İBNÜ’ş-ŞIHNE, Seriyyüddin

(سريّ الدين ابن الشحنة)

Ebü’l-Berekât Seriyyüddîn Abdülber b. Muhammed b. Muhammed el-Halebî (ö. 921/1515)

Hanefî fakihi.

9 Zilkade 851’de (16 Ocak 1448) Halep’te doğdu. Ebü’l-Fazl İbnü’ş-Şıhne’nin oğludur. İlk eğitimini babasından aldı. İbnü’l-İmâd ve Gazzî, Sehâvî’den naklen dedesi Ebü’l-Velîd İbnü’ş-Şıhne’den (ö. 815/1412) ders okuduğunu kaydederlerse de bu tarih bakımından mümkün değildir; ayrıca Sehâvî de Abdülberr’in biyografisinde böyle bir bilgi vermemektedir. Daha sonra Kahire ve Kudüs gibi ilim merkezlerinde aralarında İbnü’l-Hümâm, İbn Hacer el-Askalânî, Şemseddin es-Sehâvî, Cemâleddin İbn Cemâa, Takıyyüddin el-Kalkaşendî, Emîn el-Aksarâyî, Takıyyüddin eş-Şümünnî, Muhyiddin el-Kâfiyeci, Bedreddin en-Nessâbe, Ümmü Hânî el-Hûreniyye, Hâcer el-Kudsiyye ve Zeynüddin İbn Kutluboğa’nın da bulunduğu birçok hocadan başta fıkıh, fıkıh usulü ve hadis olmak üzere çeşitli ilim dallarında tahsil gördü.

İbnü’ş-Şıhne, öğrenimini tamamladıktan sonra babasının ve diğer bazı hocalarının izniyle ders okutup fetva vermeye başladı. Babasının Mısır kadılığı sırasında ona nâiblik, Hâkim Camii’nde hatiplik, Hüseyniyye ve Zeyniyye medreselerinde hadis ve Cemâliyye Medresesi’nde tefsir hocalığı, Sargatmışiyye’de muîdlik yaptı. Babası vazifesini yerine getiremeyecek duruma geldiğinde onun Şeyhûniyye Hankahı’ndaki şeyhlik ve müderrislik, Müeyyediyye Medresesi’ndeki hadis hocalığı görevlerine vekâlet etti. Muharrem 890’da (Şubat 1485) babasının vefatı üzerine Şeyhûniyye Hankahı şeyhliğine tayin edildi. Ardından Halep kadısı olan İbnü’ş-Şıhne, Cemâziyelâhir 906’da (Ocak 1501) Burhâneddin İbnü’l-Kerekî’nin yerine Mısır Hanefî başkadılığına getirildiyse de Receb 906 sonlarında (Şubat 1501) azledilince görev selefine verildi. Şevval 906’da (Mayıs 1501) yeniden Kahire Hanefî başkadılığına tayin edildi. 908 yılı Safer ayı başlarında (Ağustos 1502) sultana karşı girişilen isyan hareketi sırasında isyancıların safında yer aldığı gerekçesiyle yakalanıp sürgüne gönderilmesi için ferman çıkmışken affedilip tekrar görevine döndü. 914 yılı Cemâziyelevvel başlarında (Ağustos 1508) kadılık görevi yanında Sargatmışiyye Medresesi’ne müderris oldu.

Sultan Kansu Gavri döneminde onunla ileri derecede dostluk kuran İbnü’ş-Şıhne büyük bir saygı ve itibara nâil oldu. Toplam on üç yıl süren başkadılık görevinden, bir zina davasında sanığın ikrarından vazgeçmesi üzerine recim cezasını uygulamayınca sultan tarafından diğer üç mezhebin kadılarıyla birlikte Zilkade 919’da (Ocak 1514) azledildi. Halep’te 5 Şâban 921 (14 Eylül 1515) tarihinde vefat etti. İbn İyâs, diğer kaynakların aksine ölüm gününü 28 Receb (7 Eylül) olarak kaydeder (BedâǿiǾu’z-zühûr, IV, 470). Aklî ve şer‘î ilimleri iyi bilen İbnü’ş-Şıhne aralarında Şehâbeddin İbnü’ş-Şelebî, Kutbüddin İbn Sultân, Nûreddin et-Trablusî, Nizâmeddin Yahyâ b. Yûsuf el-Halebî gibi âlimlerin bulunduğu birçok talebe yetiştirmiştir. Sehâvî, rivayetleri konusunda kendisini güvenilir kabul etmediği gibi onu aşırı cüretkâr olarak niteler (eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, IV, 34).

