ETTAFEYYİŞ

اطّفّيش

Muhammed b. Yûsuf b. Îsâ b. Sâlih el-Hafsî el-Adevî (ö. 1332/1914)

XX. yüzyılda İbâzıyye mezhebini Cezayir’de canlandıran din âlimi.

Babası Yûsuf, dedeleri Îsâ ve Sâlih gibi ünlü İbâzî âlimlerini yetiştiren Ettafeyyiş ailesine mensup olduğu için daha çok bu lakapla anılır. Bu kelime kaynaklarda Atfîş, Atfiyeş, İtfeyyiş, İtfiyyeş, Tafeyyiş, Ettafeyyeş şekillerinde de zikredilmekle birlikte yaygın kullanışı Ettafeyyiş’tir. Berberîce olduğu söylenen kelime “tut, gel, ye” anlamına gelir. Muhammed b. Yûsuf’un atalarından birine böyle bir davet yapıldığı için soyundan gelenlere bunun bir lakap olarak verildiği kabul edilir. Ettafeyyiş’in soyunun, Tunus’ta bir müddet hüküm süren Hafsîler hânedanının atası Ömer b. Hafs’a (ö. 571/1175 - 76) dayandığı için Hafsî lakabıyla anıldığını söyleyenler bulunduğu gibi bunu Hz. Ömer’in soyundan gelmiş olmasına bağlayanlar da vardır. Hatta ikinci görüşü savunanlar Adevî diye anılmasını, Hz. Ömer’in dedesi Adî b. Kâ‘b b. Lüeyy’in soyundan gelmiş bulunmasıyla ilgili görürler.

1236 (1820) yılında Cezayir’in güneyinde bulunan Gerdâye (Gardia) merkezine bağlı Yescen kasabasında doğan Ettafeyyiş gençliğini Sahra bölgesinin başşehri, Mizâb vadisinin en büyük ticaret ve kültür merkezi olan Gerdâye’de geçirdi. Öğrenimini, Cezayirli seçkin İbâzî âlimlerinin okuduğu bir kurum olan Ma‘hedü’l-hayât’ta tamamladıktan sonra, genç yaşına rağmen bir taraftan kitap yazarak ve talebe yetiştirerek ilmî faaliyetlerde bulunurken diğer taraftan da ülkesinin Fransız hâkimiyetinden kurtulması için Cezayir Millî Mukavemet Hareketi, Yeni Islahat Hareketi ve Azzâbe gibi kuruluşlar içinde öncü görevi yaparak Cezayir halkını fikrî ve siyasî yönde etkiledi. İki defa gittiği hacda dünya müslümanlarının meselelerini daha yakından tanıma fırsatı buldu. O dönemde bir çözüm olarak görülen İslâm birliği (panislâmizm) fikrine ilgi duyup bunu savunduğu için II. Abdülhamid tarafından kendisine bir takdirnâme ile altın madalya verildi. İlmî, fikrî ve siyasî faaliyetleri yanında zühd ve takvâsıyla da tanınan Ettafeyyiş Yescen’de vefat etti.

Mizâb vadisindeki İbâzî kültür ortamında yetişen Ettafeyyiş bu çevrenin etkisinde kalarak zühd ve takvayı hayatının ana ilkesi haline getirdi. Geceleri az uyur, vaktini Kur’an okumakla geçirir, namazlarını mutlaka cemaatle kılar, zamanının önemli bir kısmını okuma, yazma ve talebe yetiştirme faaliyetlerine ayırırdı. Akaid, tefsir, hadis ve fıkıh alanlarında kendini ihtisas derecesinde yetiştirdiği için “Kutbü’l-eimme” unvanını almış, ayrıca tarih, felsefe, mantık, matematik, Arap dili ve edebiyatıyla ilgilenip bu sahalarda da eser verebilecek bir seviyeye ulaşmıştır. Ebü’l-Yakzân İbrâhim b. Yûsuf, Ebû İshak İbrâhim b. Muhammed ve oğlu Ebû Muhammed gibi Mizâb vadisinin seçkin âlimleri onun öğrencisi oldular. Toplumun sosyal yapısını ve aile hayatını düzenleyici yeni bazı esaslar ortaya koyan Ettafeyyiş İbâzıyye’nin yeniden canlanıp yayılmasında önemli rol oynadı. Özellikle bu mezhebin kadınlara ilişkin katı esaslarını eleştirerek onların ilgisini çekti. Islahatçı bir düşünce çizgisi takip etmesine rağmen bütün İslâmî konuları İbâzıyye mezhebi çerçevesinde ele aldı. Onun bazı itikadî görüşleri şöyle özetlenebilir:

İman kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve organlarla amel etmektir. Bunlardan birinin terkedilmesi halinde iman gerçekleşmez. Kalp ile tasdik edip amel rüknünü yerine getirmeyen veya kalben tasdik etmediği halde bazı emirleri yerine getiren kişi müşrik ve münafık sayılır. Büyük günah işleyen kimse (mürtekib-i kebîre) kâfir olup ebediyen cehennemde kalır. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de büyük günah işleyenler hakkında bu hüküm verilmiştir. Şefaat sadece muvahhidlere yani İbâzîler’e mahsustur. İbâzî olmayanlar veya bunlardan büyük günah işleyenler şefaatten mahrum kalırlar. Kulların bütün fiilleri ilâhî iradeye bağlı olup Allah tarafından yaratılır. Bu sebeple kul fiilini yaratan değil icra edendir. Kulun itaat etmesi veya isyanda bulunması kendi iradesi yanında Allah’ın iradesiyle gerçekleşir.

