GERÇEK, Selim Nüzhet

(1891-1945)

Türk matbaacılığı, gazeteciliği ve tiyatrosu hakkındaki araştırmalarıyla tanınan yazar.

İstanbul’da Rumelihisarı’nda doğdu. Babası, II. Abdülhamid döneminde Hazîne-i Evrâk, İnsaniyet ve Cerîde adlı dergileri yayımlayan Mahmud Celâleddin Bey, annesi Tepedelenli Ali Paşa’nın torunlarından Emine Neyyir Hanım’dır. Cumhuriyet devrinin tanınmış romancılarından Abdülhak Şinasi Hisar Selim Nüzhet’in ağabeyidir.

Selim Nüzhet, bir süre Rumelihisarı’ndaki Gaziosmanpaşa İbtidâî Mektebi’nde okuduktan sonra tahsiline Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’nde devam etti ve 1910 yılında Türkçe bölümünden mezun oldu. Ardından yüksek tahsil için İsviçre’ye gitti. 1914’te Cenevre Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdiği halde I. Dünya Savaşı’nın başlaması yüzünden 1921’e kadar yurda dönemedi. Bu süre içinde bir yandan Cenevre, Lozan ve Neuchâtel’de Fransa, İngiltere ve İtalya’dan sınır dışı edilen pek çok Türk ailesi ve talebe ile ilgilenirken bir yandan da edebiyat ve bilhassa tiyatro çevrelerine girerek gelecekteki çalışmaları için malzeme topladı.

Yurda döndükten sonra ihtiyat zabiti olarak askere yazıldıysa da cepheye çağrılmadı. Celâl Nuri’nin (İleri) çıkarmakta olduğu Yarın (1921-1922) mecmuasıyla aynı zamanda kâtiplik ve mütercimlik yaptığı İleri (1922) gazetesinde yazılar yazmaya başladı. Bu arada kısa bir süre Dârülbedâyi’de tarihî oyunları sahneye koymakla görevlendirildi (1923). Cumhuriyet’in ilânından sonra gazetecilikten ayrılarak Robert College’de Türkçe ve tarih hocalığı yaptı. Buradaki hocalığı on yıl kadar sürdü. 1933’te, Cumhuriyet’in ilânının onuncu yıldönümü münasebetiyle Maarif Vekâleti tarafından Ankara’da açılması düşünülen neşriyat sergisini düzenlemek ve bu maksatla beş yıl içinde yeni harflerle basılan kitapların bibliyografyasını hazırlamakla görevlendirildi. 1934’te bizzat Atatürk’ün emriyle kurulan Basma Yazı ve Resimleri Derleme Müdürlüğü’ne tayin edildi. Bu müdürlüğü beş kişilik kadrosuyla, büyük bir gayret ve ciddiyetle ölümüne kadar çalışarak önemli bir kurum haline getirdi. Bir yandan da bitip tükenmeyen bir mesai ile meslekî çalışmalarına devam eden Selim Nüzhet, Abdullah Cevdet’in Cağaloğlu’ndaki İctihad Evi’nde 12 Aralık 1945’te bir beyin kanaması geçirdi ve kaldırıldığı Yerebatan Sağlık Yurdu’nda öldü. Cenazesi Merkezefendi Kabristanı’na defnedildi.

Gerçek bir kitap âşığı ve tiyatro tiryakisi olan Selim Nüzhet, henüz çocuk yaşta toplamaya başladığı kitaplarını bir yangında kaybedince 1912’de Cenevre’de tahsilde iken yeniden kitap toplamaya başlamıştır. Onun hayatı boyunca biriktirdiği kitap, dergi ve gazetelerle diğer matbu evrak sadece kütüphane raflarında kalmamış, aynı zamanda bu konuyla ilgili ilk araştırmaların da malzemesini meydana getirmiştir. Selim Nüzhet bir taraftan Türkiye’de gazetecilik, matbaacılık ve kitap basımının tarihine dair ilk ciddi araştırmaları yaparken diğer taraftan da daha İsviçre’de iken büyük ilgi duyduğu tiyatro konusundaki neşriyatına ölünceye kadar durup dinlenmeden devam etmiştir. Kitapları ölümünden sonra ağabeyi tarafından Millî Kütüphane’ye satılmıştır.