İbnü’ş-Şıhne bazı fetvaları ve davranışları ile dikkati çekmiştir. Mekke muhtesibi Hayır Bey, kahvenin haram olduğu konusunda Mekke âlimlerinin verdiği fetvayı Mısır ulemâsına sorunca Hanefî başkadısı İbnü’ş-Şıhne de sarhoşluk verici olduğu ve içildiği meclislerin şarap meclislerine benzediği gerekçeleriyle kahvenin azının da çoğunun da içilmesinin kesinlikle helâl olmadığına ve helâl olduğunu savunanların ta‘zir cezasına çarptırılması gerektiğine fetva vermiştir (metni için bk. Abdülkādir b. Muhammed el-Cezîrî, s. 72). İbn Tolun, onu tanıyanların, hakkında övücü sözler söylemediklerini belirtmekte


(Gazzî, I, 219), dönemin ulemâsına ve ileri gelenlerine karşı kullandığı ifadeler ve davranışları sebebiyle babasına oldukça sıkıntılı anlar yaşattığı kaydedilmektedir. Hiciv şairi Ubeyd es-Selemûnî, vakıf istibdâlleri konusunda yaptığı uygulamalar sebebiyle İbnü’ş-Şıhne’yi hicveden bir kaside yazınca Sultan Gavri’nin huzurunda yargılanarak ta‘zir cezasına çarptırılmıştır. İbnü’ş-Şıhne, Müeyyediyye Medresesi vakıfları arasında bulunan Fahreddin er-Râzî tefsirini gizlice Osmanlı sultanına göndermekle itham edilmiş ve bundan dolayı devâdâr kendisini ta‘zir cezasına çarptırınca atabegin ricasıyla cezadan kurtulmuştur. İbnü’ş-Şıhne’yi bu eleştiriler karşısında savunanlar da çıkmış, öğrencisi Dımaşk müftüsü Kutbüddin İbn Sultân kendisi hakkında iyi şeyler söylemiş ve eserlerinde görüşlerine yer vermiştir (İbnü’l-İmâd, VIII, 99). Çağdaşı Süyûtî ise bazı ilmî konularda kendisini eleştirmek üzere el-Ker Ǿalâ ǾAbdilber (Süleymaniye Ktp., Lala İsmâil Paşa, nr. 678; Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 161) ve RefǾu’ş-şer ve defǾu’l-herri’ś-śâdıreyn min ǾAbdilber adıyla iki eser yazmıştır.

