İBN NÂKIYÂ

(ابن ناقيا)

Ebü’l-Kāsım Abdullāh (Abdülbâkī) b. Muhammed b. el-Hüseyn b. Nâkıyâ b. Dâvûd el-Bündâr el-Bağdâdî (ö. 485/1092)

Dil âlimi, edip ve şair.

17 Zilkade 410’da (15 Mart 1020) Bağdat’ta doğdu. Çocukluk dönemini burada geçirdi. Şiir ve ahbâr râvisi olan babası ile Ebü’l-Kāsım Ali b. Muhammed et -Tenûhî, Ebü’l-Hüseyin b. Ahmed en-Nekūr, Abdurrahman b. Ubeydullah el-Muharrimî, Abdülvâhid b. Muhammed el-Mutarrız ve Ebü’l-Hasan Muhammed b. Muhammed el-Basrî gibi edip ve âlimlerden ders alarak yetişti. Ayrıca Şâfiî fakihi ve mutasavvıf Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin de derslerine devam eden İbn Nâkıyâ’nın en çok Ebû İshak’tan etkilendiği ve onun için bir mersiye kaleme aldığı kaydedilmektedir (İbn Hallikân, I, 30). Hayatının daha sonraki dönemleriyle ilgili yeterli bilgi bulunmayan İbn Nâkıyâ 4 Muharrem 485 (15 Şubat 1092) tarihinde Bağdat’ta vefat etti ve Bâbüşşam Mezarlığı’na defnedildi.

İbn Nâkıyâ’nın pek dindar olmadığı, Allah’ın sıfatlarını inkâra meylettiği ve bu konuda bir risâle yazdığı rivayet edilmektedir (Dâvûdî, I, 261). Gökyüzünde şarap, bal ve süt nehirleri bulunduğunu, fakat bunlardan yeryüzüne bir damla bile düşmediğini, gökten sadece evleri yıkıp


harap eden yağmurlar yağdığını söylemesi de onun bu temayülüyle ilgili görülmüştür (İbnü’l-Cevzî, IX, 68-69; İbn Hallikân, I, 29-30; II, 385). Ancak İbn Hallikân’ın naklettiğine göre cenazesini yıkayan kişi, onun kapalı olan sol avucunu açtığında içinde cehennem azabından kurtulmayı ümit ettiğini, Allah’tan korktuğunu, O’nun merhametine güvendiğini ifade eden bir beyit gördüğünü söylemiştir (Vefeyât, III, 99).

Akıcı ve güçlü üslûbuyla çok sayıda şiir yazan İbn Nâkıyâ’nın şiirleri çağdaşlarının ve daha sonraki edip ve âlimlerin takdirini kazanmıştır. Maķāmât’ı ve diğer eserleri onun kabiliyetini, geniş bilgi ve kültür birikimini göstermektedir. Müstehcen ve hezl (hezel) türünde şiir yazmaktan, mizah ve hicivden hoşlanan bir tabiata sahip olan İbn Nâkıyâ’ya göre şaka, mizah ve hicivle zâhidlik arasında bir çelişki yoktur. İbn Şibl’in bir fahriyesine cevap olarak irticâlen söylediği şiir onun en güzel hicivlerindendir. Bu şiirinde, soyundan İbn Şibl gibi bir kimse geldiği için Hz. Âdem’in cennetten kovulduğunu söylemiş ve, “Eğer Âdem kendi soyundan senin gibi birinin geleceğini bilseydi zürriyetini keserdi” demiştir. İbn Nâkıyâ’nın talebeleri arasında Abdullah el-Enmâtî, İbn Nâsır es-Selâmî, Şücâ‘ b. Fâris ez-Zühlî, Ebû Gālib ed-Deylemî ve Ebû Ali b. Mühtedî gibi şahsiyetler bulunmaktadır.

