GÜLPÂYİGÂNÎ

گلپايگاني

Seyyid Muhammed Rızâ b. Muhammed Bâkır (1899-1993)

Kum ilmî çevrelerinde büyük nüfuz sahibi olan ve İran İslâm devrimini destekleyen Şiî müctehidi.

20 Mart 1899’da Orta İran’daki Gülpâyigân şehrine 6 km. uzakta bulunan bir köyde doğdu. Dokuz yaşında iken, İmam Mûsâ el-Kâzım’ın neslinden olan ve bölgede saygı gören babası Seyyid Muhammed Bâkır vefat etti. 1917’de, dönemin en büyük âlimlerinden Şeyh Abdülkerîm Hâirî’nin sayesinde bir nevi merkeziyet kazanmış olan Erâk şehrine giderek dinî öğrenimin “sutûh” denilen birinci düzeyini Hâirî’nin gözetimi altında tamamladı. Hâirî, beş yıl sonra Kum medreselerini canlandırmak amacıyla oraya geçince Gülpâyigânî de onun davetine uyarak Kum’a taşındı ve hocasının tavsiyesi üzerine Feyziye Medresesi’nde sutûh derslerini vermekle görevlendirildi. Hâirî’nin 1937’de vefatı üzerine bu medresede fıkıh ve usul öğretimine başlayan Gülpâyigânî kısa zamanda büyük bir şöhret kazandı; Kum’un en büyük camii olan Mescid-i A‘zam’daki derslerine 800 kadar öğrenci devam ediyordu. Yedi yıl süren bir aradan sonra, Hâirî’nin yerine Kum medreselerini yöneten Âyetullah Burûcirdî’nin 1961’de ölümüyle Gülpâyigânî’nin nüfuz ve etkinliği daha da arttı. İranlı Şiîler’in bir kısmı tarafından “merci-i taklîd” olarak seçilip Âyetullah Seyyid Şehâbeddin Mar‘aşî ve Âyetullah Kâzım Şerîatmedârî ile beraber Kum medreselerinin idaresini üstlendi ve bütün ülkede sözü dinlenen bir âlim oldu. Yeni öğretim metotları uygulamaya çalıştı ve bütün Kum medreselerine sözlü ve yazılı imtihan usulünü getirdi. Kum dışında da birkaç medresenin kurulmasını sağladı. 1965’te hac yolculuğu esnasında Şiîler ile Sünnîler arasında birlik ve yakınlık kurma yolunda çaba sarfettiği söyleniyorsa da Senendec ve Merivan gibi halkı tamamen Sünnî olan bazı şehirlerde Şiî medreseleri kurmaktan da geri kalmadı. Ayrıca Avrupa’da oturan İranlılar’ın dinî ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Londra’ya bir temsilcinin gönderilmesini temin etti. Eyalet meclisleri seçim kanunlarından, adayların erkek ve müslüman olması şartının çıkarılmasını öngören bir tasarıyı şaha yolladığı bir telgrafta protesto eden Gülpâyigânî, Ekim 1962’de ilk defa siyaset alanına girmiş oldu. Ertesi yıl Âyetullah Humeynî’nin liderliğinde başlayan ve on beş yıl sonra saltanat rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan harekete büyük bir azim ve coşkuyla katıldı. 22 Mart 1963’te bir komando birliği Feyziye Medresesi’ne hücum edince Gülpâyigânî ancak talebelerinin gayretiyle askerlerin elinden kurtulabildi; damadı Hüccettü’l-İslâm Alevî ise ağır şekilde yaralandı (Ali Devvânî, III, 265-266). Kum’da ve diğer şehirlerde meydana gelen toplu öldürme olaylarını sert bir dille eleştiren Gülpâyigânî, Humeynî’nin önce Türkiye’ye, daha sonra Irak’a sürgün edilmesinden sonra da rejim aleyhtarlığından tâviz vermedi. Çeşitli vesilelerle şahın güttüğü siyasete karşı çıktı. Meselâ Temmuz 1971’de hükümetin kontrolündeki vakıf arazinin özel kişilere satılmasının haram olduğunu ilân etti (a.g.e., IV, 49-50). Mart 1976’da senato başkanına çektiği bir telgrafta, İran’da kullanılan resmî takvim başlangıcının Hz. Peygamber’in hicretinin yerine İran İmparatorluğu’nun kurulması olarak değiştirilmesinin İslâmiyet’e aykırı olduğunu vurguladı (a.g.e., VI, 288).