Eserleri. 1. Tafśîlü Ǿiķdi’l-ferâǿid (fevâǿid) bi-tekmîli Ķaydi’ş-şerâǿid. İbn Vehbân’ın Hanefî fıkhına dair Ķaydü’ş-şerâǿid ve nažmü’l-ferâǿid (Manžûmetü İbn Vehbân) adlı eserinin yine kendisi tarafından Ǿİķdü’l-ķalâǿid adıyla yapılan şerhi ihtisar edilip bazı ilâve ve düzeltmelerde bulunulmak suretiyle kaleme alınmıştır. Eserin son kısmı kelâm konularına ayrılmıştır. Birçok yazma nüshası mevcut eser (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Süleymaniye, nr. 506, Şehid Ali Paşa, nr. 848, Lâleli, nr. 1037, 1048, Esad Efendi, nr. 786, Yenicami, nr. 475, Giresun, nr. 19, Fâtih, nr. 1813, Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 596, Damad İbrâhim Paşa, nr. 569, Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 354; Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 366, 400 [ilk cildi]; Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 2326, 2482, Veliyyüddin Efendi, nr. 1251), Hasan b. Ammâr eş-Şürünbülâlî tarafından Teysîrü’l-maķāśıd şerĥu Ķaydi’ş-şerâǿid ve nažmi’l-ferâǿid adıyla ihtisar edilmiştir (Süleymaniye Ktp., Yenicami, nr. 476/2; Hidîviyye Ktp., nr. 1040; Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 22594b; Princeton Üniversitesi Ktp., Yahuda, nr. 1082; Halep, el-Hizânetü’t-Talasiyye, nr. 32; Tunus, Mektebetü câmii’z-Zeytûne, nr. 1950/2). 2. eź-Źeħâǿirü’l-Eşrefiyye fî elġāzi’l-Ĥanefiyye (Kahire 1291, 1299, 1307 [Mustafa et-Tâî’nin Tevfîķu’r-raĥmân bi-şerĥi Kenzi deķāǿiķi’l-beyân adlı eserinin kenarında]; Kahire 1291, 1299, 1306, 1319 [Mustafa et-Tâî’nin Kenzü’l-beyân muħtaśaru Tevfîķi’r-raĥmân adlı eserinin kenarında]; nşr. Muhammed Adnân Dervîş, Dımaşk 1994). Hanefî mezhebine göre düzenlenmiş fıkıh bilmecelerini konu alan bu manzum eserde Sadreddin İbn Ebü’l-İz ed-Dımaşkī’nin aynı konudaki et-Tehźîb li-źihni’l-lebîb’i esas alınmış ve diğer bazı Hanefî ve Şâfiî âlimlerinin eserlerinden de istifade edilmiştir. İbn Nüceym, el-Eşbâh ve’n-nežâǿir’in fıkhî bilmecelere dair dördüncü bölümünü bu eserden faydalanarak, Mehmed Zihni Efendi de Elgāz-ı Fıkhiyye’yi (İstanbul 1309) bu iki kitapla Hamevî’nin İbn Nüceym’in eserine yazdığı Ġamzü Ǿuyûni’l-beśâǿir adlı şerhini esas alarak hazırlamıştır. 3. Muħtaśarü’l-Fevâǿid (Süleymaniye Ktp., Giresun, nr. 19). Necmeddin et-Tarsûsî’nin el-Fevâǿidü’l-fıķhiyye adlı 1000 beyitlik manzumesini 400 beyitte özetleyen müellif, kütüphane kataloguna Manžûme fi’l-fürûǾ şeklinde kaydedilen bu eserinden Tafśîlü Ǿiķdi’l-ferâǿid’de (Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 366, vr. 362a) söz etmektedir. 4. Remzü’l-ĥaķāǿiķ bi-şerĥi Kenzi’d-deķāǿiķ. Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin Hanefî fıkhına dair metninin şerhidir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 1724). 5. el-Manžûme fi’l-furûķ (Berlin Staatsbibliothek, nr. 5029/8). İbnü’ş-Şıhne bu manzumesini ayrıca şerhetmiştir. 6. Nažmü’l-mesâǿili’lleti’s-sükût fîhâ rıżâ. Sükûtun ikrar sayıldığı otuz konuyu ele almaktadır (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 2485, Esad Efendi, nr. 843, Hafîd Efendi, nr. 59; Princeton Üniversitesi Ktp., Yahuda, nr. 1133). Öğrencisi Nûreddin et-Trablusî bu manzumeyi açıklamıştır (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 843; Princeton Üniversitesi Ktp., Yahuda, nr. 1133). 7. Zehrü’r-riyâż fî ĥükmi’l-mütevađđıǾi fi’l-ĥiyâż (Risâle fî ĥükmi’l-mâǿi’l-müstaǾmel) (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2773/4, Damad İbrâhim Paşa, nr. 680; Âtıf Efendi Ktp., nr. 838; Hidîviyye Ktp., nr. 1093/2; Berlin Staatsbibliothek, nr. 5029). 8. el-Kelâm fî tenfîźi mâ ŝebete bi’ş-şehâde Ǿale’l-ħaŧ (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 468, Şehid Ali Paşa, nr. 2773/3, Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 2017, Yenicami, nr. 476; Princeton Üniversitesi Ktp., Garrett, nr. 1731). 9. Fetâvâ. Boşanma, vakıf ve yazılı belgeye şahitlik konularını içerir (Hidîviyye Ktp., nr. 5338/1). 10. Mebĥaŝ fi’l-fıķh. Boşamada yeminle ilgili bazı bilgileri ihtiva etmektedir (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 468).