Ettafeyyiş’in ilmî şahsiyetinde Kur’an tefsiri önemli bir yer işgal eder. Tefsirde büyük ölçüde Zemahşerî’nin, bazan da Kādî Beyzâvî’nin tesirinde kalmıştır. İbâzıyye’ye ait önemli bir tefsir kaynağı olan Himyânü’z-zâd ilâ dâri’l-meǾâd adlı hacimli tefsiri nakiller ve tekrarlarla doludur. Ettafeyyiş’e göre müteşâbih âyetlerin gerçek anlamını Allah’ın ilmine havale etmek gerekir. Bununla birlikte onun bunları te’vile tâbi tuttuğu da görülür.

Eserleri. Dinî ilimlerin hemen her alanında kitap yazan Ettafeyyiş’in 300’ü aşkın eseri bulunmaktadır. Bunların tamamına yakını Yescen’deki Kutbü’l-eimme Ettafeyyiş Kütüphanesi’nde mevcut olup çoğu basılmıştır. Belli başlı eserleri şunlardır: A) Tefsir. 1. Himyânü’z-zâd ilâ dâri’l-meǾâd* (I-XIV, Zenzîbar 1350). 2. DâǾi’l-Ǿamel ilâ yevmi’l-emel. 3. Teysîrü’t-tefsîr (I-VI, Cezayir 1326). DâǾi’l-Ǿamel adlı tefsirinin muhtasarıdır. B) Hadis. 1. Vefâǿü’đ-đamâne bi-edâǿi’l-emâne (I-III, Kahire 1306 - 1326). 2. CâmiǾu’ş-şeml (şümûl) fî ĥadîŝi ħâtemi’r-rusül (nşr. M. Abdülkādir Ahmed Atâ, I-II, Beyrut 1407/1987). 3. Tertîbü’t-Tertîb (Cezayir 1326). Rebî‘ b. Habîb’e ait el-Müsned (el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ) adlı eserin Ebû Ya‘kūb Yûsuf b. İbrâhim el-Vercelânî tarafından et-Tertîb adıyla yapılan düzenlemesini yeniden ele alan bir çalışmadır. C) Kelâm. 1. Şerĥu ǾAķīdeti’t-tevĥîd (Cezayir 1326). Ebû Hafs İbn Cümey‘in Muķaddimetü’t-tevĥîd’i üzerine yapılan geniş bir şerhtir. 2. el-Cünne fî vaśfi’l-cenne (Kahire 1321, 1345/1926; Maskat 1983). 3. Reddü’ş-şürûd Ǿale’l-ĥavżi’l-mevrûd. Kıyamet gününde Hz. Peygamber’e ait olacağı rivayet edilen havz-ı kevsere dairdir (Ziriklî, VIII, 33). D) Fıkıh. 1. Şerĥu Kitâbi’n-Nîl ve şifaǿi’l-Ǿalîl (I - X, Kahire 1305 - 1343; I - XVII, Beyrut 1393/1973; Maskat 1986). İbâzî fıkhının temel kaynaklarından biri olan Abdülazîz es-Semînî’ye ait Kitâbü’n-Nîl’e yapılan şerhtir. 2. Şerĥu’d-DeǾâǿim (I-II, Cezayir 1326). İbnü’n-Nazar el-Umânî’nin eserine dair bir şerhtir. 3. Şâmilü’l-aśl vel-ferǾ (Kahire 1348). 4. Şerĥu Muħtaśari’l-ǾAdI ve’l-inśâf. Yûsuf b. İbrâhim el-Vercelânî’ye ait el-ǾAdl ve’l-inśâf adlı usûl-ı fıkıh kitabına Ahmed b. Saîd eş-Şemmâhî’nin yazdığı muhtasarın şerhidir (P. Cuperly, s. 264). E) Arap Dili ve Edebiyatı. 1. Şerĥu’l-Muġnî. İbn Hişâm en-Nahvî’nin Muġni’l-lebîb’ine yapılan 5000 beyitlik bir şerhtir. 2. Beyânü’l-beyân. 3. RebîǾu’l-bedîǾ. 4. Îzâĥu’d-delîl (a.g.e., VIII, 33) (eserlerinin geniş bir listesi için bk. Cuperly, XXXV/130, s. 264-268).


BİBLİYOGRAFYA:

Ebû İshak İbrâhim Ettafeyyiş, ed-DîǾâye ilâ sebîli’l-müǿminîn, Kahire 1342/1923, s. 100-109; Serkîs, MuǾcem, II, 1633; Brockelmann, GAL Suppl., I, 692; II, 892; Ziriklî, el-AǾlam, VIII, 32-33; Ali Yahyâ Muammer, el-Ǿİbâzıyye fi’l-Cezâǿir, Kahire 1399/1979, s. 235, 427, 458, 590; Âdil Nüveyhiz, MuǾcemü aǾlâmi’l-Cezâǿir, Beyrut 1400/1980, s. 19-21; Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, Kahire 1405/1985, II, 306-323; Pierre Cuperly, “Muhammad Atfayyaš et sa Risâla Sâfiya fî baǾd tawârîh ahl wâdî Mizâb”, IBLA, XXXV/130 (1972), s. 261-268; el-Kâmûsü’l-İslâmî, I, 128; Josef Schacht, “Atfiyash”, EI² (İng), I, 736.

Sabri Hizmetli