İBN NÜCEYM, Zeynüddin

(زين الدين ابن نجيم)

Zeynüddîn b. İbrâhîm b. Muhammed el-Mısrî (ö. 970/1563)

Hanefî fıkıh âlimi.

926 (1520) yılında Kahire’de doğdu. Adı kaynaklarda Zeynelâbidîn veya kısaca Zeyn olarak da geçmekte, dedelerinden Nüceym adlı birine nisbetle İbn Nüceym olarak anılmaktadır. Şerefeddin el-Bulkīnî, İbnü’ş-Şelebî diye tanınan Şehâbeddin Ahmed b. Yûnus el-Mısrî, Emînüddin Muhammed b. Abdülâl ed-Dımaşkī, Ebü’l-Feyz es-Sülemî, İbnü’l-Halebî, Nûreddin ed-Deylemî el-Mâlikî ve Şukayr el-Mağribî gibi âlimlerden ders aldı; erken yaşta fetva ve ders vermeye başladı. İbn Kutluboğa ile (ö. 879/1474) Burhâneddin İbnü’l-Kerekî (ö. 922/1516) İbnü’l-İmâd tarafından onun hocaları arasında zikredilmekte, İbn Nüceym’in eserlerini neşreden Abdülazîz el-Vekîl, Halîl el-Meys ve Muhammed Mutî‘ el-Hâfız gibi çağdaş araştırmacılar da bu hatayı tekrarlamaktadırlar (ayrıca bk. DMBİ, V, 38). Döneminde Mısır’ın önde gelen Hanefî âlimlerinden biri olan İbn Nüceym tasavvufa da yönelip Şeyh Süleyman el-Hudayrî vasıtasıyla tarikata intisap etti. Abdülvehhâb eş-Şa‘rânî, İbn Nüceym’in öğrenimi bırakma konusunda kendisine danıştığını ve kendisinin ona tahsilden sonra tarikata intisap etmesi tavsiyesinde bulunduğunu kaydeder. Şa‘rânî ayrıca İbn Nüceym’in, etrafında geniş bir ders halkası teşekkül eden faziletli bir zat olduğunu, onunla on yıl arkadaşlık yaptığını ve 953 (1547) yılında hacca birlikte gittiklerini belirtir (Gazzî, III, 154; Leknevî, s. 113). Kaynaklarda İbn Nüceym’in yetiştirdiği birçok talebe arasında kardeşi Sirâceddin İbn Nüceym, Şemseddin Muhammed b. Abdullah et-Timurtaşî, Kemâleddin İbn Ebû Şerîf el-Makdisî’nin torunu Muhammed b. Ali el-Alemî anılmaktadır.

İbn Nüceym 8 Receb 970 (3 Mart 1563) tarihinde Kahire’de vefat etti ve Sükeyne bint Hüseyin b. Ali’nin kabri yakınında defnedildi. Bu tarih, onunla ilgili bazı bilgileri kardeşi Sirâceddin İbn Nüceym’den alan Takıyyüddin et-Temîmî tarafından kaydedildiği gibi (eŧ-Ŧabaķātü’s-seniyye, III, 275), oğlu Ahmed’in derlediği Resâǿilü İbn Nüceym’in önsözünde (s. 7) ve Ha-mevî’nin el-Eşbâh ve’n-nežâǿir hâşiyesinde de geçmektedir (Leknevî, s. 134). Ancak Temîmî vefat gününü 7 Receb, Gazzî ise talebesi Muhammed el-Alemî’den naklen ölüm tarihini 969 (1562) olarak kaydeder (el-Kevâkibü’s-sâǿire, III, 154).

