EVREBE

الأوربة

Fas’ta bir Berberî kabilesi.

Kuzey Afrika’da İslâm fetihleri sırasında en güçlü kabilelerden biri olup Berberîler’in iki büyük kabile grubundan Berânis’e mensuptur. Çeşitli kolları bulunan Evrebe kabilesinin İslâm fetihleri öncesindeki reisi olan Sefürdîr b. Rûmî uzun süre kabilenin başında bulundu. Onun ölümünden sonra meşhur Berberî lideri Küseyle b. Lemzem kabilenin reisi oldu. Ebü’l-Muhâcir Dînâr kumandasındaki İslâm ordusu Tilimsân’a geldiğinde Mağrib’de bulunan Küseyle liderliğindeki Berberîler’le savaşarak onları mağlûp etti (55/675). Ebü’l-Muhâcir savaştan sonra Küseyle’ye yakın ilgi göstererek kabile mensuplarıyla birlikte İslâm’a girmesini sağladı. Fakat daha sonra Yezîd b. Muâviye döneminde (680 - 683) ikinci defa Kuzey Afrika valiliğine getirilen Ukbe b. Nâfi‘in, Ebü’l-Muhâcir’in ikazına rağmen Küseyle’ye kötü davranması onu Bizans’la iş birliği yapmaya, Evrebe ve diğer Berberî kabilelerini toplayarak müslümanlara karşı savaşmaya sevketti. Bir süre Mağrib’de hâkimiyet kuran Küseyle, Abdülmelik b. Mervân devrinde gönderilen Züheyr b. Kays tarafından öldürüldü (67/686 - 87). Bunun ardından Evrebe bölgeyi fetheden İslâm ordularına mukavemet edemeyerek yöredeki kalelere sığınmak zorunda kaldı. Daha sonraki yıllarda tekrar güç kazanan kabile, Fas ile Meknes arasında bulunan dağlık Zerhûn bölgesi yakınındaki Velîlâ’yı istilâ ederek oraya yerleşti. Yöre halkı kendilerini, Küseyle’nin ölümünden sonra Mağrib’in merkezî bölgelerinden gelip buraya yerleşen Evrebe’nin neslinden kabul ediyordu.

Fas’ın kuzeyindeki birçok Berberî kabilesi gibi Mu‘tezile doktrinini benimseyen Evrebe de Hz. Ali ailesine karşı yakınlık


duyuyor, toplumda mutlaka bir imamın bulunmasını zaruri görüyordu. Bundan dolayı Evrebe reisi Ebû Leylâ İshak b. Muhammed hiçbir güçlükle karşılaşmadan kendini imam ilân etti (172/788-89). Bir süre sonra Mekke yakınında Hüseyin b. Ali b. Hasan’ın Abbâsîler’e karşı isyanında öldürülmekten kurtulan ve Mısır yoluyla Mağrib’e kaçan İdrîs b. Abdullah Velîlâ’ya geldiğinde Ebû Leylâ onu himaye etti ve İdrîs’in Hz. Peygamber’in soyundan faziletli bir insan olduğunu söyleyerek bütün Berberî kabilelerini ona biat etmeye çağırdı. Aynı yıl Velîlâ merkez olmak üzere İdrîsîler Devleti kuruldu. Berberîler’in Hâricî olmalarına rağmen Ali evlâdından birini desteklemeleri dinî olmaktan çok siyasî bir mahiyet arzetmektedir. Yöredeki bütün Berberîler I. İdrîs’e biat ederek onun cihad ve İslâmlaştırma faaliyetine katıldılar. Ancak II. İdrîs, babasına iyilik eden Evrebe kabilesi ve kollarına karşı iyi davranmadı. II. İdrîs’in 213’te (828) ölümüyle birlikte Fas onun oğulları arasında birbirleriyle anlaşamayan emirliklere ayrıldı. Evrebe ve diğer Berberî kabileleri 221 (836) yılında bunlarla ilgilerini keserek Fas Sultanı Ali b. Muhammed’e biat ettiler. Bu sultanın on üç yıl süren bir sükûn devresinden sonra ölümü üzerine (849) yine karışıklıklar ortaya çıktı. Fas rakip zümreler arasında bölündü. Evrebe 251’de (865) Ali b. Muhammed’in yeğeni Ali b. Ömer’e tâbi oldu. Bir ara Nükûr Emirliği ile de irtibatı olan kabile, Ortaçağ’da Cezayir’de Nikavs ve Bûne bölgelerinde varlığını devam ettirdi. Evrebe kabilesinin daha sonraki yıllarda da tamamen kaybolmayarak varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Evrebeliler, Muvahhidler zamanında 539 (1164) yılında isyana teşebbüs ettilerse de 580’de (1184) onlarla birlikte cihad için Endülüs’e hareket ettiler. Bir kısmı burada yerleşip bazı yerlere kendi adlarını verdiler (Cebeliberânis gibi). Kabile daha sonra Merînîler devrinde de ortaya çıkmıştır. Özellikle Endülüs’te cihad konusunu ele alan eserlerde onların hizmetleri anılmaktadır. 707 (1307 - 1308) yılında isyan eden bazı Evrebe emîrlerinin Merînîler’den Sultan Ebû Sâbit’in emriyle öldürüldükleri ve cesetlerinin Merakeş’te teşhir edildiği bilinmektedir.

Günümüzde Evrebe’nin Mezyete, Lecâye ve Ragive gibi bazı eski kollarının kalıntıları Zerhûn’un kuzeyinde Vâdîverga’da yaşamaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 107-110; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muğrib, I, 210; İbn Haldûn, el-Ǿİber, VI, 146-147; Selâvî, Kitâbü’l-İstiksâ, I, 139, 151; Mohamed Talbi, L’Émirat Aghlabide 184 - 296/800 - 909, Paris 1966, s. 364, 368-369, 672; a.mlf., “Kusayla”, EI² (İng.), V, 517-518; İbrâhim Harekât, el-Magrib Ǿabre’t-târîh, Dârülbeyzâ 1405/1984, I, 97; J. M. Abu’n-Nasr, A History of the Maghrib in the Islamic Period, London 1987, s. 51; René Basset, “İdrîs I.”, İA, V/2, s. 935; a.mlf., “Küseyle”, a.e., VI, 1114; G. S. Colin, “al-Barânis”, EI² (İng.), I, 1037; G. Deverdun, “Awraba”, EI² Suppl. (İng.), s. 102-103.

Mustafa Öz