı şeyleri anlatmaktadır. Dördüncü bölümde Resûlullah’a dil uzatanlara uygulanacak hükümler incelenmektedir. Her konuya âyetlerle ve müfessirlerin bu âyetlerle ilgili açıklamalarıyla başlanmakta, ardından gelen hadislerde ilk hadis senediyle, diğerleri senedsiz olarak verilmekte ve zaman zaman âlimlerin meseleye dair görüşleri nakledilmektedir.

Kādî İyâz çok yönlü ilmî kişiliğiyle konuları âyet, hadis, İslâm hukuku, dil ve edebiyat gibi pek çok yönden işlemiş, siyer ve megāzi, kelâm ve tasavvuf ilimlerinin önde gelen âlimlerinden faydalanmıştır. Hadiste Kütüb-i Sitte yanında İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel, Bezzâr, Taberânî, Ebû Süleymân el-Hattâbî, İbn Abdülber en-Nemerî, Ebü’l-Velîd el-Bâcî; tefsir ilminde İbn Cerîr et-Taberî, Ebü’l-Leys es-Semerkandî; tasavvufta Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî, Mekkî b. Ebû Tâlib; siyer ve megāzîde İbn İshak, Vâkıdî, İbn Sa‘d; fıkıhta özellikle İmam Mâlik ile Mâlikî fakihlerinden İbn Habîb es-Sülemî, Sahnûn, İbn Sahnûn, İbn Abdûs el-Kayrevânî, İbnü’l-Cellâb; Arap dili, edebiyatı ve kıraat ilimlerinde Ali b. Hamza el-Kisâî, Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ, Müberred, Sa‘leb, Zeccâc, Niftâveyh, Muhammed b. Ahmed el-Ezherî ve Rummânî; kelâm ilminde Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî, Bâkıllânî, İbn Fûrek ve Ebû İshak el-İsferâyînî gibi otoritelerden yararlanmıştır. Görüşlerinden en çok faydalandığı zâhidler arasında Sehl et-Tüsterî, Abdülkerîm el-Kuşeyrî zikredilebilir. Kādî İyâz eserinde âlimlerin farklı görüşlerini nakletmekle yetinmemekte, bu görüşler arasında tercihler yapmaktadır. eş-Şifâ’yı müelliften pek çok kimse rivayet etmiştir. Bunların başında oğlu Muhammed, talebesi İbn Zerkūn ve eserlerinin çoğunu kendisinden nakleden İbnü’l-Gāzî Muhammed b. Hasan el-Ensârî es-Sebtî; rivayeti Endülüs, Tunus, Mısır, Suriye ve Medine’de yayılan Ebû Ca‘fer İbn Hakem el-Hassâr ile Zâhirî fakihi İbn Madâ bulunmaktadır. Müelliften eş-Şifâ’yı icâzet yoluyla rivayet edenler arasında İbn Kurkūl, İbn Beşküvâl, Ebû Bekir İbn Ebû Cemre de yer almaktadır.

İslâm Dünyasındaki Yeri. eş-Şifâ yazıldığı tarihten itibaren İslâm dünyasında büyük ilgi görmüş, üzerinde şerh, hâşiye, ihtisar ve tercüme şeklinde pek çok çalışma yapılmış, medreselerde öğrencilere, camilerde halka okutulmuştur. Özellikle Kuzey Afrika ülkelerinde düşman tehlikesine ve


