HASAN EFENDİ, Zâkirî

(ö. 1032/1623)

Türk dinî mûsikisi bestekârı ve zâkir.

Foça’da doğdu. Hatiplik yapması ve devrinin önemli zâkirlerinden olması sebebiyle Hatîb Zâkirî Hasan Efendi diye de anılır. Küçük yaşta İstanbul’a giden Hasan Efendi Halvetiyye şeyhlerinden Nûreddinzâde’ye intisap etti. Güzel sesi ve zikir idare etmedeki kabiliyetiyle dikkati çekerek dergâhın zâkirbaşılığına getirildi. Nev‘îzâde Atâî, zâkirbaşının bulunmadığı bir zikir meclisinde bu vazifenin şeyh efendi tarafından Hasan Efendi’ye verildiğini, zikri başarılı bir şekilde idare etmesi üzerine daha sonra da bu hizmete devam ettiğini ve zamanla bu sahada üstat olduğunu söyler. Sultan I. Mustafa döneminde Eminönü Küçükpazar’daki Hoca Hayreddin Camii’ne hatip olan Hasan Efendi bu görevi sırasında vefat etti. Caminin hazîresinde, Fâtih Sultan Mehmed dönemi ulemâsından Hoca Hayreddin Efendi’nin yanına defnedildi. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre Hasan Efendi, bir öğle vakti minarede ezan okurken bir çaylak sarığını başından kapıp minarenin alemi üzerine bırakmış, bir hafta kadar burada duran sarığın çıkan bir fırtınada minareden düştüğü sabah Hasan Efendi vefat etmiştir. Bazı kaynaklarda I. Mustafa’nın musâhiblerinden olduğu söylenen Hasan Efendi’nin vefat tarihini Atâî, Kâtib Çelebi ve diğer kaynaklar 1032 (1623), Müstakimzâde ise 1030 (1621) olarak kaydeder.

Hasan Efendi, dinî mûsikinin özellikle cami mûsikisi formunda bestelediği eserlerle tanınmıştır. Zamanımıza ulaşan besteleri arasında hüseynî cenaze salâsı, dilkeşhâveran sabah salâsı, bayatî cuma ve bayram salâsı, nühüft Mersiye-i İmam Hüseyin en meşhurlarıdır. Halil Can, cenaze salâsı ile sabah salâsının Buhûrîzâde Mustafa Itrî tarafından bestelendiğini söyler. Mehmet Suphi Ezgi ise Itrî’nin eserleri olarak bilinen segâh tekbir ve salât-ı ümmiyyenin de üslûp benzerliğini ve Hasan Efendi’nin talebesi şair Dâî’nin bir manzumesini delil göstererek ona ait olduğunu ileri sürerse de (Türk Musikisi, II, 8) bu görüş mûsiki çevrelerinde kabul görmemiştir.

Bazı güfte mecmualarında rastlanan Zâkirî mahlaslı manzumelerinden Hasan Efendi’nin orta derecede bir şair olduğu anlaşılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme, I, 376; Atâî, Zeyl-i Şekāik, s. 622, 677; Kâtib Çelebi, Fezleke, II, 45-46; Mecmûa, Millet Ktp., Ali Emîrî, Manzum, nr. 650, vr. 73b; Müstakimzâde, Mecmûa-i İlâhiyyât, Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3397, vr. 147a; Mehmed b. Receb Dâî, Nevhatü’l-uşşâk, İstanbul 1261, s. 9-10; Ezgi, Türk Musikisi, II, 5-6, 8-9; III, 54-56, 63-72; IV, 2-3; a.mlf., Türk Musikisi Klâsiklerinden Temcit-Na’t-Salat-Durak, İstanbul 1945, s. 4-8, 11-16, 26-28; Ergun, Antoloji, I, 27-29, 58-59; Vasfi Mahir Kocatürk, Tekke Şiiri Antolojisi, Ankara 1968, s. 273-276; M. Ekrem Karadeniz, Türk Musikisinin Nazariye ve Esasları, Ankara, ts., s. 653-657; Özalp, Türk Musikisi Tarihi, I, 144; “Zâkirî’nin Külâhını Çaylak Niçin Kaptı?”, Tarih Hazinesi, sy. 5, İstanbul 1951, s. 255, 258; Halil Can, “Dinî Türk Musikisi Lûgatı”, MM, sy. 217 (1966), s. 14; sy. 222 (1966), s. 198; a.mlf., “Dînî Musiki-11-”, a.e., sy. 317 (1976), s. 19, 22-23; Gültekin Oransay, “Yayınlanmış Türk Din Musikisi Sözlü Anıtlarının Ezgileyicileri”, AÜİF İslâm İlimleri Enstitüsü Dergisi, sy. 3, Ankara 1977, s. 155-156; M. Kemal Özergin, “Müstakimzâde’nin Besteciler Fihristi”, Nesil Dergisi, sy. 43, İstanbul 1980, s. 12; Vural Sözer, Müzik ve Müzisyenler Ansiklopedisi, İstanbul 1964, s. 173-174; Öztuna, BTMA, I, 333; Ömer Tuğrul İnançer, “Hasan Efendi (Hatip-Zâkirî)”, DBİst.A, III, 563; Nuri Özcan, “Osmanlılarda Musikî”, Osmanlı Ansiklopedisi, İstanbul 1993, III, 227.

Nuri Özcan