Kendisini yakından tanıyanların ifadesine göre sağlam karakterli, nazik, yumuşak huylu ve güler yüzlü bir İstanbul efendisi olan Selim Nüzhet ağabeyi Abdülhak Şinasi gibi Hisar soyadını değil, muhtemelen yaptığı işlerin öncüsü olmak arzusuyla İstanbul’da ilk itfaiye teşkilâtını kuran Gerçek Dâvud Ağa’ya özenerek Gerçek soyadını almıştır.

Selim Nüzhet ilk yazılarını, daha Galatasaray’da öğrenci iken arkadaşlarıyla birlikte hazırladığı Nîrenk adlı mektep mecmuasında yayımlamış, asıl yazı faaliyetine ise yurda döndükten sonra mütercim ve yazar olarak çalıştığı Yarın mecmuasıyla İleri gazetesinde başlamıştır.


Şahsiyeti, zengin ve geniş kültürüyle kısa sürede İstanbul’un edebî muhitlerine giren Selim Nüzhet, kitap halindeki ilk iki eserini Ahmet Kâmil takma adıyla neşretmiştir. Hayatının son günlerine kadar en az haftada bir defa yazmak suretiyle verimli bir yazı faaliyeti bulunan Selim Nüzhet’in yazıları şu gazete ve dergilerde çıkmıştır: Milliyet (1932), Yeni Türk Mecmuası (1932), Cumhuriyet (1937-1938), Yedigün (1940-1942), Yücel (1941), Perde ve Sahne (1941-1942), Akşam (1941-1945), Tarihten Sesler (1943), Tasvîr-i Efkâr (1943), İstanbul (1943), Ulus (1944).

Eserleri. A) Türk Matbuat Tarihi. 1. Türk Matbaacılığı (İstanbul 1928, 1939). Matbaanın Türkiye’ye girişinin 200. yılı dolayısıyla kaleme alınan kitapta matbaanın Avrupa’da ve Türkiye’de kuruluşu, Avrupa’da basılmış Türkçe kitaplarla Türkiye’de İbrâhim Müteferrika’dan önce kurulan matbaalar, bu matbaaların geçirdiği safhalar ve yayımlanan kitaplar hakkında ilk defa derli toplu bilgi verilmektedir. Eser neşredildiği günlerde devrin yazarlarının büyük ilgisini çekmiş, 1993’te yeni notlar ilâvesiyle Târîħu’ŧŧıbâǾa fî Türkiye adıyla Arapça’ya çevrilmiştir (trc. Süheyl Sâbân, Riyad 1993). Türk Matbaacılığı günümüzde de müracaat kitabı olma özelliğini korumaktadır. 2. Türk Gazeteciliği 1831-1931 (İstanbul 1931). Bu alandaki çalışmaların ilki olan eserin birinci kısmı metinlere, ikinci kısmı belge ve gazete örneklerinin tıpkıbasımlarına ayrılmıştır. Yazar konuyla ilgili olarak yıllardan beri topladığı orijinal bilgileri ortaya koyarken Türk kültür hayatının bu alanında da yeni birtakım araştırmaların öncülüğünü yapmıştır. 3. Almanak 1933 (İstanbul 1933). Türk basınının o günkü durumu ile İstanbul kitapçıları ve matbuat dünyasının kayıpları hakkındaki yazılardan meydana gelmektedir. Eserde ayrıca 1831-1928 yılları arasında Türkiye’de yayımlanan gazete ve dergilerin bir listesi bulunmaktadır. 4. Türk Taş Basmacılığı (İstanbul 1939). Sahasında ilk ve tek olma özelliğini hâlâ koruyan bu eserde taşbaskı usulünün ortaya çıkışı ve Türkiye’ye girişi ele alınıp incelendikten sonra bu usulle basılan ilk kitaplardan örnekler verilmiştir.