hastalıklara karşı okunması gelenek halini almış, Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî’nin belirttiğine göre amansız hastalıklardan ve âfetlerden korunmak için evlerde eş-Şifâ bulundurulmuştur. Bu âdetin diğer İslâm ülkelerinde de mevcut olup meselâ Sultan Abdülhamid’in sürgünde bulunduğu günlerde Çanakkale savaşlarında zafer kazanılması için eş-Şifâ okuduğu kaydedilmektedir (Hülagü, s. 243). Eserin Mağrib’de kolayca okunabilmesi için mushaf cüzleri gibi otuz cüz halinde yayımlandığı ve Cezayir’de askerlik görevini yapacak olanların Śaĥîĥ-i Buħârî ile eş-Şifâ üzerine yemin etme âdetinin günümüzde sürdüğü belirtilmektedir (Türâbî, s. 327). Eser hakkında takdirkâr sözler söylenmiş, öncelikle müellif eser tamamlandığı zaman, şeytanın hasedinden çatlayacağını, müminin kalbinin aydınlanıp içinin rahatlayacağını ve aklı olan herkesin Resûlullah’ın kıymetini daha iyi anlayacağını kaydetmiştir (eş-Şifâ, nşr. Abduh Ali Kûşek, s. 51, 52). İbn Ferhûn, Kādî İyâz’ın eş-Şifâ ile benzersiz bir eser meydana getirdiğini, aynı görüşte olan Taşköprizâde de vebaya karşı eş-Şifâ okumanın faydalı olduğunu “meşâyihten” duyduğunu söylemiş, eş-Şifâ şerhlerinin en güzelini kaleme alan Ali el-Kārî de bu eserin sahasında yazılan bütün kitapları ihtiva ettiğini (Şerĥu’ş-Şifâ, I, 2), Kâtib Çelebi eserin son derece yararlı olduğunu ve İslâm dünyasında bir benzerine rastlanmadığını belirtmiş (Keşfü’ž-žunûn, II, 1053), eş-Şifâ’nın en önemli şârihlerinden olan Şehâbeddin el-Hafâcî eserin aynı zamanda müellifin değerini ortaya koyduğunu vurgulamıştır. Hintli âlim Seyyid Süleyman Nedvî’nin kaydettiğine göre Fransa’da bulunduğu sırada şarkiyatçı Massignon kendisine, Avrupalılar’a Hz. Muhammed’in üstünlüğünü anlatmak için eş-Şifâ’nın Avrupa dillerinden birine çevrilmesinin yeterli olacağını söylemiştir.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki pek çok belgede kaydedildiği üzere Osmanlı ülkesinde Şifâ-i Şerîf adıyla bilinen esere hem devlet hem halk tarafından büyük ilgi gösterilmiş, Şifâ-han (Şifâ-i Şerîf mukarriri) adıyla müderrisler tayin edilmiş, ayrıca devletin ve vakıfların desteğiyle “asâkir-i şâhâne”nin ve “donanma-yı hümâyun”un selâmeti için Ravza-i Mutahhara başta olmak üzere Bâb-ı Seraskerî, Bâb-ı Fetvâ, Fâtih Camii, Kastamonu Nasrullah Paşa Camii, Tarsus Nur Camii gibi pek çok camide Şifâ-i Şerîf okunup hatimler yapılmıştır (BA, Y.PRK.UM, 69/14; BA, İ.İLM, 3/1318 M-2; BA, İ.DH, 282/17747, 306/19466, 376/24853, 397/26294, 428/28297, 527/36434, 998/78872; BA, HAT, 228/12683; BA, A.MKT.UM, 424/88; BA, A.MKT.NZD, 67/62, 146/98). Hatta eşkıya ile karşılaşan Osman Paşa’nın zafer elde etmesi için bazı dergâhlarda kelime-i tevhid yanında Şifâ-i Şerîf okutulmuş, bunun Enderun’da da yapılmasına karar verilmiştir (BA, HAT, 55/2543, 29 Z 1215). Eser günümüzde çeşitli İslâm ülkelerinde ve Türkiye’deki bazı camilerde halka okutulmaktadır. eş-Şifâ’yı methetmek için şiirler söylenmiş, Ahmed b. Muhammed el-Makkarî, bunların bir kısmını Ezhârü’r-riyâż fî aħbâri Ǿİyâż adlı eserinde bir araya getirmiştir. Burada, İbn Ebü’l-İsba‘ın eserdeki Resûl-i Ekrem’in nübüvvet delilleri ve sıfatlarına dair bilgileri 315 beyit halinde nazma çektiği kasidesi de anılmalıdır.

