İBN CEMÂA, Bedreddin

(بدر الدين ابن جماعة)

Ebû Abdillâh Bedrüddîn Muhammed b. İbrâhîm b. Sa‘dillâh b. Cemâa el-Kinânî el-Hamevî (ö. 733/1333)

Muhaddis, fakih, müderris ve kadı.

4 Rebîülâhir 639’da (12 Ekim 1241) Hama’da doğdu. Bu aileden yetişen âlimler dedelerinden Cemâa adlı şahısların adıyla tanınmıştır. Muhaddis, fakih ve sûfî olan


babası Ebû İshak İbrâhim Beyâniyye tarikatının şeyhidir (Sübkî, VIII, 115). Bedreddin’in oğlu İzzeddin, torunu Burhâneddin ve İzzeddin’in torunu Muhammed b. Ebû Bekir bu aileden yetişmiş olan en tanınmış âlimlerdir. Bedreddin İbn Cemâa ilk bilgileri küçük yaşta babasından ve onun yakını olan âlimlerden öğrendi. Yedi yaşında iken üstün zekâsını farkeden Şemseddin Mekkî b. Müsellem b. Allân el-Kaysî ile Ebü’l-Fazl İsmâil b. Ahmed el-Irâkī, Buhârî’nin el-Edebü’l-müfred’ini rivayet etmesi için kendisine icâzet verdiler. Aynı zamanda aralarında Ebû Şâme el-Makdisî’nin de bulunduğu Dımaşklı birçok muhaddisten icâzet alan İbn Cemâa’nın düzenli öğrenimine Hama’da babasının müderris olduğu Beşîriyye Medresesi’nde başladığı tahmin edilmektedir. Burada babasından ve Şerefeddin Abdülazîz b. Muhammed el-Ensârî’den hadis dinledi, dinî ilimleri okudu. Şâfiî fakihi ve muhaddis Ebû Tâhir İbrâhim b. Hibetullah b. Müslim el-Bârizî’den Hatîbiyye Medresesi’nde şer‘î ilimleri tahsil etti ve Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh adlı eserini okudu. Ebû Amr İbn Reşîķ er-Rabaî’den Śaĥîĥ-i Buħârî’yi rivayet hakkını elde etti. Arap dili ve edebiyatını İbn Mâlik et-Tâî’den okudu. Daha sonra Dımaşk’ta hadis öğrenimini sürdürdü.

İbn Cemâa, ilk seyahatini on yedi yaşında iken babasıyla birlikte hac amacıyla Mekke’ye yaptı ve orada görüştüğü âlimlerden faydalandı. Kur’ân-ı Kerîm hıfzını tamamladıktan sonra 661 (1263) yılı başlarında tahsilini ilerletmek için Mısır’a gitti. Reşîd el-Attâr ile Ebü’l-Hasan Ali b. Vehb el-Kuşeyrî el-Menfelûtî’den hadis öğrendi. Muînüddin Hibetullah b. Abdülvâris el-Ensârî’den kıraat dersleri aldı ve 662’de (1264) eş-Şâŧıbiyye’yi okudu. Ayrıca İbnü’s-Salâh’ın talebesi kādılkudât Takıyyüddin İbn Rezîn el-Âmirî’den hadis dinledi, dinî ve edebî ilimlere dair birçok eserini kendisinden okudu. Hocaları arasında en çok faydalandığı bu âlimin bir dersinde imlâ ettiği TaǾlîķa Ǿalâ taĥķīķi ķavli’l-ķāǿil Zeydün ķāǿimün ve ķāme Zeydün vażǾan ve iŝbâten adlı eserini istinsah ederek günümüze ulaşmasını sağladı (İÜ Ktp., AY, nr. 1367/2, vr. 73b-77a). Radıyyüddin İbnü’l-Burhân el-Vâsıtî, Muînüddin Ahmed b. Ali ed-Dımaşkī, Tâceddin Ali b. Ahmed İbnü’l-Kastallânî ve Kutbüddin İbnü’l-Kastallânî gibi âlimlerden çeşitli hadis kitaplarını okudu. Mısırlı sûfîlerden Ebû İbrâhim İshak b. Mahmûd el-Burûcirdî ve İbnü’l-Kastallânî’den hadis ve tasavvuf dersleri aldı. Hayatı boyunca tarikat erbabı ile samimi ilişkiler içinde oldu ve zâhidâne bir hayat yaşadı (Birzâlî, I, 190; Safedî, AǾyânü’l-Ǿaśr, IV, 208). Mısır’da sekiz buçuk yıl tahsil gördükten sonra, Receb 669’da (Şubat 1271) Dımaşk yöresine hareket eden el-Melikü’z-Zâhir I. Baybars’ın ordusunda Hısnülekrâd Savaşı’na katıldı, elde edilen zaferin ardından Hama’ya döndü. 669 (1271) yılı sonlarında Dımaşk’a gitti. İbn Cemâa, arkadaşı Emîr Alemüddin ed-Düveydârî es-Sâlihî’nin aracılığı ile müderris olarak görevlendirildi (Yûsufî, s. 134). et-Tuĥfe Ǿale’l-Kâfiye adlı eserini 17 Zilkade 670’te (15 Haziran 1272) Âdiliyye Medresesi’nde tamamladığına bakarak ilk müderrislik görevine bu medresede başladığı söylenebilir (Abdülcevâd Halef, s. 184, 266-267). 670-673 (1272-1275) yıllarında Dımaşk’ta çeşitli âlimlerden fıkıh ve hadis dersleri aldı. 14 Zilhicce 672’de (21 Haziran 1274) tamamladığı Teźkiretü’s-sâmiǾ ve’l-mütekellim fî edebi’l-Ǿâlim ve’l-müteǾallim adlı eseriyle öğretim işinin ilmî metoda göre yürütülmesi gerektiğine dikkat çeken İbn Cemâa, Şâban 681’de (Kasım 1282) Kaymeriyye Medresesi müderrisliğine getirildi. Daha sonra kendisine Mescid-i Aksâ imam ve hatipliği verildi; Ramazan 687’de (Ekim 1288) Kudüs kadılığına tayin edilerek bu iki görevi birlikte yürüttü. Üç yıl sonra Vezir Şemseddin İbnü’s-Sel‘ûs tarafından Mısır kādılkudâtlığına getirilmesi üzerine Kahire’ye gitti ve 14 Ramazan 690’da (10 Eylül 1291) bu görevine başladı. Devlet adamları ve halk tarafından çok sevildiği için kendisine “şeyhüşşüyûh” unvanı verildi ve aynı zamanda Ezher Camii hatipliğiyle Sâlihiyye Medresesi müderrisliğine tayin edildi. Fakat 693 yılı başında (Aralık 1293) el-Melikü’l-Eşref Halîl b. Kalavun’un öldürülmesinden sonra kādılkudâtlık ve hatiplik görevlerinden alındı; Nâsıriyye ve Sâlihiyye medreselerindeki görevini ise zilhicce ayına (Kasım 1294) kadar sürdürdü. Bu yıl içinde Dımaşk kādılkudâtlığına getirildi; aynı zamanda Emeviyye Camii’nde hatiplik, Berrâniyye (Barâniyye), Nâsıriyye-i Cevvâniyye ve Büyük Âdiliyye medreselerinde müderrislik yaptı. Cemâziyelâhir 696’da (Nisan 1297) kādılkudâtlıktan alındıysa da 15 Şâban 699’da (6 Mayıs 1300) tekrar aynı göreve getirildi. Hatiplik ve müderrislik görevleri yanında, 19 Rebîülevvel 701’de (22 Kasım 1301) Dımaşk’taki Sümeysâtiyye Hankahı sûfîlerinin isteği üzerine buraya şeyhüşşüyûh olarak tayin edildi (İbn Kesîr, XIV, 425). 17 Safer 702’de (11 Ekim 1302), Takıyyüddin İbn Dakīkul‘îd’in vefatıyla boşalan Mısır kādılkudâtlığına davet edildi. 4 Rebîülevvel’de (27 Ekim) ikinci defa getirildiği bu görevi Saray Camii’nde hatiplik, Câmiu’l-Hâkim’de Şâfiîler’e müderrislik ve bir süre yaptığı şeyhüşşüyûhluk görevleriyle birlikte dokuz yıl yürüttü. Bir fetvasının yanlış anlaşılması sebebiyle Rebîülevvel 710’da (Ağustos 1310) bu görevlerden alındıysa da (a.g.e., XIV, 468) birkaç gün sonra Mısır kādılkudâtlığı yanında Nâsıriyye Medresesi müderrisliği, Kâmiliyye Dârülhadisi şeyhliği, Tolunoğlu Camii, Sâlihiyye ve Nâsıriyye medreseleri müderrisliğine getirildi.