B) Türk Tiyatrosu. Yazı hayatına adım attığı sırada ilk yazılarını tiyatro hakkında yazan Selim Nüzhet, Dârülbedâyi’den ayrıldıktan sonra da gerek tercüme ve adaptasyonları gerekse araştırmalarıyla Türk tiyatrosunun en önemli kalemlerinden biri olmuştur. Hayatının sonuna kadar Türk temaşa sanatına dair yazılar ve tiyatro tenkitleri yazmış, hakkında pek fazla bir şey bilinmeyen ve kaybolup giden bu âlemin son şahitlerinden biri olarak yazdıklarıyla onların unutulmasını önlemiştir. Selim Nüzhet’in bu türdeki yazıları daha çok Yarın, İleri, Milliyet, Yeni Sabah, Yedigün, Yücel, Perde ve Sahne, Aylık Ansiklopedi (1945-1946) gibi gazete ve dergilerde yayımlanmıştır. Kitap halindeki eserlerinin başlıcaları şunlardır: 1. Türk Temaşası: Meddah-Karagöz, Ortaoyunu (İstanbul 1930, 1942). Meddah, Karagöz ve orta oyununun asıl değerini ilk defa ortaya koyan bu kitap, özellikle yazarın kendi yaşadığı zamana ait oyuncular ve oyunlar hakkında orijinal bilgiler vermesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Eser başvuru kitabı özelliğini hâlâ korumaktadır. 2. Salıncak Safası (İstanbul 1931). Hellmut Ritter’in özel koleksiyonundaki aynı adı taşıyan bir Karagöz metninin, o sırada hayatta bulunan üç hayalciden alınan metinlerle karşılaştırılması suretiyle ortaya çıkarılan bir Karagöz oyunudur. 3. Gülme Komşuna (İstanbul 1931). Devrin ünlü mûsikişinaslarından Rauf Yektâ Bey ile birlikte yayımladığı orta oyunlarından birinin metnidir. 4. Türklerde Tiyatro (İstanbul 1933). Selim Nüzhet’in de içinde bulunduğu bir heyet tarafından hazırlanması düşünülen Türk Tarihinin Anahatları adlı kitapta yer almak üzere kaleme alınan özet mahiyetinde küçük bir çalışmadır. 5. Tiyatro Bilgisi (İstanbul 1944). 1942 yılında Akşam gazetesinde yayımladığı tiyatroyla ilgili yazıların bir kısmından meydana gelmektedir. 6. Tiyatro Tarihi (İstanbul 1944). Yunan ve Latin tiyatrosuna dair bir eserdir. 7. Çifte Nikâh (İstanbul 1944). Fransızca’dan çevirdiği bir tiyatro eseridir.

C) Bibliyografya. Selim Nüzhet 1934 yılında Basma Yazı ve Resimleri Derleme Müdürlüğü’ne getirildikten sonra, daha önce Maarif Vekâleti Tâlim ve Terbiye Heyeti tarafından yayımlanan Bibliyografya ile (haz. M. Nihat Özön, İstanbul 1931-1935), başında Fehmi Ethem Karatay’ın bulunduğu İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Bibliyografya Servisi tarafından hazırlanan ve yeni harflerin kabulünden başlayıp Cumhuriyet’in onuncu yılına kadar olan dönemi kapsayan Türkiye Bibliyografyası (İstanbul 1939) gibi çalışmaları bir düzene koyar. Selim Nüzhet’in başında bulunduğu bu kuruluş, onun titiz mesaisiyle 1928’den sonrasını da ihtiva edecek şekilde Türkiye Bibliyografyasını yeniden düzenleyerek yayımlamaya başlar. Bu çalışma günümüze kadar aralıksız olarak devam etmiştir. Selim Nüzhet’in önemli bir çalışması da “Tanzimat Devri İçin Bir Bibliyografya” adını taşımaktadır (Faik Reşat Unat ile birlikte, Tanzimat, İstanbul 1940, s. 879-990). Selim Nüzhet, ayrıca devrinde yayımlanan kitaplarla ilgili olarak Ülkü (1934), İstanbul (1943) ve Tasvîr-i Efkâr (1943) gibi gazete ve dergilerde çeşitli yazılar yazmıştır. Öte yandan Selim Nüzhet’in hayatının son yıllarında, başlangıcından Tanzimat’ın ilânına kadar geçen 110 yıllık devrede basılmış olan bütün kitapların bibliyografyası üzerinde çalıştığı bildirilmekteyse de bunun tamamlanamadığı anlaşılmaktadır. Bu çalışma, daha sonra Abdülhak Şinasi Hisar’ın vârislerince satılan evrakı alan Şevket Rado tarafından bazı yanlışlarla neşredilmiştir (Toderini, s. 127-132).