Ocak 1978’de Kum’daki gösteriler ve çatışmalarla başlayan İran İslâm devrimini tutarlı bir şekilde destekleyen Gülpâyigânî, halkı teşvik etmek ve moralini yükseltmek için bazan tek başına, bazan Âyetullah Mar‘aşî ve Âyetullah Şerîatmedârî ile birlikte yıllar boyunca bildiriler yayımladı. 9 Mayıs 1978’de, kırk gün önce Yezd şehrinde öldürülenleri anmak için Kum’da gösteri yapan talebeler askerlerden kaçarak Gülpâyigânî’nin Çehârmeydan sokağındaki evine sığınınca askerler evi yağmaladılar. Bu olay üzerine Gülpâyigânî kalp krizi geçirdi.

Âyetullah Humeynî’nin İran’a dönüşünün beklendiği ve saltanat rejiminin son anlarını yaşadığı günlerde Gülpâyigânî orduyu darbe yapmaması için uyardı (a.g.e., IX, 263-265). 11 Şubat 1979’da devrim gerçekleşince İran halkına bir tebrik mesajı yayımlayan Gülpâyigânî, 2 Aralık’ta yapılan referandumda halka İran İslâm Cumhuriyeti’nin kurulmasına oy vermesini tavsiye etti (a.g.e., X, 299). Yeni düzenin kurulmasından sonra ortaya çıkan siyasî ihtilâflara açık bir şekilde karışmamasına rağmen bazı konularda muhafazakâr olarak nitelendirilebilecek görüşlerini açıklama gereğini duydu. Araları açılan Şerîatmedârî ile Humeynî’yi barıştırmak için kendi evine davet ettiyse de bu yoldaki teşebbüsleri sonuçsuz kaldı (Momen, s. 291-292). Şerîatmedârî gibi, daha çok genç ve radikal âlimleri temsil eden Hizb-i Cumhûrî-i İslâmî’nin yükselişinden rahatsız olduğu halde Gülpâyigânî’nin adı Şerîatmedârî’ye atfedilen komplolara karışmadı. “Velâyet-i fakīh” konusunda Humeynî’den farklı düşünen Gülpâyigânî’ye göre bu teori en yüksek rütbeli müctehidlerin, hükümetin günlük icraatına bizzat karışmalarını değil onun umumi gidişatına nezaret etmelerini gerektiriyordu. Humeynî’nin Ocak 1988’de, velâyet-i fakīh teorisinin sonucu olarak hükümetin bütün emirlerine itaat etmenin şer‘an vâcip olduğu yolundaki beyanatını Gülpâyigânî’nin tamamen yanlış bulduğu söylenmektedir. Bu görüş farklılıklarına rağmen hayatının sonuna kadar İslâm cumhuriyeti nizamına sâdık kalan Gülpâyigânî 10 Aralık 1993’te Kum’da vefat etti ve orada defnedildi.


Gülpâyigânî’nin el-Vesâǿil ve el-ǾUrvetü’l-vüŝķā üzerine yazdığı muhtelif haşiyeleri yanında en meşhur eseri, fıkhın hemen bütün konularındaki fetvalarını ihtiva eden Farsça Tavżîĥu’l-mesâǿil’dir (Kum, ts.). Eserin bazı bölümleri Şirali Bayat tarafından Türkçe’ye çevrilerek Özet İlmihal adıyla yayımlanmıştır (İstanbul 1992).

BİBLİYOGRAFYA:

Muhammed-i Râzî, Âŝârü’l-hücce, Kum 1374/1954, II, 71-72; a.mlf., Gencîne-i Dânişmendân, Tahran 1352, II, 31-36; Ali Devvânî, Nehżat-i Rûĥâniyyûn-i Îrân, Kum, ts., III, 265-266; IV, 49-50; VI, 288; IX, 115-118, 263-265; X, 299; Shahrough Akhavi, Religion and Politics in Contemporary Iran, Albany 1980, s. 100, 170; M. M. J. Fischer. Iran from Religious Dispute to Revolution, Cambridge 1980, s. 80-82, 91-94; M. Momen, An Introduction to Shi’i Islam, New Haven 1985, s. 195, 291-292, 312; Hamîd-i Rûhânî, Berresî ve Taĥlîlî ez Nehżat-i İmâm Ĥumeynî, Tahran 1364 hş./1985, tür.yer.; Shaul Bakhash, The Reign oftheAyatollahs: Iran and the Islamic Revolution, New York 1986, s. 204, 213; G. R. G. Hambly, “The Pahlavī Autocracy: Muhammad Rıżā Shah, 1941-1979”, CHIr., VII, 291; Hamid Algar, “Religious Forces in Twentieth-century Iran”, a.e., VII, 751.

Hamid Algar