Uzun öğretim hayatı boyunca pek çok öğrenci yetiştiren İbn Cemâa’nın talebeleri arasında İbn Kayyim el-Cevziyye, Zehebî, Alemüddin el-Birzâlî, Safedî, Ca‘fer b. Sa‘leb el-Üdfüvî, Bahâeddin İbn Akīl, Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, Tâceddin es-Sübkî, Ebû Hayyân el-Endelüsî gibi âlimlerle el-Melikü’n-Nâsır Muhammed b. Kalavun ve nâibi Argun gibi idareciler sayılabilir (Birzâlî, I, 16-17; Abdülcevâd Halef, s. 197-209). Resmî görevlerine 727 (1327) yılına kadar devam eden İbn Cemâa Cemâziyelevvel 727’de (Nisan 1327) emekli oldu, fakat Salâhiyye Medresesi müderrisliğine ömrünün sonuna kadar devam etti. 21 Cemâziyelevvel 733’te (7 Şubat 1333) vefat etti ve Karâfe Mezarlığı’nda İmam Şâfiî’nin kabri yakınına defnedildi.

İbn Cemâa ibadete düşkün, tevazu ve vakar sahibi, herkes tarafından sayılan, hoşgörülü ve sabırlı bir kimse idi. Yeniliklere ve ilmî gelişmelere açık olmakla beraber siyasî ve içtimaî hadiselerde daima hakkın üstünlüğünü gözetirdi. İbn Cemâa Moğol ve Haçlı saldırılarının, ayrıca küçük devletçiklerin birbirlerine olan düşmanlıklarının sürüp gittiği bir dönemde Mısır Memlükler Devleti’nin dokuz hükümdarının idaresini yakından gördü. Kabilesinin geniş nüfuzundan aldığı destekle dinî, fikrî ve içtimaî hareketlere yön veren şahsiyetlerden biri oldu. 707’de (1307) Hanbelî fakihi Takıyyüddin İbn Teymiyye’nin, 708’de (1308) sır kâtibi Alâeddin İbnü’l-Esîr el-Halebî’nin yargılanması da onun hizmet süresine rastlamaktadır (İbnü’d-Devâdârî, IX, 184-185; Abdülcevâd Halef, s. 165-175). İbn Cemâa’nın bu


yargılamadaki tarafsızlığı ve hakkın korunması hususundaki ciddi tutumu İbn Teymiyye tarafından takdirle anılmıştır (MecmûǾu fetâvâ, III, 234-247).

