İBN DİHYE el-KELBÎ

(ابن دحية الكلبيّ)

Ebü’l-Hattâb (Ebü’l-Fazl) Mecdüddîn Ömer b. el-Hasen b. Alî b. Muhammed b. Ferh el-Kelbî el-Belensî ed-Dânî (ö. 633/1235)

Endülüslü muhaddis, tarihçi ve edip.

1 Zilkade 544’te (2 Mart 1150) Belensiye (Valencia) veya Dâniye’de (Denia) dünyaya geldi. Doğum tarihiyle ilgili olarak 542’den (1147) 548’e (1153) kadar farklı rivayetler de mevcuttur. Büyük dedesi Muhammed el-Cümeyyil’e nisbetle İbnü’l-Cümeyyil diye de bilinir. Kendisinin verdiği bilgiye göre nesebi, baba tarafından Hz. Peygamber’in Herakleios’a elçi olarak gönderdiği sahâbî Dihye b. Halîfe el-Kelbî’ye, anne tarafından ise Hz. Hüseyin’e dayanmaktadır. Bundan dolayı kendisini “Zü’n-nesebeyn (Zü’n-nisbeteyn), İbn Dihye ve’l-Hüseyn, Zü’n-nisbeteyn beyne Dihye ve’l-Hüseyn” şeklinde tanıtırdı. Ancak bazı müellifler, Dihye’nin çocuk sahibi olmadığını ileri sürerek onun nesebini bu sahâbîye dayandırmasını doğru bulmamaktadır. Buna karşılık bir kısım tarihçiler, Dihye’nin soyunun devam ettiğini ve Emevî Halifesi III. Yezîd’in Irak valiliğine onun ahfadından Abdülazîz b. Hârûn’u tayin ettiğini (Taberî, VII, 270) belirterek bu görüşü reddederler.

İbn Dihye tahsil hayatına Belensiye’de başladı; daha sonraki çalışmalarını özellikle hadis alanında yoğunlaştırdı. Endülüs ve Mağrib’in ilim merkezlerini dolaşarak çok sayıda âlimden faydalandı. Hocaları arasında İbn Beşküvâl, İbn Hayr ve İbn Medâ gibi meşhur âlimler vardır. Çok kuvvetli bir hâfızaya sahip olmasına rağmen gördüğü ve duyduğu her şeyi yazarak kayıt altına almayı ihmal etmezdi. İki defa Dâniye kadılığını üstlendiyse de hoş görülmeyen bir tutumundan dolayı bu görevden azledildi. Hadis hâfızı olan İbn Dihye 595’te (1199) Tunus’ta Śaĥîĥ-i Müslim’i şerhederek okuttu. Ardından hac farîzasını eda etmek amacıyla Mekke’ye gitti. Daha sonra hadis bilgisini genişletmek ve dönemin meşhur muhaddisleriyle görüşmek üzere Mısır, Şam, Irak ve Horasan’a seyahatlerde bulundu.

Bir süre sonra döndüğü Mısır’da Eyyûbî Sultanı el-Melikü’l-Âdil (1200-1218) tarafından, el-Melikü’l-Kâmil unvanıyla tahta geçecek olan oğlu Muhammed’i yetiştirmesi için görevlendirildi. Böylece Eyyûbî sarayında çok önemli bir yer edinmiş oldu. el-Melikü’l-Kâmil sultan olduğunda itibarı daha da arttı; nitekim sultan onun için Kahire’de bir dârülhadis (Dârü’l-hadîsi’l-Kâmiliyye) inşa ettirdi ve idaresini ona verdi. Ancak el-Melikü’l-Kâmil hadis naklinde titiz davranmaması, asılsız şeyleri rivayet etmeye başlaması sebebiyle onu dârülhadisteki görevinden daha sonra azletti. İbn Dihye hadis yanında fıkıh, eyyâmü’l-Arab, şiir, nahiv ve lugat sahasında da meşhur bir âlim ve aynı zamanda hattattı. 14 Rebîülevvel 633’te (27 Kasım 1235) Kahire’de vefat etti.

İbn Dihye daha çok Doğulu âlimler ve münekkitler tarafından hadis uydurmak, tedlîs yapmak, asılsız şeyleri gerçekmiş gibi söylemek, hadis imamlarına dil uzatmakla itham edilmiştir. Bu tenkitlerin çekememezlikten ve onun Zâhirî mezhebine mensup oluşundan kaynaklandığı da söylenmiştir. Nitekim Makkarî gibi Endülüslü âlimler İbn Dihye’nin kendisini tenkit edenlerden daha üstün olduğunu söylerler.