Şifâ Hadislerinin Değerlendirilmesi. eş-Şifâ’nın ihtiva ettiği 1830 kadar rivayetin bir kısmı tenkit edilmiştir. Zehebî, Kādî İyâz’ın en değerli çalışmasının eş-Şifâ olduğunu belirttikten sonra onun iyi bir muhaddis olmasına rağmen eserini hadis tenkidi konusunda bilgisiz bir kimse gibi uydurma rivayetlerle doldurduğunu ve kitabında bazı uzak te’villere yer verdiğini söylemiştir. Şemseddin es-Sehâvî, Zehebî’nin bu eleştirisini aşırı bulmuş, Kādî İyâz gibi büyük itibar görmüş bir âlim hakkında daha uygun bir ifadenin kullanılması gerektiğini ifade etmiştir (el-İntihâż fî ħatmi’ş-Şifâ li-Ǿİyâż, s. 18-19). Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî de Zehebî’nin eş-Şifâ hakkındaki sözlerini isabetli bulmadığını kaydetmiştir. Kādî İyâz’ın hadiste bir otorite sayıldığını belirten Ali el-Kārî, eş-Şifâ’da rastladığı bazı zayıf rivayetleri değerlendirirken Kādî İyâz’ın bunların güvenilir bir senedini görmüş olabileceğini veya zayıf hadislerin faziletli ameller hususunda delil sayılabileceğini belirtmiştir (Şerĥu’ş-Şifâ, II, 91-92). eş-Şifâ şârihlerinden Şemseddin Muhammed b. Muhammed ed-Delecî el-Osmânî’nin eserdeki bir hadisin kaynağını bulamadığını bildirmesi üzerine Ali el-Kārî, “Bu hadisi büyük muhaddislerden olan Kâdî İyâz’ın rivayet etmesi yeterlidir; eğer hadisin bir senedi olmasaydı onu kitabına almazdı” demiştir (a.g.e., I, 629).

Şerhleri. eş-Şifâ üzerine yazılan pek çok şerhten günümüze ulaşanların bazıları şunlardır: 1. Abdullah b. Ahmed et-Ticânî, el-Vefâ fî şerĥi (bi-beyâni fevâǿidi)’ş-Şifâ. Eserin yaklaşık yarısı Tunus’ta Mektebetü câmii’z-Zeytûne’de bulunmaktadır (nr. 1321). 2. Tâceddin el-Yemenî, el-İķtifâǿ fî şerĥi elfâži’ş-Şifâ (Millet Ktp., Murad Molla, nr. 452; Beyazıt Devlet Ktp., nr. 895; Köprülü Ktp., nr. 1116; ayrıca bk. Brockelmann,


GAL Suppl., I, 631). Yemenî daha sonra eserini Telħîśu’l-İķtifâǿ adıyla ihtisar etmiştir (Keşfü’ž-žunûn, II, 1054). 3. İbn Merzûk el-Hatîb, Şerĥu’ş-Şifâ. Eserin beş ciltten oluşan bir nüshası Gotha Herzoglichen Bibliothek’te kayıtlıdır (EI² [İng.], III, 867). 4. Sıbt İbnü’l-Acemî, el-Muķtefâ (el-İķtifâǿ) fî (şerĥi/żabŧı) elfâži’ş-Şifâ li’l-Ķādî Ǿİyâż. İbnü’l-Acemî’nin 797’de (1395) tamamladığı eserin (Süleymaniye Ktp., Damad İbrâhim Paşa, nr. 863, vr. 312b) kendi hattıyla birer nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (nr. 1301) ve Köprülü Kütüphanesi’ndedir (Fâzıl Ahmed Paşa, Yazmalar, nr. 797). Ayrıca muhtelif nüshaları Millet (Feyzullah Efendi, nr. 876), Topkapı Sarayı Müzesi (III. Ahmed, nr. 442), Süleymaniye (Kadızâde Mehmed Efendi, nr. 76; Kılıç Ali Paşa, nr. 194; Damad İbrâhim Paşa, Yazmalar, nr. 863; Murad Molla, nr. 453, 457) ve Âtıf Efendi (nr. 472) kütüphanelerinde kayıtlıdır. İbnü’l-Kabâkıbî, Sıbt İbnü’l-Acemî’nin şerhini Zübdetü’l-Muķtefâ fî taĥrîri (ĥalli) elfâži’ş-Şifâ adıyla ihtisar etmiştir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 586; Yazma Bağışlar, nr. 4333). 