FENÂÎ ALİ EFENDİ

(ö.1158/1745)

Celvetiyye tarikatı şeyhlerinden.

Kütahya’da doğdu. Asıl adı Ali, mahlası Fenâî’dir. Ailesi ve tahsil durumu hakkında yeterli bilgi yoktur. Ailesinin seyyid olduğu söylenir. İstanbul’a gidip Celvetiyye şeyhi Selâmî Ali Efendi’ye intisap etti. İcâzet aldıktan sonra gittiği Manisa’da bir cami ve tekke yaptırarak irşad faaliyetine başladı. Mürşidi Selâmî Ali Efendi’nin vefatı üzerine (1104/1692) İstanbul’a döndü ve şeyhinin Üsküdar Selâmsız’daki tekkesinde postnişin oldu. Dervişleriyle beraber Baltacı Mehmed Paşa’nın Prut seferine “ordu şeyhi” olarak katıldı (1123/1711). 1126’da (1714) Selâmsız’daki tekkeyi başka bir şeyhe bırakarak Üsküdar Pazarbaşı semtinde inşa ettirdiği ve kendi adıyla bilinen tekkeye taşındı. Burada otuz iki yıl irşadda bulunduktan sonra vefat etti. Tekkenin yanında bulunan türbesindeki tarih manzumesi bir süre Edirne kadılığında da bulunan Kilisli Hüseyin Efendi’ye aittir. Hüseyin Efendi onun vefatına, “Kıldı es-Seyyid Fenâyî dâr-ı firdevsi makām” mısraı ile tarih düşürmüştür (Ayvansarâyî, II, 222). Fenâî’nin Prut seferi esnasında taşıdığı bayrak sandukasının üzerine örtülmüş ve kendisine verilen sancak da baş ucuna dikilmiştir.

Fenâî Ali Efendi, Celvetiyye tarikatı usulünde ictihadda bulunarak Celvetî tacının terklerinin sayısını besmelenin harflerinin sayısına yani on dokuza çıkarmıştır. Tacın tepe kısmı turuncu, diğer tarafları yeşildir. Fenâî Ali Efendi’ye Celvetiyye’nin bir kolu olan Fenâiyye adlı bir tarikat nisbet edilmişse de bu kol müstakil bir tarikat haline dönüşememiştir.

Fenâî mahlası ile şiir yazan Ali Efendi’nin mürettep bir divanı olduğu söylenmekteyse de (Güner, s. 141) eski kaynaklarda böyle bir bilgiye rastlanmamaktadır. Hüseyin Vassâf’ın Sefine’sinde yer alan bir ilâhisiyle (III, 65) Osmanlı Müellifleri’ndeki bir beytine (I, 83) bakarak onun şairliği üzerinde bir hüküm vermek güç olmakla birlikte bu ilâhilerin ondaki dinî hissiyatın samimi ifadeleri olduğu söylenebilir.

Ali Efendi’nin vefatından sonra halifesi Abdullah Rıfkı Efendi (ö. 1184/1770) ve Rıfkı Efendi’nin oğlu Mehmed Nazif Efendi (ö. 1207/1792), Mehmed Şâkir Efendi (ö. 1225/1810), Mehmed Efendi


(ö. 1261/1845), Mehmed Şâkir Efendi (ö. 1302/1884), İhsan Efendi ve son olarak da Mehmed Şâkir Efendi (ö. 1951) postnişin olmuşlardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Ayvansarâyî, Hadîkatû’l-cevâmi’, II, 221-222; a.mlf., Mecmûa-i Tevârîh, s. 229; Bandırmalızâde, Mir’âtü’t-turuk, İstanbul 1306, s. 44 vd.; Sicilli Osmânî, III, 536; Osmanlı Müellifleri, I, 83; Hüseyin Vassâf, Sefîne, III, 64-65; Zâkir Şükrü, Mecmûa-i Tekâyâ (Tayşî), s. 22, 74; Konyalı, Üsküdar Tarihi, I, 151; Tahsin Öz, İstanbul Câmileri, Ankara 1965, II, 24; Hamza Güner, Kütahyalı Divan Şairleri, Kütahya 1967, s. 141; H. Kâmil Yılmaz, Azîz Mahmûd Hüdâyî ve Celvetiyye Tarikatı, İstanbul 1984, s. 241-242, 275-277; a.mlf., “Celvetiyye”, DİA, VII, 274.

Cemal Bayak