GÂLİB b. ABDURRAHMAN

غالب بن عبد الرحمن

Gâlib b. Abdirrahmân es-Sıklabî (ö.371/981)

Endülüslü kumandan.

Endülüs Emevî Halifesi III. Abdurrahman’ın Slav asıllı (Sıklabî) âzatlılarından olup halife kendisine “oğlum” diye hitap ettiği için İbn Abdurrahman künyesiyle anılır. Hayatının ilk dönemleri hakkında bilgi bulunmamaktadır. III. Abdurrahman, II. Hakem ve II. Hişâm dönemlerinde kuzeydeki hıristiyan İspanyol krallıklarına ve Kuzey Afrika’da İdrîsîler ve Fâtımîler’e karşı düzenlenen seferlerdeki başarılarıyla kendini gösterdi. 946 yılında, III. Abdurrahman tarafından Endülüs’ün kuzey sınırına düzenlenecek yaz seferleri esnasında askerî garnizon olarak kullanılmak üzere Medînetüssâlim’i (Medinaceli) tahkim etmekle görevlendirildiği ve bu işi tamamladıktan sonra SağrülaǾlâ (Aragon) hâkimi olarak tayin edildiği anlaşılmaktadır. 342’de (953) Kastilya topraklarına başarılı bir sefer düzenledi. Bunun üzerine III. Abdurrahman onu, 344 (955) yılında Meriye’yi (Almeria) yağmalayan Fâtımîler’den intikam alması için seksen gemilik bir donanmanın başında Kuzey Afrika’ya yolladı. Gâlib ilk hücumunda başarılı olamadıysa da ikincisinde Fatımî kuvvetlerini hezimete uğrattı. Kastilya üzerine düzenlediği seferlerle 352’de (963) Kalahurra’yı (Calahorra), iki yıl sonra da Gormaz Kalesi’ni zaptetti. III. Abdurrahman’ın yerine geçen oğlu II. Hakem, 360’ta (971) Normanlar’a karşı hazırlanan kara ve deniz kuvvetlerinin başkumandanlığını ona verdi. İki yıl sonra, Fâtımîler’in desteğiyle Endülüs Emevîleri aleyhine Mağrib’de siyasî ve askerî faaliyetlerde bulunan İdrîsîler’e karşı gönderilen ordunun başkumandanlığına da Gâlib getirildi. Bu sırada kazandığı zaferlerle İdrîsîler Devleti’ni çökerterek Mağrib’de hutbenin II. Hakem adına okunmasını sağladı. Gâlib 364 (975) yılında muzaffer bir kumandan olarak Kurtuba’ya döndüğünde beraberinde İdrîsîler hanedanının son temsilcilerinden Hasan b. Kennûn ve bazı devlet adamları da bulunuyordu. Öte yandan bu sırada, Endülüs ordusunun Mağrib’le meşgul olmasından faydalanmak isteyen Kastilya ve Navarra (Nebre) krallıklarının teşkil ettiği müttefik hıristiyan ordusunun Gormaz’a hücum ettiği haberi geldi. II. Hakem bu orduyu geri püskürtme işini yine Gâlib’e havale etti. Galib bu görevini de başarıyla tamamlayarak bol miktarda ganimetle Kurtuba’ya döndü. Halife bunun üzerine ona iki altın kılıç hediye ederek “zü’s-seyfeyn” lakabı ve vezirlik rütbesi verdi. Ancak Gâlib’in nüfuz ve itibarının artması rakiplerini rahatsız etti. Bunların başında hâcib CaǾfer el-Mushafî geliyordu. Bu rekabet çok geçmeden iki devlet adamının arasının açılmasına sebep oldu. Bu sırada yıldızı parlamaya başlayan ve Emevî tahtını ele geçirmeyi planlayan İbn Ebû Âmir (el-Mansûr), Mushafî’yi yalnız bırakmak için Gâlib’i kendi yanına çekmeye çalıştı. II. Hakem’in câriyesi Subh’un aracılığıyla, Gâlib’in “zü’l-vizâreteyn” lakabı ile SağrülaǾlâ bölgesinin idaresiyle görevlendirilmesini, kendisinin de hilâfet ordusunun başkumandanı olarak tayin edilmesini sağladı. İbn Ebû Âmir’in bu yükselişinden endişeye kapılan Mushafî ise onu engellemek için Gâlib’in kızını oğluyla evlendirerek eski hasmı ile arasını düzeltmek istedi. Ancak İbn Ebû Âmir Gâlib’in kızıyla evlenerek Mushafî’nin planını bozdu (367/977); Halife II. Hişâm nezdindeki nüfuzunu kullanarak Mushafî’yi azlettirdi ve yerine Gâlib’in getirilmesini sağladı.

İbn Ebû Âmir’i iyi tanıyanlar, onun II. Hişâm’ın zayıf kişiliğinden faydalanarak Endülüs Emevî halifeliğini ele geçirmek niyetinde olduğunu anlamakta gecikmediler. Bunlar aynı zamanda Gâlib’i, İbn Ebû Âmir karşısında Emevî hanedanının haklarını koruyacak yegâne kişi kabul ediyorlardı. Bu durumun farkında olan Gâlib, Medînetüssâlim’de verdiği bir ziyafet esnasında İbn Ebû Âmir’e hücum ettiyse de bir sonuç alamadı. 371 ‘de (981) Gormaz’la Atienza arasında bulunan San Vicente bölgesinde İbn Ebü Âmir’le yeniden karşılaştı ve galip gelmek üzere olduğu bir anda aniden vefat etti.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Hayyân, el-Muktebes fî ahbâri beledi’l-Endelüs (nşr. A. Ali el-Haccî), Beyrut 1965, bk. İndeks; İbn Bessâm eş-Şenterînî, ez-Zahîre fî mehâsini ehli’l-Cezîre (nşr. İhsan Abbas), Kahire 1365, IV/1, s. 48-49; İbn İzârî, el-Beyânü’l-mugrib, II, 255-257, 285-299; İbnü’l-Hatîb, AǾmâlü’l-aǾlâm (nşr. E. Lévi-Provençal), Beyrut 1956, s. 62-65; Zikru bilâdi’l-Endelüs (nşr. L. Molina), Madrid 1983, s. 179; E. Lévi-Provençal, Histoire de l’Espagne musulmane, Paris 1967, III, 22, 58, 80, 122, 318; Anwar G. Chejne, Muslim Spain, Minneapolis 1974, s. 37, 40-41; R. Dozy, Historia de los musulmanes españoles, Madrid 1984, III, 76, 89 vd., 111 vd., 129-138, 150-160; C. Sanchez - Albornoz, España Musulmana, Madrid 1986, I, 420-440; A. Huici Miranda, “Ghâlib b. ǾAbd al-Rahmân”, El2(İng.), II, 99’l-998.

Mehmet Özdemir