5. Nûreddin Ali b. Muhammed b. Akbars, Fetĥu’ś-śafâ li-şerĥi meǾânî elfâži’ş-Şifâ. Eserin Süleymaniye (Cârullah Efendi, nr. 320; Lâleli, nr. 520; Reşid Efendi, nr. 143), Hacı Selim Ağa (nr. 185, 828) ve Millet (Murad Molla, nr. 455-456) kütüphanelerinde yazma nüshaları vardır. Murad Molla Kütüphanesi’ndeki nüshanın (Murad Molla, nr. 455, 456) şârihin hattıyla olduğu kaydedilmektedir (Brockelmann, GAL Suppl., I, 631). 6. Ebrekân diye anılan Ebû Abdullah Muhammed b. Hasan b. Mahlûf er-Râşidî et-Tilimsânî, Ġunyetü (Buġ-yetü) ehli’ś-śafâ fî şerĥi’ş-Şifâ. Kâtib Çelebi şârihin aynı adı taşıyan üç şerhinden birincisinin iki cilt, ikincisinin bir cilt, üçüncüsünün daha küçük hacimde olduğunu bildirmektedir (Keşfü’ž-žunûn, II, 1053). Brockelmann, Ebrekân’ın Ġarîbü’ş-Şifâ adlı çalışmasının bir kısmının Zâhiriyye Kütüphanesi’nde bulunduğunu (nr. 41/17) zikretmektedir (GAL Suppl., I, 631); Şârihin üçüncü çalışması muhtemelen bu eserdir. 7. Şümünnî, Müzîlü’l-ħafâ Ǿan (Ǿalâ) elfâži’ş-Şifâ. eş-Şifâ’nın oldukça muhtasar bir hâşiyesidir (İstanbul 1264; eş-Şifâ’nın kenarında, I-II, Beyrut 1399/1979, 1409/1988; nşr. Abdüsselâm Muhammed Emîn, Beyrut 2000). Sehâvî, Şümünnî’nin bu eseri Sıbt İbnü’l-Acemî’nin el-Muķtefâ’sından kısaltarak yazdığını belirtmektedir (eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, II, 175). 8. Abdullah b. Ahmed b. Saîd ez-Zemmûrî, Îżâĥu’l-lebs ve’l-ħafâ Ǿan elfâži’ş-Şifâǿ. Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî eserin müellif hattıyla olan nüshasını gördüğünü söylemekte, yazma nüshasının Fas’taki Sûs şehrinde Edûz köyündeki medresenin kütüphanesinde bulunduğu kaydedilmektedir (Ziriklî, IV, 68). 9. Ebû Abdullah Muhammed b. Ali el-Hasenî et-Tilimsânî, el-Menhelü’l-aśfâ fî şerĥi mâ temessü’l-ĥâcetü ileyhi min elfâži’ş-Şifâ. Kâtib Çelebi’nin eş-Şifâ şerhlerinin en güzellerinden biri diye nitelediği bu iki ciltlik eseri (Keşfü’ž-žunûn, II, 1053) Tilimsânî 917’de (1511) tamamlamıştır. Eserin Süleymaniye (Fâtih, nr. 838; Pertev Paşa, nr. 97; Murad Molla, nr. 451) ve Beyazıt Devlet (Veliyyüddin Efendi, nr. 673) kütüphaneleriyle Mektebetü’l-Ezher’de (nr. 499, hâs), iki ciltten oluşan bir başka nüshası Rabat’tadır (el-Mektebetü’l-âmme, nr. 340 K, 1316). 10. Şemseddin Muhammed b. Muhammed ed-Delecî el-Osmânî, el-Iś-ŧıfâ li-beyâni meǾâni’ş-Şifâ. Beyazıt Devlet (Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, nr. 117; Veliyyüddin Efendi, nr. 674), Âtıf Efendi (nr. 493), Kayseri Râşid Efendi (nr. 170) kütüphaneleriyle Rabat’ta el-Hizânetü’l-âmme’de (nr. 1448 ك, Mağrib hattıyla) nüshaları bulunmaktadır (ayrıca bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 631). 