HAFÂCÎ, Şehâbeddin

(شهاب الدين الخفاجي)

Şihâbüddîn Ahmed b. Muhammed b. Ömer el-Hafâcî (ö. 1069/1659)

Mısırlı dil ve edebiyat âlimi, fakih ve müfessir.

977 (1569-70) yılında Kahire yakınında küçük bir kasaba olan Seryâkûs’ta doğdu. Soyu Hafâce kabilesine kadar uzandığı için Hafâcî nisbesiyle anılır. İlk bilgilerini devrinin Sîbeveyhi’si dediği dayısı Ebû Bekir eş-Şenevânî’den aldı. Ardından dinî ve edebî ilimleri öğrendi. Şemseddin er-Remlî, Zekeriyyâ el-Ensârî, hadis hâfızı İbrâhim el-Alkamî, Ali b. Gānim el-Makdisî, Nûreddin ez-Zeyyâdî gibi hocalardan hadis ve fıkıh dersleri okuyarak icâzet aldı. Ahmed el-Alkamî ile Muhammed es-Sâlihî’den edebiyat, Dâvûd el-Basîr’den tıp tahsil etti. Daha sonra babasıyla hacca giden Hafâcî Mekke ve Medine’deki edip, şair ve hocalarla tanıştı; İbn Cârullah el-İsâm gibi âlimlerle görüşüp kendilerinden istifade ettikten sonra İstanbul’a gitti. İstanbul’da Ganîzâde Mehmed Nâdirî ve Azmîzâde Mustafa Hâletî’den faydalandı, haham Dâvud’dan geometri ve cebir dersleri aldı ve Hoca Sâdeddin Efendi’den tefsir okudu. Kendisi de aralarında Ahmed b. Yahyâ b. Ömer el-Hamevî el-Askerî ile Ħizânetü’l-edeb sahibi Abdülkādir el-Bağdâdî’nin de bulunduğu birçok talebeye hocalık etmiştir.

İstanbul’da bilgisi ve şahsiyetiyle kendini kabul ettiren Şehâbeddin el-Hafâcî önce Rumeli kadılığına tayin edildi; IV. Murad devrinde (1623-1640) daha çok itibar kazanarak Üsküp ve Selânik kadılıkları ile görevlendirildi. Bu görevleri sırasında servet sahibi olan Hafâcî, daha sonra kazasker olarak Mısır’a gönderildiyse de İstanbul’da aleyhinde yapılan dedikodu ve şikâyetler üzerine vazifesinden azledilerek geri çağırıldı. İstanbul’a dönerken uğradığı Şam ve Halep’te tanıştığı âlimler kendisine yakın ilgi gösterip hakkında kasideler yazdılar ve ilmî sohbetlerinde bulundular. İstanbul’a geldiğinde beklediği ilgiyi göremeyen Hafâcî, bazı idarecilerin baskıları ve haksızlıkları yüzünden ilmî seviyenin düştüğünü, zulüm ve husumetin yaygınlaştığını, dinin istismar edildiğini ileri sürerek üzüntülerini dile getirdiği el-Maķāmâtü’r-Rûmiyye adlı risâlesini kaleme aldı. Ayrıca Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi hakkında, “Bahri olup suyu bulunmayan aruz gibi, adı olan, fakat kendisi bulunmayan bir vezir” anlamında Arapça bir beyit söyleyince araları iyice açıldı. Bunun üzerine kendisine Kahire’de bir kadılık maaşı bağlanarak İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Bundan sonraki ömrünü eser yazmakla geçiren Hafâcî 12 Ramazan 1069 (3 Haziran 1659) tarihinde Kahire’de vefat etti.

Şehâbeddin el-Hafâcî dil, edebiyat, belâgat ve dinî ilimlerdeki dirayetiyle kendini kabul ettirmiş, önemli mevkiler olan Rumeli ve Mısır kadılıklarına tayin edilerek kādılkudât unvanını almıştır. Aynı zamanda şair olan Hafâcî manzum ve mensur eserlerinde sunîlikten uzak, başarılı bir üslûp ortaya koymuştur. Onun 10.000 ciltlik bir kütüphaneye sahip olduğu rivayet edilir. Vefatından sonra kitaplarının büyük bir kısmı talebesi Abdülkādir el-Bağdâdî’ye kalmıştır. Hafâcî hakkında Abdullah İbrâhim Yûsuf ez-Zehrânî tarafından bir yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Şihâbüddîn el-Ĥafâcî ĥayâtühû ve edebühû, Câmiatü Ümmi’l-kurâ, Külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye, Mekke 1406/1986).