699 yılı başlarında (Ekim 1299) Suriye’de bulunan Moğol Hükümdarı Gāzân Han’ın büyük bir ordu ile Dımaşk’a saldıracağı haber alınınca onu bu işten vazgeçirmek için gönderilen, aralarında İbn Teymiyye, Zeynüddin el-Fârikī ve Kadı Necmeddin İbn Sasrâ’nın da yer aldığı âlimler ve halkın ileri gelenlerinden oluşan heyetin başında İbn Cemâa bulunuyordu (İbnü’d-Devâdârî, IX, 19; Makrîzî, I/3, s. 889). İbn Cemâa bu sırada halkın savaşa hazırlanmasına, âlimlerle öğrencilerin halkla birlikte askerlik öğrenmeleri için medreselerin birer eğitim merkezine dönüştürülmesine dair hüküm çıkarmış (İbn Kesîr, XIV, 420; Abdülcevâd Halef, s. 135-138), cihad ve askerlik konusunda yazdığı iki eseriyle önemli bir hizmet görmüş, valilerin ve kumandanların düşman karşısında birleşmelerini sağlamıştır. Ayrıca eğitim ve öğretimle buna dair kurumların bir sisteme kavuşturulması için çeşitli çalışmalar yapmış ve bu konuda bir de eser yazmıştır.

İbn Cemâa’nın şairlik yönü de bulunduğu ve bazı eserlerini manzum olarak yazdığı bilinmektedir. İlmî, hikemî manzumeleriyle medih ve gazel türündeki şiirleri oğlu İzzeddin İbn Cemâa’nın Münteħabü Nüzheti’l-elibbâǿ fîmâ yürvâ Ǿani’l-üdebâǿ adlı eserinde, ayrıca öğrencilerinden Safedî ve Tâceddin es-Sübkî ile tarihçi Ebü’l-Fidâ, İbn Tağrîberdî ve Dâvûdî’nin eserlerinde nakledilmiş olup bunları bir araya getirmeye çalışan Abdülcevâd Halef sayılarının 300 beyte yaklaştığını söylemektedir (el-Ķāđî Bedrüddîn İbn CemâǾa, s. 380-407).

Eserleri. A) Kur’an İlimleri. 1. et-Tibyân fî (li-)mübhemâti’l-Ķurǿân. Kur’ân-ı Kerîm’de çeşitli şekillerde işaret edilmekle beraber adları belirtilmemiş kişilerle varlıkları naklî kaynaklardan araştırarak tanıtan eser (Keşfü’ž-žunûn, I, 341, 422; II, 1583; Îżâĥu’l-meknûn, I, 224) 685’te (1286) telif edilmiş olup bir nüshası Meşhed’de (Medresetü Fâzılhân) bulunmaktadır (Âgā Büzürg-i Tahrânî, s. 26, 27). 2. Ġurerü’t-Tibyân fî men lem yüsemme fi’l-Ķurǿân. et-Tibyân’ın muhtasarı olan eseri Abdülcevâd Halef, Madrid Escurial Library ve Ârif Hikmet Kütüphanesi’nde bulunan iki nüshasını esas alarak yayımlamıştır (Dımaşk 1410/1990). Eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Lâleli, nr. 256/1) Ġurerü’t-Tibyân li-mübhemâti’l-Ķurǿân adıyla kayıtlı, müellifin talebelerinden Muhammed b. Muhammed b. Yûsuf b. Abdülvehhâb el-Hazrecî tarafından 28 Zilhicce 702’de (13 Ağustos 1303) Kahire’de Sâlihiyye Medresesi’nde müellif nüshasından istinsah edildikten sonra kendisine okunmuş bir nüshası daha vardır. Ġurerü’t-Tibyân üzerinde Muhammed b. Sâlih el-Fevzân tarafından yüksek lisans çalışması yapılmış (Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye), eser ayrıca Safvân Adnân Dâvûdî tarafından neşredilmiştir (Cidde, ts. [Dârü’l-kıble]). 3. Keşfü’l-meǾânî Ǿani (fi)’l-müteşâbih mine’l-meŝânî. Kur’ân-ı Kerîm’de lafzen birbirine benzeyen ve mükerrer olan kelime ve cümlelerin anlam bakımından farklılıklarını ve bu benzerliğin edebî inceliklerini ele alan eser üzerinde Abdülvehhâb b. Abdürrezzâk Sultan tarafından yüksek lisans çalışması yapılmış (1405, Riyad Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye), Abdülcevâd Halef de eseri tahkik ederek yayımlamıştır (Kahire 1410/1990). 4. el-Fevâǿidü’l-lâǿiĥa min sûreti’l-Fâtiĥa. Bir nüshası Hollanda’da Leiden Üniversitesi Kütüphanesi’nde (nr. 1526/5, vr. 94a-102a) bulunmaktadır (Hoorhoeve, s. 81; el-Fihrisü’ş-şâmil, I, 373). 5. el-Muķtaś fî fevâǿidi tekrâri’l-ķıśaś (Keşfü’ž-žunûn, II, 1793; Îżâĥu’l-meknûn, II, 547).

