HADÎKATÜ’l-VÜZERÂ

(حديقة الوزراء)

Osmanzâde Ahmed Tâib’in (ö. 1136/1724) Osmanlı sadrazamlarına dair biyografik eseri.

Türünün Türkçe’de ilk örneği olup Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa’nın emriyle yazılmış ve ona ithaf edilmiştir. Dîbâcesinde adı Hadîka-i Vüzerâ şeklinde geçerse de eser Hadîkatü’l-vüzerâ adıyla tanınmış ve bu adla yayımlanmıştır.

Hadîkatü’l-vüzerâ, Osman Gazi’nin oğlu olduğu ileri sürülen Alâeddin Paşa’dan Râmi Mehmed Paşa’ya kadar (ö. 1707) doksan üç sadrazamın biyografisini ihtiva eder. Ancak bu dönemde vezîriâzamlık makamında bulunanlardan bazıları kitapta yer almamaktadır. Nitekim Orhan Gazi’nin vezirlerinden Mahmud oğlu Nizâmeddin Ahmed Paşa ve Hacı Paşa; Orhan Gazi ve I. Murad devri vezirlerinden Sinâneddin Yûsuf Paşa (Uzunçarşılı, I, 581-582); Çelebi Mehmed zamanında Çandarlı Ali Paşa’nın kısa bir süre halefi olan Osmancıklı İmamzâde Halil Paşa; Çelebi Mehmed’in son, II. Murad’ın ilk vezîriâzamı Bayezid Paşa; II. Murad devri vezîriâzamlarından Amasyalı Hızır Dânişmend oğlu Koca (Hoca) Mehmed Nizâmeddin Paşa (Danişmend, I, 427); Fâtih Sultan Mehmed devri vezîriâzamlarından üç yıl bu makamda kalan Rûm Mehmed Paşa ile Tazarru‘nâme sahibi Sinan Paşa; Yavuz Sultan Selim’in vezîriâzamlarından Dukakinzâde Ahmed Paşa; I. Ahmed ve IV. Murad devri vezîriâzamlarından olan Kayserili Halil Paşa ile Koca Mûsâ Paşa (a.g.e., III, 504-505, 508); IV. Mehmed tarafından vezîriâzamlığa tayin edilen, fakat daha İstanbul’a gelmeden azledilen Girit serdarı Deli Hüseyin Paşa’dan bahsedilmemektedir.

Eserini kaleme alırken faydalandığı kaynakların adını zikretmeyen Osmanzâde Ahmed Tâib, vezîriâzamların biyografilerine önemlerine göre değişik hacimlerde yer vermiştir. Hadîkatü’l-vüzerâ 1271 (1855) yılında İstanbul’da yayımlanmış, bunun tıpkıbasımı 1969’da Freiburg’da yapılmıştır.

Hadîkatü’l-vüzerâ büyük ilgi görmüş ve esere müteselsil zeyiller yazılmıştır: 1. Dilâver Ağazâde Ömer Vahîd Efendi’nin (ö. 1172/1758) zeyli. Defterhâne’de yetişen, teşrifatçıbaşılık, maliye tezkireciliği, piyade mukabeleciliği, sipah kâtipliği, başmuhasebecilik yapan ve Râgıb Paşa’nın sadrazamlığı zamanında reîsülküttâblığa kadar yükselen Ömer Vahîd Efendi, Osmanzâde Ahmed Tâib’in bıraktığı yerden başlattığı zeyline özel bir ad vermemiştir. Eser, III. Ahmed’in ilk sadrazamı olan Kavanoz Ahmed Paşa ile başlamakta ve Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa ile sona ermektedir. On üç sadrazamın biyografisini ihtiva eden bu zeyil Hadîkatü’l-vüzerâ ile birlikte basılmış ve yine onunla birlikte tıpkıbasımı yapılmıştır. 2. Gül-i Zîbâ. Şehrîzâde Mehmed Saîd (ö. 1178/1764-65) tarafından kaleme alınmıştır. Osmanzâde’nin kaldığı yerden başlayan eser Said Mehmed Paşa’ya kadar gelmektedir. Gül-i Zîbâ, Ahmed Câvid tarafından Dilâver Ağazâde’nin zeyliyle karıştırılmış ve ona mal edilmiştir (Verd-i Mutarrâ, s. 3). Henüz yayımlanmamış olan eserin Türkiye’de (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2415/2 [vr. 7 vd.], Cevdet Paşa, nr. 143/3 [vr. 81 vd.]; TTK Ktp., nr. 39; TSMK, Hazine, nr. 1306, Emanet Hazinesi, nr. 1236 [vr. 1b-27b]; Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa, nr. 384/5 [vr. 114 vd.], Hâlet Efendi İlâvesi, nr. 195/3 [vr. 136 vd.], Esad Efendi, nr. 2246/2 [vr. 61 vd.], Lala İsmâil, nr. 338/4 [vr. 146 vd.]) ve Türkiye dışında çeşitli kütüphanelerde (Berlin, Münih ve Viyana Devlet kütüphaneleri) yazma nüshaları vardır. 3. Verd-i Mutarrâ. Ahmed Câvid (ö. 1803) tarafından yazılmıştır. Râgıb Paşa’dan başlayarak III. Selim devri sadrazamlarından Yûsuf Ziyâeddin Paşa’nın 1798 yılındaki ilk sadâretine kadar yirmi dört sadrazamın


