İBN EBÛ LEYLÂ, Abdurrahman

(عبد الرحمن ابن أبي ليلى)

Ebû Îsâ Abdurrahmân b. Ebî Leylâ Yesâr b. Bilâl el-Ensârî (ö. 83/702)

Hadis, fıkıh ve kıraat âlimi, tâbiî.

17 (638) veya 18 (639) yılında Medine’de doğdu (Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ķurǿân”, 12). Hz. Ebû Bekir devrinde doğduğuna dair rivayet zayıftır. Resûl-i Ekrem’le birçok savaşa katıldığı bilinen babası Ebû Leylâ Evs kabilesine mensup olup adının Yesâr, Bilâl veya Dâvûd olduğu, Sıffîn’de öldüğü söylenmiş, rivayetleri hadis kitaplarında yer almıştır (Müsned, IV, 347-348; Wensinck, el-MuǾcem, VIII, 236). Tanınmış bir fakih ve kadı olan oğlu Muhammed de İbn Ebû Leylâ diye anıldığı için sonraki kaynaklarda kendisi İbn Ebû Leylâ el-Ekber şeklinde kaydedilmiştir.

İbn Ebû Leylâ, daha sonra babasıyla birlikte Medine’den göç ederek Kûfe’ye yerleşti. Ensardan 120 sahâbî ile görüşüp (Fesevî, II, 817) onların çoğundan hadis öğrendi. Hocaları arasında Hz. Ali, Abdullah b. Mes‘ûd, Sehl b. Huneyf, Enes b. Mâlik, Berâ b. Âzib, Ebû Saîd el-Hudrî, Sa‘d b. Ebû Vakkās, Bilâl-i Habeşî, Ebû Zer el-Gıfârî, İbn Abbas, İbn Ömer, Ebû Eyyûb el-Ensârî ve Ebü’d-Derdâ gibi sahâbîler vardır. Kendisinden oğlu Îsâ ile torunu Abdullah b. Îsâ, Alkame b. Mersed, Atâ b. Sâib, Mücâhid b. Cebr, A‘meş, Şa‘bî, Muhammed b. Sîrîn, Sâbit el-Bünânî gibi âlimler hadis rivayet ettiler. İbn Ebû Leylâ’nın Hz. Ömer, Hz. Osman, Muâz b. Cebel


ve Mikdâd b. Amr’dan hadis dinleyip dinlemediği tartışmalıdır. Yahyâ b. Maîn ve İclî gibi bazı münekkitler onu sika olarak değerlendirmekle beraber bazıları, sözü edilen bu dört sahâbîden hadis dinleyip dinlemediği hususundaki tartışmalar sebebiyle kendisini “lâ be’se bih” tabiriyle ta‘dîl veya “leyyinü’l-hadîs” tabiriyle cerhetmişlerdir. İbn Ebû Leylâ ile oğlu Muhammed’i birbirine karıştırarak Muhammed’in rivayetleri hakkındaki bazı tenkitleri ona nisbet edenler de olmuştur (Abdüssettâr eş-Şeyh, III, 510-514). Rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer alan İbn Ebû Leylâ’nın hadisleri müzakere etmeye büyük önem verdiği bilinmektedir.

Kıraat ilmi açısından da önemli bir konuma sahip olan İbn Ebû Leylâ bu ilmi arz yoluyla Hz. Ali’den almış, sika bir râvi olan oğlu Îsâ aynı usulle kendisinden aldığı kıraati kardeşi Muhammed’e öğretmiş, Muhammed de yine arz yoluyla yedi kıraat imamından biri olan Hamza b. Habîb’e kıraat icâzeti vermiştir (DİA, XV, 511).

Biri Hz. Ali ile birlikte olmak üzere iki defa Medâin’e giden İbn Ebû Leylâ Cemel, Sıffîn ve Nehrevan savaşlarında Ali’nin yanında yer almış, Cemel Vak‘ası’nda Hz. Ali’nin bayrağını taşımıştır. Bununla birlikte Hz. Osman taraftarlarıyla da iyi münasebetler kurmuş (Hatîb, X, 201), Muâviye’ye elçi olarak gönderilmiştir. Haccâc b. Yûsuf zamanında kısa bir süre Kûfe kadılığı yapan İbn Ebû Leylâ, Hz. Ali ile taraftarlarına kötü söz söylemesi için Haccâc’ın yaptığı baskıya ve işkencelere rağmen istenileni yapmamıştır.