B) Hadis. 1. el-Menhelü’r-revî fî Ǿulûmi’l-ĥadîŝi’n-nebevî. İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’nin ǾUlûmü’l-ĥadîŝ’inin ilk muhtasarlarından olup önemli açıklama, düzeltme ve ilâveler yapılarak bir mukaddime ve dört kısım halinde düzenlenen eser 18 Şâban 687’de (17 Eylül 1288) Dımaşk’ta tamamlanmıştır. Muhyiddin Abdurrahman Ramazan tarafından tahkik edilen eser önce Küveyt’te (MMMA, XXI/1 [1395/1975], s. 29-116; XXI/2, s. 196-255), daha sonra Dımaşk (1406/1986) ve Beyrut’ta (1990) yayımlanmıştır. Brockelmann’ın Muħtaśaru aķśa’l-emel ve’ş-şevķ fî Ǿulûmi ĥadîŝi’r-Resûl adıyla kaydettiği eser de (GAL, II, 74; Abdülcevâd Halef, s. 253) bu kitaptır (Hâlid b. Îsâ el-Belevî, I, 258). el-Menhelü’r-revî’yi müellifin torunu İbn Cemâa Muhammed b. Ebû Bekir el-Menhecü’s-sevî fî şerĥi’l-Menheli’r-revî adıyla şerhetmiştir (Keşfü’ž-žunûn, II, 1784; Kettânî, s. 214-215). 2. el-İǾlâm bi-eĥâdîŝi’l-aĥkâm. Eserde, Buhârî ve Müslim’in el-CâmiǾu’ś-śaĥîĥ’lerindeki ahkâm hadisleri seçilerek Şâfiî fıkhının önemli kitaplarından Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh’inin konu başlıklarına göre düzenlenmiştir. Kaynaklarda adından söz edilmeyen eserin Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan tek nüshası (Esad Efendi, nr. 271/1), muhtemelen yazarın öğrencilerinden olan Mûsâ b. Sinân b. Mes‘ûd b. Şibl b. Mahmûd el-Ca‘ferî tarafından 10 Rebîülevvel 725’te (24 Şubat 1325) istinsah edilmiştir. 3. Muħtaśaru Śaĥîĥi’l-Buħârî. et-Tenķīĥ min eĥâdîŝi CâmiǾi’ś-śaĥîĥ adıyla da anılan (İzzeddin İbn Cemâa, Fehrese, vr. 9b). Eserdeki hadisler tekrarlar ayıklanıp senedler çıkarılmak suretiyle fıkıh konularına göre düzenlenmiştir. İbn Cemâa’nın hayatına dair kaynaklarda zikredilmeyen eserin Dublin Chester Beatty’de bulunan (Arberry, nr. 5042) nüshası esas alınarak Ali Hüseyin el-Bevvâb tarafından yayımlanmıştır (Riyad 1412/1992). 4. Münâsebâtü terâcimi’l-Buħârî li-eĥâdîŝi’l-ebvâb. Śaĥîĥ-i Buħârî’deki konu başlıkları ile bu başlıklar altında yer alan hadisler arasındaki münasebeti açıklayan eser Ali b. Abdullah ez-Zeyn tarafından yüksek lisans tezi olarak tahkik edilmiş (Riyad 1404/1984) ve Muhammed İshak İbrâhim es-Selefî tarafından çeşitli notlarla birlikte Münâsebâtü terâcimi’l-Buħârî adıyla yayımlanmıştır (Bombay 1404/1984). 5. el-Fevâǿidü’l-ġarîzetü’l-müstenbaŧa min ĥadîŝi Berîre. el-Fevâǿidü’l-ġarîze fî eĥâdîŝi Berîre adıyla da kaydedilen (Ebü’l-Yümn el-Uleymî, s. 480) eserde, Hz. Âişe’nin âzatlı câriyesi Berîre’nin hürriyetine kavuştuktan sonra kocasından ayrılması hadisesinin (bk. BERÎRE) 300 kadar dinî hükmün elde edilmesine imkân verdiği belirtilmektedir. Bağdatlı İsmâil Paşa eserin bir nüshasının Zeytûne Kütüphanesi’nde bulunduğunu belirtmiş (Îżâĥu’l-meknûn, II, 208), Ziriklî de Dımaşk’taki el-Mektebetü’l-Arabiyye’de eserin bir kısmının mevcut olduğunu kaydetmiştir (el-AǾlâm, V, 298). 6. el-ErbaǾûne ĥadîŝen tüsâǾiyye (el-ErbaǾûne’t-tüsâǾiyyetü’l-isnâd). Hz. Peygamber’den müellife kadar dokuz râviden oluşan bir senedle gelen eserdeki kırk hadis (Safedî, AǾyânü’l-Ǿaśr, IV, 209) on üç şeyhten rivayet edilmiştir. Bir nüshası Berlin’de bulunan (Ahlwardt, II, 274; Brockelmann, GAL, II, 89) eseri Abdülcevâd Halef yayımlamıştır (el-Ķāđî Bedrüddîn İbn CemâǾa, s. 253).

C) Fıkıh. 1. Tenķīĥu’l-münâžara fî taśĥîĥi’l-muħâbere. Müellif, el-Melikü’n-Nâsır’ın


isteğiyle 704 (1304) yılında yazdığı bu eserinde İslâm hukukunda ziraat ortaklığı konusunu ele almıştır. Biri müellif hattıyla bir mecmua içinde Madrid Escurial Library’de (nr. 1598/2), diğeri Dublin Chester Beatty’de (nr. 4577) olmak üzere iki nüshası bulunan (Derenbourg, III, 151; Arberry, nr. 4577) eser üzerinde Mahmûd Abdullah Pencap Üniversitesi’nde yüksek lisans çalışması yapmıştır (Abdülcevâd Halef, s. 257; Bedreddin İbn Cemâa, Keşfü’l-meǾânî, neşredenin girişi, s. 38). 2. el-ǾUmde fi’l-aĥkâm. Sehâvî’nin zikrettiği eserin (eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, I, 59) günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir. 3. Keşfü’l-ġumme fî aĥkâmi ehli’ź-źimme (Ebü’l-Yümn el-Uleymî, s. 480-481; Îżâĥu’l-meknûn, II, 362). Dâvûdî’nin Kitâb fi’l-kenâǿis ve aĥkâmihâ adıyla kaydettiği eser de (Ŧabaķātü’l-müfessirîn, II, 49) aynı kitap olmalıdır (Taĥrîrü’l-aĥkâm, neşredenin girişi, s. 19). 4. Ĥüccetü’s-sülûk fî mühâdâti’l-mülûk (Ebü’l-Yümn el-Uleymî, s. 480; Îżâĥu’l-meknûn, I, 393). Devlet başkanı, vali ve ordu kumandanlarına verilen veya onların yabancı devlet adamlarına verdikleri hediyelerin hükmüne dairdir (eserin telifine sebep olan olay ve İbn Cemâa’nın konuyla ilgili görüşü için bk. Necmeddin İbrâhim b. Ali et-Tarsûsî, s. 113-114). 5. el-Mesâlik fî Ǿilmi’l-menâsik (Menâsikü’l-ĥac). İzzeddin İbn Cemâa (Hidâyetü’s-sâlik, I, 192), Dâvûdî (II, 49) ve Kâtib Çelebi (Keşfü’ž-žunûn, II, 1663) tarafından hakkında bilgi verilen eserin günümüze gelip gelmediği bilinmemektedir (Abdülcevâd Halef, s. 255-256). Altı defa hacca giden İbn Cemâa’dan (Safedî, AǾyânü’l-Ǿaśr, IV, 211) 713 (1314) yılında arefe vakfesinde yaptığı dua ayrıca nakledilmiştir (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 1800/8). 6. eŧ-ŦâǾa fî fażîleti śalâti’l-cemâǾa (Ebü’l-Yümn Uleymî, s. 480; Îżâĥu’l-meknûn, II, 76).

