İBN AMMÂR el-ENDELÜSÎ

(ابن عمّار الأندلسيّ)

Ebû Bekr Muhammed b. Ammâr b. el-Hüseyn b. Ammâr eş-Şilbî el-Endelüsî (ö. 479/1086)

Endülüslü vezir ve şair.

422’de (1031) Endülüs’ün güneybatısında Şilb (Silves) yakınlarında Şennebûs (Şentebûs, Estambor) köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası, fesahatiyle ünlü Yemen asıllı Kuzâa kabilesinin Mehr koluna mensup olduklarını iddia etmiş, ancak kendisi bundan söz etmediği gibi Feth b. Hâkān el-Kaysî ve Merrâküşî gibi Endülüs tarihçileri de bu konuya temas etmemişlerdir.

İbn Ammâr, yetiştirdiği şairlerle tanınan Şilb şehrine giderek ünlü dilci A‘lem eş-Şentemerî’nin de aralarında bulunduğu bazı hocalardan edebiyat dersi aldı. İlk tahsilini de burada tamamlamış olan şair daha sonra gittiği Kurtuba’da da (Cordoba) ders halkalarına katıldı. Edebî formasyonunu burada tamamladı. Doğasındaki şairlik yeteneğini geliştirdi. Sanatıyla hayatını kazanmak için Endülüs’ün çeşitli emirlik ve krallıklarını dolaşarak devlet adamlarına, ayrıca yardımlarını umduğu bazı kimselere methiyeler yazdı. Ancak gençlik yıllarında kaleme aldığı bu övgüler, onu ümit ettiği maddî imkânlara kavuşturmadı. Bu sebeple hayatının bu dönemine ait şiirlerini imha ettiği kaydedilir. İşbîliye (Sevilla) Emîri Mu‘tazıd-Billâh el-Abbâdî ile karşılaşıncaya kadar söylediği bu şiirlerin hiçbirinin günümüze ulaşmaması, onun edebî hayatının bu dönemiyle ilgili bir hüküm vermeyi güçleştirmektedir. Yaklaşık 445’te (1053) İşbîliye’ye gitti. Burada Mu‘tazıd-Billâh ile tanışması, hayatının akışını değiştirmiş, sanatından maddî imkânlar elde etmenin yanında siyaset kapısının da kendisine açılmasına zemin hazırlamıştır. Bu sırada Mu‘tazıd-Billâh şöhretinin zirvesindeydi. Kısa bir süre önce Eftasî Emîri Muhammed el-Muzaffer’e karşı kazandığı zaferler ve elde ettiği başarılar dolayısıyla daha çok övülmek istiyordu. İbn Ammâr da bunu fırsat bilip onun kahramanlıklarını öven, düşmanlarını yeren ve ayrıca kendisinin sahip olduğu edebî yeteneğin ödüllendirilmesi gerektiğini ifade eden ünlü kasidesi “Râiyye”yi yazdı. Kasideyi çok beğenen Mu‘tazıd-Billâh şaire ihsanlarda bulundu ve onu saray şairi olarak tayin etti.

İbn Ammâr, sarayda Mu‘tazıd’ın oğlu ile (Mu‘temid-Alellah) eğlence düşkünlüğü ve aşırı ihtiras gibi ortak huyları sebebiyle kısa sürede kaynaşarak dostluk kurdu. Mu‘temid babası tarafından Şilb’e vali olarak tayin edilince İbn Ammâr’ı da yanında götürdü. Onu kendisine vezir ve nedim yaparak bütün devlet işlerini ona havale etti. Şilb yönetiminin İbn Ammâr’ın eline geçmesinden ve bu yüzden çıkan söylentilerden rahatsız olan Mu‘tazıd 450’de (1058) oğlunu İşbîliye’ye geri çağırdı ve İbn Ammâr’ı da sürgüne gönderdi.

