HACI BEKTAŞ VİLÂYETNÂMESİ

Hacı Bektâş-ı Velî’ye (ö. 669/1271 [?]) dair rivayetleri ihtiva eden menâkıbnâme.

Diğer tarikat çevrelerinde meydana getirilen benzeri menâkıbnâmelerden farklı olarak Bektaşî geleneğinde daha çok vilâyetnâme veya velâyetnâme diye adlandırılan ve hemen hepsi Bektaşîliğin ortaya çıktığı XV. yüzyılın son çeyreğiyle XVI. yüzyıl başları arasında yazıya geçirilmiş bulunan bir seri Bektaşî menâkıbnâmesinin en tanınmışıdır. Bu tanınmışlık, ilk planda tarikatın pîri Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatına hasredilmiş olmasından ve bu sebeple de bir çeşit kutsallık kazanarak çok okunmasından ileri gelmektedir. Diğer vilâyetnâmeler içinde en fazla yazma nüshası bulunanı ve bazan yalnızca Vilâyetnâme adıyla kastedileni de bu eserdir. Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi’nin (Vilâyetnâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Menâkıb-ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî) Türkiye’de ve Türkiye dışındaki bazı önemli kütüphanelerde değişik zamanlarda istinsah edilmiş nüshaları bulunduğu gibi Anadolu’dan Balkanlar’a kadar Bektaşîliğin yayıldığı alanlarda hususi ellerde de birçok nüshası vardır. Ancak bunların içinde yazarının kaleminden çıkmış veya yazıldığı döneme ait (1481-XVI. yüzyıl başları) bir nüshaya henüz rastlanmamıştır. Hacı Bektâş-ı Velî Dergâhı’nın kütüphanesinde mevcut, XVI. yüzyılda kaleme alındığı tahmin edilen manzum Vilâyetnâme dışındaki nüshaların hemen hepsi XVII. yüzyılda ve sonrasında Bektaşî tekkelerindeki dervişler tarafından istinsah edilmiştir. Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi, XX. yüzyılın başından beri Bektaşîlik araştırmalarına paralel olarak ilk elde dikkati çeken kaynak olmuş ve Georg Jakob’dan itibaren pek çok araştırmacı eser üzerinde çalışmıştır.

Eserin mensur, manzum veya karışık olmak üzere üç tip nüshası vardır. Hangi tipin ilk yazılışın ürünü olduğu veya her birinin değişik yazılışları mı temsil ettiği, ayrıca yazarı ve telif tarihi gibi konular henüz aydınlığa kavuşmamıştır. Eric Gross’tan Bedri Noyan’a kadar eserin bütün nâşirleri ve Bektaşîlik üzerine çalışan araştırmacılar, mensur ve manzum nüshaların yazarı olarak ayrı ayrı Süflî Derviş mahlası ile bilinen Mûsâ b. Ali’yi ve XV. yüzyılın sonlarıyla XVI. yüzyıl başlarında yaşamış olan Firdevsî-i Tavîl’i (Uzun Firdevsî) kabul etmişlerdir. Bazı araştırmacılar da her iki tip vilâyetnâmenin yazarının Uzun Firdevsî olduğu üzerinde birleşmiştir.


Nitekim nüshaların karşılaştırılması da bu görüşü teyit etmektedir. Çünkü bunlarda, değişik zamanlarda yapılan istinsahlar sebebiyle ortaya çıkan kelime değişiklikleri, bazı kısımların birkaçında özetlenmiş olması ve bölümler arası bazı takdim ve tehirlerin bulunması dışında önemli bir farklılık görülmemektedir.

Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi’nin yazılış tarihi konusunda çeşitli tahminler yürütülmekle birlikte eserin muhtevasına bakıldığı zaman Abdülbaki Gölpınarlı’nın 1481-1501 arasında yazılmış olabileceği şeklindeki tahmini büyük ölçüde geçerlilik kazanmaktadır. Nitekim bazı parçaların muhtevası, bahsedilen veya atıfta bulunulan birtakım olaylar, çeşitli yer isimleri ve ayrıca birçok nüshada II. Bayezid’den yaşayan bir hükümdar olarak söz edilmesi Gölpınarlı’nın haklılığını ortaya koymaktadır. Öte yandan Vilâyetnâme’nin, Hacı Bektaş’ın halifesi olarak kabul edilen Hacım Sultan’a dair vilâyetnâmeden daha sonra yazıldığı kesindir. Çünkü bu eserde Ahmed Yesevî’ye ait kısımlar Hacı Bektaş Vilâyetnâmesi’ndekinden daha geniştir. Ayrıca Hacı Bektaş’ın halifelerinden söz eden metinde Hacım Sultan’la ilgili bölümün Hacım Sultan Vilâyetnâmesi’nden özetlendiği anlaşılmaktadır.

