GAZNE

غزنة

Afganistan’da tarihî bir şehir.

Kabil’in 145 km. güneybatısında yer alır; aynı adı taşıyan eyaletin merkezidir. Bir yayla manzarası arzeden Gazne şehrinin denizden yüksekliği 2225 metredir.

İslâm öncesi tarihi karanlık olan Gazne, arkeolojik kazılardan anlaşıldığına göre milâttan önce kurulmuştur. Gazne’nin de içinde bulunduğu bölge Zâbüller’in yurdu olup Zâbülistan adıyla bilinmekteydi. Kale ve şehir aynı ismi taşıyan akarsu kenarındadır. Asıl adı Genzek olan şehir İslâm kaynaklarında Gazne ve Gaznîn şeklinde kaydedilmiştir. Aĥsenü’t-teķāsîm (s. 296) ve Ĥudûdü’l-Ǿâlem’ûe (s. 30) Gaznîn biçiminde geçer. Yâkût el-Hamevî de halkın bu şehre Gazne dediğini, ancak ulemâ nezdinde Gaznîn olarak bilindiğini ve doğrusunun da bu olduğunu söyler (MuǾcemü’l-büldân, IV, 227). Gazne’nin İran menşeli bir isim olması muhtemeldir.

Önceleri İran’daki çeşitli imparatorlukların toprakları içinde görünen Gazne Baktria Krallığı’nın hâkimiyeti altına girmiştir. Hsiung-nular tarafından batıya göçe zorlanan Yüe-çiler ve onlardan önce de Sakalar Hindistan’ı istilâ ederken Gazne’yi ele geçirmişlerdi. Yüe-çiler’in Afganistan’da teşkil ettiği dört yab-guluktan biri Gazne’yi içine almaktaydı. Kuşanlar’ın mirasçısı Akhunlar da (Eftalitler) Gazne’yi iki yüzyıl kadar idareleri altında bulundurdular. Sâsânî-Göktürk iş birliği sonunda Akhun Devleti yıkılınca Gazne mahallî siyasî teşekküllerce idare edildi. VIII. yüzyıl başında Gazne’yi ziyaret eden Huei-ch’ao burada birçok ibadethanenin bulunduğunu, şehrin Sha-Tarkan adlı bir Türk tarafından yönetildiğini söyler. IX. yüzyılda ise Saffârî nüfuzu Gazne kapılarına kadar yayıldı. İslâm coğrafyacılarının ifadesine göre Türk kabileleri Akhunlar’ın yıkılışından sonra da Kabil, Gazne ve Kandehar çizgisinde hayatlarını devam ettirmişlerdi; bunların başında Halaçlar (Kalaç) geliyordu. Bazı müellifler. Horasanlıların Gazne gibi tabiat şartlarının çok zor olduğu yörede yerleşmelerini garip karşılamışlardır.

Şehrin X. yüzyılda Sâmânîler’in hâkimiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Sâmânîler’in hizmetinde bir Türk kumandanı olan Alp Tegin 13 Zilhicce 351’de (12 Ocak 963) Gazne’yi ele geçirdi. Alp Tegin, gelişen siyasî olaylar sonunda Sâmânî ve putperest Hindûlar’la mücadeleye mecbur kaldı. Gazneliler’in kurucusu Alp Tegin’in yerine geçen oğlu Ebû İshak İbrahim zamanında (963-966) Levik hanedanından Ebû Ali Gazne’yi işgal etti. Buhara’ya kaçan Ebû İshak İbrahim, Sâmânîler’in yardımıyla kurduğu büyük bir ordu ile geri döndü ve Ebû Ali’yi mağlûp ederek Gazne’ye girdi (27 Şevval 354/ 26 Ekim 965). Bilge Tegin ve Pîrî Tegin’den


sonra Nâsırüddevle Sebük Tegin de Gazne’ye hâkim oldu. Sebük Tegin Gazne nehri boylarındaki fetihlerle yetinmemiş, Hindûlar’ı tehdit ederek Türkler’e Hindistan kapılarını açmıştır.

