FETTÂHÎ

فتّاحـى

Muhammed b. Yahyâ Sîbek (ö.852/1448 [?])

Ĥüsn ü Dil adlı eseriyle tanınan İranlı şair.

Nîşâbur’da doğdu. Hayatı hakkında bilgi yoktur. Kaynaklarda Fettâhî mahlasının, lakabı olan ve Farsça’da “elma” anlamına gelen sîbekin Arapça karşılığı tüffâh kelimesindeki harflerin (ت‘ ف‘ ا‘ ح) yer değiştirmesinden meydana geldiği söylenir. Bazan mahlas olarak Tüffâhî’yi de kullanan Muhammed b. Yahyâ’nın engin bilgisi ve güzel yazısıyla tanındığına bakarak iyi bir öğrenim gördüğü söylenebilir. Fettâhî’nin 852 (1448) veya 853 (1449) yılında vefat ettiği rivayet edilmektedir.

Eserleri. Güçlü bir şair olan Fettâhî’nin eserleri hakkında yeterli derecede araştırma yapılmadığından bunların tam bir listesi yoktur. Ayrıca bazı eserlerinin adları birbirine karıştırılmıştır. Birkaçı dışında eserlerinin hemen hepsi sembolik (alegorik) bir nitelik taşır. İbn Sînâ, Hâce Abdullah-ı Herevî, Sühreverdî el-Maktûl gibi bu mahiyette eser yazanların başında yer alan Fettâhî’yi en çok Sühreverdî el-Maktûl’ün Mûnisü’l-Ǿuşşâk adlı eseri etkilemiş olmalıdır.

