HÜCCETULLĀH ale’l-ÂLEMÎN

(حجّة الله على العالمين)

Yûsuf b. İsmâil en-Nebhânî’nin (ö. 1932) Hz. Peygamber’in mûcizelerine dair eseri.

Tam adı Ĥüccetüllāh Ǿale’l-Ǿâlemîn fî muǾcizâti seyyidi’l-mürselîn’dir. Müellif önsözde, Hz. Muhammed’in önceki peygamberlere verilenlerden daha güçlü mûcizelerle teyit edildiğini, bu sebeple diğer peygamberlere iman edenlerin onun nübüvvetini de kabul etmek zorunda olduklarını belirterek eserini bu gerçeği vurgulamak üzere telif ettiğini belirtir.

Eser bir mukaddime ile kendi içinde bab ve fasıl şeklinde alt başlıklara ayrılan dört bölüm (kısım) ve bir hâtimeden oluşur. Ĥüccetullāh Ǿale’l-Ǿâlemîn’i yazarken “delâilü’n-nübüvve”, “a‘lâmü’n-nübüvve”, “fezâilü’n-nebî” ve “hasâis” bahislerine ait pek çok eserden faydalandığı anlaşılan Nebhânî önsözde bunların büyük bir kısmının adını zikretmektedir. Buna göre Ebû Zür‘a er-Râzî, Taberânî, Ebû Nuaym el-İsfahânî, Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, İbn Ebü’d-Dünyâ, Ca‘fer b. Muhammed el-Firyâbî gibi müelliflerin hepsi de Delâǿilü’n-nübüvve başlığını taşıyan eserleriyle Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin Kitâbü’l-Vefâ fî feżâǿili’l-Muśŧafâ, Mâverdî’nin AǾlâmü’n-nübüvve, Süyûtî’nin el-Ħaśâǿiśü’l-kübrâ, Kādî İyâz’ın eş-Şifâǿ, Kastallânî’nin el-Mevâhibü’l-ledünniyye ve Ahmed b. Zeynî Dahlân’ın es-Sîretü’n-nebeviyye adlı eserleri müellifin müracaat ettiği başlıca kaynaklardır. Diğer birçok kaynaktan da istifade eden Nebhânî, faydalandığı her eserin adını ve müellifini belirttiği gibi naklettiği rivayetlerin sened zincirlerini de vermiştir.

Mukaddimeyi dört “mebhas“ şeklinde düzenleyen müellif, bunların birincisinde mûcize teriminin olağan üstülük ifade eden diğer kavramlardan ayrılan yönlerini, ikinci ve üçüncü kısımda önceki peygamberlere ait mûcizelerin benzerlerinin veya daha güçlüsünün Hz. Peygamber’e de verildiğini, esasen diğer peygamberlerin mûcize gösterirken onun nurunu vesile edindiklerini belirtir. Bu arada Resûlullah’ın üstün niteliklerine dair kırk hadis nakleden müellif, İzzeddin b. Abdüsselâm’ın aynı konudaki Bidâyetü’s-sûl fî tafżîli’r-Resûl adlı küçük risâlesini de iktibas etmiş, Takıyyüddin es-Sübkî’nin et-TaǾžîm ve’l-minne fî tefsîri ‘le-tüǿminünne bihî vele-tenśurunneh’ başlıklı eserini özetlemiş, Bedeviyye tarikatının kurucusu Ahmed el-Bedevî’nin Śalâvât’ına Abdurrahman b. Mustafa Zeynelâbidîn el-Ayderûs’un yazdığı Fetĥu’r-Raĥmân adlı şerhten alıntılar yapmıştır. Mukaddimenin son kısmında ise Hz. Peygamber’in gösterdiği bütün mûcizelerin onun nübüvvetini kanıtlayan kesin belgeler olduğu belirtilir.

Hz. Muhammed’in peygamberliğini müjdeleyen haberlerin (beşâirü’n-nübüvve) yer aldığı birinci bölüm sekiz babdan oluşmaktadır. İlk babda, Hz. Muhammed’in son peygamber olarak gönderileceğinin müjdesi olarak kabul edilen Tevrat ve İncil’den on sekiz pasajı (beşâret) Rahmetullah el-Hindî’nin İžhârü’l-ĥaķ adlı eserinden aktaran Nebhânî, daha sonra bu tür beşâretlerin sayısını kırk dörde kadar çıkarır. Aynı bölümün diğer bablarında bazı yahudi ve hıristiyan din âlimleriyle çeşitli gruplardan beşâret ifadeleri aktaran rivayetlere yer verilir.

Eserin ikinci bölümü Resûl-i Ekrem’in soyu ve ailesiyle sûret ve sîretine dair hârikulâde olaylara (irhâs) ayrılmıştır. Bu bölümde müellife ait en-Nažmü’l-bedîǾ fî mevlidi’ş-şefîǾ adlı Arapça manzum bir mevlid metni de bulunmaktadır (s. 240-254).