D) Kelâm. Îżâĥu’d-delîl fî ķatǾi ĥuceci ehli’t-taǾŧîl. Eserin mukaddimesinde, Kur’an ve Sünnet’te anlam yönünden müteşâbih olan hususlarla ilgili olarak te’vil taraftarları ile Selefîler’in görüşleri belirtildikten sonra Allah’ın sıfatları konusundaki otuz âyetle otuz bir hadis Ehl-i sünnet anlayışına göre açıklanmış, din aleyhtarları ile bid‘at mezheplerinin görüşleri çürütülmüştür. Kitap, Vehbî Süleyman Gāvecî el-Elbânî tarafından uzunca bir giriş ve geniş notlarla yayımlanmıştır (Kahire 1410/1990). Çeşitli kaynaklarda er-Red Ǿale’l-müşebbihe fî ķavlihî teǾâlâ. er-Raĥmânü Ǿale’l-Ǿarşi’stevâ ve et-Tenzîh fî ibŧâli ĥuceci’t-teşbîh adıyla kaydedilen (İzzeddin İbn Cemâa, Fehrese, vr. 9b; Keşfü’ž-žunûn, I, 839; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 148) eserler de aynı kitap olmalıdır (Abdülcevâd Halef, s. 258-259).

E) Siyaset ve Askerlik. 1. Taĥrîrü’l-aĥkâm fî tedbîri ehli(milleti, ceyşi)’l-İslâm. On yedi bölümden meydana gelen eserde İslâm toplumunda yönetim, kanun hâkimiyeti, ordu ve askerlik düzeni, devletin gelir kaynakları ve harcamaları, cihad, savaş hukuku, azınlıklarla ilgili dinî hükümler vb. konular ele alınmıştır. el-Melikü’l-Eşref Halîl için yazıldığı sanılan kitap (Brockelmann, GAL, II, 89), İslâm’ın siyasî düşüncesini yenileme çabası yanında zamanındaki yönetim biçimleri hakkında değerlendirme yapması bakımından da büyük öneme sahiptir. Hans Kofler tarafından Almanca çevirisiyle birlikte yayımlanan eseri (Islamica, VI [1934], s. 349-414; VII [1935], s. 1-64, Almanca çevirisi 31 sayfa) ayrıca Fuâd Abdülmün‘im Ahmed neşretmiştir (Devha [Katar] 1985, 1988). İbn Cemâa’nın bu eseriyle İbn Teymiyye’nin es-Siyâsetü’ş-şerǾiyye’si arasında ortak noktalar bulunmakta olup Ann K. S. Lambton State and Government in Medieval Islam adlı eserinin dokuzuncu bölümünde bu iki âlime göre halifenin hal‘edilmesi konusunu ele almıştır. 2. Müstenedü’l-ecnâd fî âlâti’l-cihâd. İdarecilere itaat, cihad, askerlik, savaş taktikleri, orduya destek verme gibi konuları otuz bölümde ele alan eseri Üsâme Nâsır en-Nakşibendî tarafından yayımlamıştır (Bağdad 1983). Eserin bu neşirde dikkate alınmayan iki nüshası Süleymaniye (Fâtih, nr. 5455/1) ve İstanbul Üniversitesi (AY, nr. 5832, 23 varak) kütüphanelerinde bulunmaktadır. 3. Tecnîdü’l-ecnâd ve cihâtü ehli’l-cihâd. Müellife ait Taĥrîrü’l-aĥkâm’ın birinci, altıncı, yedinci, sekizinci ve dokuzuncu bölümlerinin yeniden ele alındığı, el-Melikü’l-Eşref için telif edilmiş bir çalışma olup Üsâme Nâsır en-Nakşibendî tarafından tek nüshasına dayanılarak Muħtaśar fî fażli’l-cihâd adıyla ve bir önceki eserle birlikte (s. 99-143) yayımlanmıştır (Bağdat 1983). Abdülcevâd Halef’in de neşrettiği eserin (Kahire 1994) Süleymaniye (Fâtih, nr. 5455/2; Ayasofya, nr. 3124/1) ve Berlin Kraliyet (Ahlwardt, V, 115) kütüphanelerindeki nüshalarında eksik olan devlet divanlarıyla ilgili beşinci bölümü Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki diğer bir nüshada (Ayasofya, nr. 2954/3) yer almaktadır.

