HADRAMÎ b. ÂMİR

(حضرمي بن عامر)

Ebû Kidâm Hadramî b. Âmir b. Mücemmi‘ el-Esedî (ö. 17/638)

Şair sahâbî.

Benî Esed kabilesinin Zinyeoğulları koluna mensuptur. 9 (630) yılında Esed kabilesi adına, aralarında Dırâr b. Ezver gibi şairlerin de bulunduğu on kişilik bir heyetle birlikte müslüman olmak için Medine’ye Hz. Peygamber’in huzuruna gittiklerinde heyet adına Hadramî söz aldı. Üzerlerine asker gönderilmediği halde bir kıtlık yılında kalkıp geldiklerini, sığınaklarının kuvvetli ve dayanıklı, çocuklarının güçlü ve asil olduğunu söyleyerek kendilerine zekât verilmesini talep etti; müslüman olmalarından dolayı Resûl-i Ekrem’i minnet altında bırakmak istedi. Bazı kaynaklarda Hucurât sûresinin 14-17. âyetlerinin bu hadise üzerine nâzil olduğu belirtilmektedir (Taberî, CâmiǾu’l-beyân, XVI, 89; İbn Kesîr, VII, 368-369). Bu âyetlerde imanın henüz kalplerine yerleşmediği, Allah’a ve peygamberine itaat etmeleri gerektiği, mallarıyla ve canlarıyla savaştıkları takdirde mümin olabilecekleri, İslâmiyet’i kabul etmelerinden dolayı Resûl-i Ekrem’i minnet altında bırakmaya çalışmalarının anlamsız olduğu, kendilerini hidayete erdirdiği için asıl onların Allah’a karşı minnet altında bulundukları ifade edilmektedir.

Hz. Peygamber’in kendilerini İslâm’a davet etmesi üzerine mallarından alınan zekâtın fakirlere verilmesi ve kıtlık durumunda başka yerlere göç etmeleri şartıyla ona biat ederek müslüman oldular. Resûlullah onlara, aralarında şiir söyleyecek kimsenin olup olmadığını sorunca Dırâr b. Ezver’den başka


Hadramî de Hz. Peygamber’in huzurunda bir şiir okudu. Hadramî daha sonra ezberlediği Abese (veya A‘lâ) sûresine seciine uygun olarak والذي أنعم على الحبلي، فاخرج منها نسمة تسعى (gebe kadına iyilikte bulunan ve ondan hareket eden bir varlık çıkaran) mısralarını ilâve etti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem ona Kur’an’a başka bir şeyi eklememesini tenbih etti (İbn Hacer, I, 341). Usta bir süvari olan Hadramî Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde Farslar’la yapılan savaşlara katılmış, şiirleriyle müslümanları savaşa teşvik etmiştir. Kendisinden önce ölen dokuz kardeşi bulunduğu ve mallarının ona kaldığı rivayet edilir.

Hadramî’nin şiirleriyle haberleri, Hasan b. Bişr el-Âmidî’nin kaynaklarından olan Kitâbü Benî Esed adlı eserde bulunmaktaydı (Sezgin, II, 227). Bazı şiirleri ise Ebû Temmâm’ın el-Vaĥşiyyât’ında (s. 13, 121, 224, 265), Buhtürî’nin el-Ĥamâse’sinde (s. 193, 233-234, 394), Câhiz’in el-Beyân ve’t-tebyîn’inde (III, 315) ve Lisânü’l-ǾArab’da yer almaktadır. Hz. Peygamber’den, “Sizden biriniz küçük abdestini yapacağı zaman rüzgâra dönmesin ve sağ eliyle istincâ etmesin” meâlindeki hadisi rivayet ettiği belirtilmektedir (İbn Ebû Hâtim, I, 51-52; Deylemî, I, 306; İbn Hacer, I, 341; Münâvî, I, 311). Süyûtî, Hadramî’nin bu hadisten başka bir rivayetini görmediğini kaydeder (bk. Abdülkādir el-Bağdâdî, III, 428).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kelbî, Cemhere (Nâcî), s. 183; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, I, 292; Ebû Temmâm, Kitâbü’l-Vaĥşiyyât (nşr. Abdülazîz el-Meymenî - Mahmûd M. Şâkir), Kahire 1963, s. 13, 121, 224, 265; Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, III, 315; Buhtürî, el-Ĥamâse (nşr. Kemâl Mustafa), Kahire 1929, s. 193, 233-234, 394; Taberî, Târîħ (de Goeje), I, 1797; a.mlf., CâmiǾu’l-beyân, Beyrut 1989, XVI, 89; İbn Ebû Hâtim, Ǿİlelü’l-ĥadîŝ, Beyrut 1405/1985, I, 51-52; Âmidî, el-Müǿtelif, s. 84-85; Ebû Ali el-Kālî, el-Emâlî, Beyrut, ts. (Dârü’l-Kütübi’l-ilmiyye), I, 67; Deylemî, el-Firdevs bi-meǿŝûri’l-ħiŧâb (nşr. Saîd b. Besyûnî Zağlûl), Beyrut 1406/1986, I, 306; Batalyevsî, el-İķtiđâb fî şerĥi Edebi’l-küttâb (nşr. Mustafa es-Sekkā - Hâmid Abdülmecîd), Kahire 1983, III, 179-180; Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī, Şerĥu Edebi’l-kâtib (nşr. Mustafa Sâdık er-Râfiî), Beyrut, ts. (Dârü’l-Kitâbi’l-Arabî), s. 184; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe, II, 31-32; İbn Nâsıruddin, Tavżîĥu’l-müştebih (nşr. M. Naîm el-İrgusûsî), Beyrut 1414/1993, III, 258; Lisânü’l-ǾArab, I, 47-48; VII, 47; XI, 641; İbn Kesîr, Tefsîrü’l-Ķurǿân, İstanbul 1985, VII, 368-369; İbn Hacer, el-İśâbe, I, 341-342; Süyûtî, Lübâbü’n-nüķūl fî esbâbi’n-nüzûl (nşr. Ahmed Abdüşşâfî), Beyrut, ts. (Dârü’l-Kütübi’l-ilmiyye), s. 182-183; Muttakī el-Hindî, Kenzü’l-Ǿummâl, IX, 346; Münâvî, Feyżü’l-ķadîr, I, 311; Abdülkādir el-Bağdâdî, Ħizânetü’l-edeb, III, 426-430; Sezgin, GAS, II, 227.

Nusrettin Boleli