HÂRİS b. HİŞÂM

(الحارث بن هشام)

Ebû Abdirrahmân el-Hâris b. Hişâm b. el-Mugīre b. Abdillâh b. Mahzûm el-Kureşî (ö. 18/639 [?])

Sahâbî.

Ebû Cehil’in kardeşi ve Hâlid b. Velîd’in amcasının oğludur. Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden olup cömertliğiyle tanınmıştır. Bedir ve Uhud gazvelerine müşriklerin safında katılmış ve Bedir’de savaş meydanından kaçmıştır.

Hâris b. Hişâm, Mekke’nin fethedildiği gün Hz. Ali’nin kız kardeşi Ümmü Hânî’nin evine sığındı. Ümmü Hânî, evine sığınan diğer kişilerle birlikte onu da himayesine alıp durumu Hz. Peygamber’e bildirdi. Hz. Peygamber de Ümmü Hânî’nin himayesine aldığı kişileri kendi himayesinde kabul ettiğini söyledi. Aynı gün müslüman olan Hâris b. Hişâm daha sonra Huneyn Gazvesi’ne katıldı. Resûl-i Ekrem Huneyn ganimetlerini taksim ederken onu müellefe-i kulûbdan sayarak kendisine 100 deve verdi. Hâris bu tarihten itibaren samimi bir müslüman oldu ve ashabın ileri gelenleri arasında yer aldı. İslâmiyet’i kabul ettikten sonra da Mekke’de oturdu ve ridde savaşlarına katıldı.

Hz. Ebû Bekir’in halifeliği döneminde Suriye’de Bizans’a karşı yapılan sefere katılan Hâris bütün mal varlığını da bu sefere tahsis etti. Ecnâdeyn Savaşı’nda İslâm ordusunun sancağını taşıdı ve Fihl Savaşı’nda bulundu. Bir rivayete göre Yermük Savaşı’nda (15/636), daha güvenilir bir başka rivayete göre ise 18 (639) yılında Amvâs veba salgını sırasında vefat etti. Aynı zamanda iyi bir şair olan Hâris b. Hişâm’ın, Bedir Gazvesi’nden kaçması üzerine aleyhine söylenen şiirlere verdiği cevap savaştan kaçanların mazeretine en güzel örnek kabul edilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Vâkıdî, el-Meġāzî, I, 42, 58, 71, 96; II, 784-785, 829-831; III, 946; İbn Hişâm, es-Sîre2, IV, 56; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, V, 444; VII, 404; İbn Abdülber, el-İstîǾâb (Bicâvî), I, 301-304; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-ġābe (Bennâ), I, 420; İbn Seyyidünnâs, Mineĥu’l-midaĥ (nşr. İffet Visâl Hamza), Dımaşk 1407/1987, s. 75-76; Mizzî, Tehźîbü’l-Kemâl, V, 294-304; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 419-421; İbn Hacer, el-İśâbe, I, 293; Ziriklî, el-AǾlâm, II, 161-162; Cevâd Ali, el-Mufaśśal, IX, 714-715.

Mustafa Ağırman