biyografisini ihtiva eden bu zeyil de 1271 (1855) yılında yayımlanmış, daha sonra tıpkıbasımı yapılmıştır (Freiburg 1969). 4. Bağdatlı Abdülfettah Şefkat Efendi’nin (ö. 1826) zeyli. Abdülfettah Efendi bir süre Kırım hanlarının yanında bulunmuş, daha sonra Eflak ve Boğdan beylerinin kâtipliğini yapmış, emekliliğini İstanbul’da geçirmiştir. Eserde Yûsuf Ziyâeddin Paşa ile Alemdar Mustafa Paşa arasındaki sadrazamların biyografileri yer almaktadır. Şefkat Efendi zeyli de 1271’de (1855) neşredilmiştir. 5. Verdü’l-hadâik. Ahmed Rifat Efendi (ö. 1876) tarafından Verd-i Mutarrâ’ya zeyil olarak yazılmıştır. 1808’de Yûsuf Ziyâ Paşa’nın ikinci sadâretinden 1863’te Yûsuf Kâmil Paşa’nın sadrazamlığına kadar bu mevkide bulunan yirmi dört kişinin biyografisini ihtiva eden eser 1283’te (1866) İstanbul’da yayımlanmış, bunun tıpkıbasımı 1970’te Freiburg’da yapılmıştır. 6. Osmanlı Devrinde Son Sadrıazamlar. İbnülemin Mahmud Kemal İnal’ın Verdü’l-hadâik’a zeyil olarak yazdığı eser, Mehmed Emin Âlî Paşa’dan başlayıp Osmanlı Devleti’nin son sadrazamı Ahmed Tevfik Paşa’ya kadar gelir. Eserin ilk baskısı on dört fasikül halinde yapılmış (1940-1953), ardından çeşitli baskıları gerçekleştirilmiştir (1964-1965, 1969, 1982).

Daha sonra ihtisar edilen (TCYK, s. 750-752) Hadîkatü’l-vüzerâ ve zeyilleri, Osmanlı Devrinde Son Sadrıazamlar müstesna muhteva bakımından tatminkâr eserler değildir. Ancak Hadîkatü’l-vüzerâ sahasının ilk örneği olması bakımından önem taşır.

Bunların dışında belli hadiselere dayalı olarak bazı sadrazamların hayatını konu edinen eserlere de rastlanmaktadır. Meselâ Şehid Ali Paşa’nın emriyle Ahmed Hasîb Efendi’nin Hadîkatü’l-vüzerâ’ya zeyil olarak yazdığı Ravzatü’l-küberâ’da sadece Edirne Vak‘ası* anlatılmış ve bu olaya adı karışan Râmi Mehmed Paşa, Kavanoz Ahmed Paşa, Nişancı Ahmed Paşa ve Firarî Hasan Paşa’dan söz edilmiştir. Yazma halindeki eserin müellif nüshası Murad Molla Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (nr. 1437).

Behcetî Seyyid İbrâhim’in yazdığı Silsiletü’l-âsafiyye fî Devleti’l-hâkaniyyeti’l-Osmâniyye adlı eserde sadece Köprülü ailesinden yetişmiş sadrazamların biyografilerine yer verilmiştir (bk. SİLSİLETÜ’l-ÂSAFİYYE). Ayrıca Râmiz Hüseyin’e ait bir başka zeyilden daha söz edilmektedir (Levend, s. 320). Mehmet Zeki Pakalın tarafından yazılıp 1940-1948 yılları arasında beş cildi basılmış olan Son Sadrazamlar ve Başvekiller adlı eser ise 1871-1879 yılları arasında sadrazamlık yapan kişilerin biyografilerini ihtiva etmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Hadîkatü’l-vüzerâ, tür.yer.; Ahmed Câvid, Verd-i Mutarrâ, İstanbul 1271; Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, III, 563; Sicill-i Osmânî, I, 242; III, 151, 591-592; Osmanlı Müellifleri, II, 116-117, 265; III, 62; Babinger (Üçok), s. 279-281, 319-320, 324, 342, 343, 394; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 171; İbnülemin, Son Sadrıazamlar, I, 3; TCYK, s. 613, 637-643, 696-699, 717-721, 750-752; Danişmend, Kronoloji, I, 425-426, 427; III, 504-505, 508; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, I, 581-582; II, 534; IV/2, s. 608; Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, s. 320, 327-328, 366-370, 425; Ali Cânib, “Reîs-i Şâirân Osmanzâde Ahmed Tâib”, TM, II (1928), s. 122-123; Abdülkadir Karahan, “Osmanzâde Tâib”, İA, IX, 456.

Abdülkadir Özcan