F) Eğitim ve Öğretim. Teźkiretü’s-sâmiǾ ve’l-mütekellim fî edebi’l-Ǿâlim ve’l-müteǾallim. İbn Cemâa, beş bölüm halinde düzenlediği eserde eğitim felsefesi ve ilimamel münasebeti, öğrenciöğretmen ilişkileri, kitaplar ve kütüphanelerden faydalanma yolları, medreselerde ve öğrenci yurtlarındaki düzeni ele almıştır. 14 Zilhicce 672’de (21 Haziran 1274) tamamlanan eser, dönemin eğitim ve öğretim anlayışını yansıtması bakımından önemli bir kaynaktır. Semhûdî, Cevâhirü’l-Ǿıķdeyn fî fażli’ş-şerefeyn adlı çalışmasında kitabın ilk dört bölümünü büyük ölçüde iktibas etmiştir. ed-Dürrü’l-fâħir fî şerĥi Ǿuķūdi’l-cevâhir adlı müellifi meçhul eserde de büyük ölçüde ondan istifade edilmiştir (Ahlwardt, I, 41). Teźkiretü’s-sâmiǾ, Seyyid Muhammed Hâşim en-Nedvî tarafından geniş notlar ilâvesiyle neşredilmiştir (Haydarâbâd 1353/1934; Beyrut 1974; Riyad 1985; Amman 1419/1998). Abdülemîr Şemseddin, el-Meźhebü’t-terbevî Ǿinde İbn CemâǾa: Teźkiretü’s-sâmiǾ ve’l-mütekellim fî âdâbi’l-Ǿâlim ve’l-müteǾallim adlı çalışmasında (Beyrut 1984) İbn Cemâa’nın “kanunî terbiye nazariyesi”nin Gazzâlî’den sonraki en önemli temsilcisi olduğunu söyleyerek eserinin tam metnini yayımlamış, bu çalışma el-Fikrü’t-terbevî Ǿinde İbn CemâǾa adıyla yeniden neşredilmiştir (Beyrut 1990). Hasan İbrâhim Abdül‘âl, Fennü’t-taǾlîm Ǿinde Bedriddîn İbn CemâǾa (639-733) kemâ yebdû fî kitâbihî: Teźkiretü’s-sâmiǾ ve’l-mütekellim fî edebi’l-Ǿâlim ve’l-müteǾallim adlı eserinde (Riyad 1405/1985) İbn Cemâa’nın pedagojiye hizmetini incelemiş, bu eser Min aǾlâmi’t-terbiyeti’l-ǾArabiyyeti’l-İslâmiyye, III: el-Fikrü’t-terbevî Ǿinde Bedriddîn İbn CemâǾa başlığıyla da neşredilmiştir (Riyad 1409/1988). Muhammed Şevki Aydın, Teźkiretü’s-sâmiǾi Türkçe’ye çevirerek İslâm Geleneğinde Öğretmen-Öğrenci: Eğitim-Öğretim Âdâbı adıyla yayımlamıştır (İstanbul 1998; Aydın’ın “İbn Cemâ‘a’ya Göre Öğretmenin Görev ve Nitelikleri” başlıklı makalesi için bk. Erciyes Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sy. 8 [Kayseri 1992], s. 213-228). M. Faruk Bayraktar da eser üzerinde pedagojik bir değerlendirme yapmıştır (İbn Cemâ‘a’dan Öğretmen ve Öğrencilere Öğütler, İstanbul 1997). Ayrıca Ramazan Buyrukçu’nun


eserle ilgili bir makalesi bulunmaktadır (“İbn Cemâa’nın Eğitimle İlgili Görüşlerine Pedagojik Yaklaşımlar”, EAÜİFD, sy. 13 [Erzurum 1997], s. 247-267).

G) Tarih. 1. Nûrü’r-ravż. Abdurrahman b. Abdullah es-Süheylî’nin Sîretü İbn Hişâm şerhi olan er-Ravżü’l-ünüf adlı eserinin muhtasarı olup bir nüshası Leknev’de Mümtâzü’l-ulemâ Seyyid Muhammed Takī Kütüphanesi’nde (Hadîsü Ehli’s-sünne ve’l-cemâa, nr. 75), bu nüshanın mikrofilmi de Kahire’deki Ma‘hedü’l-mahtûtâti’l-Arabiyye’de (film, nr. 3076) bulunmaktadır (Abdülcevâd Halef, s. 264-265). İbn Cemâa’ya nisbet edilen el-Muħtaśarü’l-kebîr fi’s-sîreti’n-nebeviyye ise oğlu İzzeddin İbn Cemâa’ya aittir. 2. Urcûze fi’l-ħulefâǿ. Hz. Ebû Bekir’den kendi döneminde Mısır’da Abbâsî Halifesi Müstekfî-Billâh’a kadar olan halifeleri yetmiş iki beyitte ele alan bu kaside Kahire’de bulunan bir mecmua içinde zamanımıza ulaşmıştır (Dârü’l-kütüb, Tal‘at, Tarih, nr. 1836, vr. 38-40). 3. Urcûze fî ķuđâti’ş-Şâm. Başlangıçtan İbn Cemâa’ya kadarki Şam kadıları hakkında doksan bir beyitlik bu kaside de aynı mecmua içinde yer almaktadır (vr. 36-38). 4. Meşyeħa. İbn Cemâa’nın bu adla üç eser kaleme aldığı bilinmektedir. Öğrencisi Alemüddin el-Birzâlî tarafından İbn Cemâa’nın hocaları hakkında kendisinden alınan bilgilerin isimlere göre alfabetik şekilde düzenlenmesiyle meydana gelen Meşyeħatü Ķāđi’l-ķuđât İbn CemâǾa Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir’in tahkikiyle yayımlanmıştır (I-II, Beyrut 1408/1988). Oğlu İzzeddin İbn Cemâa’nın rivayet ettiği Meşyeħa (Rûdânî, s. 376; Abdülhay el-Kettânî, II, 639) ile öğrencisi Mi‘şerânî’nin İbn Cemâa için tahrîc ettiği Meşyeħa’nın (a.g.e., II, 639) nüshasına ise henüz rastlanmamıştır. Vâdîâşî, İbn Cemâa’nın Emevî ve Abbâsîler’e dair muhtasar bir tarihi olduğunu haber vermektedir (Bernâmec, s. 294).

