GÂLİB MİRZA ESEDULLAH

(ö.1797-1869)

Türk asıllı Hint-Pakistan şairi.

27 Aralık 1797’de Hindistan’da Dekken yarımadasında yer alan Türk-İslâm kültürünün tanınmış merkezlerinden Agra’da doğdu. Lakabı Necmüddevle ve Debîrülmülk, mahlası Gâlib, şöhreti Esedullah’tır. Dedesi Kûkân (Ghokan) Beg Han soylu bir Türk ailesine mensuptu. Leknev’de Âsafüddevle’nin ve Haydarâbâd nizamı Ali Han’ın hizmetinde bulunan babası Abdullah Beg Han, yolsuzlukları önlemek için gittiği Alvar şehrinde şehid olmuştu. Bunun üzerine Alvar valisi, bu sırada beş yaşında olan Gâlib ile kardeşi Yûsuf’a iki köy tahsis etti. Anne tarafından da tanınmış bir aileye mensup olan Gâlib, İngilizler’in Agra yöneticiliğine tayin ettiği amcası Nasrullah Beg Han tarafından yetiştirildi. Dokuz yaşında iken amcasının vefatı üzerine İngiliz mahkemesinin kararı ile amcasının kayınbiraderinin himayesine verildi. Ancak Gâlib büyük dayısının malikânesinde rahat bir hayat sürmeye başladı. Burada bazı âlimlerin yanı sıra ünlü şair Ekberâbâdî’den de ders aldı. İran edebiyatının tanınmış şairlerinden Bîdil’i şiirleriyle tanıdı. Önceleri Zerdüşt iken Müslümanlığı kabul eden hocası Abdüssamed’in Gâlib’in şiir yeteneğinin gelişmesi üzerinde büyük etkisi oldu. Başlangıçta Farsça - Hintçe karışık şiirler yazan Gâlib gençlik döneminde Farsça şiir yazmaya ağırlık verdi. Daha sonra Urduca gazeller yazmaya başladı.

1810’da Fîrûzpûr Valisi Çerkan’ın küçük kardeşi Nevvâb İlâhî Bahş’ın kızı İmrao Begüm ile evlendi. Bu hanımdan yedi çocuğu olduysa da hiçbiri yaşamadı. Gâlib evlendikten bir süre sonra Delhi’ye yerleşti. Kalküta’da bulunduğu 1828-1831 yılları dışında Delhi’den ayrılmadı. Amcasının ölümü üzerine Lord Lake’nin emriyle kardeşi Yûsuf’la birlikte kendisine verilen, ancak bir türlü eline geçmeyen parayı alabilmek için açtığı dava uzun yıllar sürmesine rağmen sonuçlanmadı. Bu arada bir müfettiş tarafından kumar oynadığına dair verilen rapor üzerine tutuklandı. Bir müddet sonra dostları sayesinde serbest bırakıldı. Rakibi saray şairi Zevk Muhammed’in ölümü (1854)


üzerine Vâcid Ali Şah’ın şiir musâhibliğine tayin edildi ve onun oğullarının hocası oldu. 9 Mayıs 1857’de gittikçe artan İngiliz baskısına karşı Delhi’nin kuzeyinde Hindu ve müslümanların birlikte başlattıkları isyan hareketi İngiliz sömürge ordusu tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. Birçok öğretmen ve aydın gözaltına alınarak sorgulandı. Sistemli bir propaganda ile, Hindistan’da bulunmalarının amacını modem hayatın dışında kalmış olan ülkeyi eğitmek ve uygarlaştırmak olarak açıklayan İngilizler’le yerli halk arasında bu direniş hareketinden sonra doğan gerginlik ortamında İngiltere halkın geleneklerini değiştirme siyasetinden vazgeçmek zorunda kaldı. İngilizler’in kontrolü altında bulunan son Bâbürlü hükümdarı II. Bahadır Şah, isyancılarla ilişkisi olduğu gerekçesiyle Gâlib’i gözaltına aldırarak uzun süren sorgulamalara tâbi tuttu. Serbest bırakıldıktan sonra Râmpûr Valisi Nevvâb Yûsuf Ali Han tarafından kendisine ömür boyu maaş bağlandı. 15 Şubat 1869’da Delhi’de öldü.

