EVS

بنو الأوس

Medine’de ensarı teşkil eden Kahtânî asıllı iki Arap kabilesinden biri.

Kabilenin Kahtân’a kadar uzanan nesebi şöyledir: Evs b. Hârise b. Sa‘lebe b. Amr Müzeykıyâ b. Âmir Mâüssemâ’ b. Hârise b. İmruülkays b. Sa‘lebe b. Mâzin b. Ezd b. Gavs b. Nebt b. Mâlik b. Zeyd b. Kehlân b. Sebe’ b. Yeşcüb b. Ya‘rub b. Kahtân.

Evs ile Hazrec Hârise b. Sa‘lebe’nin iki oğlu olup anneleri Kayle bint Cefne’den dolayı Araplar arasında Benî Kayle adıyla da meşhurdurlar. Anayurtları Yemen olup seylü’l-arim*den sonra Tihâme’ye, oradan da kuzeye göç ettiler. Sa‘lebe b. Amr Müzeykıyâ ve oğulları da Yesrib’e (Medine) gittiler (yaklaşık 492). Burada bir süre yahudilere tâbi olarak yaşadılar; onların ekonomik ve siyasî baskılarına mâruz kaldılar. Rivayete göre Gassânîler’in destek ve yardımıyla yahudilere karşı bağımsızlıklarını kazandılar. Evs’in soyu oğlu Mâlik’in Amr (Nebît), Avf, İmruülkays, Cüşem ve Mürre adlı beş çocuğundan çeşitli kollara ayrılarak çoğalmıştır. Daha önce Yesrib dışında yaşayan Evs ve Hazrec kabileleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra şehrin içine yerleşmişler, fakat ardından yahudiler bu iki kardeş kabile arasındaki ezelî rekabeti tahrik ederek onları birbirine düşürmeye çalışmışlardır.

Câhiliye devrinde Evs ile Hazrec arasında çeşitli savaşlar olmuştur. Bunların en şiddetlisi, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden önce beş yıl devam etmiş olan Buâs Savaşı’dır. Evs kabilesi, her iki tarafın da ağır kayıplar verdiği bu savaşta muhtemelen müttefikleri olan Nadîr ve Kurayzalılar’ın yardımı ile galip gelmiştir.

Evs kabilesi Câhiliye devrinde Menât adlı puta tapıyordu. Nübüvvetin 11. yılına (620) rastlayan hac mevsiminde Akabe’de Hz. Peygamber ile görüşen altı Yesribli Hazrec kabilesine mensuptu. Hazrecliler Buâs Savaşı’nda zayıf düştükleri için Kureyş’ten destek sağlamak istiyorlardı. Fakat Resûl-i Ekrem’in daveti üzerine müslüman oldular. Hz. Peygamber onlardan kendisini Medine’de himaye etmelerini ve İslâmiyet’in yayılması için çalışmalarını istedi. Hazrecliler de Evs kabilesiyle aralarında devam eden savaşların bu yeni din sayesinde ortadan kalkacağını umduklarını ifade ettiler. Birinci Akabe Biatı’na (621) katılan on iki kişilik Yesrib heyetinde Evs kabilesinden de iki kişi bulunuyordu. Bilhassa Hz. Peygamber’in Yesrib’e gönderdiği Mus‘ab b. Umeyr’in çalışmaları sonucunda Evsliler arasında İslâmiyet hızla yayılmaya başladı. Evs’in ileri gelenlerinden Üseyd b. Hudayr ve Sa‘d b. Muâz da müslüman oldular.


Evs kabilesi mensuplarının İkinci Akabe Biatı’na (622) daha çok sayıda temsilciyle katıldıkları ve kabileleri adına Hz. Peygamber’i himaye için söz verip biat ettikleri bilinmektedir. Diğer taraftan Resûl-i Ekrem Yesrib’e hicret edinceye kadar oradaki müslümanların bir disiplin içinde hayatlarını devam ettirebilmeleri için seçilen on iki nakibden üçü Evs kabilesine mensuptu.

Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra Evs ile Hazrec arasında yıllardır devam eden savaşlar ve anlaşmazlıklar son buldu. Kur’ân-ı Kerîm’de bu hususa temas eden âyetin meâli şöyledir: “Hepiniz toptan Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de O kalplerinizi -İslâm’a ısındırıp- birleştirmişti. Siz de onun bu nimeti sayesinde kardeş olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken sizi oradan O kurtarmıştı” (Âl-i İmrân 3/103). Evs kabilesine mensup Ebû Âmir er-Râhib adlı bir kişi, Hıristiyanlığın ve bilhassa Yahudiliğin tesiriyle putperestliğe yeni bir şekil vererek müslüman olan Evsliler’i kendi tarafına çekmeye çalıştı. Hz. Peygamber bu faaliyetinden dolayı ona “Fâsık” lakabını takt. Uhud Gazvesi öncesinde Mekkeli müşriklerle iş birliği yaparak onlarla beraber Uhud önlerine gelen Ebû Âmir el-Fâsık kabile mensuplarının asabiyet duygularını tahrik ederek onları putperestler tarafına çekmeye çalıştıysa da başarılı olamadı.