H) Diğer Eserleri. 1. et-Tuĥfe Ǿale’l-Kâfiye. Cemâleddin İbnü’l-Hâcib’in el-Kâfiye fi’n-naĥv’inin şerhidir. İbn Cemâa’nın Dımaşk’taki Âdiliyye Medresesi’nde 17 Zilkade 670 (15 Haziran 1272) tarihinde tamamladığı eserin Beyazıt Devlet (nr. 647/5), İstanbul Üniversitesi (AY, nr. 1367/1) ve Süleymaniye (Lâleli, nr. 3153/3) kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır. Muhammed Abdünnebî Abdülmecîd eseri Şerĥu’l-Kâfiye li’bni’l-Ĥâcib adıyla yayımlamıştır (Kahire 1407/1987). 2. Muķaddime fi’n-naĥv (a.g.e., s. 47, 294). 3. Risâle fi’l-usŧurlâb (Abdülcevâd Halef, s. 271-272). 4. Dîvânü’l-ħuŧab. Müellifin öğrencisi İbn Kesîr (el-Bidâye, XIV, 583), hocasının minber ve kürsülerde yaptığı konuşmaların bu kitapta bir araya getirildiğini söylemektedir.

İbn Cemâa’nın hayatı ve eserleri hakkında yapılan çalışmaların en önemlisi Abdülcevâd Halef tarafından gerçekleştirilmiş olup eser el-Ķāđî Bedrüddîn İbn CemâǾa: Ĥayâtühû ve âŝâruh adıyla yayımlanmıştır (Mansûre 1408/1988).

BİBLİYOGRAFYA:

Bedreddin İbn Cemâa, Keşfü’l-meǾânî fi’l-müteşâbih mine’l-meŝânî (nşr. Abdülcevâd Halef), Kahire 1410/1990, neşredenin girişi, s. 5-73; a.mlf., Taĥrîrü’l-aĥkâm fî tedbîri ehli’l-İslâm (nşr. Fuâd Abdülmün‘im Ahmed), Devha 1408/1988, neşredenin girişi, s. 7-38; İbn Mâlik et-Tâî, İkmâlü’l-İǾlâm bi-teŝlîŝi’l-kelâm (nşr. Sa‘d b. Hamdân el-Gāmidî), Cidde 1404/1984, neşredenin girişi, I, 20-21; İbn Teymiyye, MecmûǾu fetâvâ, III, 234-247; Ebü’l-Fidâ, el-Muħtaśar, II, 462; İbnü’d-Devâdârî, ed-Dürrü’l-fâħir fî sîreti’l-Meliki’n-Nâśır (nşr. H. R. Roemer), Kahire 1379/1960, IX, 19, 184-185, 322; Birzâlî, Meşyaħatü Ķāđi’l-ķuđât İbn CemâǾa (nşr. Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir), Beyrut 1408/1988, I, 16-17, 96-97, 139, 190, 197, 211, 237, 286, 294, 314, 391, 435, 550; II, 556, ayrıca bk. tür.yer.; Zehebî, el-MuǾcemü’l-kebîr (nşr. Muhammed Habîb el-Hîle), Tâif 1988, II, 130-131; a.mlf., MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), III, 1112, 1317; Vâdîâşî, Bernâmec (nşr. Muhammed Habîb el-Hîle), Tunus 1401/1981, s. 46-47, 153, 186, 190-191, 259, 273, 275, 294; İbnü’l-Verdî, Tetimmetü’l-Muħtaśar fî aħbâri’l-beşer (nşr. Ahmed Rif‘at el-Bedrâvî), Beyrut 1389/1970, II, 428-429; Necmeddin İbrâhim b. Ali et-Tarsûsî, Tuĥfetü’t-Türk fî mâ yecibü en yuǾmele fi’l-mülk (nşr. Rıdvân es-Seyyid), Beyrut 1413/1992, s. 113-114; Yûsufî, Nüzhetü’n-nâžır fî sîreti’l-Meliki’n-Nâśır (nşr. Ahmed Hutayt), Beyrut 1406/1986, s. 133-135; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, III, 297-298; Safedî, el-Vâfî, II, 18-19; a.mlf., AǾyânü’l-Ǿaśr (nşr. Ali Ebû Zeyd v.dğr.), Dımaşk 1418/1998, IV, 208-213; a.mlf., Nektü’l-himyân (nşr. Ahmed Zekî Bek), Kahire 1329/1911, s. 235-236; Ebü’l-Mehâsin el-Hüseynî, eź-Źeyl (Zehebî, el-Ǿİber içinde), IV, 96; İzzeddin İbn Cemâa, Hidâyetü’s-sâlik ile’l-meźâhibi’l-erbaǾa fi’l-menâsik (nşr. Nûreddin Itr), Beyrut 1414/1994, I, 192; a.mlf., Fehrese, Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 535, vr. 9a-10a; Yâfiî, Mirǿâtü’l-cenân, IV, 287-288; İbn Battûta, er-Riĥle (nşr. Abdülhâdî et-Tâzî), Rabat 1417/1997, I, 216; Sübkî, Ŧabaķāt (Tanâhî), VIII, 115; IX, 139-146; İsnevî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, I, 386-387; İbn Kesîr, el-Bidâye, XIII, 245, 247, 254, 301, 310, 316-317, 359, 370; XIV, 420, 425, 429, 468, 583; İbn Habîb el-Halebî, Teźkiretü’n-nebîh fî eyyâmi’l-Manśûr ve benîh (nşr. Muhammed Muhammed Emîn - Saîd Abdülfettâh Âşûr), Kahire 1982, II, 236; Hâlid b. Îsâ el-Belevî, Tâcü’l-mefriķ (nşr. Hasan es-Sâih), Muhammediye, ts. (İhyâü’t-türâsi’l-İslâmî), I, 258; Fâsî, Źeylü’t-Taķyîd li-maǾrifeti ruvâti’s-sünen ve’l-mesânid (nşr. M. Sâlih b. Abdülazîz), Mekke 1411/1990, I, 153-155; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-nihâye, II, 182; Makrîzî, es-Sülûk (Ziyâde), I/3, s. 889; II/2, s. 363; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, II, 280-282; İbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 280-283; a.mlf., Źeylü’d-Düreri’l-kâmine (nşr. Adnân Dervîş), Kahire 1412/1992, s. 71, 175; Takıyyüddin İbn Fehd, Laĥžü’l-elhâž (Źeylü Teźkireti’l-ĥuffâž li’ź-Źehebî içinde), Haydarâbâd 1376/1956, s. 107-109; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, VIII, 123; IX, 298-299; a.mlf., el-Menhelü’ś-śâfî, I, 48-49; VII, 96; a.mlf., ed-Delîlü’ş-Şâfî Ǿale’l-Menheli’ś-śâfî (nşr. Fehîm M. Şeltût), Kahire, ts. (Mektebetü’l-Hancî), II, 578-579; Sehâvî, eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, I, 59; Süyûtî, Ĥüsnü’l-muĥâđara, I, 425; a.mlf., el-İtķān (Ebü’l-Fazl), III, 339; IV, 79; Semhûdî, Cevâhirü’l-Ǿiķdeyn (nşr. Mûsâ el-Alîlî), Bağdad 1405/1984, s. 251; Nuaymî, ed-Dâris fî târîħi’l-medâris (nşr. Ca‘fer el-Hasenî), Kahire 1988, I, 34, 132, 196, 210, 281, 364, 422-423, 443-444, 461, 545; Ebü’l-Yümn el-Uleymî, el-Ünsü’l-celîl bi-târîħi’l-Ķuds ve’l-Ħalîl, Kahire 1866, s. 480-481; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, II, 48-50; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, II, 225, 228; Keşfü’ž-žunûn, I, 341, 405-406, 422, 839; II, 1495, 1583, 1663, 1784, 1793; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VIII, 184-186; Rûdânî, Śılatü’l-ħalef bi-mevśûli’s-selef (nşr. Muhammed Haccî), Beyrut 1408/1988, s. 72, 376; Ahlwardt, Verzeichnis, I, 41, 52; II, 274; V, 115; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 148; Îżâĥu’l-meknûn, I, 155, 224, 229, 231, 393; II, 76, 145, 208, 209, 362, 478, 547; Kettânî, er-Risâletü’l-müsteŧrafe, s. 214-215; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, II, 639; H. Derenbourg, Les manuscripts arabes de l’Escurial, Paris 1928, III, 151-152; Brockelmann, GAL, I, 441; II, 74, 89-90; Suppl., I, 611; II, 80-81; Fuâd Seyyid, Fihrisü maħŧûŧâti Dâri’l-kütübi’l-Mıśriyye, Kahire 1956, I, 33; Âgā Büzürg-i Tahrânî, Źeylü Keşfi’ž-žunûn (nşr. Mehdî Hasan el-Mûsevî, Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II içinde), Tahran 1387/1967, s. 26-27; Sarton, Introduction, III, 997-998; Selâhaddin el-Müneccid, MuǾcemü’l - müǿerriħîne’d - Dımaşķıyyîn, Beyrut 1398/1978, s. 140-141; P. Hoorhoeve, Codices Manuscripti: VII-Handlist of Arabic Manuscripts in The Library of The University of Leiden, Leiden 1980, s. 81; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), V, 297-298; A. K. S. Lambton, State and Government in Medieval Islam, Oxford 1985, s. 138-151; el-Fihrisü’ş-şâmil: ǾUlûmü’l-Ķurǿân, Amman 1406/1986, I, 373; Abdülcevâd Halef, el-Ķāđî Bedrüddîn İbn CemâǾa: Ĥayâtühû ve âŝâruh, Mansûre 1408/1988; A. J. Arberry, Fihrisü’l - maħŧûŧâti’l - ǾArabiyye fî Mektebeti Chester Beatty (trc. Mahmûd Şâkir Saîd), Amman 1993, nr. 4577, 4850, 5042, 5073, 5220; Ramazan Şeşen, Muħtârât mine’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyyeti’n-nâdire fî mektebâti Türkiyâ, İstanbul 1997, s. 32-34; Kemal S. Salibi, “The Banū JamāǾa”, St.I, IX (1958), s. 97-109; a.mlf., “Ibn ҒјamāǾa”, EI² (İng.), III, 748-749; Saleh K. Hamarneh, “The Banū JamāǾah, A Family of Scholars in Medieval Jerusalem”, HI, XVIII (1995), s. 5-31; “İbn CemâǾa”, DMİ, I, 121-122; T. H. Weir, “İbn Cemâa”, İA, V/2, s. 719; Ali Refîî, “İbn CemâǾa”, DMBİ, III, 245-247; Ali Ahmed es-Sâlûs, “İbn CemâǾa”, MevsûǾatü’l-ĥađâreti’l-İslâmiyye, Amman 1993, I, 216-217.

Cemil Akpınar