1. Ĥüsn ü Dil. Fettâhî şöhretini daha çok aşkla ilgili bu eserine borçludur. Manzum ve mensur olmak üzere iki şekli bulunan Ĥüsn ü Di’in manzum biçimine bazı kaynaklarda Destûr-i ǾUşşâk adı verilmiştir (meselâ bk. Safâ, IV, 459-460). Ancak hezec bahrinde 5000 beyitten oluşan manzum şeklinin kütüphanelerdeki bütün nüshaları Ĥüsn ü Dil adını taşımaktadır. Müellifin Şebistân-ı Ħayâl (Ħiyâl) adlı eserinde ismi geçen Destûr-i ǾUşşâk başka bir eserinin adı olmalıdır. Hüsn ü Dil’in konusunu, Yunanistan’da dünyayı hâkimiyeti altında tutan Akl’ın beden kalesine hükümdar olarak tayin ettiği, beden kalesinin dimağ kubbesinde oturan oğlu Dil (gönül) ile Aşk’ın kızı Hüsn (güzellik) arasındaki sevgi ve birbirine kavuşuncaya kadar vücudun başka organlarında geçen olaylar teşkil eder. Ĥüsn ü Dil’de özellikle Hüsn ile Dil’in birbirlerine yazdıkları manzum mektuplar edebî sanatlar bakımından ilgi çekicidir. Eserin her beytinde bir edebî sanata yer verilmiştir. Hüsn ü Dil’in son derece güzel bir nesta’likle 886’da (1481) istinsah edilmiş beş minyatürü ihtiva eden bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Lâleli, nr. 1708), bundan bir yıl sonra istinsah edilen minyatürlü başka bir nüshası da British Museum’da (Or., nr. 11349) bulunmaktadır (Meredith-Owens, s. 73). Eser Greenshield tarafından Dastūr-ı ǾUshshāķ: The Book of Lowers adıyla yayımlanmıştır (Berlin 1926). Manzum metnin kısaltılmış şekli olan mensur Ĥüsn ü Dil’in güzel bir nüshası da İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndedir (FY, nr. 421, vr. 55b-85b). Manzum Ĥüsn ü Dil A. Browne ve W. Price tarafından İngilizce çevirileriyle birlikte iki defa İngiltere’de (Dublin 1801, 1828), R. Dvorak tarafından da bir önsöz ve Almanca tercümesiyle birlikte Husn u Dil: Schönheit und Herz adıyla Avusturya’da yayımlanmıştır (Wien 1889). Eserin ilmî neşri Gulâm Rızâ Ferzânpûr tarafından gerçekleştirilmiştir (Tahran 1351 hş.). Ĥüsn ü Dil Anadolu’da çok tutulmuş, esere nazîreler yazılmış ve tercümeleri yapılmıştır. Muhyî-i Gülşenî’nin belirttiğine göre manzum Ĥüsn ü Dil’i önce Lâmiî Çelebi Türkçe’ye çevirmiş, Âhî bu çeviriyi uzun bularak kısaltmak amacıyla eseri yeniden tercüme etmeye başlamış, ancak yaptığı tercüme Lâmiî’ninkinden daha uzun olmuş ve onu bitiremeden ölmüştür. Şahıslar ve olayların seyri aynı olmakla birlikte bu iki çeviri anlatım tarzı bakımından aslından tamamen ayrı bir özellik taşımaktadır. Genellikle mensur olmakla birlikte bol miktarda manzum parçalara da yer verilen bu tercümelerde Fettâhî’nin adı geçmemektedir. Âhî’nin Ĥüsn ü Dil tercümesi Çaylak Tevfik tarafından önce Asır gazetesinde tefrika edilmiş, ardından kitap halinde basılmıştır (İstanbul 1287). Fettâhî’nin manzum Ĥüsn ü Dil’ine dayanan Vâlî’nin Ĥüsn ü Dil’i manzumdur (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2560). Fuzûlî, Ĥüsn ü Dil’in konusunu tıp alanına uygulayıp Śıĥĥat u Maraz adlı eserini yazmıştır (trc. A. Gölpınarlı, İstanbul 1940). Bu eserde Fettâhî’nin Ĥüsn ü Dil’inin etkisi görülmekle birlikte az da olsa konu bakımından ondan ayrılmaktadır. Şeyh Galib Ĥüsn ü Aşk’ında ya doğrudan veya Fuzûlî’nin eseri vasıtasıyla Fettâhî’den ilham almakla birlikte Nizamî veya Fuzûlî’nin Leylâ ve Mecnûn’undan da faydalanmıştır. Ĥüsn ü Dil’in mensur şekli küçük bazı ilâvelerle birlikte Muhyî-i Gülşenî tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir. Bu çevirinin tek nüshası Mısır’da Hidiviyye Kütüphanesi’ndeki bir mecmua içinde bulunmaktadır (nr. 23, vr. 253-277). Bütün bu eserlerde Muhyî-i Gülşenî’nin tercümesi dışında Fettâhî ve eserinin adı geçmemektedir. Ĥüsn ü Dil Hindistan’da da çok tutulmuş, esere manzum ve mensur birçok nazîre yazılmıştır. Bunlar arasında, Urduca mensur Seb Res’ten başka XVII. yüzyıl ediplerinden Hâce Muhammed Bîdil ve Dâvûd Elçi’nin Farsça; Zevkî, Mücrimî ve XVIII. yüzyıl ediplerinden Seyyid Muhammed Veliyyullah Kādirî’nin Urduca yazdıkları Ĥüsn ü Dil nazîreleri meşhurdur.

2. Şebistân-ı Nikât ve Gülistân-ı Luġāt. Adı yanlış olarak Şebistân-ı Ħayâl veya Şebistân-ı Ĥayât şeklinde de kaydedilen bu eserin konusunu yine sembolik nitelikteki kavramlar oluşturur. Mukaddime mahiyetindeki bölümde Firdevsî, Evhadüddîn-i Enverî ve Senâî gibi ünlü şairleri öven beyitlerden sonra eserin birinci bölümü İslâm (إسلام) ve iman (إيمان) kelimelerindeki harflerin açıklanması ile başlar. Sekiz bölümden meydana gelen eserin son derece güzel bir nesta‘likle yazılmış nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Yazma Bağışlar, nr. 2241). H. Ethé tarafından birinci bölümü Almanca’ya çevrilen Şebistân-ı Ħayâl de (Leipzig 1865, 1868) bu eser olmalıdır. 3. Şebistân-ı Ħayâl (Şebistân-ı Ħiyâl, Süleymaniye Ktp., Âşir Efendi, nr. 3933). Çok defa Şebistân-ı Nikât ve Gülistân-ı Luġāt adlı eseriyle karıştırılan bu kitapta belirtildiğine göre müellif gençliğinde hayal âleminde Şebistânıhayâl adı verilen bir şehre uğrar, orada kalenderlerin pîri Cemâleddîn-i Sâvî’nin çocuklarından bir ihtiyara rastlar. İhtiyar kendisiyle ilgili bilgiler verdikten sonra ona Hâfız-ı Şîrâzî ve Hüsrev-i Dihlevî gibi meşhur şairleri


