FEVRÎ

فورى

(ö.978/1571)

Osmanlı âlim ve şairi.

Arnavutluk’un Adriyatik kıyısında bir liman şehri olan Draç’ta doğdu. Hırvat asıllı hıristiyan bir aileye mensuptur. Küçük yaşta devşirme usulüyle İstanbul’a getirildi. Kaynakların kendisinden naklettiğine göre henüz çocukken bir gece rüyasında Muhyiddin İbnü’l-Arabî’yi görmüş ve onun mânevî telkiniyle müslüman olmuştur. İslâm dinine girdikten sonra Ahmed adını aldı. Ferhad Paşa’nın kethüdası Pulad’ın himayesinde tahsile başladı. Pulad’ın ölümünden sonra kardeşi Câfer Kethüdâ’nın himayesine girdi. Efendisi tarafından Rumeli Beylerbeyi Lutfi Paşa’ya hediye edilen Fevrî paşaya sunduğu “sûsen” redifli kaside ile hürriyetine kavuştu. Devrin tezkirecilerinden Latîfî ve Hasan Çelebi onun şair Lâmiî’nin dedesi Nakkaş Ali Çelebi’nin, Gelibolulu Mustafa Âlî ise İskender Çelebi’nin himayesinde yetiştiğini söylerler.

Fevrî dönemin tanınmış âlimlerinden Dursun Efendi, Taşköprizâde Ahmed Efendi ve Arabzâde Abdülbâkī Efendi’den ilim tahsil etti. Bostan Çelebi’nin Bursa kadılığı sırasında (1544) mülâzım olarak tayininin gecikmesi üzerine ona manzum bir şikâyetnâme sundu. Divanında yer alan bu manzume, devrin öğretim sistemindeki bazı aksaklıklardan söz etmesi bakımından önemlidir. Daha sonra hacca giden Fevrî dönüşünde Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi’ye sunduğu Arapça bir kaside ile şöhret kazandı ve Edirne Anbar Kadı Medresesi’ne müderris tayin edildi (1547). Kanûnî Sultan Süleyman’ın Elkas seferinde Rumeli’nin muhafazası için Edirne’ye gönderilen (1548) Şehzade Selim’e intisap etti. Ardından Hasköy’de Mahmud Paşa ve Vize medreselerinde müderrislik yaptı. Kanûnî’nin Nahcıvan seferine de katıldı (1552) ve bu sırada sunduğu kasidelerle şöhreti arttı. Sefer dönüşünde sırasıyla Bursa’da Kaplıca ve Hüdâvendigâr medreseleriyle İstanbul’da Atik Ali Paşa (Rebîulâhir 969/Aralık 1561) Haseki Sultan Kariye (Hankah), (Cemâziyelâhir 971/Ocak 1564), Haseki Sultan (Cemâziyel evvel 972/Aralık 1564), Sultâniye (974/1566-67) medreselerine ve Semâniye medreselerinden birine (Muharrem 975/Temmuz 1567) tayin edildikten sonra nihayet Şam kadısı ve orada Sultan Süleyman Medresesi müderrisi oldu (Receb 977/Aralık 1569).

Zilkade 978’de (Nisan 1571) Şam’da vefat eden Fevrî’nin ölümüne “Fevrî bereft” cümlesiyle “Revân oldu bekā darına Fevrî” mısraı tarih düşürülmüştür. Mezarı Şam’da Kubûrü’s-Sâlihîn’de şair Üs-küplü İshak Çelebi’nin ayak ucundadır.

Şair, nâsir ve aynı zamanda hattat olan Fevrî yaşadığı dönemde daha çok bir âlim olarak şöhret bulmuştur. Ders arkadaşı Âşık Çelebi onun daha öğrenci iken ilme büyük hevesi olduğunu ve çok çalıştığını, müderrislik yaptığı zamanlarda geceleri sabaha kadar ilimle meşgul olduğunu anlatır.

Türkçe, Arapça ve Farsça şiirleri bulunan Feviî’nin, mahlasına uygun olarak süratli ve çok kolay bir şekilde şiir söyleyebildiği tezkirelerden öğrenilmekte ve bu husus divanındaki şiir zenginliğinden de anlaşılmaktadır. Gelibolulu Âlî, şiirde atasözleri ve halk deyimlerini kullanmada Necâtî’den sonra Fevrî’nin geldiğini söyler ki divanı incelendiğinde bu tesbitin yerinde olduğu görülür. Bilhassa musammatları ile tanınan Fevrî’nin dili devrine göre oldukça sadedir. Riyâzî Anadolu’da tahmis ve tesdîsi Fevrî’nin meşhur ettiğini söyler. Fevrî Türkçe ve Arapça mensur eserler de vermiştir. Nesirde devrin klasik üslûbuna uygun olarak sanatlı ve secili bir tarzı vardır. Ancak öğretici mahiyetteki hat risâlesinin dili sadedir. Aynı zamanda devrinin tanınmış hattatlarından da olan Fevrî, Şeyh Hamdullah’ın damadı ve öğrencisi Şükrullah Halîfe’den sülüs ve nesih meşketmiştir.

