HÂDİMÎ, Ebû Saîd

(أبو سعيد الخادمي)

(ö. 1176/1762)

Osmanlı âlimi, fakih ve mutasavvıf.

1113 (1701) yılında Konya’nın Hâdim kasabasında doğdu. Asıl adı Mehmed olup babası müderris Fahrürrûm Mustafa Efendi’dir. Buhara’dan göç ederek Anadolu’ya yerleşen ailesinin soyu Hz. Peygamber’e ulaşmaktadır. Hâdimî nisbesi yanında Hüseynî, Nakşibendî, Konevî nisbeleriyle de anılır. İlk öğrenimini babasının yanında yaptı ve on yaşında iken hâfız oldu. Babasından Kütüb-i Sitte ile diğer bazı hadis kitaplarını senedleriyle birlikte okuduktan sonra (İcâzetnâme, vr. 242b) 1720 yılında Konya’daki Karatay Medresesi’nde tahsilini sürdürdü. 1725’te hocası İbrâhim Efendi’nin tavsiyesi üzerine İstanbul’a giderek Kazovalı (Kazâbâdî) Ahmed Efendi’nin medresesinde öğrenimine devam etti. Sekiz yıl öğrenim gördükten sonra Hâdim’e döndü ve babasından boşalan Hâdim Medresesi’nde ders vermeye başladı. Bu sırada Hâdimî için babasının medresesi yerine yeni bir medrese inşa edildi.

Fahrürrûm Mustafa Efendi ile birlikte meşhur olmaya başlayan Hâdim kasabası, Ebû Saîd ve oğulları zamanında şöhreti daha da artarak bir ilim ve irfan merkezi oldu. Kendisinden ilim tahsil etmek isteyen talebelerin çokluğu sebebiyle Hâdimî, derslerini yaz aylarında kasabaya 12 km. mesafede bulunan Kervanpınar’da açık havada vermeye başladı. Ünü kısa zamanda Anadolu’nun diğer bölgelerine de yayılan Hâdimî, I. Mahmud tarafından Dârüssaâde Ağası Beşir Ağa vasıtasıyla İstanbul’a davet edildi. Hâdimî, İstanbul’un gözde âlimlerinin de hazır


bulunduğu bir mecliste padişah huzurunda ders takrir etti (Ebül‘ulâ Mardin, II, 771). Bundan çok memnun olan padişah kendisinden Ayasofya Camii’nde bir vaaz vermesini istedi. Hâdimî vaazı sırasında yaptığı Fâtiha tefsiriyle İstanbul âlimlerinin takdirini kazandı. Daha sonra bu vaazını bir risâle haline getirdi. Padişah onun İstanbul’da kalmasını istediyse de Hâdimî kendi kasabasına dönmeyi tercih etti. Yetiştirdiği talebeler arasında İsmâil Gelenbevî, Gözübüyükzâde İbrâhim Efendi, Muhammed b. Süleyman Kırkağacî, Hâfız Hasan Üskübî ve kendi oğulları Said, Abdullah, Mehmed Emin, Nûman gibi âlim ve müderrisler bulunmaktadır (Risâle fî baǾżi’l-evśâfi’l-ĥamîde, vr. 121a). Hâdim’de vefat eden Ebû Saîd (Çeşmîzâde Mustafa Reşid, s. 16-17) kasabanın batısındaki Hâdim Mezarlığı’nda defnedildi. Kabrinin civarında babası, annesi, çocukları ve kardeşlerinin mezarları yer alır.

