GÖKMESCİD

Tebriz’de Karakoyunlular dönemine ait cami.

İran’da Doğu Azerbaycan’ın merkez şehri Tebriz’in en önemli yapıları arasında yer alır; Cihan Şah Mescidi veya Muzafferiye isimleriyle de tanınır. Halk


arasında mavi çinilerinden dolayı Mescid-i Kebûd (mavi cami) denilen yapı, Karakoyunlu Cihan Şah tarafından 870 (1465-66) yılında yaptırılmıştır. Mimarı Muhammed el-Bevvâb’dır. Girişteki çini kitâbesinin büyük kısmı kaybolmuş olmakla birlikte süslemeler arasında yer alan mimarının ismi halen okunabilmektedir. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın, 872’de (1467) Cihan Şah’ı öldürüp Karakoyunlu saltanatına son vererek Tebriz’e girmesi üzerine yarım kalan binanın daha sonra Uzun Hasan’ın oğlu Ebû Muzaffer Yâkub Bahadır Han zamanında eşi ve kızı Sâliha Hatun’un çabaları ile tamamlandığı rivayet edilmektedir. Yapı tamamen tuğladan inşa edilmiş olup dışı zengin çini mozaik ve renkli sır tekniğinde çinilerle kaplıydı ve adını da buradan almıştı. Çeşitli seyyahların ve son dönem araştırmacılarının yapı hakkında anlattıklarında çelişkiler bulunmaktadır. Cami 1922 yılından itibaren günümüze kadar süren bir dizi onarım görmüştür. Bu sırada özellikle cümle kapısı, ışıklıklar, kubbe, çiniler, minareler bakım ve onarıma tâbi tutulmuştur.

Gökmescid’in zemin planı ve biçimi IX. (XV.) yüzyıl için son derece ilgi çekicidir. Bina, Büyük Selçuklular devrinde esasları belirlenen kubbe yapımına sadık büyük ve hafifçe sivrilen bir kubbe ile kendini belli eder. Bu kubbe esas olarak mihrap önünde yer almakla birlikte üç yandan daha alçak kubbeli mekânlarla çevrilidir. Her üç yönde üçer kemer açıklığı ile bu kubbeli yan mekânlar ortada büyük kubbenin altındaki harimle bağlantı içindedir. Derin ve geniş mihrap nişinin iki yanındaki geçitler, kıble yönünde yer alan ikinci kubbeli mekâna geçişi sağlar. Burası dıştan köşeleri pahlanarak yumuşatılmış türbe kısmıdır. Üzeri büyük ve yüksek bir kubbe ile örtülü olup kalın tuğla duvarların iç yüzlerinde dört yönde boşaltma kemerleri ve derin nişler görülür. Bu bölümde mermer levha kaplamalar dikkati çeker. Kıble nişi içinde dört lahit vardır.

Yarım kubbe biçimindeki yüksek cümle kapısından başlayan zengin çini süslemelerin büyük kısmı dökülmüş ve pek azı aslına uygun biçimde onarılmış olup mevcut süslemeler tezyinatın eski ihtişamını anlatabilecek durumdadır. Bunlarda geometrik ve nebâtî desenler yanında kitâbeler de önemli yer tutar.

Kuzeydeki cümle kapısının bulunduğu cephenin iki yanında iki minarenin varlığı bilinmekte olup bunlardan biri yakın geçmişin kayıtlarında da belirtilmektedir. İçeriden spiral merdivenlerle çıkılan, kaide kısımları orijinal olarak mevcut bu minarelerin üst kısımları günümüzde yağmur sularının içeriye girişini önlemek için geçici olarak kapatılmıştır.

Gökmescid, Büyük Selçuklu dönemi mimarisinin prensiplerini merkezî plan doğrultusunda bir adım ileri götüren ve Anadolu Türk mimarisiyle aradaki bağlantıyı sağlayan önemli yapılardan biridir. Cümle kapısı, türbe eksenindeki yarım kubbelerle biten çözümü, kubbe-yarım kubbe ilişkisi bakımından kademelenmeyi sağlayan Osmanlı mimarisindeki erken yapılara da bir basamak teşkil eder.

BİBLİYOGRAFYA:

E. Diez, Die Kunst der Islamischen Völker, Berlin 1917, s. 93; R. Byron, “Timurid Architecture”, A Survey of Persian Art (ed. A. U. Pope), London-New York 1938, III, 1131-1133; İsmâil Dîbâc, Râhnümâ-yı Âѕâr-ı Târîħî-yi Âzerbaycân, Tebriz 1955, s. 58; Abdülalî Kareng, Mesâcid-i Tebrîz, Tebriz 1958, s. 282, 297-299; A. Godard, Persian Art, Paris 1962, s. 348; Meshkati Nusretullahi, A List of the Historical Sites and Ancient Monuments of Iran, Tahran 1965; Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul 1984, s. 80; F. N. Yossofabad, Tebriz’de Gökmescid ve İslâm Mimarisindeki Yeri (yüksek lisans tezi, 1987), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ara Altun, Ortaçağ Türk Mimarisinin Anahatları İçin Bir Özet, İstanbul 1988, s. 26, rs. 85-87; V. Minorsky-[T. Yazıcı], “Tebriz”, İA, XII/l, s. 95.

Ara Altun