11. Risâle fî śalâti’l-cenâze (Princeton Üniversitesi Ktp., Yahuda, nr. 1759; Mektebetü câmiati’l-Melik Suûd, nr. 2187/6). 12. Şerĥu’l-Manžûmeti’l-Ĥalebiyye fi’s-sîreti’n-nebeviyye. Dedesi Ebü’l-Velîd İbnü’ş-Şıhne’nin Elfiyye fi’l-Ǿulûmi’l-Ǿaşere adlı manzumesinin siyer bölümünün şerhidir (Millet Ktp., Feyzullah Efendi, nr. 1468; Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 6167h). Eser, Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye katalogunda (Fuâd Seyyid, II, 44) onun oğlu Ebü’l-Fazl İbnü’ş-Şıhne’ye nisbet edilmişse de mukaddimede şârihin müelliften “dedem” diye söz etmesi (Şeşen, s. 99) bu bilginin doğru olmadığını göstermektedir. 13. Taĥśîlü’ŧ-ŧarîķ ilâ teshîli’ŧ-ŧarîķ. Emîr Yeşbeg ed-Devâdâr’ın Safer 882’de (Mayıs 1477) Kahire’de cadde ve çarşıları genişletme kararı alması üzerine çıkan tartışmalar çerçevesinde konuyu Hanefî fıkıh kaynaklarına göre inceleyen bir eser olup Şâban 886’da (Ekim 1481) tamamlanmış ve Emîr Yeşbeg’e ithaf edilmiştir (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2773/2; İÜ Ktp., AY, nr. 1337). 14. ǾUķūdü’l-leǿâlî ve’l-mercân bimâ yeteǾallaķu bi-fevâǿidi’l-Ķurǿân (Fihristü’l-kütübi’l-ǾArabiyye, VII, 295; Brockelmann, GAL, II, 83; Suppl., II, 94). 15. Tefsîru ġarîbi’l-Ķurǿân (Brockelmann, GAL Suppl., II, 94). 16. Suǿâl ve cevâb li-ķavlihî TeǾâlâ “Yevme yeǿti lâ tekellemü nefsün illâ bi-iźnih”. Zemahşerî, Beyzâvî ve Tîbî’nin bu âyetlere (Hûd 11/105-108) ilişkin farklı yorumları çerçevesinde konuyu ele alan bir risâledir (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2773/1). 17. Mükâtebe Ǿan lisâni’l-MuǾiz el-Eşrefî es-Seyfî. Memlük Sultanı Muizz’in II. Bayezid’e gönderdiği bu mektubu İbnü’ş-Şıhne kaleme almıştır (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2773/5).

el-Bedrü’ž-žâhir fî nuśreti’l-Meliki’n-Nâśır, Paris Bibliothèque Nationale’de (nr. 1793) mevcut tek nüshaya dayanılarak Ömer Abdüsselâm Tedmürî tarafından (Beyrut 1983) Afîfüddin İbnü’ş-Şıhne Hüseyin b. Muhammed eş-Şâfiî’ye, Richard T. Mortel tarafından ise (bk. bibl.) Seriyyüddin Abdülber İbnü’ş-Şıhne’ye ait olabileceği belirtilerek yayımlanmıştır.

Hassâf’ın Aĥkâmü’l-vaķf’ına yazdığı şerhin küçük bir parçası da günümüze ulaşan (Berlin Staatsbibliothek, nr. 4761) İbnü’ş-Şıhne’nin Şerĥu’l-Elfiyye fi’l-Ǿulûmi’l-Ǿaşere (dedesinin eserine şerh), Teşnîfü’l-mesmaǾ bi-şerĥi’l-Kenz ve’l-Viķāye ve’l-MecmaǾ, el-İşâre ve’r-remz ilâ taĥķīķi’l-Viķāye, Şerĥu CemǾi’l-cevâmiǾ ve Riyâżü’l-ķāsımîn adlı eserleri bulunduğu da kaynaklarda belirtilmektedir. Ayrıca Tebük Gazvesi’nde ağlayanların isimlerini sıraladığı ve bu konuda müfessirlerle siyer âlimlerinin ihtilâflarına yer verdiği bir manzumesiyle bu manzumeyi şerhettiği bir risâlesi vardır (Gazzî, I, 220; İbnü’l-İmâd, VIII, 99-100). ĶaŧǾu’l-mücâdele Ǿinde taġyîri’l-muǾâmele adıyla İbnü’ş-Şıhne’ye nisbet edilen eser (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 468; Hidîviyye Ktp., nr. 5338/13; Brockelmann, GAL, II, 83) Süyûtî’ye ait olup el-Ĥâvî li’l-fetâvî içinde yayımlanmıştır (I, 127-145; krş. Keşfü’ž-žunûn, II, 1352).