III. Ahmed ve I. Mahmud zamanlarında Dârüssaâde ağası olarak görev yapan Hacı Beşir Ağa Ebû Saîd Hâdimî için bir kütüphane yaptırdı (Ebül‘ulâ Mardin, II, 772). Hâdimî Külliyesi’nde Osman Rüşdü Efendi’nin de 1120 (1708) yılında bir kütüphane kurduğu belirtilmektedir (Erünsal, s. 69-70). 1175’te (1761) Dîvân-ı Hümâyun hâcegânından Osman Şühûdî Efendi kendi kitaplarını vakfederek Hâdimî Kütüphanesi’ni zenginleştirdi. Hâdimî de ölümünden kısa süre önce kitaplarını ve değirmeninin bir kısım gelirini Hâdim’de ilim tahsil eden talebelere vakfetti. Hâdimî’nin ve Osman Şühûdî Efendi’nin vakfettiği kitapların 1175 (1761) ve 1177 (1763) yıllarına ait bir listesi o zamanki Konya şehri mahkemesinde muhafaza edilmiştir (İcâzetnâme, vr.1a-13b). 28 Şubat 1935 tarihinde Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi’ne taşınan bu kitaplar yanında Hâdimî’ye ait vakıf eserler ve eşyalar da bulunmaktadır (Özönder, s. 23).

Hâdimî medrese geleneği içinde yetişen seçkin âlimlerdendir. Kendini eser telif edip öğrenci yetiştirmeye adamıştı. Bundan dolayı saray tarafından teklif edilen makamların yerine Hâdim’de ders vermeyi tercih etmiştir. İslâm’ın özüne bağlı bir kişi olan Hâdimî’ye göre şeriatın temel ilkeleri ve sırât-ı müstakîm dairesi dışında kalan birtakım görüşler tarikat sayılmaz. Bununla birlikte Hâdimî bazı âlimlerin aksine, Muhyiddin İbnü’l-Arabî gibi mutasavvıfların zâhirî anlamda küfrü gerektiren sözlerinin ihtiyatla karşılanıp küfürlerine dair fetva verilmemesinin daha uygun olacağını söylerdi.

İlmî kişiliğinin yanı sıra sanata da mütemayil olan Hâdimî’nin bir divan oluşturacak kadar şiir ve ilâhi yazdığı kaydedilmektedir. Ancak bu şiirlerden sadece birkaçı tesbit edilebilmiştir (Önder, s. 13-14).

Ebû Saîd Hâdimî adına Hâdim’de 23 Eylül 1966 tarihinden itibaren “Hâdimî günleri” düzenlenmektedir. Bu anma günlerinde kurbanlar kesilip yemekler yenilmekte ve çeşitli yerlerden davet edilen ilim adamları vasıtasıyla Hâdimî tanıtılmaktadır. Ayrıca ilki 21 Ekim 1988 tarihinde gerçekleştirilen Hâdimî sempozyumları Hâdim Belediyesi ile Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü tarafından sürdürülmektedir.

