GÜNEŞ

Orhan Seyfi Orhon’un (ö. 1972) çıkardığı sanat-edebiyat dergisi.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Akbaba ve Papağan gibi mizah, Resimli Dünya gibi çocuk dergileri çıkaran Orhan Seyfi Orhon 1 Ocak 1927’de Güneş’i yayımlamaya başlamıştır. On beş günde bir büyük boyda ve bol resimli olarak çıkan Güneş bu görünüşüyle bir ölçüde devrin magazin dergilerine benzer. Divan şairlerinin ünlü beyit ve mısralarını resimleyen Münif Fehim ve Râtib Tâhir’in fantezi desenleri dışında dergideki şair ve yazarların fotoğrafları ve İstanbul manzaraları dergi sayfalarını süsler.

Bütün sayılarında mesul müdür olarak görünen Orhan Seyfi’nin ilk sayıya yazdığı imzasız takdim yazısı “Güneş’e Dair”de, eski veya yeni hiçbir edebî mektebe bağlı olmadıkları, sanat ve edebiyat hayatındaki durgunluğu gidermek için her nesilden, hatta birbirine zıt da olsa her çeşit fikir sahibine sayfalarını açacakları belirtilmiştir. Derginin yazı kadrosu da bu niyeti doğrulamaktadır. Edebiyât-ı Cedîde, Fecr-i Âti ve Millî Edebiyat dönemleriyle bunların dışında kalmış pek çok imza dergide yer almıştır. Şiirleriyle Ekrem Reşid (Rey), Faik Âli (Ozansoy), Celâl Sâhir (Erozan), Sâlih Zeki (Aktay), Şükûfe Nihal (Başar), Abdullah Cevdet, Emin Recep, Midhat Cemal (Kuntay), Enis Behiç (Koryürek), Orhan Seyfi, Yusuf Ziya (Ortaç), Nâzım Hikmet (Ran), Sabri Esat (Siyavuşgil), Suud Kemâleddin (Yetkin); hikâyeleriyle Cemil Süleyman (Alyanakoğlu); deneme ve edebî yazılarıyla Ahmed Hâşim, Cenab Sahabeddin, Sadri Edhem (Ertem), Reşat Nuri (Güntekin), Kâmran Şerif, Ali Cânib (Yöntem), Halil Nimetullah (Öztürk); hâtıra yazılarıyla Celâl Esat (Arseven), Ercümend Ekrem (Talu), Mehmed Rauf Güneş’in yazar kadrosunu teşkil etmişlerdir.

Derginin edebî muhtevası, o yıllardaki diğer dergilerin hamâsî-siyasî havasıyla pek paralellik göstermez. Özellikle “Güneş” imzasıyla yayımlanan baş yazıların hemen tamamı edebiyatla ilgilidir ve bunlarda zaman zaman sanat değeri taşımayan heyecan edebiyatını hoş görmedikleri de ifade edilmiştir. Güneş, yayın hayatı boyunca genel olarak bir sanat ve edebiyat dergisi olma vasfını korumuştur.

Bütün koleksiyonda 100’den fazla şiir, bir o kadar edebî makale ve tenkitle on iki hikâye çıkmıştır. Ölümleri dolayısıyla 3. sayı Süleyman Nazif’e, 11. sayı Ahmed Hikmet’e (Müftüoğlu) tahsis edilmiş, 16. sayı da “Adalar” özel sayısı olarak çıkmıştır. Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi (İstanbul 1924) münasebetiyle Cenab Sahabeddin’le İsmail Habip (Sevük) arasında dört büyük makale ile süren bir tartışma da (sy. 1, 4, 6, 8) dergide yayımlanan önemli yazılardandır.

Güneş, takip ettiği çizgi itibariyle Millî Edebiyat akımı içinde yer alır. Şiirlerin çoğu hece vezniyledir, kullanılan dil de hemen hemen aynı doğrultudadır. Halil Nimetullah’ın felsefî denemelerinde çağdaşlık, akılcılık ve inkılâplarla ilgili fazla aşırı olmayan bir yaklaşım dikkati çeker. Dergide Nâzım Hikmet’in “Kitâb-ı Mukaddes” adıyla yayımlanan şiiri, semavî kitaplara karşı şiddetli ve olumsuz tavrıyla türünün tek örneği olarak kalmıştır.

Ancak dokuz ay çıkabilen ve 1 Ekim 1927 tarihli 17. sayısıyla son bulan Güneş’in koleksiyonu İstanbul’da başta Beyazıt Devlet, İstanbul Belediyesi Atatürk ve Hakkı Tarık Us kütüphaneleri olmak üzere çeşitli kütüphanelerde mevcuttur.

BİBLİYOGRAFYA:

Hasan Duman, Katalog, s. 125-126; “Güneş”, TA, XVIII, 192; Meral Dağlı, “Güneş”, TDEA, III, 409.

M. Orhan Okay