Eserleri. 1. el-Baĥrü’r-râǿiķ. Ebü’l-Berekât en-Nesefî’ye ait Kenzü’d-deķāǿiķ adlı eserin önemli şerhlerinden biridir. İbn Nüceym’in “el-İcâretü’l-fâside” bahsine kadar getirdiği esere Muhammed b. Hüseyin et-Tûrî bir tekmile yazmıştır. el-Baĥrü’r-râǿiķ, kenarında İbn Âbidîn’in Minĥatü’l-ħâliķ adlı hâşiyesi olarak basılmıştır (I-VIII, Kahire 1311, 1323, 1334; son cilt tekmiledir). 2. el-Eşbâh ve’n-nežâǿir*. Bu tür eserlerin en önemlilerinden olup Mecelle’nin hazırlanması sırasında eserden önemli ölçüde faydalanılmıştır. Çeşitli neşirleri yapılan (Kalküta 1241; Kahire 1290, 1298, 1322; nşr. M. Abdülazîz el-Vekîl, Kahire 1387/1968; nşr. M. Mutî‘ el-Hâfız, Dımaşk 1403/1983) el-Eşbâh üzerine birçok şerh ve hâşiye yazılmış, bunların önemli bir kısmı basılmıştır. Gedizli Mehmed Efendi, bazı ekleme ve çıkarmalar yaparak eseri Müfâdü’l-Eşbâh adıyla yeniden düzenlemiştir (DİB Ktp., nr. 3761). 3. el-Fevâǿidü’z-Zeyniyye fî meźhebi (fıķhi)’l-Ĥanefiyye. Müellifin el-Eşbâh’tan önce kaleme aldığı eser çeşitli konularla ilgili umumi kaideleri ve istisnalarını ihtiva etmektedir (Kalküta 1244; bk. Brockelmann, GAL Suppl., II, 426; nşr. Ebû Ubeyde Meşhûr b. Hasan Âlü Süleyman, Demmâm 1414/1994). İbn Nüceym, el-Eşbâh ve’n-nežâǿir’in önsözünde (nşr. M. Mutî‘ el-Hâfız, s. 10) bu eserde 500 kadar kaideyi, oğlu Ahmed ise Resâǿilü İbn Nüceym’in mukaddimesinde (s. 7) babasının 1000’i aşkın kaideyi tesbit ettiğini belirtirse de Ebû Ubeyde neşrinde eserde 225 kaide yer almakta-dır. 4. el-Fetâva’z-Zeyniyye (Fetâvâ İbn Nüceym). Müellifin oğlu Ahmed, yine Resâǿil’in mukaddimesinde (s. 7), daha sonra


babasının verdiği 1000’i aşkın fetvayı el-Fetâva’z-Zeyniyye fî fıķhi’l-Ĥanefiyye adıyla fıkıh bablarına göre düzenlediğini söylerse de eserin önsözünde, el-Fetâva’l-Ġıyâŝiyye ile birlikte (Bulak 1322) talebesi Şemseddin Muhammed b. Abdullah b. Ahmed el-Hatîb (Timurtaşî) tarafından derlendiği kaydedilmiştir. Yazma nüshalarından da eserin iki tertibi olduğu anlaşılmaktadır (Brockelmann, GAL, II, 401; Suppl., II, 426). Haskefî bu iki tertibi el-CemǾ beyne fetâvâ İbn Nüceym adıyla birleştirmiştir. Eser, Hasan Re’fet b. İbrâhim Rüşdî el-İstanbûlî tarafından her fetvanın tercümesinden sonra asıl ibaresi de verilerek Fetâvâ-yı İbn Nüceym (Hulâsa-i İbn Nüceym) adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir (İstanbul 1289). Çeşmîzâde Hâlis de Netîcetü’l-Fetâvâ, Fetâvâ-yı Ali Efendi, Behcetü’l-fetâvâ, Fetâvâ-yı Abdürrahîm, Fetâvâ-yı Feyziyye ile birlikte Fetâvâ İbn Nüceym’deki fetvaları tekrarları çıkarmak suretiyle Hulâsatü’l-ecvibe (İstanbul 1289) adlı eserinde toplamıştır. 5. er-Resâǿilü’z-Zeyniyye. Müellifin, çeşitli zamanlarda kendisine sorulan sorularla ilgili olarak kaleme aldığı kırk bir risâle, vefatından sonra oğlu Ahmed tarafından derlenerek kitap haline getirilmiştir. Eser, müellifin haraca dair bir risâlesi de eklenerek önce el-Eşbâh ve’n-nežâǿir’in Ahmed b. Muhammed el-Hamevî’ye ait Ġamzü Ǿuyûni’l-beśâǿir adlı şerhinin sonunda basılmış (İstanbul 1290), daha sonra buna iki risâle ilâvesiyle Halîl el-Meys tarafından Resâǿilü İbn Nüceym adıyla neşredilmiştir (Beyrut 1400/1980, sayıları yetmişi aşan risâlelerinin bir listesi için bk. Brockelmann, GAL, II, 401-403; Suppl., II, 426-427). Bunlardan Risâle fî nikâĥi’l-fużûlî müstakil olarak (İstanbul 1306), büyük ve küçük günahlar (İsmâil b. Sinân es-Sivâsî’nin şerhiyle), besmele çekilmeden kesilen hayvan, adak ve dört mezhebe göre namazın esaslarına dair dört risâle, Kemalpaşazâde’nin Eş‘arî ve Mâtürîdîler arasındaki ihtilâflara dair bir risâlesiyle birlikte ayrıca basılmıştır (Ħams Resâǿil, İstanbul 1304). 6. Fetĥu’l-ġaffâr fî şerĥi’l-Menâr (I-II, Kahire 1355). Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin fıkıh usulüne dair Menârü’l-envâr adlı eserinin şerhidir.