Eserleri. Tefsir, hadis, fıkıh, tasavvuf ve akaide dair çalışmaları olan Hâdimî’ye birçok eser atfedilmektedir (eserlerinin listesi için bk. Risâle fî baǾżi’l-evśâfi’l-ĥamîde, vr. 119b vd., 131b, 132b, 133a; Fi’l-Münâžara maǾa’n-nefs, vr. 103b). Bunların bir kısmı, huzurunda talebelerinin yazdığı ders takrirlerinden ibaret olup onlar tarafından çoğaltılmıştır. Hâdimî’nin Arapça olarak kaleme aldığı, bazıları bir veya birkaç sayfadan meydana gelen risâlelerinin bir kısmı Konyalı Abdülbâsir Efendi tarafından MecmûǾatü’r-resâǿil içinde bastırılmıştır (İstanbul 1302). Başlıca eserleri şunlardır: 1. el-Berîķatü’l-Maĥmûdiyye fî şerĥi’ŧ-Ŧarîķati’l-Muĥammediyye ve’ş-şerîǾati’n-nebeviyye fi’s-sîreti’l-Aĥmediyye. Hâdimî’nin en meşhur eseri olup Birgivî’nin eŧ-Ŧarîķatü’l-Muĥammediyye fî beyâni’s-sîreti’l-Aĥmediyye’sinin mufassal bir şerhidir. 1168 (1754) yılında telif edilen eser birçok defa basılmıştır (I-II, Bulak 1257; Kahire 1268; I-II, İstanbul 1257, 1266, 1284, 1287, 1302; I-IV, İstanbul 1318, 1326). Hâdimî’nin bu kitabında Gazzâlî’nin İĥyaǿü Ǿulûmi’d-dîn’ini esas aldığı görülür. Eser Bedreddin Çetiner, Hasan Ege ve Seyfeddin Oğuz tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir (I-V, İstanbul 1989). 2. MecâmiǾu’l-ĥaķāǿiķ*. Fıkıh usulüne dair olan eserin çeşitli baskıları yapılmıştır (İstanbul 1273, 1303, 1318). Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye’nin küllî kaidelerle ilgili kısmının önemli kaynaklarından biri olan kitabı Mustafa Hulûsi Güzelhisârî MenâfiǾu’d-deķāǿiķ fî şerĥi MecâmiǾi’l-ĥaķāǿiķ adıyla şerhetmiş (İstanbul 1273, 1308; Kahire 1288), Şirvanlı Ahmed Hamdi Efendi de Levâmiu’d-dekāik fî tercemeti Mecâmii’l-hakāik adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 1293). 3. Ĥâşiye Ǿalâ Düreri’l-ĥükkâm. Molla Hüsrev’in Hanefî fıkhına dair Dürerü’l-ĥükkâm adlı eserine 1154 (1741) yılında yazdığı şerhtir (İstanbul 1269, 1270, 1310). 4. ǾArâǿisü’n-nefâǿis (İstanbul 1303). Müellif mantıkla ilgili olan bu eserini, padişahın huzurunda ders takrir ettiğinde İstanbul ulemâsının fıkıh ve ferâiz dışındaki ilimlerde bilgisi bulunmadığını söylemeleri üzerine kaleme almıştır. Bizzat Hâdimî’nin ǾArâǿisü’l-enžâr ve nefâǿisü’l-ebkâr fi’l-manŧıķ adıyla şerhettiği bu eser (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 862), Abdullah en-Necîb b. Muhammed b. Şa‘bân tarafından da 1212’de (1797) Nevâmisü’l-efkâri’l-esrâr Ǿalâ ǾArâǿisi’l-enžâri’l-ebkâr adıyla şerhedilmiştir (TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 1973). 5. Eyyühe’l-veled Şerhi (İstanbul 1324). 6. Risâletü tertîli’l-Ķurǿân. Âdâbü ķırâǿati’l-Ķurǿân ve Risâle fî âdâbi ķırâǿati’l-Ķurǿân ve fażîletihâ gibi adlarla da anılan bu risâle Yavuz Fırat tarafından yüksek lisans tezi olarak neşre hazırlanmıştır (bk. bibl.). 7. Muķaddimâtü beyâni mevżûǾâti’l-Ǿulûm ([taş baskısı], yer yok, ts.). 8. Risâle fî ĥaķķi’l-Ĥıżır ([taş baskısı], yer yok, ts.). 9. Risâletü’l-besmele (İstanbul 1201, 1304). Risâletü şerĥi’l besmele (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5311) adıyla da bilinen bu eserde Hâdimî besmelenin mâna ve hikmetlerini lugat, kelâm, fıkıh, tefsir, tasavvuf vb. on sekiz ilim yönünden açıklamış ve bu hususta 100 kadar kaynaktan faydalandığını belirtmiştir. 10. Ħazâǿinü’l-cevâhir ve meħâzinü’z-zevâhir (İstanbul 1261). 11. er-Risâletü’n-Naķşibendiyye. Hakikat ehlinin âdâbını ve halis tarikatın şartlarını ihtiva eder. Dervişzâde Mehmed Zeynelâbidîn Karamânî’nin Arapça olarak şerhettiği eseri daha sonra oğlu Mehmed Münib bazı açıklama ve ilâvelerle Tuĥfetü’l-mülûk fî irşâdi ehli’s-sülûk adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (İstanbul 1268). 12. Şerĥu’l-Evrâdi’l-Bahâǿiyye (İstanbul 1298). 13. Hidâyetü’ŧ-ŧâlibîn. Hâdimî’nin, müridlerinin isteği üzerine Nakşibendî tarikatıyla ilgili olarak derlediği bu Farsça eser önce Arapça’ya tercüme edilmiş, ardından Muhammed b. Veliyyüddin Hıfzî tarafından Terceme-i Hidâyetü’t-tâlibîn adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir (İstanbul 1298).