Eserleri. 1. el-Muŧrib fî eşǾâri ehli’l-Maġrib. Müellifin Sultan el-Melikü’l-Kâmil’in isteği üzerine kaleme aldığı bu antolojide Endülüslü ve Kuzey Afrikalı şairlere, bunların seçme şiirlerine, edebî tenkitlere ve lisanla alâkalı şerhlere yer verilmiştir. Kitapta yer alan bilgilerden ve bazı ifadelerden, onun Endülüslü olmakla iftihar ettiği ve Mağribli edipleri küçük gören özellikle Iraklı edipleri tenkit ederek Endülüslü şairlerin onlardan daha üstün olduğunu ispatlamaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Eser İbrâhim el-Ebyârî, H. Abdülmecîd, Ahmed Bedevî (Kahire 1954) ve Mustafa İvaz el-Kerîm (Hartum 1958) tarafından neşredilmiştir. 2. en-Nibrâs fî devleti Beni’l-ǾAbbâs (en-Nibrâs fî târîħi ħulefâǿi Beni’l-ǾAbbâs). 613’te (1216-17) tamamlayıp o sırada Eyyûbîler’in veliaht şehzadesi olan el-Melikü’l-Kâmil Muhammed’e takdim ettiği bu eserinin mukaddimesinde müellif tarihi bütün ilimlerin aslı olarak tavsif eder; ilim, sanat, edebiyat, din ve siyaset gibi ilimlerin tarihten istifade etmesinin gerekli olduğunu


belirtir ve daha sonra Abbâsî Devleti’nin tarihini ele alır. Eser, bugüne ulaşmayanlar da dahil olmak üzere çok sayıda kitaptan faydalanılarak hazırlanmış olup bilhassa Moğol istilâsından önceki dönem için önemli bir kaynaktır. Bir nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi’nde bulunan eseri (nr. 3116) Abbas el-Azzâvî neşretmiştir (Bağdad 1365/1946). 3. el-İbtihâc fî eĥâdîŝi’l-miǾrâc. Müellif bu eserinde, İsrâ ve mi‘racla ilgili olarak meşhur hadis kitaplarında ve özellikle Śaĥîĥayn’da yer alan hadisleri ele alıp inceler ve sahih olanları tesbit etmeye çalışır. Eser Rif‘at Fevzî Abdülmuttalib tarafından yayımlanmıştır (Kahire 1417/1996). 4. et-Tenvîr fî mevlidi’s-sirâci’l-münîr. İbn Dihye, 604’te (1207) Erbil’e uğradığı sırada Hz. Peygamber’in doğumunun büyük törenlerle kutlandığına şahit olmuş ve Erbil Atabegleri’nden (Begteginliler) Muzafferüddin Kökböri için bu eseri telif etmiştir. Müellif bu eserinden dolayı Kökböri tarafından 1000 dinarla ödüllendirilmiştir. Eserin yazma nüshaları Bibliothèque Nationale’de bulunmaktadır (nr. 1476, 3141). 5. Vehcü’l-cemr fî taĥrîmi’l-ħamr. Bir nüshası Medine Mahmûdiye Kütüphanesi’nde (Hadis, nr. 218) bulunan eser üzerinde Muhammed Zaferullah Atâullah bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1403, Riyad, Câmiatü’l-İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye Külliyyetü usûli’d-dîn). 6. Edâǿü mâ vecebe fî vażǾi’l-vażżâǾîn fî Receb. Muhammed b. Süleyman el-Fevzân tarafından eser üzerinde yüksek lisans çalışması yapılmıştır (1405, Câmiatü İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye Külliyyetü usûli’d-dîn).