Selim Nüzhet’in bunlardan başka, C. Farrère’den adapte ettiği Canvermezler Tekkesi (Ahmed Kâmil takma adıyla, İstanbul 1922), Pierre Benoit’dan çevirdiği Unutulan Adam (İstanbul 1923), Hüseyin Ayvansarâyî’nin ünlü eseri için hazırladığı Hadîkatü’l-cevâmi‘ Nâm Eserin Elifbâî Fihristidir (İstanbul 1928), Türk Harfleri (İstanbul 1939) ve Atalar Sözü (Sadi G. Kırımlı ile birlikte, İstanbul 1939, 1961) adlı eserleri yayımlanmıştır. Selim Nüzhet Amasya, Bursa, Edirne, İzmir, Manisa, Mardin ve Tire gibi tarihî Türk şehirlerine dair yazılar da yazmıştır. Onun kaleme aldığı en dikkate değer yazı dizisi ise son günlerine kendisinin de yetiştiği eski İstanbul’un hayatını anlattığı “Eski Ramazan Geceleri” başlığını taşımaktadır (Yeni Sabah, 1939).


BİBLİYOGRAFYA:

Murat Uraz, Türk Edip ve Şairleri, İstanbul 1939-40, s. 125; Ahmed Bedevî Kuran, İnkılâp Tarihimiz ve Jön Türkler, İstanbul 1945, s. 357; Gövsa, Türk Meşhurları, s. 151-152; Adnan Ötüken, Bibliyotekçinin Elkitabı, Ankara 1948, II, 420-421; Semih Mümtaz S., Tarihte Hayal Olmuş Hakikatler, İstanbul 1948, s. 203; a.mlf., “Selim Nüzhet Gerçek”, Akşam, nr. 11.187, İstanbul 5 Aralık 1949, s. 4; Sami N. Özerdim, Bilgi Kaynakları ve Arşivcilik, Ankara 1973, s. 67; Muzaffer Gökman, Kitaplar Arasında 44 Yıl, İstanbul 1977, s. 20-27; Hilmi Zafer Şahin, Selim Nüzhet Gerçek ve Tiyatro, Ankara 1985 (Devlet Tiyatroları İç Eğitim Dizisi, nr. A-13); a.mlf., “Selim Nüzhet Gerçek’in Tarih Çalışmaları”, TT, III/15 (1985), s. 63-66; a.mlf., “Gerçek, Selim Nüzhet”, DBİst.A, III, 394; Necmettin Türinay, Abdülhak Şinasi Hisar, İstanbul 1988, s. 10-11; G. Toderini, İbrahim Müteferrika ve Türk Matbaacılığı (trc. Rikkat Kunt, haz. Şevket Rado), İstanbul 1990, s. 127-132; N. A. Okan [Banoğlu], “Selim Nüzhet’in Kütüphanesinde”, Kitap ve Kitapçılık, sy. 5, İstanbul 1936, s. 7; M. Behçet Yazar, “Edebiyatçılarımızı Tanıyalım: Selim Nüzhet Gerçek”, Yedigün, sy. 434, İstanbul 1941, s. 14-18; Abdülhak Şinasi Hisar, “Selim Nüzhet Gerçek”, a.e., nr. 11.194 (12 Aralık 1949), s. 4; F. Reşit Unat, “Türk Kütüphaneciliğine Hizmet Edenler 5: Selim Nüzhet Gerçek 1891-1945”, TKDB, II/1-2 (1953), s. 40; M. Türker Acaroğlu, “40. Ölüm Yıldönümünde Selim Nüzhet Gerçek”, a.e., XXXV/3 (1986), s. 14; Ali Birinci, “Türk Matbuatının İlk Tarihçisi Selim Nüzhet Gerçek”, Kebikeç, sy. 2, Ankara 1995, s. 7-20; Ahmet Bahtiyar Esen, “Gerçek, Selim Nüzhet”, AA, II, 618; F. Tevetoğlu, “Gerçek, Selim Nüzhet”, TA, XVII, 285; M. Nihat Özön-Baha Dürder, Türk Tiyatrosu Ansiklopedisi, İstanbul 1967, s. 189-190; “Gerçek, Selim Nüzhet”, TDEA, III, 326.

Ali Birinci