İBN ÎSÂ

(ابن عيسى)

(ö. 967/1559-60)

Mutasavvıf-şair.

902’de (1496-97) o dönemde Aydın vilâyetinin Saruhan sancağına bağlı bir kaza merkezi olan Akhisar’da doğdu. Asıl adı İlyas, babasının adı Îsâ’dır. Hayatı hakkında bilinenler, bir Bayramî şeyhi olan babasının menâkıbına dair kaleme aldığı Menâkıb-ı Şeyh Mecdüddîn adlı kendi eserine ve özellikle, bu eserin sonuna kimin tarafından eklendiği bilinmeyen kendisine dair bölüme dayanmaktadır.

İbn Îsâ seyrü sülûkünü, medrese tahsilini tamamlamasının ardından önce Bayramiyye şeyhlerinden Muhammed Çelebi’den, daha sonra Şemsiyye-i Bayrâmiyye’nin Tennûriyye kolunun pîri İbrâhim Tennûrî’nin oğlu Şeyh Kasım Efendi’den icâzet almış olan babası Mecdüddin Îsâ’nın yanında tamamlayıp hilâfet almış; onun 928 (1522) yılında Aydın’a yerleşmesi üzerine, Akhisar’daki tekkede onun makamına geçmiş, ancak babası hayatta iken (ö. 937/1530-31) ona karşı saygısızlık olacağı düşüncesiyle hiç kimseye hilâfet vermemiştir. Akhisar’da vefat eden İbn Îsâ, Şeyh Îsâ Camii bitişiğindeki türbede babasının yanına defnedilmiştir.

İbn Îsâ’nın tarikat silsilesi, Mecdüddin Îsâ Saruhânî ve Şeyh Kasım vasıtasıyla İbrâhim Tennûrî’ye, ondan da Şemsiyye-i Bayrâmiyye’nin pîri Akşemseddin’e ulaşır. Buna göre İbn Îsâ’ya nisbet edilen Îseviyye’yi Tennûriye’nin bir kolu saymak gerektiği halde Harîrîzâde onu Şemsiyye-i Bayrâmiyye’nin bir şubesi olarak göstermiştir (Tibyân, I, vr. 173a). İbn Îsâ’dan sonra Îseviyye de fazla devam etmemiştir. İbn Îsâ’nın Baba Ahmed Germiyânî, Muslihiddin Germiyânî, Muhammed Rûmî, Kasım Malatyavî, Rûşen-i Rûmî (Nûri Rûşenî), Abdî Halîfe Tirevî, Ömer Menteşevî, Dede Hasan Bayındırî adlarını taşıyan sekiz kişiye hilâfet verdiği bilinmektedir (Fusûl-i Aşere, vr. 4a). Bunlardan Kasım Malatyavî’nin Amasya’ya gönderildiği, Muhammed Rûmî’nin ise tekkesini İstanbul yakınlarında bir yere kurduğu belirtilmektedir (Menâkıb-ı Şeyh Mecdüddîn, vr. 73a).

Vahdet-i vücûd düşüncesini işlediği şiirleri tasavvufî muhtevasıyla olduğu kadar edebî yönüyle de dikkat çeken İbn Îsâ’nın kullandığı teşbih, istiare, tevriye ve cinas sanatları aynı zamanda Osmanlı Türkçesi’nin inceliklerine vâkıf olduğunu da göstermektedir. Menâkıb-ı Şeyh Mecdüddîn’de onun 10.000 ilâhi ve gazeli bulunduğu bildirilmekteyse de (vr. 73b) bunlar günümüze ulaşmamıştır. Gölge oyununu anlatan bir gazeli Hellmut Ritter tarafından yayımlanmıştır (Karagös Türkische Schattenspiele, s. 572-573). Döneminde cifr ilminin en tanınmış mümessillerinden biri olan İbn Îsâ’nın vefk yazmakta mâhir olduğu nakledilir. Bazı kaynaklarda tabip olduğu ve tıbba dair bir eser kaleme aldığı da belirtilmektedir.

