HAYBER GEÇİDİ

Afganistan’dan Pakistan’a geçişi sağlayan ünlü geçit.

Süleyman ve Hindukuş dağlarının birleştiği engebeli arazi üzerinde yer alır ve Bolan, Gamel, Toçi, Kuram gibi önemli geçitler zincirinin son halkasını teşkil eder. Yaklaşık 50 km. uzunluğunda ve deniz seviyesinden 1000 metreyi aşkın bir yüksekliktedir; en yüksek yeri, Ali Mescid’e yaklaşık 16 km. uzaklıktaki Landi Kotal Kalesi’nin inşa edildiği noktadır (1072 m.). Bugün içinden Kâbil-Peşâver yolunun geçtiği ve Pakistan-Afganistan sınır kapısının bulunduğu geçit, Pakistan’ın genellikle Afridî kabileleriyle meskûn olan Hayber (Khyber) bölgesi dahilindedir. Asya’nın iki büyük bölgesi arasında yer alan en önemli geçit olduğu için tarih boyunca batısında yaşayanlar tarafından “Hindistan kapısı”, doğusunda yaşayanlar tarafından da “Asya kapısı” adlarıyla tanımlanmıştır.

İran ve Afganistan’daki kabileler, Hindistan’ın sahip olduğu zenginlikler sebebiyle sık sık Hayber Geçidi’ni aşmışlardır. Yörenin Eskiçağ tarihi oldukça karanlıktır. İlk defa Persler’den Darius milâttan önce VI. yüzyılda buradan Hindistan’a girdi. Daha sonra Makedonya Kralı İskender’in Pers İmparatorluğu’nu yıkmasının ardından milâttan önce 326’da generalleri Perdikkas ve Hephaestion Hayber Geçidi’nden ilerleyerek Hindistan arazisine geçtiler. Baktria Hellen Krallığı’nın hâkimiyeti sırasında Hindistan ile olan münasebetler Hayber ve diğer geçitler vasıtasıyla sağlandı. Daha sonra Ceyhun’u aşarak Afganistan’a giren Sakalar, arkalarından da Yüeçiler Hint istilâsını yine Hayber’i geçerek gerçekleştirdiler. Yüeçi birliğine dahil olan ve yabguluklardan birini teşkil eden Kuşanlar Hayber’i ellerinde tutuyorlardı. Kanişka ve halefleri zamanında Hindistan’a yapılan akınlarda her zaman bu geçit kullanılmış ve çevresindeki kimlikleri bilinmeyen kabileler de kendilerine boyun eğmek zorunda bırakılmıştır. IV. yüzyılda Kuşanlar’ın tarihe karışması ile Eftalitler (Akhunlar), özellikle Toramana devrinde Hint kapılarını zorladıklarında Hayber yeniden önem kazanmıştır. VI. yüzyılda Sâsânîler’le Göktürkler’in ittifak yaparak Akhunlar’a karşı ortak harekâta geçmeleri sonucu bu büyük imparatorluk çöktü ve yerinde çeşitli mahallî beylikler kuruldu. Bunlardan Türkşâhîler, Kâbilşâhîler ve Hindûşâhîler Gazneliler’den önce Afganistan’a, bu arada Hayber’e de sahip oldular.