Eserleri. 1. el-Cümân fî teşbîhâti’l-Ķurǿân. Mecâzü’l-Kur’ân ve i‘câzü’l-Kur’ân türü kitaplar arasında da sayılan el-Cümân sûrelere göre düzenlenmiştir. Ancak her sûreden örnek alınmamış, Ba-kara sûresiyle Fîl sûresi arasındaki otuz altı sûreden seçilmiş 226 âyette görülen teşbihler üzerinde durulmuştur. İbn Nâkıyâ eserinde Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ ve Müberred gibi âlimlerden nakiller yapmış, eski şairlerin şiirlerini şâhid olarak kullanmıştır. el-Cümân Adnân Zerzûr ile Muhammed Rıdvân ed-Dâye (Küveyt 1387/1968), Ahmed Matlûb ve Hadîce el-Hadîsî tarafından neşredilmiş (Bağdad 1968), ikinci neşri Seyyid Ali Mîrlevhî Farsça’ya tercüme etmiştir (Meşhed 1374/1995). Eseri ayrıca Mustafa es-Sâvî el-Cüveynî (İskenderiye 1974-1978) ve Mahmûd Hasan Ebû Nâcî eş-Şeybânî de (Riyad 1987) yayımlamıştır. 2. Maķāmât. İbn Nâkıyâ, on makāmeden meydana gelen bu tanınmış eserinde konuları yer yer nüktelerle süsleyerek açıklamış, ayrıca edebiyatta mizahın önemine de işaret etmiş ve hemen her makāmenin sonunda bazı kelimeler hakkında bilgi vermiştir. Eserin birinci makāmesi ve İbn Nâkıyâ’nın bazı şiirleri Fransızca tercümeleriyle birlikte Clement Huart tarafından yayımlanmıştır. Maķāmât, ilk defa üç ayrı müellifin mekâmelerinin yer aldığı bir mecmua içinde üç makāmesi (1, 7 ve 10) eksik olarak basılmış (İstanbul 1330, s. 123-153), Osman Reşer Almanca bir giriş ilâve ederek bu baskıyı aynen tekrarla-mıştır (Osnabrück 1980). Eserin ilmî neşri, Süleymaniye Kütüphanesi nüshası (Fâtih, nr. 4097) esas alınarak Hasan Abbas tarafından yapılmıştır (İskenderiye 1988). 3. Şerĥu’l-Faśîĥ. Sa‘leb’in lugata dair Kitâbü’l-Faśîĥ’inin şerhi olup öğrencilerinin derlediği notlarından meydana gelmiştir. Bu şerhle ilgili olarak Abdülvehhâb Muhammed Ali el-Udvânî bir yüksek lisans çalışması yapmıştır (1973, Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi). Eserin Musul Mektebetü’l-evkāf’ta (nr. 22) bir nüshasının bulunduğu kaydedilmektedir (Sezgin, VIII, 143; DMBİ, V, 21). İbn Nâkıyâ’nın kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: Dîvân, Muħtaśarü’l-Eġānî, Dîvânü resâǿil ve Müleĥu’l-mümâleĥa (Süyûtî, II, 67; Kehhâle, V, 75; VI, 116).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Nâkıyâ, el-Cümân fî teşbîhâti’l-Ķurǿân (nşr. Ahmed Matlûb, trc. Seyyid Ali Mîrlevhî), Meşhed 1374 hş./1995, neşredenin girişi, s. 15-45; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, II, 133; İbnü’l-Cevzî, el-Muntažam, IX, 68-69; İbn Hallikân, Vefeyât, I, 29-30; II, 385; III, 98-99; Safedî, el-Vâfî, XVII, 472; Kureşî, el-Cevâhirü’l-muđıyye, II, 329-332; İbn Hacer, Lisânü’l-Mîzân, III, 384-385; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, II, 67; Dâvûdî, Ŧabaķātü’l-müfessirîn, I, 261-262; Keşfü’ž-žunûn, I, 129, 594, 769, 799; II, 1273, 1817; Brockelmann, GAL Suppl., I, 486; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 453; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, V, 75; VI, 116; Sezgin, GAS, VIII, 143; Muhyî Hilâl es-Serhân, Fihrisü MaŧbûǾati vizâreti’l-evķāf, Bağdad 1986, s. 72; Stefan Vild, “Hasan Abbās (ed.) Maqāmāt Ibn Nāqiyā”, JAL, XXIII/1 (1992), s. 76-78; J.-C. Vadet, “Ibn Nāķıyā”, EI² (İng.), III, 899; M. Ali Lisânî Fişârekî, “İbn Nâķıyâ”, DMBİ, V, 20-22.

Zülfikar Tüccar