anmak amacıyla şiirlerini tazmin etmesini tavsiye eder. Fettâhî de bu tavsiyeye uyup bu şairlerin gazellerinin matla’ beyitlerini atarak onları tazmin eder. 4. Dîvân. Fettâhî’nin gazel, kıta ve rubâilerini ihtiva eden eserin iki nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Fâtih, nr. 5399, vr. lb-55a; Esad Efendi, nr. 3422, vr. 55a-88a kenarında). 5. Risâle fî Ǿilmi’l-bedîǿ. Reşîdüddin Vatvât’ın Ĥadâǿiķu’s-sihr’inden ve onda bulunmayan konularda başka kitabından faydalanılmak suretiyle kaleme alınan eser “mâna güzelliği” (1b-24a)ve “telaffuz güzelliği” (24a-56a) olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. Bilinen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir (Ayasofya, nr. K. 4000). 6. Risâle fî Ǿilmi’l-Ǿarûż. Eser yukarıdaki yazmanın 58a-88a varakları arasında yer almaktadır. 7. Esrârî ve Ħumârî. Bir esrarkeşle bir şarapçıyı konu edinen eser Fuzûlî’nin Beng ü Bâde adlı kitabına ilham kaynağı olmuştur (Rypka, HIL, s. 285). 8. TaǾbîrnâme. Küçük bir manzumeden ibarettir. (a.e., a.y.).

BİBLİYOGRAFYA:

Fettâhî, Ĥüsn ü Dil (nşr. Gulâm Rızâ Ferzânpûr), Tahran 1351 hş., nâşirin önsözü, s. 5-12; Ali Şîr Nevâî, Mecâlisü’n-nefâis (nşr. Tayyâr Ladçı), Taşkent 1961, s. 15; Devletşah, Teźkire (nşr. Muhammed Abbâsî), Tahran 1338 hş., s. 470; Muhyî-i Gülşenî, Menâkıb, Önsöz, s. XIII; Keşfü’ž-žunûn, I, 417, 666; Rieu, Catalogue of the Persian Manuscripts, II, 741; Osmanlı Müellifleri, II, 67; Abdülhüseyin Nevâî, Ħandmîr Ricâl-i Kitâb-ı Ĥabîbü’s-siyer, Tahran 1324 hş., s. 108; İhsan Yârşâtır, ŞiǾr-i Fârsî der ǾAhd-i Şâhruh, Tahran 1334 hş., s. 180-184; Münzevî, Fihrist, IV, 2811; II/2, s. 1637-1639; V, 3570-3571, 3676-3677; Hânbâbâ, Fihrist, II, 1751, 2144; A. Bausani, Storia delle leterature del Pakistan, Milano 1958, s. 111-117; a.mlf., Fattāĥī, El2 (Fr.), II, 885-886; Safâ, Edebiyyât, IV, 459-460; FME, I, 352-353; J. von Hammer, Redekünste Persians, Viyana, ts., s. 290; Rypka, HIL, s. 284-285; a.mlf., Târîħ-i Edebiyyât-ı Îrân (trc. Îsâ Şihâbî), Tahran 1354 hş., s. 451-452; Meredith - Owens, Handlist of Persian Manuscripts 1895-1966, London 1968, s. 73; Cl. Huart, “Fettâhî”, İA, IV, 582.

Tahsin Yazıcı