HANZALE b. REBΑ

(خمظلة بن الربيع)

Ebû Rib‘î Hanzale b. er-Rebî‘ b. Sayfî el-Üseyyidî et-Temîmî (ö. 45/665 [?])

Hz. Peygamber’e kâtiplik yapan sahâbî.

Temîm kabilesinin Üseyyidoğulları koluna mensuptur. Câhiliye devri şair ve hatiplerinden Eksem b. Sayfî’nin kardeşinin oğlu ve ashaptan Rebâh (Riyâh) b. Rebî‘in kardeşidir. Hz. Peygamber’e vahiy kâtipliği yaptığı için “Hanzaletü’l-kâtib” veya sadece “Kâtib” diye anılır. Resûl-i Ekrem’in diğer yazışmalarında da ona kâtiplik yaptı. Mekke’nin fethine katılan Hanzale’yi Resûlullah, Tâif Muhasarası’nda barış isteyip istemediklerini öğrenmek için Tâif halkına elçi olarak gönderdi. Hz. Ebû Bekir döneminde de kâtiplik görevine devam eden Hanzale, Irak bölgesinde Sâsânîler’e karşı yapılan savaşta Hâlid b. Velîd kumandasındaki orduya katıldı. Hâlid onu ganimetleri halifeye ulaştırmakla görevlendirdi. Hz. Ömer döneminde Kādisiye ve Nihâvend savaşlarına katıldı. Hz. Osman’ın muhasara edilmesi üzerine Mısırlı muhasaracılara karşı Medineliler’e yardımda bulunulmasını teşvik etti. Hz. Osman’ın şehâdetinden sonra fitneden uzak kalmak düşüncesiyle Cemel Vak‘ası ve Sıffîn Savaşı’na katılmadı. Kûfe’ye yerleşmekle beraber Hz. Osman’a yapılan hakaretlere bir tepki olmak üzere buradan ayrıldı. Fırat ile Habur nehri arasında bulunan Karkīsiyâ şehrine yerleştiği ve 45 (665) yılında burada vefat ettiği tahmin edilmektedir. Onun Hz. Ömer döneminde (634-644) (Mes‘ûdî, s. 283) veya 50 (670) yılında (Safedî, XIII, 209) öldüğü de rivayet edilmektedir. Hanzale’nin Uhud’da şehid olduğunu söyleyen Diyarbekrî’nin (Târîħu’l-ħamîs, II, 181) onu Hanzale b. Ebû Âmir ile karıştırmış olduğu anlaşılmaktadır.

Hz. Peygamber Hanzale’den unuttuğu hususları kendisine hatırlatmasını ister, bazan da mührünü ona bırakırdı. Bir ara, Resûl-i Ekrem’den ayrı kaldığı zamanlarda onun yanında iken aldığı mânevî hazzı duyamadığı için kendisinin münafık olduğunu düşünmüş ve bu durumu önce Ebû Bekir’e, daha sonra Hz. Peygamber’e bildirmişti. Hz. Peygamber de insanın her zaman aynı mânevî seviyede bulunamayacağını belirterek bu durumun münafıklık alâmeti olmadığını söylemiştir (Müslim, “Tevbe”, 12-13; Tirmizî, “Ķıyâme”, 59).

Ebû Osman en-Nehdî, Yezîd b. Abdullah eş-Şıhhîr, Kays b. Züheyr ve Hasan-ı Basrî gibi kişiler Hanzale’den hadis rivayet etmişlerdir. Ondan nakledilen iki hadis Müslim’in el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’i ile Tirmizî, Nesâî, İbn Mâce’nin sünenlerinde ve Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde (IV, 178-179, 346) yer almaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, IV, 178-179, 267, 346; Müslim, “Tevbe”, 12-13; Tirmizî, “Ķıyâme”, 59; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VI, 55; Halîfe b. Hayyât, eŧ-Ŧabaķāt (Zekkâr), I, 97, 289; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, III, 36; İbn Kuteybe, el-MaǾârif (Ukkâşe), s. 299-300; Belâzürî, Fütûĥ (Rıdvân), s. 247, 459; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), III, 173, 368-369, 371, 460, 560, 570; IV, 129, 352, 386; VI, 179; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, III, 239; İbn Abdürabbih, el-Ǿİķdü’l-ferîd, IV, 161-163; Cehşiyârî, el-Vüzerâǿ ve’l-küttâb, s. 12-13, 15; Mes‘ûdî, et-Tenbîh, Leiden 1967, s. 283; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), I, 379; Sem‘ânî, el-Ensâb, X, 303-304; İbn Asâkir, Târîħu Dımaşķ (Amrevî), XV, 322-329; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, IV, 328; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (Bennâ), II, 65; a.mlf., el-Kâmil, II, 456, 480; III, 10, 160; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, VII, 438-443; Zehebî, Târîħu’l-İslâm: sene 41-60, s. 44-45; a.mlf., Tecrîdü esmâǿi’ś-śaĥâbe, Beyrut, ts. (Dârü’l-Ma‘rife), s. 142; Safedî, el-Vâfî, XIII, 209; İbn Hudeyde, el-Miśbâĥu’l-muđî (nşr. Muhammed Azîmüddin), Beyrut 1405/1985, I, 81-83; Huzâî, Taħrîcü’d-delâlâti’s-semǾiyye, s. 166-167; İbn Hacer, el-İśâbe, I, 359-360; Diyarbekrî, Târîħu’l-ħamîs, II, 181; M. Mustafa el-A‘zamî, Küttâbü’n-nebî, Riyad 1401/1981, s. 55-56.

Nuri Topaloğlu