Eserleri. 1. Divan. Beyit sayısı 3000’i bulan elli kadar kaside, 710 gazel, altmış dokuz musammat, kırk bir kıta ve kırk beş müfredle oldukça hacimli bir divandır (yazma nüshaları için bk. TSMK, Revan Köşkü, nr. 763; Süleymaniye Ktp., Lala İsmâil, nr. 474; Atatürk Üniversitesi Ktp., Agâh Sırrı Levend, nr. 501; İÜ Ktp., TY, nr. 2873; Edirne Selimiye Ktp., nr. 2301). 2. Risâle fî ilmi’l-hutût (Köprülü Ktp., nr. 361). Hat sanatına ve hattatlık mesleğine dair çeşitli bilgiler ihtiva eder. Müellifin Arapça yazılmış bir hat risâlesi


daha vardır (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3754, vr. 53-57). 3. Kühl-i Dîde-i A’yân (İÜ Ktp., TY, nr. 2873, divanının baş tarafında; TSMK, Revan Köşkü, nr. 1990, vr. 4Ob-5Oa). Manzum kırk hadis tercümesi olup değişik konulara ait hadisler dörder mısralık kıtalar halinde Türkçe’ye çevrilmiştir. 4. Ahlâk-ı Süleymânî (İÜ Ktp., TY, nr. 2549; Edirne Selimiye Ktp., nr. 2145; Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2823, Esad Efendi, nr. 2512). Kanûnî Sultan Süleyman’ın meziyet ve faziletlerine dair olan eser Münşeât-ı Süleymânî olarak da bilinir. Seçili bir üslûpla yazılmıştır. Eserde Kanûnî’nin şiirleri açıklanarak onun dünya görüşü anlatılmıştır.

Fevrî’nin Tefsîru sûreti’l-Mülk adlı bir risâlesiyle (Köprülü Ktp., nr. 1602, vr. 92a-94a) Risâle-i Kalemiyye ve Risâle-i Seyfiyye (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3415, vr. 31b-36a, 58b-65a) gibi bazı Arapça eserleri de vardır (diğer risâleleri için bk. Süleymaniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 584, vr. 30a-54a; Reşid Efendi, nr. 1046, vr. 127-131; İÜ Ktp., AY, nr. 1547).

Kaynaklarda Fevrî’nin Dürerü’l-ĥükkâm ile Ġurerü’l-aĥkâm’a ve Beyzâvî’nin Envârü’t-tenzîl adlı tefsirine hâşiyeleri, ayrıca Miftâhu’l-meânî adıyla kaleme aldığı bir Farsça-Türkçe lugatı olduğu da zikredilmektedir. Vasfi Mahir Kocatürk, onun Sokullu Mehmed Paşa’yı anlatan Ahlâk-ı Mehmed Paşa adlı mensur bir eserinden bahseder.

BİBLİYOGRAFYA:

Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-şuarâ, vr. 203a-212a; Latîfî, Tezkire, s. 269; a.e., Kayseri Râşîd Efendi Ktp., nr. 1160, vr. 108a; Beyânî, Tezkiretü’ş-şuarâ, Millet Ktp., Tarih, nr. 757, vr. 77a-b; Ahdî, Gülşen-i Şuarâ, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi ilâvesi, nr. 107, vr. 41b-43a; Âlî, Künhu’l-ahbâr, İÜ Ktp., TY. nr. 5959, vr. 492a-493a; Kınalızâde, Tezkire, II, 771-774; Kafzâde Fâizî, Zübdetü’l-eş‘âr, Millet Ktp., Manzum, nr. 1325, vr. 86a-b; Esrar Dede, Tezkire, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi İlâvesi, nr. 109, vr. 96a; Atâî, Zeyli Şekâik, İstanbul 1268, I, 142; Riyâzî, Riyâzü’ş-şuarâ, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3724, vr. 120a-b; Sicill-i Osmânî, IV, 28; Müstakimzâde, Tuhfe, s. 98; Kāmûsü’l-a‘lâm, V, 3448; Osmanlı Müellifleri, I, 392-393; Ali Nihad Tarlan, Şiir Mecmualarında Divan Şiiri, İstanbul 1948, s. 55-110 (I. fas.: Rahmî ve Fevrî); Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1970, s. 352-356, 412-413; Baltacı, Osmanlı Medreseleri, s. 394; Mehmet Kalpaklı, Fevrî; Hayatı-Şahsiyeti-Eserleri (yüksek lisans tezi, 1986), Mimar Sinan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü; a.mlf., Divan Şiirinin Edisyonunda Bilgisayar Kullanımı Metoduna Giriş ve Fevrî Divanı’nın Elektronik Formu (doktora tezi, 1991), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; “Fevrî, Ahmed”, TDEA, III, 212; Abdülkadir Karahan, “Fawrī”, El2 (İng.), II, 869.

Mehmet Kalpaklı