Eserleri. 1. Nutk-ı İbn Îsâ. Millî Kütüphane’deki bir mecmuada bu başlık altında kayıtlı yirmi gazeli Cemal Kurnaz ve Mustafa Tatcı tarafından yayımlanmıştır (bk. bibl.). 2. Menâkıb-ı Şeyh Mecdüddîn


ve Âdâb-ı Sâlikîn. İbn Îsâ, babasının menkıbelerini anlatan bu eseri 961’de (1554) altmış yaşlarında iken tamamlamıştır. 150 menkıbe ihtiva eden eserin sonundaki üç menkıbe İbn Îsâ’nın kendisiyle ilgili olup muhtemelen müridlerinden biri tarafından ilâve edilmiştir. Eserde menkıbelerin arasında tarikat âdâbı ve erkânıyla Bayramî silsilesine dair bilgiler de verilmiştir (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 323; Akhisar Ktp., Zeynelzâde, nr. 1793). 3. Şerh-i Esmâ-i Hüsnâ. 1541’de telif edilen eser “mefâîlün mefâîlün feûlün” vezniyle yazılmış olup 868 kadar beyit ihtiva eder (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 3629; İÜ Ktp., TY, nr. 3487, 7243). Eser Ali Yılmaz tarafından neşre hazırlanmıştır (bk. bibl.). 4. Rumûzü’l-künûz fi’l-cifr. On iki fasıldan meydana gelen eser 965’te (1557-58) tamamlanmış olup bu tarihten hicrî 2035 yılına kadar meydana gelecek olacaklardan söz etmektedir (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1986; Fâtih, nr. 3432; Hacı Mahmud Efendi, nr. 4224, 4981). 5. Ferahnâme. Harflerden mâna çıkarmaya dayalı bir eserdir. Teshîrü’l-ekber fî ilmi’l-harf adıyla da bilinir (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1539, Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 1334; İÜ Ktp., TY, nr. 895; Millî Ktp., nr. A 169, vr. 33a-51a, nr. A 4085). Eser üzerinde Ülkü Kürkçü tarafından bir lisans tezi hazırlanmıştır (İbn Îsâ-yı Saruhânî: Ferahnâme, 1997, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi). 6. Fusûl-i Seb‘a. Atvâr-ı seb‘a ile ilgili bir eserdir (Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 820). 7. Fusûl-i Aşere. Eserde tarikat silsilesi, tarikat âdâbı, şeyh-mürid ilişkisi, makamlar, vefk ve ilm-i havassa dair bilgiler verilmektedir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2709, Tâhir Ağa Tekkesi, nr. 361, Hâşim Paşa, nr. 56, M. Ârif - M. Murad, nr. 139; Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, nr. 572). 8. Kavâidü’t-teshîr (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, nr. 567). 9. Tabîatnâme (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5427, Reşid Efendi, nr. 1027; İÜ Ktp., TY, nr. 895). 10. Kıyâfetnâme. İnsanların vücut yapılarıyla karakterleri arasında ilgi kuran manzum bir eser olduğu sanılmaktadır (Çelebioğlu, s. 106). 11. Kıyâmetnâme. 3000 beyitten meydana geldiği belirtilmekle birlikte (Menâkıb-ı Şeyh Mecdüddîn, vr. 73b) günümüze ulaşmamıştır. 12. Risâle-i Mukantarât (Âtıf Efendi Ktp., nr. 1698/1). Takvime dairdir (Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi, s. 137). 13. Terceme-i Müfredât-ı İbn Îsâ (Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 567). 14. Nûriyye. Müellifin bu eseri II. Selim adına yazdığı ve Manisa valiliği sırasında (1543-1558) kendisine takdim ettiği kaydedilmektedir (Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 226; Osmanlı Müellifleri, I, 18).