Yüzyıllarca Farsça ile devam etmiş olan Hint müslümanlarının şiirinin, Urdu dilinin gelişmesi sonucu XX. yüzyılda bir atılım yapabilmesinde Gâlib son derece önemli bir rol oynamıştır. Urdu edebiyatının Farsça ve giderek yerleşmekte olan İngilizce karşısında bir geleceği olmadığı şeklindeki yaygın kanaati kabul etmeyen aydınlar arasında yer alan Gâlib Urdu şiir ve nesrinin gelişmesi için azimle çalıştı. Yeni şiirin Gâlib’in açtığı çığırda ilerleyeceğine inananlarla, onun tabiata aşırı bağlı anlayışının gelenekten kopma ve sapmadan başka bir şey olmadığını ileri sürenlerin tartışması uzun süre devam etti. Muhammed İkbal bir şiirinde Gâlib’in tavrını, “şarabı daha acı kılmak için kadehi de eritip şaraba katmak” şeklinde ifade etmiştir. İkbâl, Câvidnâme adlı eserinin Müşteri (Jüpiter) feleği bölümünde Gâlib’le şiir üzerine konuşur.

İlk olarak çağdaşlarından şair Hüseyin Eltaf Hâlî, Yâdigâr-ı Ġâlib adlı eserinde şairin Hint - Pakistan edebiyatındaki yeri ve tesiri üzerinde durmuş, bu eseri Abdüllatîf’in Ghâlib’i ve Muhammed İkrâm’ın Ghalib - Nama adlı kitabı takip etmiştir. Gâlib’in şiirlerinde uhrevî olana özlem yerine dünyevî yoğunlaşma ağır basar. Gâlib Mirza esas olarak dünyevî bir şairdir. Bununla birlikte Hz. Peygamber’i ve Hz. Ali’yi öven şiirler de yazmıştır. Gâlib, tabiatı kendi dönemine kadar görülmemiş ölçüde müstakil bir unsur olarak işlemesiyle aykırı, insana yaklaşımıyla hümanist, evren ve hayat karşısında mistik, özgür yaratılışının şevkiyle birden fazla üç dilden oluşan bir şiirin kendisinde doğduğu orijinal bir şairdir. Eserleri ve etkisiyle modern çağa doğru bir başlangıçtır. Şiir dilinin günlük konuşma dilinden farklı olduğu düşüncesini modern Urdu şiirine yerleştirerek daha başlangıçta sağlam bir temel atmıştır. Hint kıtası İslâm şiirinde Ekber-i Allahâbâdî şiir değerleriyle hayatın mizah olarak uyumu, Gâlib insancıl unsurun tamamlanması, İkbâl ise İslâm metafiziğinin toparlayıcı ve belirleyici derecede yer alması olarak kabul edilebilir.