Eser dikkatle incelendiğinde, kökü Orta Asya’da Ahmed Yesevî dönemine kadar uzanan şifahî rivayetlerin yanı sıra çoğu günümüze ulaşmayan Menâkıb-ı Hâce Ahmed-i Yesevî, Menâkıb-ı Lokmân-ı Perende, Menâkıb-ı Seyyid Mahmûd-ı Hayrânî gibi bazı menâkıb mecmualarının da kaynak olarak kullanıldığı, yazarın sözü edilen şifahî menkıbe ve rivayetleri çok iyi tanıyan bir çevreye mensup olduğu anlaşılır. Vilâyetnâme, Hacı Bektaş’ın İmam Ali er-Rızâ’nın soyundan bir seyyid ailesinin oğlu olarak dünyaya gelişini, Horasan’daki çocukluk ve tahsil devresini, Ahmed Yesevî’ye intisabını, onun yanındaki hayatını, Anadolu’ya gönderilişini anlatarak başlar. Daha sonra hacca gidişi, oradan dönüşte Sulucakarahöyük köyüne (bugünkü Hacıbektaş kazası) yerleşerek burada dergâhını kurmasını, çevredeki Türkmenler ve gayri müslimler arasındaki faaliyetlerini, dönemin siyasî otoriteleri ve diğer sûfîlerle ahîler ve medrese mensuplarıyla münasebetlerini hikâye eder. Hacı Bektaş’ın vefatını da anlattıktan sonra halifelerinin gittikleri yerlerde İslâm’ı yayma faaliyetlerini naklederek son bulur.

Vilâyetnâme’nin başında yer alan ve Horasan’da geçen olaylar, Hacı Bektaş’ı kâfirlerle cihad eden bir gazi-velî hüviyetiyle takdim ederken Anadolu’daki menkıbeler onu daha çok kerâmetleriyle gücünü gösteren bir velî olarak tasvir eder. Esere genellikle dini tebliğ eden dervişlerin havası hâkimdir. Nitekim Hacı Bektaş’ın kendisi gibi halifeleri de ateşli birer din yayıcısı sıfatıyla görünürler.

Eser, yalnızca menkıbelerine takılıp onu küçümseyen ve bu sebeple güvenilir bulmayan bazı araştırmacıların düşündüklerinin aksine gerek Hacı Bektâş-ı Velî gerekse Bektaşîlik tarihi bakımından değerli bilgiler ihtiva eder. Bu sebeple Hacı Bektâş-ı Velî’nin hayatı ve Bektaşîlik tarihi için aslî bir kaynaktır. Orta Asya’da Ahmed Yesevî etrafında teşekkül edip Haydarîliğin kurucusu Kutbüddin Haydar’ın etrafında oluşan menkıbelerle zenginleşen ve XIII. yüzyıldaki Moğol istilâsının önünden kaçan Yesevî ve Haydarî dervişleriyle Anadolu’ya intikal eden gelenekleri de anlatan eser, Hacım Sultan Vilâyetnâmesi’nden sonraki bu konuda ikinci ve son metin olması itibariyle önemlidir. Bu kitap sayesinde Yesevîliğin gerçek mahiyetini, Yesevîlik’le Haydarîlik arasındaki bağlantıyı, Hacı Bektaş’ın tasavvufî kimliğini ve Bektaşîlik-Haydarîlik ilişkisini daha iyi anlayıp yorumlamak mümkün olmaktadır.

Vilâyetnâme, başta Eric Gross olmak üzere (Das Vilājetnāme des Haggi Bektasch, Leipzig 1927) Sefer Aytekin (Vilâyetnâme-i Hacı Bektaş Velî, Ankara, ts.) Abdülbaki Gölpınarlı (Vilâyetnâme, Manâkıb-ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî, İstanbul 1958) ve Bedri Noyan (Hacı Bektâş-ı Velî Velâyetnâmesi, İlk Velâyetnâme, Aydın 1986) tarafından yayımlanmıştır. Sonuncu eser Vilâyetnâme’nin manzum bir versiyonudur. Ancak bu kaynak eserin sağlam bir ilmî neşri henüz meydana getirilememiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

J. K. Birge, The Bektashi Order of Dervishes, London 1937, s. 33-40; Irène Mélikoff, “Recherches sur les composantes du syncrétisme Bektachi-Alevi”, Studia Turcologica: Memoriae Alexii Bombaci Dicata, Napoli 1982, s. 381, 389; a.mlf., “Yunus Emre ile Hacı Bektaş”, TDED, XX (1973), s. 29-31; a.mlf., “Les origines centre asiatiques du soufisme anatolien”, Turcica, XX, Paris 1988, s. 12-13; Ahmet Yaşar Ocak, Bektâşî Menakıbnâmelerinde İslâm Öncesi İnanç Motifleri, İstanbul 1983, s. 5-8; a.mlf., La révolte de Baba Resul ou la formation de l’hétérodoxie musulmane en Anatolie au XIIIe siècle, Ankara 1989, s. 15; C. Cahen, “Baba Ishaq, Baba Ilyas, Hadjdji Bektash et quelques autres”, Turcica, I, Paris 1969, s. 53-64; M. Fuad Köprülü, “Bektaş”, İA, II, 461.

Ahmet Yaşar Ocak