Müellifin, gerek kendi eserlerindeki kayıtlardan gerekse diğer müelliflerin verdikleri bilgilerden anlaşıldığına göre daha birçok eseri bulunmakta olup bunlardan bir kısmı şöyle sıralanabilir: el-ǾAlemü’l-meşhûr fî feżâǿili’l-eyyâm ve’ş-şühûr (San‘a İmam Yahyâ Ktp., Edeb, nr. 214); eś-Śârimü’l-Hindî fi’r-red Ǿale’l-Kindî (Ebü’l-Yümn el-Kindî bu eser üzerine Netfü’l-liĥye min İbni Diĥye adıyla bir reddiye yazmıştır); Tenbîhü’l-beśâǿir fî esmâǿi ümmi’l-kebâǿir; Kitâbü Silsileti’ź-źeheb fî nesebi seyyidi’l-ǾAcem ve’l-ǾArab; el-Âyâtü’l-beyyinât fî źikri mâ fî aǾżâǿi Resûlillâh mine’l-muǾcizât; Kitâbü Şerĥi esmâǿi’n-nebî (el-müstevfâ fî esmâǿi’l-Muśŧafâ); Nihâyetü’s-sûl fî ħaśâǿiśi’r-Resûl (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 19507 B, 21494 B; Berlin Staatsbibliothek, nr. 2567); el-İǾlâmü (en-Naśśü)’l-mübîn fi’l-mufâđale beyne ehli Śıffîn (İǾlâmü [Ǿİlmü]’n-naśri’l-mübîn fi’l-mufâđale beyne ehley Śıffîn); Delîlü’l-müteħayyirîn; Meracü’l-baĥreyn fî fevâǿidi’l-meşriķayn ve’l-maġribeyn (Leiden Ktp., nr. 903); Envârü’l-meşriķayn fî tenķīĥi’ś-śaĥîĥayn; Târîħu’l-ümem fî ensâbi’l-ǾArab ve’l-ǾAcem; et-Taĥķīķ fî menâķıbi Ebî Bekri’ś-Śıddîķ; Ǿİśmetü’l-enbiyâǿ; Muśannef fî ricâli’l-ĥadîŝ; TaǾlîķ Ǿalâ şihâbi’l-aħbâr fi’l-ĥikem ve’l-emŝâl mine’l-eĥâdîŝi’n-nebeviyye. İbn Dihye ayrıca Ebû Bekir el-Beyhakī’nin Delâǿilü’n-nübüvve’sini Buġyetü’s-sâǿil Ǿammâ ĥavâhü Kitâbü’d-Delâǿil adıyla ihtisar etmiştir (Abbas el-Azzâvî, s. 60; Brockelmann, GAL, I, 379-380; Suppl., I, 544-545; el-İbtihâc, neşredenin önsözü, s. 7-8; Muhammed Zaferullah Atâullah, XXI/3 [1986], s. 85-87).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Dihye, el-Muŧrib (nşr. İbrâhim el-Ebyârî v.dğr.), Kahire 1954, İbrâhim el-Ebyârî’nin önsözü; a.mlf., el-İbtihâc fî eĥâdîŝi’l-miǾrâc (nşr. Rif‘at Fevzî Abdülmuttalib), Kahire 1417/1996, neşredenin önsözü, s. 7-8; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), VII, 270; İbnü’l-Ebbâr, et-Tekmile (nşr. F. Codera), Madrid 1887, II, 659 vd.; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 448-450; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XXII, 389-395; a.mlf., Mîzânü’l-iǾtidâl, III, 186-189; Ahmed b. Aybek ed-Dimyâtî, el-Müstefâd min Źeyli Târîħi Baġdâd (nşr. Kayser Ebû Ferah, Târîħu Baġdâd içinde), Haydarâbâd 1399/1978, s. 205-209; a.e. (nşr. M. Mevlûd Halef - Beşşâr Avvâd Ma‘rûf), Beyrut 1406/1986, s. 360-365; Makrîzî, es-Sülûk, I/1, s. 258 vd.; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, IV, 292-298; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire (Popper), VI, 258-295; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, Kahire 1908, s. 306; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, II, 301 vd.; Keşfü’ž-žunûn, II, 1718; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, V, 160 vd.; F. P. Boigues, Ensayo Biobibliográfico sobre los historiadores y geógrafos arábigo-españoles, Madrid 1898, s. 281-283; Brockelmann, GAL, I, 378-380; Suppl., I, 544-545; A. G. Palancia, Historia de la literatura arábigo-española, Barcelona 1945, s. 172-173, 197; Abbas el-Azzâvî, et-TaǾrîf bi’l-müǿerriħîn fî Ǿahdi’l-Moġol ve’t-Türkmân, Bağdad 1376/1957, s. 54-60; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, VII, 280-281; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), V, 44; Mustafa Gāzî, “İbn Diĥye fi’l-Muŧrib”, Revista, I/1, Madrid 1953, s. 161-175; Muhammed Zaferullah Atâullah, “Nažra Ǿâbire Ǿalâ ĥayâti’l-imâm İbn Diĥye el-Kelbî ve âşârüh”, ed-Dirâsâtü’l-İslâmiyye, XXI/3, İslâmâbâd 1986, s. 79-88; F. De La Granja, “Ibn Diĥya”, EI² (İng.), III, 747.

Mehmet Özdemir