İbn Îsâ’nın kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Rumûz-ı Dilgüşâ (Keşfü’ž-žunûn, I, 913; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 226; Osmanlı Müellifleri, I, 18); Ebvâb-ı Sitte (a.g.e., a.y.); Kenzü’l-esrâr (a.e., a.y.). Ankara Millî Kütüphane’deki mecmuada (A-4077-2, vr. 41b-56a) yer alan Miftâhu’l-hisâb adlı eserin ona aidiyeti şüphelidir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Îsâ, Menâkıb-ı Şeyh Mecdüddîn, İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 323, tür.yer.; a.mlf., Fusûl-i Aşere, Nihat Azamat özel kitaplığı, vr. 4a; Keşfü’ž-žunûn, I, 913; II, 1253, 1270; Kâtib Çelebi, Süllemü’l-vüsûl ilâ ŧabaķāti’l-füĥûl, Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1877, vr. 174b, 293b; Müstakimzâde, Mecelletü’n-nisâb, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 628, vr. 40b, 110a; Harîrîzâde, Tibyân, I, vr. 173a; Süleyman Köstendilî, Bahrü’l-Velâye, Berlin Staatsbibliothek, nr. 1683, vr. 170a; Hüseyin Vassâf, Sefîne, II, 269; Osmanlı Müellifleri, I, 18; Bursalı Mehmed Tâhir, Aydın Vilâyetine Mensûb Meşâyîh, Ulemâ, Şuarâ, Müverrihîn ve Etibbânın Terâcim-i Ahvâli (haz. M. Akif Erdoğru), İzmir 1994, s. 1-2; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 226; Ekmel İzdem, Dünkü-Bugünkü Akhisar, Ankara 1944, s. 24; İbrahim Gökçen, Saruhan Zaviye ve Yatırları, İstanbul 1946, s. 27; H. Ritter, Karagös Türkische Schattenspiele, Wiesbaden 1953, s. 572-573; Mehmet Emin Müderrisoğlu, Akhisar’da Bahar Bayramı ve Çağlak Mesiresi, İzmir 1956, s. 4-11; a.mlf., Akhisarlı Türk Büyükleri ve Eserleri, İzmir 1956; Fuat Bayramoğlu, Hacı Bayram-ı Veli: Yaşamı-Soyu-Vakfı, Ankara 1983, II, 223, 271; a.mlf. - Nihat Azamat, “Bayramiyye”, DİA, V, 270; Âmil Çelebioğlu, Kanûnî Sultân Süleymân Devri Türk Edebiyatı, İstanbul 1994, s. 85, 90, 92, 106, 113; Ali Rıza Karabulut - Ramazan Yıldız, Gülzâr-ı Ma’nevî ve İbrâhim Tennûrî, Ankara, ts. (Elif Matbaası), s. 12; Ali Yılmaz, İbn-i Îsâ-yı Saruhânî ve Şerh-i Esmâ-i Hüsnâ’sı (profesörlük takdim tezi, 1996), AÜ İlâhiyat Fakültesi; a.mlf., “Esmâ-i Hüsnâ Şârihi İbn Îsâ-yı Saruhânî”, Diyanet Dergisi, XXX/2, Ankara 1994, s. 19-29; a.mlf., “Türk Edebiyatında Esmâ-i Hüsnâ Şerhleri ve İbn-i Îsâ-yı Saruhânî’nin Şerh-i Esmâ-i Hüsnâ’sı”, Cumhuriyet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, sy. 2, Sivas 1998, s. 1-34; Osmanlı Astronomi Literatürü Tarihi (haz. Ekmeleddin İhsanoğlu v.dğr.), İstanbul 1997, s. 137; Cemâl Kurnaz - Mustafa Tatcı, “İlyas İbn İsâ’nın Şiirleri”, TUBA (Hasibe Mazıoğlu Armağanı-I), XXI (1997), s. 187-220; Kāmûsü’l-a‘lâm, I, 258; Abdülbâki Gölpınarlı, “Bayramiye”, İA, II, 425; K. Süssheim - J. Schacht, “Aķ Ĥiśārī”, EI² (İng.), I, 309-310; “İlyas, İbn İsa-ı Saruhanî”, TDEA, IV, 375.

Cemal Kurnaz - Mustafa Tatcı