11. Ali el-Kārî, Şerĥu’ş-Şifâ fî ĥuķūķi’l-Muśŧafâ (RefǾu’l-ħafâ Ǿan źâti’ş-Şifâ). Şârih eserini Sıbt İbnü’l-Acemî’nin el-Muķtefâ, Delecî’nin el-Iśŧıfâ, Muhammed b. Ali et-Tilimsânî’nin el-Menhelü’l-aśfâ, Yemenî’nin el-İķtifâǿsı gibi şerhlerden faydalanarak 1011’de (1602) Mekke’de tamamlamış, yararlandığı kaynakları yer yer tenkit etmiştir. Eserin pek çok baskısı vardır (İstanbul’da, her biri iki cilt olarak 1264, 1285, 1290, 1299, 1307, 1308, 1309, 1312, 1316, 1319; Bulak 1257 taşbaskısı; I-IV, Kahire 1325-1327, Hafâcî’nin Nesîmü’r-riyâż’ı ile birlikte; I-V, nşr. Haseneyn Muhammed Mahlûf, Kahire 1398/1977). 12. Ömer b. Abdülvehhâb el-Urzî el-Halebî, Fetĥu’l-ġaffâr bimâ ekrema’llāhu bihî nebiyyehü’l-muħtâr. Üç ciltlik bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcuttur (Pertev Paşa, nr. 99). 13. Şehâbeddin el-Hafâcî, Nesîmü’r-riyâż fî şerĥi Şifâǿi’l-Ķāđî Ǿİyâż. eş-Şifâ’nın bazı şerhlerinin okuyucuyu bıktıracak kadar uzun ve yanlış bilgilerle dolu olduğunu söyleyen şârih, esere ait şerhlerin en güzellerinden biri sayılan bu çalışmasını 1058’de (1648) tamamlamıştır. Kitap Bulak’ta (1257, Ali el-Kārî şerhiyle birlikte), İstanbul’da (1267, 1314, 1317), Kahire’de (1312-1317, 1325, 1327 [Ali el-Kārî’nin Şerĥu’ş-Şifâ’sı ile birlikte]), Beyrut’ta (1326, ofset) dört cilt ve Muhammed Abdülkādir Atâ tarafından altı cilt halinde


(Beyrut 1421/2001) neşredilmiştir. İsmâil b. Abdullah el-Üsküdârî Nesîmü’r-riyâż’ı ihtisar etmiştir (Ziriklî, I, 318). 14. Ebü’l-Hasan Ali b. Ahmed el-Fâsî el-Hureyşî, Fetĥu’l-feyyâż fî şerĥi’ş-Şifâ li’l-Ķāđî Ǿİyâż. İki cilt olduğu belirtilen eserin bir nüshası Rabat Hizânetü’l-âmme’de bulunmakta (I. nr. 1701 د, II. nr. 13334 ك), bir başka nüshasının el-Hizânetü’l-Kettâniyye’de olduğu kaydedilmektedir (Tihâmî Râcî el-Hâşimî, s. 134). 15. İdvî, el-Mededü’l-feyyâż bi-nûri’ş-Şifâ li’l-Ķāđî Ǿİyâż (I-II, Kahire 1276, 1286 [Ahmed b. Hüseyin er-Remlî’nin eş-Şifâ hâşiyesiyle birlikte taşbaskısı olarak]). İdvî, eş-Şifâ’nın nüsha farklarını tesbit edip garîb kelimelerini açıkladığı bu çalışmasına bir girişle başlamış, girişte Kādî İyâz ile eş-Şifâ’yı kısaca tanıtıp eserin mukaddimesinde geçen nâdir kelimeleri şerhetmiştir. 16. Ebû İshak İbrâhim b. Muhammed et-Tâdilî, Şerĥu’ş-Şifâ. Bir nüshası Rabat’ta bulunmaktadır (Hizânetü’l-âmme, nr. 2199 ك).

Muhtasarları. eş-Şifâ’nın belli başlı muhtasarları arasında şunlar zikredilebilir: 1. İbnü’l-Bârizî, Tevŝîķu Ǿura’l-îmân fî tafżîli (feżâǿili) ĥabîbi’r-raĥmân (Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 834; Hacı Selim Ağa Ktp., Aziz Mahmud Hüdâyî, nr. 1050; Diyarbakır İl Halk Ktp., nr. 2046; Akseki İlçe Halk Ktp., nr. 173). Eser, İbn Karâ Şehâbeddin Ahmed b. Ömer el-Hârizmî tarafından Nuħbetü’n-nuħab el-mûśıl ilâ aǾle’r-rüteb adıyla ihtisar edilmiş olup bu muhtasarın bir nüshası Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’dedir (Sîre, nr. 37). 2. Muhammed b. Hasan Muhammed el-Mâlekī, Lübâbü’ş-Şifâ. Bir nüshası Tunus’ta Câmiu’z-Zeytûne’de (II, 267) kayıtlıdır (Brockelmann, GAL Suppl., I, 632). 