Kitabın en hacimli kısmı olan üçüncü bölümde Hz. Peygamber’in bi‘setinden vefatına kadar geçen süre içindeki mûcizeleri on iki başlık (bab) halinde ele alınmıştır. Resûlullah’ın en büyük mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerîm’e ayrılan birinci babda Kur’an’ın diğer mûcizelere göre üstünlüğünü ortaya koyan özelliklerine dikkat çekilmektedir. Bu kısmın ayrılan son alt başlığında Muhyiddin en-Nevevî’nin et-Tibyân fî âdâbi ĥameleti’l-Ķurǿân adlı risâlesi özetlenmiştir (s. 337-342). İkinci babda Hz. Peygamber’in isrâ ve mi‘rac, inşikāku’l-kamer, melekleri ve cinleri aslî sûretleriyle görmesi gibi ulvî âleme ait mûcizeleri sıralanır. Üçüncü babda Süyûtî’nin bazı mûcizelerle ilgili risâlelerinden alıntılar yapılmış, daha sonraki bablarda Resûl-i Ekrem’in bazı hasta ve sakatların şifa bulmasına vesile olması, dualarının bereketiyle birtakım kötü huyluların ıslah olması, gelecekte ortaya çıkacak bazı önemli olayları haber vermesi, bazı sahâbîlerin onun nübüvvetine şehâdet eden rüyalar görmesi gibi olaylara ve bunlarla ilgili rivayetlere yer verilmiştir. Bu bölümün


sonunda Mâverdî’nin AǾlâmü’n-nübüvve, Gazzâlî’nin İĥyâǿ, Kādî İyâz’ın eş-Şifâǿ ve İbn Teymiyye’nin el-Cevâbü’ś-śaĥîĥ adlı eserlerinden yapılan çeşitli alıntılarla Hz. Peygamber’in çok düzgün olan fizyonomik yapısı, hayatı boyunca ortaya koyduğu tutarlı davranışları, davet ettiği ilâhî gerçeklere herkesten önce ve herkesten daha çok kendisinin inanıp önem vermesi gibi maddî ve ahlâkî güzellikler onun mânevî mûcizeleri olarak nakledilmektedir.

Ĥüccetullāh Ǿale’l-Ǿâlemîn’in, Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra meydana gelip onun nübüvvetini teyit eden bazı hârikulâde olaylara ayrılmış olan dördüncü bölümü üç babdan oluşmaktadır. Birinci babdaki konuları İbn Nâsırüddin ed-Dımaşkī’nin Selvetü’l-keǿîb bi-vefâti’l-ĥabîb adlı eserinden özetlediğini kaydeden Nebhânî, İslâm tarihinin Hz. Peygamber’den sonra kaydettiği parlak gelişmelerden ve çeşitli kurumlardan örnek vererek bunları onun nübüvvetini teyit eden kanıtlar olarak gösterir. Aynı bölümün, Resûlullah’ı Cenâb-ı Hak nezdinde vesile kılma (tevessül) konusuyla ilgili ikinci babında İbn Nu‘mân’ın Miśbâĥu’ž-žalâm fi’l-müsteġīŝîn bi-ħayri’l-enâm fi’l-yaķažati ve’l-menâm’ı ile Nûreddin el-Halebî’nin Buġyetü źevi’l-aĥlâm’ı kaynak olarak kullanılmış, kıyamet alâmetlerinin ele alındığı kısımda Berzencî’nin el-İşâǾa fî eşrâŧi’s-sâǾa adlı eseri özetlenmiştir.

Ĥüccetullāh Ǿale’l-Ǿâlemîn’in hâtimesinde kerâmet konusunu ayrıntılı bir şekilde ele alan Nebhânî doğru sözlülüğü övüp yalancılığı yeren, Allah ve Resulü’ne yalan isnat edip bunları yaymanın ağır vebalini ve sorumluluğunu hatırlatan çeşitli âyet ve hadislerle eserini tamamlar.

Teliften çok bir derleme izlenimi uyandıran Ĥüccetullāh Ǿale’l-Ǿâlemîn, hissî mûcizelerle ilgili bütün rivayetleri bir araya toplaması, başarılı sistematiği ve yer yer isabetli tahlilleriyle dikkate değer bir çalışmadır (özellikle hissî mûcizelere dair naklettiği rivayetlerin sıhhati hakkında bk. MÛCİZE). İlk defa 1316 (1898) yılında Beyrut’ta yayımlanan eserin Nebhânî’nin Ħulâśatü’l-kelâm fî tercîĥi’l-İslâm adlı risâlesiyle birlikte yapılmış yeni bir baskısı daha bulunmaktadır (Diyarbakır, ts.).

BİBLİYOGRAFYA:

Yûsuf b. İsmâil en-Nebhânî, Ĥüccetullāh Ǿale’l-Ǿâlemîn, Diyarbakır, ts. (el-Mektebetü’l-İslâmiyye); Îżâĥu’l-meknûn, I, 393; Brockelmann, GAL Suppl., II, 764; Serkîs, MuǾcem, I, 1839.

İlyas Üzüm