Önce Meriye’de (Almeria), ardından Sehle’de (Albarracin) olmak üzere yaklaşık on yıllık sürgün hayatının büyük bir bölümünü Sarakusta’da (Saragossa) Hûdîler’in yanında geçiren İbn Ammâr, Mu‘tazıd’ın affına mazhar olup tekrar İşbîliye’ye dönebilmek için ona kasideler yazıp çeşitli yolları denediyse de başarılı olamadı. Babasının ölümünden sonra (461/1069) tahta geçen Mu‘temid-Alellah İbn Ammâr’ı İşbîliye’ye çağırdı ve kendi isteği üzerine onu Şilb’e vali olarak tayin etti. Birkaç ay sonra da başveziri yaparak yine bütün işleri ona devretti (462/1070). Mu‘temid, Kurtuba’nın zaptı üzerine sarayını oraya nakledince İbn Ammâr’ı da yanında götürdü. İbn Ammâr’ın haris tabiatı, Mu‘temid’in sarayındaki meslektaşı vezir ve şair İbn Zeydûn’a karşı kıskançlığını alevlendirdi. Muhafız alayı kumandanı İbn Mertîn’in de yardımı ve türlü entrikalarla İbn Zeydûn’u saraydan attırıp İşbîliye’ye geri gönderilmesini sağladı.

İbn Ammâr bu yıllarda Mu‘temid’e sadakatle hizmet etti. Bölgenin genel hâkimi durumunda olan Kastilya-Léon Kralı VI. Alfonso ile İşbîliye Krallığı arasında iyi münasebetler kurdu. VI. Alfonso’nun İşbîliye’ye yönelik tehditlerini kolayca savuşturmasını bildi. Mu‘temid’e bağlı toprakların genişlemesine katkıda bulundu. Ancak ordu kumandanı olarak katıldığı Mürsiye (Murcia) seferinden sonra ele geçirdiği Mürsiye’nin idaresini Mu‘temid’e bağlamak yerine orada kendisini bağımsız hükümdar olarak ilân etti (471/1078). Mu‘temid’in adını hutbelerden çıkardı ve daha önce övdüğü Mu‘temid’i bu defa ağır bir dille hicvetti. Daha sonra hâkimiyetinin sınırlarını genişletmek amacıyla Tuleytula (Toledo) üzerine yürüdüyse de başarılı olamadı. Bu sırada Mürsiye’de kendi kumandanı İbn Reşîķ el-Kuşeyrî isyan etti. İsyanı bastıramayınca Sarakusta’ya kaçarak Yûsuf el-Mü’temen’e sığındı. Mü’temen’e karşı başlatılan ayaklanmayı bastırdıktan sonra Süheylîler’in isyan ettiği Şekūre (Segura) Kalesi’ni ele geçirip Mü’temen’e bağlama görevini üstlendi. Ancak başarılı olamadı ve kale kumandanı İbn Mübârek tarafından esir alındı (477/1084). Bunun üzerine Mu‘temid kendisini satın alarak İşbîliye sarayının zindanına attırdı. İbn Ammâr, Mu‘temid’e hitaben af dileyen şiirler yazdıysa da bunlar onu yumuşatmaya yetmedi ve bazılarının kışkırtması sonucunda Mu‘temid onu öldürttü.

Tarihçiler, İbn Ammâr’ı Mu‘temid’e karşı hareketinden dolayı hıyanetle suçlamalarına rağmen onun güçlü bir şair olduğunu kabul etmişlerdir. İbnü’l-Ebbâr, İbn Ammâr’ın Mu‘tazıd-Billâh ile karşılaşıncaya kadar söylediği şiirleri bizzat kendisinin yok ettiğini söyler (el-Ĥulletü’s-siyerâǿ, II, 133). Onun menfaat umduğu bazı kimseler için nazmettiği bu şiirleri, Şilb valisi olduktan sonra eski durumunu açığa vurduğu için bizzat kendisinin imha etmesi mâkul görünmektedir. Ancak hayatta iken şiirlerini bir araya getirmediği için bu ilk dönem şiirlerine ulaşılamamış olması da mümkündür.

İbn Ammâr’ın şiirleri ilk olarak Ebü’t-Tâhir Muhammed b. Yûsuf el-Eşterkûnî (ö. 538/1143) tarafından derlenmiştir. Merrâküşî’nin, “İbn Ammâr’ın divanı Endülüs’te elden ele dolaşıyordu” derken (el-MuǾcib, s. 77) kastettiği divan bu olmalıdır. İbn Bessâm eş-Şenterînî’nin günümüze ulaşmayan bu divandan seçerek meydana getirdiği Nuħbetü’l-iħtiyâr min eşǾâri Źi’l-vizâreteyn İbn ǾAmmâr adlı eser de kayıptır. Son zamanlarda Salâh Hâlis, çeşitli eserleri taramak suretiyle yetmiş altı kasideden meydana gelen bir divan oluşturarak Muĥammed b. ǾAmmâr el-Endelüsî adlı eserinin sonuna eklemiştir. Çoğunun girizgâhı Doğu kaside geleneğine uygun, lafzı fasih, nazmı ve mânası muhkem, sunîlik ve tekellüften uzak manzumelerden meydana gelen bu divan, daha çok Mu‘tazıd-Billâh ile Mu‘temid-Alellah için söylenmiş methiye, hicviye, fahriye, ıtâb, tasvir, i‘tizâr ve isti‘tâf şiirleriyle kısmen müstehcen gazellerden oluşur.