X. yüzyıl coğrafyacıları, Gazne’nin Hindistan ticaretinde önemli bir ambar şehri olduğunu söylerler. 1186 yılına kadar Afganistan ve çevresine sahip olan Gazneli hükümdarlarının çoğu Gazne’de oturdu. Muhammed b. Hüseyin el-Beyhakî ve Muhammed b. Abdülcebbâr el-Utbî gibi tarihçiler eserleriyle bu altın çağı ebedîleştirdiler. Gazne’nin şehir olarak gelişmesinde en etkili rolü Sultan Mahmud oynamıştır. Mahmud, 22 Saban 416’da (18 Ekim 1025) çıktığı Hindistan seferinde Somnat’ı (Sûmenât) fethetmiş ve meşhur putlarından birini ikiye ayırarak bir bölümünü Gazne’ye göndermişti. Yine meşhur bir tapınağın kapısı da Gazne’ye yollanmış ve buradaki büyük bir inşaatta kullanılmıştır. Arûs-i Felek Camii ile bir medrese bu seferden sonra yaptırılmıştır. Kültür ve medeniyet alanında da Gazne en parlak devrini Gazneliler zamanında yaşadı (963-1186).

Gazneliler’in zayıflamasından sonra Selçuklu nüfuzu arttı. Sencer 310 (1117) ve 529 (1135) yıllarında Gazne’yi iki defa istilâ etti. Gurlular bölgede Gazneliler’in yerini almaya başladılar. Alâeddin Hüseyin, Gazneliler tarafından öldürülen iki kardeşinin intikamını almak için Gazne’ye hücum ederek şehri baştan başa yakıp yıktı (545/1150-51) ve bu yüzden “Cihansûz” (dünyayı yakan) lakabıyla anıldı. Şehir bir ara Oğuzlar’ın eline geçti. Daha sonra Gurlular’dan Muizzüddin Gazne’yi 1173’te ele geçirdi ve başşehir yaptı. Muizzüddin Hindistan’a yapılan gazaları buradan idare etti. Hindistan tarihinde önemli rol oynayan ve sultanın memlükleri arasında bulunan Kıpçaklı, Halaçlı ve Horasanlı şahsiyetler ilk defa Gazne’de Gur ârız-ı memâlikine başvurmuşlardır. Bundan sonra da devletin çeşitli kademelerinde yükselerek bağımsız sultanlıklar kurdular. Muizzüddin’in ardından Türk Memlûk Emîri Tâceddin Yıldız Gazne’ye hâkim oldu; fakat Kutbüddin Aybeg ile yaptığı savaşı kaybedince şehirden ayrılmak zorunda kaldı. XIII. yüzyıl başlarında Hârizmşahlar’a intikal eden Gazne’de Celâleddin Hârizmşah’ın hâkimiyeti uzun sürmedi; Celâleddin Cengiz’e yenilerek Hindistan’a çekildi. Buna rağmen halk şehri terketmedi. Moğollar Ögedey Han kumandasında Gazne önlerine geldiler. Ögedey halkı acımasızca kılıçtan geçirdi ve bazılarını da esir olarak yanında götürdü. Gazne, Cihansûz hadisesinden sonra en büyük tahribata 1221’de mâruz kalmış ve eski canlılığını kaybetmiştir. Kısa süren Moğol fırtınasından sonra şehir bir sükûnet devresi yaşadı. Ardından Çağataylılar yöreye hâkim oldular. Kutluğ Hoca Hindistan’a yapılan akınları Gazne’den yönetti. XIV. yüzyılda Gazne’yi ziyaret eden İbn Battûta şehrin harap vaziyette olduğunu söyler. Timur 1401’de Afganistan ile birlikte Gazne’yi ele geçirdi ve torunu Pîr Muhammed b. Cihangir’e verdi. Pîr Muhammed burayı Hindistan’a yapılan akınlarda üs olarak kullandı ve Timur’un ölümünden (1405) sonra da kısa bir müddet Gazne’yi hâkimiyeti altında bulundurdu. Timurlular’dan sonra Argun hanedanı 1504 yılına kadar Gazne ve Kabil’e hâkim oldu. Bâbür Kabil’i ele geçirdikten sonra Gazne’ye girdi ve buraya bir vali tayin etti. Uzun süre Bâbürlü himayesinde kalan ve 1738’de Nâdir Şah tarafından zaptedilen Gazne’yi 1747’de Ahmed Şah Dürrânî Afganistan topraklarına kattı ve Hindistan seferlerinde üs olarak kullandı. Birinci Afgan-İngiliz savaşında (1839-1842) Gazne iki defa İngilizler tarafından işgal edildi. İngilizler’in Afganistan’ı işgali 1880’de sona erdi. Gazne 1979’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin askerî müdahalesine mâruz kaldı ve Sovyet-Afgan birlikleriyle Afgan mücahidleri arasında çarpışmalara sahne oldu. Mücahidler 1981’de şehri kışa bir süre için ele geçirdiler.

