İBN MÜCÂHİD

(ابن مجاهد)

Ebû Bekr Ahmed b. Mûsâ b. el-Abbâs b. Mücâhid et-Temîmî (ö. 324/936)

Kıraat âlimi.

Rebîülâhir 245’te (Temmuz 859) Bağdat’ta Sûkulataş mahallesinde doğdu, bu mahalleye nisbetle Ataşî diye de anılır. Ha-yatını Bağdat’ta geçirdiği anlaşılan İbn Mücâhid, Ebü’z-Za‘râ Abdurrahman b. Abdûs’tan Kur’an ve kıraat dersleri aldı ve bu zattan arz yoluyla Nâfi‘ b. Abdurrahman’ın kıraati için yaklaşık yirmi; Ebû Amr b. Alâ, Hamza b. Habîb ve Ali b. Hamza el-Kisâî kıraatleri için de birkaç hatim indirdi (Kitâbü’s-SebǾa, s. 88, 98, 99; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, I, 468). Ayrıca kıraat ilmini Yahyâ b. Mübârek el-Yezîdî’nin talebesi Ebû Eyyûb el-Hayyât’tan tahsil etmiş olan Abdullah b. Kesîr el-Müeddib ve Halef b. Hişâm’ın râvisi İdrîs b. Abdülkerîm’den bu alanda istifade etti. 279 (893) yılında hac maksadıyla gittiği Mekke’de birkaç gün Kunbül’ün evinde kalarak ondan Ebû Ma‘bed İbn Kesîr’in kıraatini öğrendi (Kitâbü’s-SebǾa, s. 92; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 533-535). İbn Mücâhid’in hadis hocaları arasında Sa‘dân b. Nasr, Ahmed b. Mansûr er-Remâdî, Muhammed b. İshak es-Sâgānî, Mufaddal b. Muhammed el-Cenedî, Muhammed b. Abdullah b. Mübârek ve Abbas b. Muhammed ed-Dûrî gibi isimler yer alır. Kendisinden kıraat konusunda pek çok talebe istifade etmiş olup Ebû Tâhir Abdülvâhid b. Ebû Hâşim, Sâlih b. İdrîs, Ebü’l-Ferec eş-Şenebûzî, Abdullah b. Hüseyin es-Sâmerrî, Dükkî, Ali b. Hüseyin el-Gadâirî bunlardan bazılarıdır. İbnü’l-Ahrem ed-Dımaşkī, Bağdat’a gittiğinde İbn Mücâhid’in kıraat halkasının 300 kadar talebeden oluştuğunu gördüğünü zikretmiştir. Ömer b. Şâhin, Dârekutnî, Ebû Müslim Ahmed b. Muhammed el-Kâtib gibi şahsiyetler ise ondan hadis rivayet ettiler. Dindarlığı ve güzel ahlâkı ile tanınan İbn Mücâhid 20 Şâban 324’te (13 Temmuz 936) vefat etti ve evinin bahçesine defnedildi. İbnü’n-Nedîm ölüm tarihini şâban ayının son gecesi olarak zikretmiştir.

Hatîb el-Bağdâdî ile Zehebî’nin sika diye söz ettiği ve Sa‘leb Ahmed b. Yahyâ en-Nahvî’nin kendi zamanında Allah’ın kita-bını İbn Mücâhid’den daha iyi bilen bir kimsenin kalmadığını söyleyerek övdüğü İbn Mücâhid’in kıraat ilmine yaptığı en önemli katkı, meşhur ve mütevâtir kabul edilen kıraatleri konunun otoritelerini ikna edecek kurrâ seçimiyle (Nâfi‘ b. Abdurrahman, Ebû Amr b. Alâ, Abdullah b. Âmir, Abdullah b. Kesîr, Âsım b. Behdele, Hamza b. Habîb, Ali b. Hamza el-Kisâî) Kitâbü’s-SebǾa fi’l-ķırâǿât adlı eserinde bir araya getirmiş olmasıdır. İbn Mücâhid’den önce, içlerinde bu yedi kurrânın da yer aldığı daha çok sayıda imamın kıraati Ebû Ubeyd Kāsım b. Sellâm ve İbn Cerîr et-Taberî gibi müellifler tarafından bir araya getirilmişse de (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 33-34) bunlardan hiçbiri onun eseri kadar kabul görmemiş, gelecek nesillerde yayılma şansı bulamamıştır. Bu eseriyle İbn Mücâhid meşhur yedi kıraati ilk defa bir araya getirmiş, “Kur’an yedi harf üzere nâzil oldu” meâlindeki hadiste “yedi harf”le yedi kıraat kavramı arasında karışıklığa yol açtığı ileri sürülerek bazı âlimler tarafından eleştirilmiş olsa bile (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 36, 39), “yediyi yedi yapan müellif” olarak literatürde yerini almıştır. İbn Mücâhid eserine aldığı yedi kurrâdan bazıları sebebiyle de tenkit edilmiş ve meselâ İbn Âmir’in yerine A‘meş’i (Ebû Şâme, s. 162), Hamza b. Habîb yerine Ya‘kūb el-Hadramî’yi (İbnü’l-Cezerî, en-Neşr, I, 39) tercih etmesinin daha doğru olacağı ileri sürülmüştür. Ancak eserin şöhreti günümüze kadar ulaşmış, sahih ve mütevâtir kabul edilen yedi kıraatin ilk kaynağı olma vasfını korumuştur. Eserin üne kavuşmasında, hadiste geçen “yedi” sayısı ile İbn Mücâhid’in bu seçimindeki sayının aynı olmasının da tesiri bulunduğunu düşünmek mümkündür (bk. el-AHRUFÜ’s-SEB‘A). İbn Mücâhid’in kitabına aldığı kurrâ sayısını belirlerken muteber kıraatlerin bunlardan ibaret olduğuna inandığı ve hadiste geçen “yedi harf”le yedi kıraat arasında aynîlik iddiasında bulunduğu şeklindeki anlayış doğru olmadığı gibi Watt’ın, “İbn Mücâhid, bir hadise dayanarak her biri aynı derecede muteber yedi kıraatin bulunduğu görüşünü ortaya attı” (İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri, s. 328) sözünün de bir mesnedi yoktur.