İbn Ammâr’ın hayatı ve şiirleri hakkında şu çalışmalar yapılmıştır: Servet Abâza, İbn ǾAmmâr (Mısır 1954); İbn ǾAmmâr: hârib mine’l-eyyâm (Kahire 1975); Salâh Hâlis, Muĥammed b. ǾAmmâr el-Endelüsî (Bağdat 1957); J. D. Garcia Domingues, İbn ǾAmmâr de Silves: Biografia e Antologia (Silves 1982).


BİBLİYOGRAFYA:

Feth b. Hâkān el-Kaysî, Ķalâǿidü’l-Ǿiķyân, Kahire 1283, s. 83-99; İbn Bessâm eş-Şenterînî, eź-Źaħîre, II, 368-433; İbn Dihye, el-Muŧrib (nşr. İbrâhim el-Ebyârî v.dğr.), Kahire 1954, s. 169-174; Abdülvâhid el-Merrâküşî, el-MuǾcib fî telħîśi aħbâri’l-Maġrib (nşr. R. Dozy), Leyden 1881, s. 77-90; İbnü’l-Ebbâr, el-Ĥulletü’s-siyerâǿ (nşr. Hüseyin Mûnis), Kahire 1963, II, 62-63, 131-158; İbn Hallikân, Vefeyât, IV, 425-429; İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib, I, 389-391; Safedî, el-Vâfî, IV, 229-234; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, Kahire 1279, II, 1100-1101; a.mlf., The History of the Mohammedan Dynasties in Spain: Extracted from the Nafhu’t-tib (trc. Pascual de Gayangos), London 1840-43, I, 38, 62, 131, 211, 341, 370; II, 29; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, III, 356-357; R. Dozy, Histoire des musulmans d’Espagne (nşr. E. L. Provençal), Leide 1932, III, 83-117; a.mlf., Spanish Islam, s. 662-669; Ahmed Dayf, Belâġatü’l-ǾArab fi’l-Endelüs, Kahire 1342/1924; Emîr Şekîb Arslân, el-Ĥulelü’s-sündüsiyye, Kahire 1939, III, 423-424; A. R. Nykl, Hispano-Arabic Poetry, Baltimore 1946, s. 154-163; A. G. Palencia, Târîħu’l-fikri’l-Endelüsî (trc. Hüseyin Mûnis), Kahire 1955, s. 89-94; Ali M. Hammûde, Târîħu’l-Endelüs, Kahire 1957, s. 258-264; Salâh Hâlis, Muĥammed b. ǾAmmâr el-Endelüsî, Bağdad 1957; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), VI, 310-311; Abdülvehhâb Azzâm, el-MuǾtemid b. ǾAbbâd, Kahire 1959, s. 24, 27-30; J. T. Monroe, Hispano-Arabic Poetry, London 1974, s. 21-23, 188-193; Hitti, İslâm Tarihi, III, 852; Ömer Ferruh, Târîħu’l-edeb, IV, 638-646; M. T. Mascari, Studi Arabo-Islamici, Napoli 1985, II, 429-442; Muħtârât mine’ş-şiǾri’l-Maġribî ve’l-Endelüsî (haz. İbrâhim b. Murâd), Beyrut 1986, s. 63-66; Hasan İbrâhim, İslâm Tarihi, VI, 184-186; Rahmi Er, “İki Endülüs Şairi: İbn Ammâr ve İbn Hafâce”, DTCFD, XXXV/2 (1991), s. 87-110; Bustânî, DM, III, 393; A. Cour, “İbn Ammâr”, İA, V/2, s. 697; Ch. Pellat, “Ibn ǾAmmār”, EI² (İng.), III, 705-706; J. F. P. Hopkins, “Ibn Raѕћik”, EI² (Fr.), III, 928-929; Mihrân Erzende, “İbn ǾAmmâr”, DMBİ, IV, 331-337; Hakkı Dursun Yıldız, “Abbâdîler”, DİA, I, 16.

Rahmi er