Eserleri. 1. Dîvân-ı Urdu. İlk baskısı 1841’de yapılan eser yeni şiirlerin de eklenmesiyle şairin sağlığında Delhi’de dört defa basılmıştır. Gâlib’in ölümünden sonra da çeşitli baskıları yapılan eser son olarak İmtiyaz Ali Arşî tarafından yayımlanmıştır (Aligarh 1958). 2. Külliyyât-ı Nazm. Farsça kaside, gazel, küçük mesnevi ve kıtalardan ibarettir. İlk olarak 1845’te yayımlanan eserin çeşitli baskıları vardır (Leknev 1862, 1924). 3. Külliyyât-ı Neŝr (Leknev 1868). Şu eserleri ihtiva eder: a) Penc Genc-i Âheng. Mektup yazma usulleri, lakaplar, Farsça’nın esasları, terimler ve dilin yapısıyla ilgili konularla şairin kendi şiirlerinden yaptığı seçmeleri ihtiva eder. b) Mihr-i Nîm Rûz. Eserin “Pertevistân” adını taşıyan birinci bölümü bir Bâbürlü tarihidir. Eserin ikinci bölümü yazılmamıştır, c) Destenbû. 1857 Hint - müslüman direnişini anlatan bir eserdir. 4. ĶâŧıǾ-ı Burhan (Leknev 1862). Burhân-ı ĶâŧıǾ adlı Farsça sözlüğün tenkidinden ibarettir. Müellif eserini bazı ilâvelerle birlikte Direfş-i Kâviyânî adıyla da yayımlamıştır (Leknev 1865). S. Ûd-i Hindî, Urdu ey MuǾallâ. İki mektup derlemesi olup birincisinde 162, ikincisinde 472 mektup vardır. İlk eser 1868’de Mîret’te (Meerut), ikincisi 1899’da yine Mîret’te ve bazı mektupların da eklenmesiyle 1922’de Lahor’da basılmıştır. 6. Külliyyât-ı Nažm-ı Fârsî. Gâlib’in 1835’te Meyħâne-i Ârzû adıyla düzenlenen Farsça divanı 1945’te; çeşitli mesnevi, kaside, gazel ve rubâîlerini ihtiva eden Farsça Külliyyât’ı da 1963’te yayımlanmıştır. 7. Ebr-i Güherbâr (Delhi 1281). Hz. Peygamberin gazvelerini Firdevsî’nin Şâhnâme‘si ve Nizâmî’nin İskendernâme’sı tarzında yazmaya başlayan Gâlib ancak giriş kısmını kaleme alabilmiştir. 8. Sebed-i Çîn. Külliyyât’ma girmeyen şiirlerini ihtiva eder. Eser ilk olarak 1867’de yayımlanmış, daha sonra 1938’de Delhi’de basılmıştır. 9. Sebed-i Bâġ-ı Dü Der. Sebed-i Çin’in tamamı olarak kabul edilen eserin birinci bölümü Sebed-i Çîn ile onda yer almayan bazı şiirleri, ikinci bölümü Külliyyât-ı Neŝr’de bulunmayan bazı metinleri ihtiva eder. 10. DuǾâǿ ey Śabâĥ (Leknev, ts.). Hz. Ali’den nakledilen bir duanın manzum olarak Farsça’ya tercümesidir. Gâlib’in diğer eserleri de şunlardır: Müteferriķât-ı Ġâlib (Râmpûr 1947), İntiħâb-ı Ġâlib (Lahor 1943), Mekâtîb-i Ġâlib (1937), Nâdirât-ı Ġâlib (Karaçi 1919), Nükât-i RiķǾât (Delhi 1867), Ķâdirnâme (Delhi 1281), Letâǿif-i Ġaybî (Delhi 1281), Tîġ-i Tîz (Delhi 1867).

BİBLİYOGRAFYA:

Mirza Asad Allah. Khan Called Ghalib, Madras 1922; Muhammed İkbal, Şarktan Haber (trc. Ali Nihad Tarlan), Ankara 1956, s. 133; R. Russell, Ghalib 1797-1869: Life and Letters, London 1969; Ghalib: the Poet and his Age (ed. R. Russell), London 1972; Ram Malik, Mirza Ghalib, New Delhi 1980; Zülfikar Ali Han, Doğudan Bir Ses (trc. Turgut Akman), İstanbul 1981, s. 20; Muhammed Sadıq, A History of Urdu Literature, Delhi 1984, s. 228-277; David Lelyveld, “Eloquence and Authority in Urdu: Poetry, Oratory and Film”, Shariat and Ambiguity in South Asian Islam (ed. K. P. Ewing), Delhi 1988, s. 98-105; A. Bausani, “The Position of Ghâlib (1796-1869) in the History of Urdu and Indo - Persian Poetry”, Isl., XXIV (1959), s. 99-127; a.mlf., “Ghalib”, EI² (İng.), II, 1000-1001; Abdülhay Habîbî, “Ĥaśâ’iś ve ǾArżeşhâ-yi ŞiǾr-i Fârsî-yi Ġâlib-i Dihlevî”, Yaġma, sy. 251, Tahran 1389, s. 249-255; ŞefîǾî Kudekânî, “Ġâlib-i Dihlevî”, Hüner ü Merdum, sy. 69, Tahran 1968, s. 24-29; Saf dar Ali Baig, “The Mystical Poetry of Ghalib”, IC, XXXIII (1969), s. 9’l-108; Ab-dülkadir Karahan, “Farsça ve Urduca’nın Şiir Dehası Esedullah Han Galib”, TK, K/100 (1971), s. 369-371; Th. Menzel, “Ġâlib”, UDMİ, XIV/2, s. 434-444; “Ġâlib Dihlevî Mîrzâ Esedullah Ħân”, DMF, II, 1799.

Kâmil Eşfak Berki