Eserleri. 1. Ħabâya’z-zevâyâ fîmâ fi’r-ricâl mine’l-beķāyâ. Bir genel kültür (edeb) kitabı olup aralarında kendisinin ve oğlunun hocalarının da bulunduğu yetmişten fazla çağdaş âlimin hayatına dair bilgi ihtiva eder. Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi adına yazılan eser müellifin Reyĥânetü’l-elibbâǿsının esasını teşkil eder. Muhammed Emîn el-Muhibbî (ö. 1111/1699), babası Fazlullah el-Muhibbî’nin Hafâcî Mısır’a giderken Şam’da onunla karşılaştığını ve bu eserini o sırada istinsah ettiğini söylemektedir (Ħulâśatü’l-eŝer, I, 334). Kitabın çeşitli kütüphanelerde yazma nüshaları bulunmaktadır (Brockelmann, GAL, II, 368; Suppl., II, 396; Şehâbeddin el-Hafâcî, Reyĥânetü’l-elibbâǿ, nâşirin mukaddimesi, I, 13-14). 2. Reyĥânetü’l-elibbâǿ* ve zehretü’l-ĥayâti’d-dünyâ. Hafâcî bu eseriyle Ħabâya’z-zevâyâ adlı kitabını, Ebû Mansûr es-Seâlibî’nin Yetîmetü’d-dehr’i ile İmâdüddîn el-İsfahânî’nin Ħarîdetü’l-ķaśr’ı tarzında kaleme almıştır. Çağdaşı olan veya kendisinden bir müddet önce yaşayan âlim, edip ve şairlerin hayatını konu alan bu kitapta onların eserlerinden bazı örnekler de nakleder. Muhammed Emîn el-Muhibbî’nin Nefĥatü’r-Reyĥâne adıyla bir zeyil yazdığı eser, İbrâhim b. Abdülgaffâr ed-Desûkī’nin tashihiyle birkaç defa basılmış (Bulak 1273; Kahire 1294, 1306),


ilmî neşri ise Abdüllatîf Muhammed el-Hulv tarafından yapılmıştır (I-II, Kahire 1386/1967). 3. Ŧırâzü’l-mecâlis (el-Emâlî) (Kahire 1284; Tanta, ts.). Dil ve edebiyata dair olan bu eser emâlî* tarzında elli meclisten meydana gelmekte, ayrıca tefsir, hadis ve tarihle ilgili bazı konulara da yer verilmektedir. Çeşitli edebî kaynaklarla birçoğu günümüze ulaşmamış nâdir eserlerden alınan bilgileri ihtiva etmesi eserin önemini daha da arttırmaktadır. 4. Şifâǿü’l-ġalîl fîmâ fî kelâmi’l-ǾArab mine’d-daħîl. Arapça’daki yabancı asıllı kelimeleri alfabetik olarak sıralayan bir sözlüktür. Çeşitli baskıları yapılan eserin (Kahire 1282, 1325’te iki baskı) ilmî neşri Muhammed Abdülmün‘im el-Hafâcî tarafından gerçekleştirilmiştir (Kahire 1952 [?]). 5. Şerĥu Dürreti’l-ġavvâś fî evhâmi’l-ħavâś. Harîrî’nin, halkın yaptığı dil yanlışlarına ilişkin Dürretü’l-ġavvâś adlı eserine yazdığı bol örnekle zenginleştirilmiş tenkitli bir şerhtir. IV. Murad’a ithafen yazılan eser İstanbul’da (1299) basılmıştır. 6. Nesîmü’r-riyâż fî şerĥi Şifâǿi’l-Ķāđî Ǿİyâż. 1058’de (1648) tamamlanan eser, Kādî İyâz’ın eş-Şifâǿ bi-taǾrîfi ĥuķūķi’l-Muśŧafâ adlı kitabının şerhi olup Bulak (1257), İstanbul (1267), Kahire (1312-1317, 1325, 1327) ve Beyrut’ta (1326/1908, ofset) dört cilt halinde neşredilmiştir (daha geniş bilgi için bk. eş-ŞİFÂ’). 7. Ǿİnâyetü’l-Ķāđî ve kifâyetü’r-Râżî (Ĥâşiye Ǿalâ Tefsîri’l-Beyżâvî) (I-VIII, İstanbul 1271; Bulak 1283). Beyzâvî’nin Envârü’t-tenzîl ve esrârü’t-teǿvîl adlı tefsirine yazdığı bu hâşiye müellifin en hacimli eseridir. Kitapta her kelime ayrı ayrı açıklanmış ve Nesîmü’r-riyâż’da olduğu gibi aynı konuda daha önce yazılan eserlerdeki bilgiler nakledilmekle yetinilmiştir. 8. Dîvânü’l-edeb fî źikri (meĥâsini) şuǾarâǿi’l-ǾArab (Beyrut 1316/1898-99). 9. Dîvân. Bir mukaddime ile başlayıp kafiye ve konu gözetilmeden -belki de müsvedde olarak- tertip edilen divanın çeşitli kütüphanelerde nüshaları bulunmaktadır (Brockelmann, GAL, II, 368; Suppl., II, 396; Muhammed Abdülmün‘im Hafâcî, s. 148).