3. Bennânî, Lafžu nidâǿi’l-ĥiyâż min ezhâri nesîmi’r-riyâż fî şerĥi’ş-Şifâ li’l-Ķāđî Ǿİyâż. Eser üzerine bir şerhi de bulunduğu anlaşılan Bennânî’nin (Abdülhay el-Kettânî, II, 224) muhtasarının iki nüshası Rabat el-Hizânetü’l-âmme’dedir (nr. 1456K, Mağrib yazısıyla olan bu nüshanın baş tarafı eksiktir; nr. 1400K). 4. Abdullah b. Ali es-Süveydân, Ĥüsnü’l-vefâ bi’t-tenbîhi Ǿalâ baǾżı ĥuķūķi’l-Muśŧafâ. Türâbî eserin Mektebetü’l-Ezher’de bir nüshasının bulunduğunu kaydetmektedir (el-Ķāđî Ǿİyâż, s. 326). 5. Ebü’l-Berekât Mustafa b. Muhammed b. Rahmetullah el-Eyyûbî. eş-Şifâ’ya yaptığı şerh kadar muhtasarının da mükemmel olduğu belirtilmektedir (Abdülhay el-Kettânî, I, 424). 6. Ahmed b. Muhammed es-Selâvî, İtĥâfu ehli’ś-śıdķ. eş-Şifâ’nın hem muhtasarı hem şerhi mahiyetindedir (Yale University Library, Landberg Collection, nr. 9). eş-Şifâ üzerinde yapılan ihtisar çalışmaları arasında İbnü’l-Haydırî’nin eś-Śafâ bi-taĥrîri’ş-Şifâ’sı da zikredilebilir. Oflu Hacı Mehmed Emin Efendi Şifâǿü’l-müǿminîn adlı çalışmasında eserin muhtevası hakkında bilgi vermiş, hemen her konu başlığından söz ederek eseri özetlemiş, bu özet seksen yedi sayfa halinde basılmıştır (İstanbul 1304).

eş-Şifâ’daki hadisleri tahrîc etmek üzere eserler kaleme alındığı ve İbn Kutluboğa’nın bu konuda bir çalışması olduğu zikredilmekteyse de bu eserlerden günümüze ulaşan sadece Süyûtî’nin Menâhilü’ś-śafâ fî taħrîci eĥâdîŝi’ş-Şifâ’sıdır. Süyûtî eserinde, eş-Şifâ’daki 1362 hadisin kaynaklarını hâfızasına dayanıp tesbit etmeye çalıştığı için hadislerin hangi kitaplarda geçtiğini belirtmekle yetinmiştir (Kahire, ts., taşbaskı; Hindistan 1275/1858, taşbaskı). Semîr Kādî, Menâhilü’ś-śafâ’yı hadislerin geçtiği yerleri belirleyerek yeniden yayımlamıştır (Beyrut 1409/1988). Menâhilü’ś-śafâ’yı tamamlamak için Ebü’l-Alâ İdrîs b. Muhammed el-Irâkī el-Fâsî’nin bir eser yazdığı kaydedilmektedir (a.g.e., II, 818). eş-Şifâ hadislerinin ricâlini tesbit amacıyla yapılan çalışmalardan Ebû Abdullah Muhammed Kuveysim b. Ali et-Tûnisî’nin Simŧü’l-leǿâl fî taǾrîfi mâ bi’ş-Şifâ mine’r-ricâl’inin günümüze kadar geldiği bilinmektedir. eş-Şifâ’da adları geçen kişilerin biyografilerine de yer verilen eserin on ciltten meydana geldiği, müellifin kitabını on dört yılda kaleme aldığı belirtilmektedir. Simŧü’l-leǿâl’in I. cildi Rabat el-Hizânetü’l-âmme’de bulunmakta (nr. 1376K, burada adı Simŧü’l-leǿâl fî beyâni me’ştemele Ǿaleyhi Kitâbü’ş-Şifâ mine’r-ricâl diye kaydedilmekte), diğer ciltlerinin de orada olabileceği söylenmektedir (Tihâmî Râcî el-Hâşimî, s. 131). Ziriklî eserin bir nüshasının Tunus Ahmediyye Kütüphanesi’nde yer aldığını zikretmektedir (el-AǾlâm, VII, 11). Şemseddin es-Sehâvî, Taķfîśu me’ştemele Ǿaleyhi’ş-Şifâ mine’r-ricâl adlı bir eser yazdığını bildirmektedir (eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, VIII, 17).