İbn Mücâhid ayrıca şâz sayılan kıraatleri okuyanlarla mücadele ederek onları bu tutumlarından vazgeçirmeye çalışmış, konuyu siyasî otoritenin müdahalesini sağlayacak noktaya kadar taşıyarak İbn Şenebûz ve İbn Miksem el-Attâr gibi Abdullah b. Mes‘ûd, Übey b. Kâ‘b ve diğer bazı sahâbîlerden rivayet edilen şâz kıraatleri icra eden kurrânın engellenmesini sağlamıştır (Ebû Şâme, s. 186 vd.; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ, II, 549 vd., 589 vd.).

Eserleri. 1. Kitâbü’s-SebǾa*. Kitâbü’s-SebǾa fi’l-ķırâǿât adıyla ve Şevkī Dayf’ın tahkikiyle neşredilmiştir (Kahire 1972, 1980). 2. İħtilâfü ķurrâǿi’l-emśâr. Bir nüshasının Dublin’de (Chester Beatty Library, nr. 4930) bulunduğu belirtilmektedir (Sezgin, I, 14). Ahmed Pâketçî, bu eserin bir önceki kitabın bir bölümü olduğunu söylemişse de bu görüşün hemen ardından zikrettiği kaynakta buna dair bir açıklık bulunmamakta, adı geçen kütüphane katalogunda ise eserin başka bir nüshasının mevcut olmadığı kaydedilmektedir (Arberry, VI, 146). 3. Kitâbü’ş-Şevâź fi’l-ķırâǿât. İbn Cinnî, el-Muĥteseb fî tebyîni vücûhi şevâźźi’l-ķırâǿât ve’l-îżâĥi Ǿanhâ adlı eserinde (nşr. Ali en-Necdî Nâsıf - Abdülfettâh İsmâil Şelebî, Kahire 1386/1966) bu kitaptan alıntılar yapmıştır.

İbn Mücahid’in kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: el-Ķırâǿâtü’l-kebîr, el-Ķırâǿâtü’ś-śaġīr, Kitâbü’l-Yâǿât, Kitâbü’l-Hâǿât, Ķırâǿatü Ebî ǾAmr, Ķırâǿatü İbn Keśîr, Ķırâǿatü ǾÂśım, Ķırâǿatü NâfiǾ, Ķırâǿatü Ĥamza, Ķırâǿatü’l-Kisâǿî, Ķırâǿatü İbn ǾÂmir, Ķırâǿatü’n-nebî, İnfirâdü’l-ķurrâǿi’s-sebǾa, Ķırâǿatü ǾAlî b. Ebî Ŧâlib, İħtilâfü’l-ķırâǿât ve taśrîfü vücûhihâ (İbnü’n-Nedîm, s. 154; İbn Hayr, s. 23-24).


BİBLİYOGRAFYA:

İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebǾa (nşr. Şevkī Dayf), Kahire 1972, s. 16-33, 88, 92, 98, 99; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Şüveymî), s. 153-154; Hatîb, Târîħu Baġdâd, V, 144-148; Enderâbî, Ķırâǿâtü’l-ķurrâǿi’l-maǾrûfîn (nşr. Ahmed Nusayyif el-Cenâbî), Beyrut 1407/1986, s. 29, 31-33; İbn Hayr, Fehrese, s. 23-24; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, V, 65-73; Ebû Şâme, el-Mürşidü’l-vecîz, s. 162, 187-192; Zehebî, MaǾrifetü’l-ķurrâǿ (Altıkulaç), I, 468; II, 533-538, 549 vd., 589 vd.; a.mlf., AǾlâmü’n-nübelâǿ, XV, 272-274; İbn Kesîr, el-Bidâye, XI, 185; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-Nihâye, I, 139-143, 206-207; II, 54-56; a.mlf., en-Neşr, I, 33-35, 36, 39; Keşfü’ž-žunûn, I, 1320; Îżâĥu’l-meknûn, II, 350-351; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 59; Sezgin, GAS, I, 14; Brockelmann, GAL Suppl., I, 328-329; A. J. Arberry, Arabic Manuscripts, Dublin 1963, VI, 146; W. Montgomery Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri (trc. E. Ruhi Fığlalı), Ankara 1981, s. 327-328; J. Robson, “İbn Muғјahid”, EI² (İng.), III, 880; Ahmed Pâketçî, “İbn Mücâhid”, DMBİ, IV, 582-584.

Tayyar Altıkulaç