GIPTA

الغبطة

Başkalarının sahip olduğu imkânları kıskanmadan aynı şeyleri elde etme arzusu anlamında ahlâk terimi.

Sözlükte “incelemek, araştırmak, yoklamak” gibi mânalara gelen gabŧ kökünden türetilen gıbta kelimesi “nimete kavuşma arzusu, sevinç” demektir. Terim olarak ise “bir kimsenin, maddî veya manevî imkân ve meziyetlere sahip olan başka birine imrenmesi, onun elindeki nimetlerin yok olmasını isteme gibi kötü bir düşünceye kapılmadan kendisinin de aynı şeylere kavuşmayı arzulaması” anlamında kullanılır. İslâm ahlâk literatüründe gıpta genellikle haset kavramıyla birlikte ele alınır ve aralarındaki farka dikkat çekilir. Gazzâlî’ye göre, herhangi bir nimete mazhar olan kimse karşısında insan ya kıskançlık sonucu huzursuz olur veya mutluluk duyar. Bunların ilkine haset, ikincisine gıpta yahut münâfese denir. Râgıb el-İsfâhânî, başkasının nail olduğu bir nimete bakarak kişinin aynı şeye kendisinin de sahip olmasını temenni etmesine gıpta, sadece bu temenniyle yetinmeyerek aynı imkânı veya daha fazlasını elde etmek için çaba göstermesine münâfese, başkasının sahip olduğu nimetin onun elinden çıkmasını istemesine veya bu yolda çaba göstermesine de haset denildiğini belirtir (eź-ŹerîǾa ilâ mekârimi’ş-şerîǾa, s. 348).

Kur’ân-ı Kerîm’de gıpta kelimesi geçmemekle birlikte bazı âyetlerde gıpta ile hasedin farkını gösteren ifadeler yer almıştır. Meselâ Zebîdî’nin kaydettiği bir yoruma göre (Tâcü’l-Ǿarûs, “ġbŧ” md.), “Allah’ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyi -başkalarında olup da sizde bulunmayanı- hasretle arzu etmeyin... Allah’tan O’nun lutfunu isteyin” meâlindeki âyetin (en-Nisâ 4/32) ilk kısmında haset, ikinci kısmında gıpta kastedilmiştir. Mutaffifîn sûresinde (83/18-26) iyilerin âhiretteki güzel durumları tasvir edildikten sonra, “İşte yarışanlar bu yolda yarışsın” denilerek münâfesenin tavsiye edildiği görülür. Ayrıca hayırda yarışmaya dair âyetlerde de gıpta ve münâfese teşvik edilmiştir (meselâ bk. el-Bakara 2/148; el-Mü’minûn 23/61; Fâtır 35/32). Böylece müslümanların, maddî ve manevî bakımdan kendilerinden daha iyi olanlara imrenerek onlar hakkında herhangi bir kötü duygu ve düşünceye kapılmadan, zararlı davranışlara kalkışmadan, olumlu ve verimli bir rekabete girişmelerinin önemine işaret edilmiştir. Hz. Peygamber’in, “Ancak iki kişiye haset edilir, bunlardan biri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı hak yolunda tüketme iradesine sahip kıldığı kişi, diğeri de Allah’ın kendisine ilim verdiği, hem bu ilimle amel eden hem de onu başkasına öğreten kişidir” (Müsned, II, 9, 36; Buhârî, “Ǿİlim”, 15, “Zekât”, 5) meâlindeki hadisinde geçen haset kelimesi gıpta anlamında kullanılmıştır. Muahhar kaynaklarda gıptanın “imrenme”,


münâfesenin ise “hayırda yarış” şeklinde açıklandığı görülür.

BİBLİYOGRAFYA:

Lisânü’l-ǾArab, “ġbŧ” md; et-TaǾrîfât, “ġıbŧa” md.; Tâcül-Ǿarûs, “ġbŧ” md.; M. F. Abdülbâkî, el-MuǾcem, “nefs”, “sbk”, “mnv” md.leri; Wensinck, el-MuǾcem, “ġbŧ”, “ĥsd” md.leri; Müsned, II, 9, 36; Buhârî, “Ǿİlim”, 15, “Zekât”, 5; Mâverdî, Edebü’d dünyâ ve’d-dîn, Beyrut 1407/1987, s. 231-232; Râgıb el-İsfahânî, eź-ŹerîǾa ilâ mekârimi’ş-şerîǾa, Kahire 1405/1985, s. 348; Gazzâlî, İĥyaǿ, Kahire 1387/1967, III, 236-239.

Hüsameddin Erdem