Resûl-i Ekrem’in sağlığında Evsli Sa‘d b. Muâz ile Üseyd b. Hudayr İslâm’a büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Bedir Gazvesi’nde Evs kabilesinin sancağını taşıyan Sa‘d b. Muâz, Benî Kurayza ile yapılan savaştan sonra yahudiler hakkında hakemlik yapmıştı. Bunların dışında Evs kabilesine mensup bazı sahâbîler de şunlardır: Râfi‘ b. Hadîc, Sa‘d b. Eşhel, Seleme b. Selâme, Âsım b. Sâbit, Abbâd b. Bişr, Abdurrahman b. Şibl, Osman b. Huneyf, Berâ b. Âzib, Ebû Lübâbe, Ebü’l-Heysem b. Teyyihân, Amr b. Sâbit Ebû Abs b. Cebr, Sâbit b. Dahhâk, Hanzale b. Ebû Âmir ve Huzeyme b. Sâbit el-Ensârî el-Evsî.

Hz. Ömer zamanında divan defterlerinin düzenlenmesi sırasında Kureyş kabilelerinden sonra sıra ensara gelince Sa‘d b. Muâz’ın mensup olduğu Evs’in önce yazılması kararlaştırıldı; Medine’deki diğer kabileler de ona yakınlıklarına göre sıralandı.

Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn devrinde Evsliler’le Hazrecliler arasında zaman zaman ihtilâf çıkmışsa da yapılan müdahalelerle kavgaya dönüşmesi önlenmiştir. Evsliler dört halife döneminde siyasetten uzak bir hayat yaşamışlar, ticaretle ve dinî ilimlerle özellikle hadisle meşgul olmuşlardır; bazıları da fetihlere katılmıştır. Emevîler zamanında ise siyasî ve dinî muhalefet merkezi haline gelen Medine’de zulüm ve baskılara mâruz kalmışlardır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kelbî, Nesebü MeǾad ve’l-Yemeni’l-kebîr (nşr. Nâcî Hasan), Beyrut 1408/1988, I, 364-388; İbn Sa‘d, et-Tabakât, I, 216-227; Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 22, 657; Hemdânî, Sıfatü Cezîreti’l-ǾArab (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘), Riyad 1397/1977, s. 374; Sem‘ânî, el-Ensâb, I, 385; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, I, 655, 676, 678; İbn Saîd el-Endelüsî, Neşvetü’t-tarab fî târihi câhiliyyeti’l-ǾArab (nşr. Nusret Abdurrahman), Amman 1982, I, 188-197; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, Kahire, ts. → Beyrut, ts. (Dârü’ş-Şerîf li’l-fikri’l-Arabî), II, 311-320; Semhûdî, Vefâǿü’l-vefâǿ, I, 152-158, 162-166; a.mlf., Hulâsatü’l-Vefâǿ, Cidde 1403/1983, s. 151-159; Muhammed Ahmed Câdelmevlâ Beg v.dğr., Eyyâmü’l-ǾArab fi’l-Câhiliyye, Kahire 1361/1942, s. 62-69; Cevâd Ali, el-Mufassal, bk. İndeks; Neşet Çağatay, İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Ankara 1971, s. 95, 97, 108; Muhammed Beyyûmî Mehrân, Dirâsât fî târîhi’l-ǾArabi’l-kadîm, Riyad 1400/1980, s. 475-482; Köksal, İslâm Tarihi (Medine), I, 46-47; Kehhâle, MuǾcemü kabâǿili’l-ǾArab, Beyrut 1402/1982, I, 50-51; Mustafa Murâd ed-Debbâğ, el-Kabâǿilü’l-ǾArabiyye ve selâǿilühâ fî bilâdinâ Filistîn, Beyrut 1986, s. 156-161; Ahmed İbrâhim eş-Şerîf, Mekke ve’l-Medîne fi’l-Câhiliyye ve Ǿahdi’r-Resûl, Kahire, ts. (Dârü’l-Fikri’l-Arabî), s. 334-335, 356-368, ayrıca bk. İndeks; Hüseyin Algül, İslâm Tarihi, İstanbul 1986, I, 426-429; Isaac Hasson, “Contributions à l’étude des Aws et des Hazrağ”, Arabica, XXXVI/1, Leiden 1989, s. 1-35; Reckendorf, “Evs”, İA, IV, 418; W. Montgomery Watt, “al-Aws”, EI² (İng.), I, 771-772.

Hüseyin Algül