1001’de Gazneli Mahmud, Peşâver civarındaki Vayhand’ı (Ohind) istilâ ettiğinde Türk kuvvetleri Hayber’den ilerlemişlerdi. XII. yüzyılda Hayber Gazneliler’den Gūrîler’e geçti. Hindistan’da Türk menşeli sultanlıkların kurulması ile geçit daha da önem kazandı. XIII. yüzyılda Cengiz’in Moğolları Mâverâünnehir’i tehdit ettiklerinde çok sayıda kabile Hindistan’a sığınmak zorunda kaldı; bunlardan bazıları Hayber’den geçerek Peşâver dolaylarına yerleştiler. Şemsîler, Balabanlılar, Halacîler ve Tuğluklular’ın kuzeybatı sınırları Hayber’e dayanıyordu. Onlar da Çağatay Hanlığı’nın Hindistan’a yönelik akınlarına mâruz kalmışlar ve dirayetli sultan ve melikleri sayesinde bu akınları durdurmuşlardır. Timur da Hindistan Seferi’nde (1398-1399) Hayber Geçidi’ni kullandı. Daha sonra Timurlular’dan Pîr Muhammed Afganistan’ı idare ederken Hayber’i de kontrolü altında bulundurmuştur. Timurlular’ın zayıflamasını takiben Kâbil ve civarı Argunlar’ın, 1519’da da Bâbür’ün eline geçti. Böylece Afganistan’ın yeni hâkimi olan Bâbür Hayber Geçidi’ni aşarak Sind bölgesine indi. Vekāyi‘de bu münasebetle Afridîler ve Yûsufzaîler’den bahsedilmektedir. Hayber ve civarındaki bu cengâver kabilelerden Afridîler Bâre Banki’de, Yûsufzaîler de Heşnegâr’da oturmakta idiler. Bâbür, Hümâyun ve Ekber Şah her iki kabile ile de dostluk kurdular ve Afganistan’a geçişlerinde daima Hayber’den faydalandılar. XVI. yüzyılda Rûşenîler Ekber Şah’a muhalefet ettiklerinde Bâbürlü hükümdarı onların üzerine kuvvet göndermiş ve bu münasebetle de Hayber Geçidi için fevkalâde stratejik önemi olan bir noktada Celâlâbâd Kalesi’ni yaptırmıştır. Böylece geçit daha iyi denetim altına alınmış ve bu sırada İpek yolunun da bir parçası olan Kâbil-Peşâver yolu düzgün hale getirilerek buradan geçişlerde askerin ve tüccarların verdiği kayıplar önlenmeye çalışılmıştır. 1672’de Afgan kabile ittifakı Hayber yolunun bir süre kapanmasına sebep oldu. Kâbil Valisi Muhammed Emîn Han, Hayber işlerini tanzim etmek için geçide girdiğinde baskına mâruz kaldı ve 40.000 kişilik ordusu epeyce zayiat verirken ağırlıkları da yağmalandı. 1678’de Mârvâr Racası Casvand Singh, Hayber Geçidi’ni tutan kabilelere karşı büyük bir harekâtta bulundu. Safevîler’in yıkılışı ile Afganistan’ı ele geçiren Nâdir Şah Hindistan Seferi’ne çıktığında Hayber Geçidi’ni kullandı (1738). Daha sonra Dürrânîler de bu geçitten faydalanarak Hindistan işlerine müdahale etmeye başladılar.

1819’da Dost Muhammed’in karşısına, eski Afgan şahı Mahmud Şah’ın kendilerine sığınmış olan kardeşi Şuâü’l-mülk’ü çıkarmak isteyen Hindistan’daki İngilizler ilk defa Hayber Geçidi’nde göründüler. I. Afgan-İngiliz Savaşı’nda (1839-1842) General Pollock, Hayber bölgesindeki Afridîler ile çetin bir mücadeleye girdi. 1849’da İngilizler, isyan durumuna rağmen Kâbil-Hindistan temasını sağlamak için Hayber’i açık tutmaya gayret ettiler ve daha çok para yardımıyla bunu başardılar. II. Afgan-İngiliz Savaşı’nda (1878-1880) İngilizler geçidin durumunu bir anlaşma ile açıklığa kavuşturdular. Ancak kısa süre sonra Afridîler’le araları açıldı ve teknik güçlerine güvenerek bölge kabileleriyle kanlı bir çatışmaya girdiler. 1893’te yürürlük kazanan Durant hattı Hayber Geçidi’ni yeni bir statüye kavuşturdu; kervanlar ve yolcular güven içinde Kâbil ile Peşâver arasında gidip geldiler. Fakat çok geçmeden 1897-1898’de Hayber bölgesi tekrar kanlı çarpışmalara sahne oldu ve İngilizler güçlükle hâkimiyet kurabildiler. 1919’da III. Afgan-İngiliz Savaşı sırasında Hayber’de yine şiddetli çatışmalar meydana geldi.


Lord Curzon’un Hindistan genel valiliği sırasında (1899-1905) Camrud Kalesi’ne, daha sonra da Landi Kotal ve Landi Hâne’ye kadar uzatılan demiryolu ile ulaşımdaki yükü azaltılan Hayber Geçidi 1947’den sonra Hayber bölgesiyle birlikte Pakistan sınırları içerisinde kaldı.

BİBLİYOGRAFYA:

A. Warburton, Eighteen Years in the Khyber: 1879-1898, London 1908; C. C. Davies, The Problem of the North-West Frontier: 1870-1908, Cambridge 1932, s. 24, 91-92, 103-104, 111, 135-138; Bayur, Hindistan Tarihi, III, 451; M. Yapp, Tribes and States in the Khyber: 1838-1842, London 1983, s. 150-191; T. W. Haig, “Hayber Geçidi”, İA, V/1, s. 386-387; a.mlf. - [İdâre], “Hayber, Derreh”, UDMİ, IX, 72-75; C. E. Bosworth, “Khaybar”, EI² (İng.), IV, 1143; “Khyber Pass”, EBr.2, VI, 848; La‘l Bahâ Ali, “Memerru Ħayber”, MevsûǾatü’l-ĥađârâti’l-İslâmiyye, Amman 1989, s. 189-191.

Enver Konukçu