İbn Nüceym’in bunlardan başka Ĥâşiyetü CâmiǾi’l-fuśûleyn, Lübbü’l-uśûl fî taķrîri’l-uśûl (İbnü’l-Hümâm’ın et-Taĥrîr’inin muhtasarıdır) adlı eserleriyle (Brockelmann, GAL, II, 99, 402; Suppl., II, 426; DMBİ, V, 38) el-Hidâye üzerine bir ta‘likası vardır (Resâǿilü İbn Nüceym, s. 7; İbnü’l-İmâd, VIII, 358). Brockelmann, Sirâceddin İbn Nüceym’in İcâbetü’s-sâǿil ve Tetimme fi’l-furûķ mine’l-Eşbâh adlı eserlerini Zeynüddin İbn Nüceym’e nisbet etmiştir (GAL, II, 401; Suppl., II, 87, 427).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Nüceym, el-Eşbâh ve’n-nežâǿir (nşr. Abdülazîz el-Vekîl), Kahire 1387/1968, neşredenin girişi, s. 3-5; a.e. (nşr. M. Mutî‘ el-Hâfız), Dımaşk 1403/1983, neşredenin girişi, s. 5-17; a.mlf., Resâǿilü İbn Nüceym (nşr. Halîl el-Meys), Beyrut 1400/1980, neşredenin girişi, s. c-d, 1-4, 7; a.mlf., el-Fevâǿidü’z-Zeyniyye (nşr. Ebû Ubeyde Meşhûr b. Hasan), Demmân 1414/1994, neşredenin girişi, s. 29-34; Temîmî, eŧ-Ŧabaķātü’s-seniyye, III, 275-276; Gazzî, el-Kevâkibü’s-sâǿire, III, 154; Keşfü’ž-žunûn, I, 98-100, 356, 358, 374, 566, 728, 847, 910, 965; II, 1515, 1661, 1823; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VIII, 358; Atâî, Zeyl-i Şekāik, I, 34; İbn Âbidîn, Reddü’l-muĥtâr, Bulak 1272, I, 4, 14; Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye, s. 113, 134-135; Mecelle, İstanbul 1305, s. 6; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 378; Serkîs, MuǾcem, I, 265-266, 375, 828; C. Zeydân, Âdâb, III, 358; Ali Paşa Mübârek, el-Ħıŧaŧü’t-Tevfîķıyye, Kahire 1305, V, 45-46; Brockelmann, GAL, II, 87, 99, 401-403; Suppl., II, 87, 250, 252, 425-427; Ziriklî, el-AǾlâm, III, 104; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, IV, 192; Âyide İbrâhim Nusayr, el-Kütübü’l-ǾArabiyyetü’lletî nüşiret fî Mıśr beyne Ǿâmey 1900-1925, Kahire 1983, s. 98-99; a.mlf., el-Kütübü’l-ǾArabiyyetü’lletî nüşiret fî Mıśr fi’l-ķarni’t-tâsiǾ Ǿaşer, Kahire 1990, s. 77; Ahmet Özel, Hanefi Fıkıh Âlimleri, Ankara 1990, s. 116-117; a.mlf., “İbn Nüceym (Hayatı ve Eserleri)”, Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi Dergisi, III/1-2, Erzurum 1979, s. 361-378; Muhammed er-Rahîl Garâyibe, “Dirâse taĥlîliyye ve naķdiyye li-Kitâbi’l-Eşbâh ve’n-nežâǿir fi’l-fıķhi’l-Ĥanefî”, Müǿte li’l-buĥûŝ ve’t-dirâsât, XI/6, Mü’te 1417/1996, s. 433-472; Kāmûsü’l-a‘lâm, IV, 2445; Th. W. Juynboll, “İbn Nüceym”, İA, V/2, s. 777; J. Schacht, “Ibn Nuғјaym”, EI² (İng.), III, 901; Mehdî Selmâsî, “İbn Nüceym”, DMBİ, V, 38-39.

Ahmet Özel