İBN AHMER

(ابن أحمر)

Ebü’l-Hattâb Amr b. Ahmer b. Amerred b. Ferrâs el-Bâhilî (ö. 75/694 civarı)

Muhadramûn şairlerinden.

Necid bölgesinde Yezbül dağı ve Kaâkı‘ yöresinde yerleşmiş olan Bâhile kabilesinin Ferrâs koluna mensuptur. İbn Ahmer ve kabilesinin ne zaman müslüman olduğu konusunda kesin bilgi yoktur. 634 yılında Hz. Ebû Bekir tarafından Hâlid b. Velîd kumandasında Bizans’a karşı gönderilen ve Suriye’nin fethini gerçekleştiren orduda bulunduğu bilinmektedir (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, VIII, 233). Bir düşman askerinin attığı okla bir gözünü kaybettiği için “A‘ver” lakabıyla da anılır (İbn Kuteybe, I, 356). İbn Ahmer bir şiirinde bu olayı anlatmış ve düşmanına lânetler yağdırırken kumandanı Hâlid b. Velîd’den övgüyle söz etmiştir. İbn Ahmer, kabilesinden bazı grupların Suriye, Horasan ve Basra taraflarına göç ettiği sırada veya Suriye’nin fethinden sonra Cezîre’ye yerleşmişti.

Bir kasidesinde doksan yaşına bastığını, yakalandığı hastalığa doktorların çare bulamadığını, şifayı yalnız Allah’tan beklediğini anlatan İbn Ahmer’in (a.g.e., I, 356-357) bu ifadelerinden İslâm’ın zuhurundan on beş yıl önce doğduğu ve Emevî Halifesi Abdülmelik b. Mervân ile (685-705) onun Medine valisi Yahyâ b. Hakem’e methiyeleri bulunduğuna göre (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, VIII, 233) onların zamanında ve 75 (694) yılı civarında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Merzübânî’nin, Hz. Osman döneminde öldüğüne dair rivayeti (el-MuǾcemü’ş-şuǾarâǿ, s. 214) doğru değildir.

Ebû Amr b. Alâ, Arap dilini düzgün konuşan Bâhile kabilesinde doğup yetişen İbn Ahmer’in üslûp bakımından başarılı bir şair olduğunu söyler (İbn Kuteybe, s. 357-358), Muhammed b. Habîb onu zamanının en önde gelen şairlerinden kabul eder (Âmidî, s. 37). İbn Sellâm el-Cumahî ise İbn Ahmer’e İslâm şairlerinin üçüncü tabakasında yer verir (Fuĥûlü’ş-şuǾarâǿ, s. 580-581). Hz. Ömer, Osman, Ali, Abdülmelik b. Mervân, Nu‘mân b. Beşîr, Yahyâ b. Hakem, Hâlid b. Velîd gibi halife, vali ve kumandanlarla Emevîler’in ileri gelenlerine kasideler yazan şair, Yezîd için nazmettiği yergi şiirinden dolayı onun takibine uğramış, ancak kaçarak hayatını kurtarabilmiştir. Hz. Ali’nin halife olmasından sonra ona hitaben yazdığı, kendisinden özür dileyen kasidesi onun Emevî taraftarı olduğunu göstermektedir.

Bazı beyit ve mısraları vecize, hikmet ve özlü söz niteliğinde olan İbn Ahmer’in şiirleri son derece fasih bulunduğu için başta Câhiz’in el-Beyân’ı ile el-Ĥayevân’ı, Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ı, İbn Kuteybe’nin ǾUyûnü’l-aħbâr’ı ile Edebü’l-kâtib’i, Müberred’in el-Muķteđab’ı ile el-Kâmil’i olmak üzere lugat, gramer ve edebiyat kitaplarında 500’den fazla beyti örnek (şâhid) olarak zikredilmiştir. İbn Manzûr Lisânü’l-ǾArab’da onun 200 kadar beytiyle istişhâd etmiştir. el-Ĥamâse’sinde en güzel şiir parçalarına yer veren Ebû Temmâm, İbn Ahmer’in şiirlerinden de seçmeler yapmıştır (A‘lem eş-Şentemerî, II, 998-999). İbn Ahmer şiirlerinde Arap dilinde hiç rastlanmayan, Ârâmîce veya Farsça kökenli olması muhtemel bazı garîb ve nâdir kelimeler kullandığı için edebiyat eleştirmenlerince tenkit edilmiştir. Bu sebeple İbn Cinnî el-Ħaśâǿiś’inde (II, 21-23), “Sadece bir tek fasih Arap’tan rivayet edilen garîb ifadeler” başlığı altında onun bu nevi kelimelerini açıklamıştır. İbnü’ş-Şecerî ise el-Emâlî’sinde (I, 207-227), iki bölümü (XXI. ve XXII. meclisler) İbn Ahmer’in bir kasidesinin şerhine ayırmıştır.