Hafâcî’nin diğer bazı eserleri de şunlardır: el-Ķaśâǿid, Maķāmetü’l-ġurbe, el-Maķāmetü’l-Maġribiyye, el-Maķāmetü’s-Sâsâniyye (Reşîdüddin Vatvât’ın Maķāme’sine nazîre), el-Maķāmetü’r-Rûmiyye (İstanbul’daki âlimler hakkında yazılmış bir nevi şikâyetnâme), Ĥadîķatü’s-siĥr, eş-Şühübü’s-seyyâre, Ĥâşiyetü Şerĥi’l-Ferâǿiż, Źâtü’l-emŝâl (Reyĥânetü’n-ned), er-Riĥle, er-Resâǿilü’l-erbaǾûn, Risâle fî müteǾallaķi’l-besmele, es-Sevâniĥ, Ĥavâşi’r-Rażî ve’l-Câmî (Reyĥânetü’l-elibbâǿ, nâşirin mukaddimesi, I, 12-29).

BİBLİYOGRAFYA:

Şehâbeddin el-Hafâcî, Reyĥânetü’l-elibbâǿ (nşr. Abdülfettâh M. el-Hulv), Kahire 1386/1967, nâşirin mukaddimesi, I, 3-39; Muhibbî, Ħulâśatü’l-eŝer, I, 331-343; a.mlf., Nefhatü’r-Reyhâne (nşr. Abdülfettâh M. el-Hulv), Kahire 1389/1969, IV, 395-477; İbnü’l-Gazzî, Dîvânü’l-İslâm (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1411/1990, II, 228-229; M. Abdülmün‘im el-Hafâcî, el-Ħafâciyyûn fi’t-târîħ [baskı yeri yok], 1965, s. 141-157; a.mlf., el-Ezher fî elfi Ǿâm, Beyrut 1988, I, 135-149; Serkîs, MuǾcem, I, 830, 832; Îżâĥu’l-meknûn, I, 397, 488, 550, 571; II, 30, 646; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 160-161; Brockelmann, GAL, II, 368-369; Suppl., II, 396; C. Zeydân, Âdâb (Dayf), III, 308-309; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, II, 138-139; Nüveyhiz, MuǾcemü’l-müfessirîn, I, 75; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), I, 238; Ömer Ferruh, MeǾâlimü’l-edebi’l-ǾArabî, Beyrut 1406/1986, II, 629-639; Sâlihiyye, el-MuǾcemü’ş-şâmil, II, 289-291; Abdülvehhâb Hammûde, “Neşǿetü kütübi’l-emâlî ve ħaśâǿiśuhâ”, ME, XXV (1953), s. 292-297; F. Krenkow, “Hafâcî”, İA, V/1, s. 63-64; a.mlf., “al-Khafādjī”, EI² (İng.), IV, 912-913.

Ali Şakir Ergin