Daha çok IX. (XV.) yüzyıldan itibaren hadis, siyer, fıkıh gibi ilimlere dair eserleri talebelerine okutan bazı âlimler, bu eserler için yapılan hatim merasimlerinde okunmak üzere risâleler kaleme almışlardır. eş-Şifâ’nın hatim merasimi için yazılan eserler arasında İbn Nâsırüddin’in Meclis fî ħatmi’ş-Şifâ (nşr. Abdüllatîf b. Muhammed el-Cîlânî, Beyrut 1424/2003), Şemseddin es-Sehâvî’nin el-İntihâż fî ħatmi’ş-Şifâ li-Ǿİyâż (nşr. Abdüllatîf b. Muhammed el-Cîlânî, Beyrut 1422/2001) ve er-Riyâż


fî ħatmi’ş-Şifâ li-Ǿİyâż (Medine Ârif Hikmet Ktp., Mecmûa, nr. 308), Şemseddin İbn Tolun’un Ġāyetü’l-vefâ fî ħatmi’ş-Şifâ (Keşfü’ž-žunûn, II, 1194) adlı çalışmaları zikredilebilir. Murat Gökalp, Kâdı Iyâz ve eş-Şifâ Adlı Eserinde Peygamber Tasavvuru adıyla bir doktora tezi yapmıştır (2005, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü). Hülya Çakıl Kādî İyaz’a Göre Peygamber’in Dindeki Konumu adlı bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1998, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Türkçe Tercümeleri. 1. Hanîf İbrâhim Efendi, Hulâsatü’l-vefâ fî şerhi’ş-Şifâ. Mütercim çalışmasında büyük ölçüde Ali el-Kārî’nin şerhinden faydalanarak eş-Şifâ’yı tefsirî mahiyette tercüme etmiştir (Bulak 1257; I-II, İstanbul 1314-1317). 2. Bursalı Abdurrahman Darîr, Tercüme-i Şifâ-i Şerîf. Abdurrahman Darîr’in muhtasar bir şekilde tercüme ettiğini söylediği eserin (vr. 1b) bir nüshası Kütahya Vahîd Paşa Kütüphanesi’ndedir (nr. 1245). 3. Şeyhülislâm Ebûishakzâde İshak Efendi, el-İstişfâ fî tercemeti’ş-Şifâ. 1140’ta (1727) Türkçe’ye çevrildiği ve Arapça metni yer almadığı halde otuz cüz hacminde olduğu belirtilen eserin (Hanîfzâde, s. 550) bazı nüshaları Topkapı Sarayı Müzesi (Emanet Hazinesi, nr. 656) ve Süleymaniye (Lâleli, nr. 397) kütüphaneleriyle İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi’nde (nr. 93) kayıtlıdır (ayrıca bk. DİA, XXII, 531). 4. Müderris Seyyid Muhammed Lübbî, Tercemetü’ş-Şifâ fî şemâili sâhibi’l-ıstıfâ. 1161 (1748) yılında Dârüssaâde Ağası Maktul Beşir Ağa adına tercüme edilmiş olup (Hanîfzâde, s. 550) bir nüshası Tire İlçe Halk Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Necip Paşa, nr. 126). 5. Tâlib Hocazâde İshak Necib Karsî, Tercüme-i Şifâ-i Şerîf. Yazma nüshalarından biri Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Pertev Paşa, nr. 59, 60), diğeri Millî Kütüphane’dedir (nr. 4900). 6. Köprülülü Ali Rıza Doksenyedi, Açıklamalı Şifâi Şerîf Tercemesi. Mütercim eserin birinci bölümünün yaklaşık yarısını her biri 150-170 sayfadan oluşan dört kitap halinde yayımlamış (Eskişehir, İstanbul 1946-1949), dipnotlarda bazı terimleri açıklamış, bazı olaylar hakkında bilgi vermiş, yer yer kendi şiirlerini de eklemiştir. Tercümesinin önsözünde eş-Şifâ’yı on kitapta tamamlayacağını söyleyen mütercimin çalışmasını bitiremediği anlaşılmaktadır. eş-Şifâ’yı Naim Erdoğan, Hüseyin S. Erdoğan (İstanbul 1977) ve Suat Cebeci de (Ankara 1992) Türkçe’ye çevirmiştir. Âişe Abdurrahman (Aisha Abdarrahman) Bewley eş-Şifâ’yı Muhammad Messenger of Allah (Ash-Shifa of Qadi ‘Iyad) adıyla İngilizce’ye tercüme etmiştir (Grenada, Spain 1991).