82 (701) yılında Abdurrahman İbnü’l-Eş‘as Haccâc’a savaş açtığında birçok kurrâ ve âlim gibi İbn Ebû Leylâ da İbnü’l-Eş‘as’ın yanında yer aldı ve Deyrülcemâcim’de yapılan savaş öncesinde askerleri teşvik için çeşitli konuşmalar yaptı (Halîfe b. Hayyât, s. 287; Taberî, VI, 357). Tarihçilerin çoğuna göre İbn Ebû Leylâ bu savaşta veya daha sonra yine İbnü’l-Eş‘âs ile Haccâc arasında meydana gelen bir başka savaşta öldürüldü. 80-81 (699-700) yıllarında Basra’da veya Düceyl’de yahut Fırat nehrinde atından düşerek öldüğü de zikredilmiştir.

Tâbiîn neslinin ileri gelenlerinden zâhid bir kişi olan İbn Ebû Leylâ’nın evinde birçok mushaf nüshası bulunurdu. Sahâbîlerin bile kendisinden hadis dinlediği önemli bir şahsiyet (İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, VI, 261), fıkıh alanında da ihtisas sahibi bir âlimdi.

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, IV, 347-348; Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ķurǿân”, 12; Wensinck, el-MuǾcem, VIII, 236; İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt, VI, 109-113; Yahyâ b. Maîn, et-Târîħ, II, 356-357; III, 97, 144, 276, 301, 493; Halîfe b. Hayyât, et-Târîħ (Ömerî), s. 283, 287; Buhârî, et-Târîħu’l-kebîr, V, 369; İclî, eŝ-Ŝiķāt, s. 298; Fesevî, el-MaǾrife ve’t-târîħ, II, 617-618, 817; III, 94, 134, 333; Ebû Zür‘a ed-Dımaşkī, Târîħ (nşr. Şükrullah b. Ni‘metullah el-Kūcânî), Dımaşk 1980, I, 292, 541, 549; Vekî‘, Aħbârü’l-ķuđât, II, 406-408; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), VI, 357; İbn Ebû Hâtim, el-Cerĥ ve’t-taǾdîl, V, 301; İbn Hibbân, eŝ-Ŝiķāt, V, 100-101; Ebû Nuaym, Ĥilye, IV, 350-358; Hatîb, Târîħu Baġdâd, X, 199-202; Nevevî, Tehźîb, I, 303-304; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 309; Zehebî, Teźkiretü’l-ĥuffâž, I, 58; a.mlf., Târîħu’l-İslâm: sene 81-100, s. 127-129; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, IV, 262-267; İbn Abdülhâdî, ǾUlemâǿü’l-ĥadîŝ, I, 116-117; İbn Hacer, Tehźîbü’t-Tehźîb, VI, 260-262; a.mlf., el-İśâbe, II, 420; IV, 169-170; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, I, 206; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-nihâye, I, 376-377, 609; Süyûtî, Ŧabaķātü’l-ĥuffâž (Lecne), s. 26; Abdüssettâr eş-Şeyh, AǾlâmü’l-ĥuffâž ve’l-muĥaddiŝîn, Dımaşk 1417/1997, III, 494-517; J. Schacht, “Ibn Abī Laylā”, EI² (İng.), III, 687; Hasan Yûsufî Eşkûrî, “İbn Ebî Leylâ”, DMBİ, II, 696, 697; Abdülvehhâb İbrâhim, “İbn Ebî Leylâ”, MevsûǾatü’l-ĥađâreti’l-İslâmiyye, Amman 1993, s. 126-127; Tayyar Altıkulaç, “Hamza b. Habîb”, DİA, XV, 511.

Abdullah Aydınlı