BİBLİYOGRAFYA:

Sehâvî, eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, IV, 33-35; İbn İyâs, BedâǿiǾu’z-zühûr, III, 214, 466, 471; IV, 7, 14, 38-39, 58-59, 84-85, 87, 95, 96, 112-114, 125, 135, 158, 294, 298-300, 334, 343, 345-346, 350, 470; Abdülkādir b. Muhammed el-Cezîrî, ǾUmdetü’ś-śafve fî ĥilli’l-ķahve (nşr. Abdullah b. Muhammed el-Habeşî), Ebûzabî 1996, s. 71-72; Temîmî, eŧ-Ŧabaķātü’s-seniyye, IV, 259-260; Gazzî, el-Kevâkibü’s-sâǿire, I, 219-221, 318; II, 115, 260; Keşfü’ž-žunûn, I, 97, 150, 359, 596, 821, 855; II, 960, 962, 1352, 1515, 1865, 1866; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VIII, 98-100; Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye, s. 113-114; Ahlwardt, Verzeichnis, IV, 226, 370; VII, 433; Fihristü’l-kütübi’l-ǾArabiyyeti’l-maĥfûža bi’l-Kütübħâneti’l-Ħidîviyye, Kahire 1306-1308, III, 27-28, 30-31, 117-118; VII, 165, 167, 295; Muhammed Râgıb et-Tabbâh, İǾlâmü’n-nübelâǿ bi-târîħi Ĥalebi’ş-şehbâǿ, Halep 1344/1925, V, 381-383; Serkîs, MuǾcem, I, 137-138; II, 1225-1226; Philip K. Hitti v.dğr., Decscriptive Catalog of the Garrett Collection of Arabic Manuscripts in the Princeton University Library, Princeton 1938, s. 515-516; Brockelmann, GAL, II, 83, 95, 100-101; Suppl., II, 88, 94, 431; Fuâd Seyyid, Fihristü’l-maħŧûŧât, Kahire 1380-82/1961-62, I, 193; II, 44; R. Mach, Catalogue of Arabic Manuscripts in the Garrett Collection Princeton University Library, Princeton 1977, s. 97-98, 101, 153; Fihrisü maħŧûŧâti câmiǾati Ümmi’l-ķurâ, Mekke 1403/1983, II, 121; Fihrisü maħŧûŧâti câmiǾati’l-Melik SuǾûd, Riyad 1404/1984, VI, 111-112; el-Münteħab min maħŧûŧâti Dâri’l-kütübi’l-Ķaŧariyye, Beyrut 1986, s. 60; el-Münteħab mine’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyye fî Ĥaleb, Beyrut 1986, IV, 333; Abdullah Abdurrahman el-Muallimî, MuǾcemü müǿellifî maħŧûŧâti Mektebeti’l-Ĥaremi’l-Mekkiyyi’ş-şerîf, Riyad 1416/1996, s. 75; Ramazan Şeşen, Muħtarât mine’l-maħŧûŧâti’l-ǾArabiyyeti’n-nâdire fî mektebâti Türkiyye, İstanbul 1997, s. 98-99; Richard T. Mortel, “el-Bedrü’z-zâhir fî nuśreti’l-Meliki’n-Nâśır el-mensûb ilâ İbni’ş-Şıĥne”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb: CâmiǾatü’l-Melik SuǾûd, XIV/2, Riyad 1407/1987, s. 661-775; Meryem Sâdıkī, “İbn Şıĥne”, DMBİ, IV, 73-74.

Şükrü Özen