eş-Şifâ bilindiği kadarıyla İstanbul’da 1264 (1848) ve 1290’da (1873) (I-II, Yûsuf b. Muhammed Ebü’s-Suûd’un tashihiyle) taşbaskı olarak neşredilmiştir. Eserin yine İstanbul’da (I-II, 1295) Mustafa Râkım’ın hattıyla harekeli olarak Muharrem Efendi Matbaası’nda basıldığı belirtilen nüshasının, hayatında beş adet eş-Şifâ yazdığı belirtilen (DİA, II, 117) Ahmed Râkım Efendi’ye ait olabileceği akla gelmektedir. Eser ayrıca Kahire’de (1276 [İdvî’nin tashihiyle], 1295, 1312, 1322, 1329, 1369/1950), Bombay’da (1276), Caunpûr’da (1877), Fas’ta (I-II, 1305, 1313) yayımlanmıştır. eş-Şifâ’nın ilmî neşirleri arasında Muhammed Karaali v.dğr. (I-II, Dımaşk 1392/1972-1973, 1398/1978), Ali Muhammed el-Bicâvî (I-II, Kahire 1397/1977; Beyrut 1984) ve Abduh Ali Kûşek’in (Beyrut-Dımaşk 1420/2000) çalışmaları zikredilebilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Kādî İyâz, eş-Şifâ bi-taǾrîfi ĥuķūķi’l-Muśŧafâ (nşr. Ali M. el-Bicâvî), Kahire 1977, I-II; a.e. (nşr. Abduh Ali Kûşek), Beyrut-Dımaşk 1420/2000; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XX, 216; İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müźheb, II, 49; Sehâvî, eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, II, 175; VIII, 17; a.mlf., el-İntihâż fî ħatmi’ş-Şifâ li-Ǿİyâż (nşr. Abdüllatîf Muhammed el-Cîlânî), Beyrut 1422/2001, neşredenin girişi, s. 3-23; Taşköprizâde, Miftâĥu’s-saǾâde, II, 149; Ali el-Kārî, Şerĥu’ş-Şifâ fî ĥuķūķi’l-Muśŧafâ, İstanbul 1285, I, 2, 629; II, 91-92; Ahmed b. Muhammed el-Makkarî, Ezhârü’r-riyâż (nşr. Saîd Ahmed A‘râb - Muhammed b. Tâvît), Rabat 1398/1978, IV, 271-309; Keşfü’ž-žunûn, II, 1053, 1054, 1194, 1884; Şehâbeddin el-Hafâcî, Nesîmü’r-riyâż fî şerĥi Şifâǿi’l-Ķāđî Ǿİyâż (nşr. M. Abdülkadir Atâ), Beyrut 1421/2001, I, 11; Brockelmann, GAL, I, 455; Suppl., I, 630-632; Îżâĥu’l-meknûn, I, 52; Ahmed Hanifzâde, Âsâr-ı Nev: Nova Opera (nşr. G. Fluegel), [baskı yeri ve tarihi yok], s. 550; Kettâ-nî, er-Risâletü’l-müsteŧrafe, s. 106; Seyyid Süleyman Nedvî, Hz. Muhammed Aleyhisselâm Hakkında Konferanslar (trc. Osman Keskioğlu), Ankara 1967, s. 83; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 424; II, 224, 800, 818; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), I, 318; IV, 68, 125; VII, 11; Tihâmî Râcî Hâşimî, el-Ķāđî Ǿİyâż el-luġavî min ħilâli ĥadîŝi Ümmi ZerǾ, Dârülbeyzâ 1985, s. 79-142; Halil İbrahim Kutlay, el-İmâm ǾAlî el-Ķārî ve eŝeruhû fî Ǿilmi’l-ĥadîŝ, Beyrut 1408/1987, s. 367-374; Beşîr Ali Hamed et-Türâbî, el-Ķāđî Ǿİyâż ve cühûdühû fî Ǿilmeyi’l-ĥadîŝ rivâyeten ve dirâyeten, Beyrut 1418/1997, s. 301-332; Metin Hülagü, Sultan İkinci Abdülhamid’in Sürgün Günleri, İstanbul 2003, s. 243; Muhammed Menûnî, “Kitâbü’ş-Şifâ li’l-Ķāđî Ǿİyâż”, el-Menâhil, sy. 22, Rabat 1402/1982, s. 305-423; M. Hadj-Sadok, “Ibn Marzūķ”, EI² (İng.), III, 867; İsmail Durmuş, “İbn Ebü’l-İsba‘”, DİA, XIX, 467; Saffet Köse, “İbn Merzûk el-Hatîb”, a.e., XX, 187; Tayyar Altıkulaç, “İbnü’l-Bârizî”, a.e., XX, 526.

M. Yaşar Kandemir