GALAT

الغلط

Râvinin zabt sıfatını yok eden kusurlardan biri.

Galat kelimesi sözlükte “kasıtsız hata yapmak, yanılmak; hata, yanılgı” anlamlarına gelir. Hadiste galat râvinin hafıza zayıflığı, bilgisizliği, Arap dilindeki yetersizliği, rivayet konusundaki gevşeklik ve dikkatsizliği, fizikî veya psikolojik kusuru, olumsuz çevre şartları, rivayeti yanlış anlaması gibi sebeplerle farkında olmadan hata yapmasıdır.

En güvenilir râvilerin bile bazan yanıldıklarını göz önünde bulunduran hadis tenkitçileri, râvilerin kasıttan uzak ve aşırılığa kaçmayan hatalarını hoşgörü ile karşılamışlardır. Ancak rivayetlerinde hataları ağır basan râvileri “fâhişü’l-galat, kesîrü’l-galat” (yanlışı çok) gibi ifadeler kullanarak cerhedip rivayetlerini reddetmişler, bu rivayetlerdeki aşın hataları da “fuhşü’l-galat, kesretü’l-galat” tabirleriyle belirtmişlerdir. Diğer taraftan Şu’be, İbnü’ I -Mübarek, Humeydî, Ahmed b. Hanbel, İbn Hibbân ve Dârekutnî gibi hadisçiler, hatası kendisine açıklanmasına rağmen bunda ısrar eden râvinin bütün rivayetlerinin terkedileceğini ve artık ondan hadis alınmayacağını söylemişlerdir. İbnü’s-Salâh ve Nevevî ise inat yüzünden hatasında ısrar eden râvi hakkında bu görüşün doğru olduğunu, ancak onun bu tavrının, kendisini uyaran kişinin ilmine güvenmemek gibi inatla ilgisi olmayan başka bir sebepten kaynaklanması halinde yanlış rivayette ısrar etmesinin rivayetinin reddini gerektirmeyeceğini belirtmişlerdir.

Bir hadiste görülen hatanın hangi râ-viye ait olduğunun tesbit edilmesi önemli bir husustur. Hatayı hadisin son râvisine yüklemek her zaman doğru olmayabilir. Çünkü bir râvinin, kendinden önceki bir râvinin hatasını farketmemiş veya farkına vardığı halde hadisin orijinal şeklini bozabileceği endişesiyle hatayı aynen bırakmış olması mümkündür. Hadiste görülen hataların düzeltilmesi gerektiğini savunanlar ise böyle yapılmadığı takdirde hataların yaygınlaşacağına dikkat çekmişlerdir.

Bir râvinin rivayetinde yanılıp yanılmadığı, kendi rivayetiyle güvenilir râvilerin rivayetlerinin karşılaştırılması sonucunda anlaşılabilir. Karşılaştırma sonunda rivayetlerinde aşırı ölçüde hata yaptığı anlaşılan râvinin rivayetleri hakkında yapılan hatanın niteliğine göre değişik terimler kullanılır. İlâveler yapılmış olan hadise “müdrec”, harf, nokta ve hareke yanlışı yapılana “musahhaf” veya “muharrer, kelime ve cümlelerinde yer değişikliği yapılan hadise “maklûb”, isnadından herhangi bir râvisi düşürülen hadise “mürsel” veya “münkatı”, bir kısmı çıkarılmış veya birden çok hadisin parçaları bir araya getirilerek derlenmiş, yahut ancak hadis uzmanlarının anlayabileceği gizli hataları bulunan hadislere de “muallel hadis” denir.

Râvilerin hadis rivayetinde yaptıkları hataların tesbit ve düzeltilmesi konusunu ayrı bir hadis usulü ilmi sayanlar da olmuştur. Hattâbî’nin Iślâhu ġalati’l-muhaddiŝîn* (bk. bibi.) ve İbn Kuteybe’nin Kitâbü Iślâĥi’l-ġalat (Brockelmann, I, 186) adlı kitapları bu konuda yazılan müstakil eserlerdendir.

BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “ġlt” md.; Tehânevî, Keşşaf, II, 1097; Hattâbî, Islâhu galati’l-muhaddisîn (nşr. Hatim Salih ed-Dâmin), Beyrut 1405/1985; Hatîb, el-Kifâye (nşr. M. el-Hâfız et-Tîcânî), Kahire 1972, s. 227-234; Sehâvî, Fethul-muġis, Kahire 1388/1968, I, 279-280, 328-333; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, Kahire 1385/1966, I, 92-118, 239-240, 304, 339, 371; Radıyyüddin ibnü’l-Hanbelî, Kafvü’l-eser fî safvi ‘ulûmi’l-eser (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1408, s. 74-77; Brockelmann, GAL Suppl, I, 186; Cemâleddin el-Kâsımî, Kavâ’idü’t-tahdîs (nşr. M. Behçet el-Baytâr), Dımaşk 1380/1961, s. 391; Tecrid Tercemesi, I, Mukaddime, s. 397; Mahmûd et-Tahhân, el-Hâfizü’l-Hatîbü’l-Bağdâdî ve eşeruhû fî ‘ulûmi’l-hadîs, Beyrut 1401/1981, s. 129, 174, 189, 192; Halil İbrahim Molla Hatır, Mekânetü’s-sahîhayn, Kahire 1402/1981, s. 233-235; Tâhir el-Cezâirî, Tevcîhü’n-nazar, Beyrut, ts. (Dârü’l-Ma’rife), s. 32, 416; Talât Koçyiğit Hadis Usûlü, Ankara 1975, s. 52; a.mlf., Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 76.

Selahattin Polat