Hâdimî’nin matbû eserlerinden başka yazma halindeki şu kitap ve risâleleri de bulunmaktadır: Feżâǿilü’l-eźkâr (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1367/1); DefǾu işġāli’l-istiŝnâ fî ķavlihî TeǾâlâ “ve emmelleźîne” (Süleymaniye Ktp., Reşid


Efendi, nr. 998); DefǾu işkâli’l-vaķīǾ fî ķavlihî TeǾâlâ “ve lev Ǿalimellāh” (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1017); Ĥâşiye Ǿalâ tefsîri sûreti’l-İħlâś li’bni Sînâ (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1017); Ĥâşiye Ǿalâ tefsîri’n-Nebeǿ li’l-Beyżâvî (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 74); Risâle fi’l-iżâfeti’l-lafžiyye (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1026); Risâle fi’l-każâǿ ve’l-ķader (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1017); Risâle fi’l-ķażiyye ve eczâǿihâ (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2046); Risâle fî ĥaķķi’l-vücûdiyye (Süleymaniye Ktp., Denizli, nr. 389); Risâle fî şehidallāh (Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 3824); Risâle fî tefsîri ķavlihî TeǾâlâ “ve hüve’l-ġafûrü’l-vedûd” (Süleymaniye Ktp.,Reşid Efendi, nr. 1017); Risâle fî tefsîri sûreti’n-NâziǾât (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1017); Risâletü’l-erbaǾîniyye (Süleymaniye Ktp., Yazma Bağışlar, nr. 2689); Risâletü’l-Ǿubûdiyye (Süleymaniye Ktp., Hacı İbrâhim Efendi, nr. 862); Risâletü’n-nâsiħiyye ve’l-mensûħiyye (Süleymaniye Ktp., Denizli, nr. 389); Risâletü lübsi’l-aĥmer (Süleymaniye Ktp., Denizli, nr. 389); Risâletü vežâǿifi’l-mevtâ (Süleymaniye Ktp., Denizli, nr. 389); Şerĥu kelimeti’t-tevĥîd (Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1017).

BİBLİYOGRAFYA:

Hâdimî, Hidâyetü’t-tâlibîn (trc. Muhammed b. Veliyyüddin), İstanbul 1298, s. 1 vd.; a.mlf., MecmûǾatü’r-resâǿil (nşr. Konevî Abdülbâsir Efendi), İstanbul 1302; a.mlf., Tasavvuf Ehline Göre Besmele-i Şerif Şerhi (trc.Mahmut Kirazlı), İstanbul, ts.; a.mlf., Öğütler ve Mübarek Vasiyetler Risalesi (trc. A. Fikri Yavuz), İstanbul 1969; a.mlf., Berîka (trc. Bedreddin Çetiner v.dğr.), İstanbul 1989, I, 19; a.mlf., Nâsih ve Mensûh Risâlesi, Süleymaniye Ktp., Denizli, nr. 389, vr. 217a; Śûretü fetvâ üstâźinâ ve şeyħinâ el-Ħâdimî, a.y., nr. 389, vr. 81b; Fi’l-Münâžara maǾa’n-nefs, a.y., nr. 389, vr. 103b; İcâzetnâme, Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 1017, vr. 1a-14b, 242b; Risâle fî baǾżi’l-evśâfi’l-ĥamîde, a.y., nr. 1017, vr. 119b-121a, 131b, 132b, 133a; İcâzetnâme li-Muĥammed b. et-Tarsûsî, a.y., nr. 1017, vr. 239a-240a; Menâķıbü’l-veliyyi’l-müftî el-Ħâdimî fî eŝnâǿi’l-murâķabe, a.y., nr. 1017, vr. 109b; Çeşmîzâde Mustafa Reşid, Târih (haz. Bekir Kütükoğlu), İstanbul 1993, s. 16-17; Şem‘dânîzâde, Müri’t-tevârîh (Aktepe), II/A, s. 96; Güzelhisârî, MenâfiǾu’d-deķāǿiķ, s. 2, 3; Âkifzâde Abdürrahîm el-Amasyavî, el-MecmûǾ fi’l-meşhûd ve’l-mesmûǾ, Millet Ktp., Ali Emîrî, Arabî, nr. 2527, vr. 46a; Ârif Hikmet Bey, Mecmûatü’t-terâcim, a.y., Tarih, nr. 788, vr. 60a; Osmanlı Müellifleri, I, 296-298; Serkîs, MuǾcem, I, 808-809; II, 1973-1974; Brockelmann, GAL Suppl., II, 663; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 333; Sava Paşa, İslâm Hukuku Nazariyatı Hakkında Bir Etüd (trc. Baha Arıkan), Ankara 1955, I, 19-20; Zerkā, el-Fıķhü’l-İslâmî, II, 663; Ebül‘ulâ Mardin, Huzûr Dersleri, İstanbul 1966, II, 771-776; Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilâtı, s. 238; Mehmet Önder, Büyük Âlim Hz. Hâdimî, Ankara 1969, s. 6 vd.; Osman Öztürk, Osmanlı Hukuk Tarihinde Mecelle, İstanbul 1973, s. 118, 122; M. Mustafa el-Merâgī, el-Fetĥu’l-mübîn, Beyrut 1974, III, 112; Bilmen, Tefsir Tarihi, II, 720-721; Mehmed Ali Kırboğa, Kāmûsü’l-kütüb ve mevzûâtü’l-müellefât, Konya 1974, I, 582; Salih Göktaş, Ebû Said el-Hâdimî (ks) ve Hadim, Konya 1985, s. 22; Hasan Özönder, Konya Vakıf Eserleri, Konya 1985, s. 23; Erünsal, Türk Kütüphaneleri Tarihi II, s. 69-70; Yavuz Fırat, Ebû Said el-Hâdimî ve Risâletü tertîli’l-Kur’ân (yüksek lisans tezi, 1991), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 15; Ahmet Turan Aslan, İmam Birgivî, İstanbul 1992, s.121; M. Zâhid el-Kevserî, et-Taĥrîrü’l-vecîz fî mâ yebteġīhi’l-müstecîz (nşr. Abdülfettah Ebû Gudde), Halep 1993, s. 19, 20, 38; Osman Karadeniz, “Tarîkat-ı Muhammediyye”, İmam Birgivî (nşr. Mehmet Şeker), Ankara 1994, s. 116; M. Sellâm Medkûr, İslam Hukuk Başlangıcı (trc. Ruhi Özcan), İstanbul 1995, s. 208; Bursalı Tâhir Bey, “Mevlânâ Müftî Ebû Saîd el-Hâdimî”, SR, II/29 (1330), s. 49-50; Veli Ertan, “Mevlana Müfti Ebû Said Muhammed Hâdimî”, Diyanet Dergisi, XXIV/3, Ankara 1988, s. 89; Ramazan Ayvallı, “Hâdimî’nin İlmî Şahsiyetinin Teşekkülüne Tesir Eden Âmiller”, SÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sy. 2, Konya 1993, s. 1 vd. (Ayrı Basım); Saffet Köse, “Ebû Saîd el-Hâdimî ve Namazda Huşû Risâlesi”, Yeni Hizmet, sy. 5, İstanbul 1996, s. 36; Zekeriya Güler, “Bir Osmanlı Âlimi Olan Hâdimî Üzerine Düşünceler”, İlim ve Sanat, sy. 42, İstanbul 1996, s. 87-89; Ahmet Akgündüz, “Dürerü’l-hükkâm”, DİA, X, 28.

Mustafa Yayla