İbn Ahmer’in şiirleri Asmaî tarafından derlenerek divan haline getirilmiştir. Bu divanın Ebû Hâtim es-Sicistânî, İbn Düreyd ve Ebû Ali el-Kālî rivayetleriyle intikal eden nüshalarının Endülüs’e kadar yayıldığı rivayet edilir. Abdülkādir el-Bağdâdî, İbnü’s-Sikkît rivayetiyle de gelen bu divanın birçok nüshasına başvurduğunu ifade etmektedir (Ħizânetü’l-edeb, IX, 205). Hüseyin Atvân şairin biyografi, dil ve edebiyat kitaplarında dağınık halde bulunan şiirlerini derleyerek ŞiǾru ǾAmr b. Aĥmer el-Bâhilî adıyla neşretmiştir (Dımaşk 1971).

Çeşitli eserlerde yer alan İbn Ahmer’e ait beyit ve şiir parçalarının farklı vezin ve kafiyelerde olması, çok sayıda uzun kasidesinin zamanımıza intikal etmediğini göstermektedir. Onun günümüze ulaşan uzun kasideleri arasında, döneminin Medine valisi Yahyâ b. Hakem’e hitaben kaleme aldığı, onu öven ve zekât memurlarının halka revâ gördüğü zulümden şikâyette bulunan elli bir beyitlik kasidesi Ebû Zeyd el-Kureşî’nin Cemhere’siyle (II, 841-851) Hüseyin Atvân’ın neşrettiği eserde (ŞiǾru ǾAmr b. Aĥmer el-Bâhilî, s. 95 vd.) yer almaktadır. Suriye’ye göç ettiğinde çektiği sıkıntıları dile getiren, beğenmediği hayat tarzını hicveden uzunca bir kasidesi de bu eserde mevcuttur (s. 79-86). Yezîd b. Muâviye için nazmettiği altmış sekiz beyitlik hicviye ile otuz otuz beş beyitlik birkaç kasidesi (s. 78, 166) dışındakiler küçük parçalar ve beyitler halindedir. el-Eġānî’de (VIII, 233-234) sadece üç beyti yer alan, Hz. Ömer’e methiye olarak nazmedilmiş çok güzel ve uzun bir kasidesinin muganniye Cemîle tarafından bestelenip okunduğu ve dinleyenlerin göz yaşlarını tutamadığı kaydedilir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Ahmer, ŞiǾru ǾAmr b. Aĥmer el-Bâhilî (nşr. Hüseyin Atvân), Dımaşk 1971, tür.yer.; Ebû Zeyd el-Kureşî, Cemhere (Hâşimî), II, 841-851, ayrıca bk. tür.yer.; Sîbeveyhi, Kitâbü Sîbeveyhi (nşr. Abdüsselâm M. Hârûn), Kahire 1403/1983, tür.yer.; Cumahî, Fuĥûlü’ş-şuǾarâǿ, s. 580-581; İbn Kuteybe, eş-ŞiǾr ve’ş-şuǾarâǿ, I, 356-359; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî, VIII, 232-234; Âmidî, el-Müǿtelif (nşr. F. Krenkow), Beyrut 1402/1982, s. 37; Merzübânî, MuǾcemü’ş-şuǾarâǿ (nşr. F. Krenkow), Beyrut 1402/1982, s. 214; İbn Cinnî, el-Ħaśâǿiś (nşr. M. Ali en-Neccâr), Kahire 1374/1955, II, 21-23; A‘lem eş-Şentemerî, Şerĥu Ĥamâseti Ebî Temmâm (nşr. Ali Mufaddal Hammûdân), Beyrut 1413/1992, II, 998-999; İbnü’ş-Şecerî, el-Emâlî (nşr. Mahmûd M. et-Tanâhî), Kahire 1413/1992, I, 207-227, ayrıca bk. tür.yer.; Abdülkādir el-Bağdâdî, Ħizânetü’l-edeb, VI, 256-258, ayrıca bk. tür.yer.; Sezgin, GAS, II, 195-196; Ch. Pellat, “Ibn Aĥmar”, EI² (İng.), III, 697-698.

İsmail Durmuş