Bugün Gazne vilâyetinin merkezi olan şehir Kabil-Kandehar yolu üzerinde yer alır. Afganistan’ın önde gelen ticaret ve sanayi merkezlerinden biri olan Gazne’de kürk, ipek ve tarım ürünleri ticareti yapılır. 1982’de vilâyetin nüfusu 676.416 olup bunun 31.985’i Gazne şehrinde yaşamaktaydı. Halkının çoğu Sünnî’dir ve Farsça konuşur. Sultan Mahmud, Mesud ve İbrahim’in türbeleri Gazne’de bulunmaktadır. Ayrıca, yakın zamanlara kadar Sultan Mahmud ile oğlu I. Mesud tarafından dikilen zafer anıtları (kuleler) olduğu sanılan, ancak daha sonra III. Mesud ve Behram Şah tarafından yaptırıldığı anlaşılan iki minare de günümüze kadar kısmen ayakta kalabilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 576, 582; Taberî. Târih (Ebü’l-Fazl), VI, 322, 324, 326, ayrıca bk. indeks; İstahrî. Mesâlik (Abdülâl), s. 280; İbn Havkal, Sûretü’l-arz, s. 450; Hudûdü’l-Ǿâlem (Minorsky), s. 30, 64, 91, 111-112, 345-346, 348; Makdîsî, Ahsenü’t-tekâsîm, s. 296-297, 303-304; Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye (Lugal), s. 9-12, 18-20, 40, 63-65, 137; Yâkût. MuǾcemü’l-büldân (nşr. Ferîd Abdülazîz el-Cundî), Beyrut 1990, IV, 227, 228; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, bk. İndeks; Cûzcânî, Tabakât-ı Nâşırî, Kabil 1342, I, 225-244, 353-383, 410-413; Kazvînî, Âsârü’l-bilâd, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), s. 297, 425, 428-429, 455; Ebü’l-Ferec (İbnü’l-İbrî), Târîhu muhtasari’d-düvel [baskı yeri ve yılı yok], s. 178, 183, 184, 231, 236; Ebü’l-Fidâ, Takvîmü’l-büldân (trc. Abdülmuhammed Âyeti), Tahran 1349 hş., s. 108, 109, 391, 508, 537-539, 541-542; Müstevfî, Nüzhetü’l-kulûb (Siyâki), s. 173, 179; İbn Battûtâ. Rihle, Beyrut, ts., s. 374, 392, 421, 460, 495; Bâbür, Vekāyi’ (Arat), II, 140-142, 150-157, 162, 165-166, 175-176, 207; G. T. Vigne, A Personal Narrative of a Visit to Ghazni, Kabul and Afghanistan, London 1840; Muhammed Nâzım, The Life and Times of Sultan Mahmud of Ghazna, Cambridge 1931, tür. yer.; Bayur, Hindistan Tarihi, III, 3-5, 246, 268, 534, 604; J. Humlum. La geographie de l’Afghanistan, Copenhagen 1959, s. 117-118; C. E. Bosworth, The Ghaznavids: Their Empire in Afghanistan and Eastern Iran 994-1040, Edinburgh 1963, s. 27-44, 48-139, 206-269; a.mlf., The Later Ghaznavids: Splendour and Decay, Edinburgh 1977, s. 1-123; a.mlf., “Ghazna”, El2 (İng.), II, 1048-1050; Barthold, Türkistan, s. 35-38, 317-318, 330-335, 360-368, 435-437; G. Le Strange. The Lands of the Eastern Caliphate, Frankfurt 1983, s. 7, 348-349, 351; Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Ankara 1984, II, 306-311, 360-374; Abdülkerim Özaydın. Sultan Muhammed Tapar Devri Selçuklu Tarihi (498-511/1105-1118), Ankara 1990, s. 141-144; E. Benveniste, “Le nom de la ville de Ghazna”, JA, CCXXVI (1935), s. 141-143; A. Adamesteanu. “Notes sur le site archéologique de Ghazni”, Afganistan, XV/1 (1960), s. 21-30; Emel Esin, “Butân-ı Halaç”, TM, XVII (1972), s. 53-55.

Enver Konukçu