HABBÂL

(الحبّال)

Ebû İshâk İbrâhîm b. Saîd b. Abdillâh el-Habbâl (ö.482/1090)

Mısırlı hadis hafızı.

391’de (1000-1001) doğdu. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. İbn Hayyûn diye tanınan Mısır kadısı Muhammed b. Nu‘man el-Kayrevânî’nin mevlâ*sı olduğu için Nu‘mânî, kitap ticareti yaptığı için Kütübî nisbeleriyle anılmıştır. Kendisine “kürkçü” anlamına gelen Ferrâ’ ve “iplikçi” anlamındaki Habbâl lakaplarının niçin verildiği bilinmemektedir.

Zehebî onun hocalarını zikrettikten sonra ilim tahsili için seyahat etmediğini, ancak herhalde hac maksadıyla Mekke’ye gittiğini, burada bazı âlimlerle görüştüğünü belirtmiştir (AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 496, 498). İbn Tağriberdî ise birçok ilmi tahsil ettiğini ve bu sebeple bazı ülkeleri dolaştığını kaydetmiştir (en-Nücûmü’z-zâhire, V, 129). 300’den fazla hocadan faydalandığı (Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 498) göz önünde bulundurulduğunda tahsilini ilerletmek için seyahate çıkmış olması ihtimali kuvvet kazanmakta, bu görüşü benimseyen Selâhaddin el-Müneccid de o dönemde hadis ilminin yurdu sayılan Irak’a gitmiş olabileceğini ileri sürmektedir.

Habbâl başta Abdülganî el-Ezdî olmak üzere Ahmed b. Abdülazîz b. Sersâl ile Ebû Sa‘d el-Mâlinî, Ebû Nasr es-Siczî, Münîr b. Ahmed el-Haşşâb ve Muhammed b. Fazl b. Nazîf gibi âlimlerden hadis öğrendi. Kendisinden de İbn Mâkûlâ, Muhammed b. Fütûh el-Humeydî, Atâ b. Hibetullah el-İhmîmî ve Mâristan kadısı diye tanınan Ebû Bekir Muhammed b. Abdülbâki el-Bağdâdî rivayette bulundu. Hatîb el-Bağdâdî ve Ebû Ali es-Sadefî gibi âlimler ise ondan icâzet yoluyla hadis rivayet ettiler. Ancak Habbâl, icâzet yoluyla rivayet ederken söze “ahberenâ” (bize haber verdi) veya “haddesenâ” (bize rivayet etti) ifadeleriyle başlamayı uygun görmez, rivayete “ecâze lenâ fülânün” (bize filan kişi icazet verdi) diye başlanmasını tavsiye ederdi.

İbn Mâkûlâ’nın sika kabul ettiği, İbnü’l-Kayserânî’nin de sika bir hadis hafızı olduğunu belirttiği Habbâl, hayatının son yıllarında Bâtınîler (Benû Ubeyd) tarafından hadis rivayetinden ve icâzet


vermekten menedildi; sürekli tehdit ve baskı altında tutuldu. Nitekim Ebû Ali es-Sadefî onu ziyaret etmek istediğinde kendisinden hiçbir şey okuyup dinlememek ve icâzet almamak şartıyla buna izin verildiğini, konuşmaya başladıklarında ise kötü niyetle gönderilmiş bir kişi olabileceği endişesiyle sorduğu soruları ilgisi olmayan cevaplarla geçiştirdiğini, kendisinin Endülüslü bir hacı adayı olduğunu açıklaması üzerine sözle icâzet verdiğini, fakat daha fazla konuşmak istemediğini belirtmiştir (bk. Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 497). Mâristan kadısı Ebû Bekir Muhammed b. Abdülbâki 476’da (1083-84) kendisinden hadis dinlediğine göre yasaklamanın bu tarihten sonra olduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklarda bu yasağın sebebi zikredilmemekle birlikte Ebû Ali es-Sadefî’ye ait rivayeti kaydeden Zehebî’nin, bu rivayetin hemen ardından devrin idarecilerine beddua ettiğine, onların sünneti öldürüp Râfızîliği ve sapıklığı ihya ettiklerini söylediğine, Habbâl’in devrinin de Râfızîliğin ve ashaba sövmenin yaygınlaştığı (İbn Tağrîberdî, V, 3) Müstansır-Billâh el-Fâtımî dönemi (1036-1094) olduğuna bakılırsa bunun temelinde siyasî sebeplerin ve mezhep taassubunun bulunduğu ortaya çıkar.

Geçimini kitapçılık yaparak sağladığı için pek çok değerli esere sahip olduğu belirtilen Habbâl, 6 Zilkade 482’de (10 Ocak 1090) Mısır’da vefat etti. Bu tarihin Şevval 482 (Aralık 1089) olduğu da ileri sürülmüştür.

Eserleri. Habbâl’in günümüze ulaşan tek eseri Cüzǿ fîhi veleyâtü ķavm mine’l-Mıśriyyîn ve nefer sivâhüm min sene ħams ve sebǾîn ve ŝelâŝe miǿe adlı kitabıdır. Yıl esasına göre tertip edilen eserde 375-456 (985-1064) yılları arasında vefat eden 409 hadis âliminin -çok defa sadece vefat tarihleri belirtilerek- kısa biyografilerine yer verilmiştir. Eserin Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’de bulunan (Mecmua, nr. 78; Umumi, nr. 3814, vr. 213a-224a) tek yazma nüshası Selâhaddin el-Müneccid tarafından neşredilmiş (MMMA, II/2 [Kahire 1376/1956], s. 292-338), ayrıca Ebû Abdullah Mahmûd b. Muhammed el-Haddâd eseri Vefeyâtü’l-Mıśriyyîn adıyla yayımlamıştır (Riyad 1408/1988). Bazı müteahhir kaynaklarda (meselâ bk. Hediyyetü’l-Ǿârifin, I, 9) Habbâl’e nisbet edilen Vefeyûtü’ş-Şüyûħ adlı kitabın da aynı eser olması muhtemeldir. Kaynaklarda Habbâl’in Süfyân b. Uyeyne’ye ait âlî hadisleri topladığı zikrediliyorsa da bu eserin günümüze ulaştığına dair bir bilgi yoktur.

BİBLİYOGRAFYA:

Habbâl, Cüzǿ fîhi vefeyâtü ķavm mine’l-Mıśriyyîn ve nefer sivâhüm min sene ħams ve sebǾîn ve ŝelâŝe miǿe (nşr. Salahaddin el-Müneccid, MMMA, II/2 içinde), Kahire 1376/1956, nâşirin mukaddimesi, s. 286-295; İbn Mâkûlâ, el-İkmâl, II, 379; Zehebî, Teźkiretü’l-huffâž, III, 1191-1196; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 495-503; Safedî, el-Vâfî, V, 355; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, V, 3, 129; Süyûtî, Ĥüsnü’l-muĥâđara, I, 353-354; Keşfü’ž-žunûn, II, 2019; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, III, 366; Hediyyetü’l-Ǿârifin, I, 9; Brockelmann, GALSuppl., I, 572.

Tayyar Altıkulaç