İBNÜ’t-TARÂVE

(ابن الطراوة)

Ebü’l-Hüseyn Süleymân b. Muhammed b. Abdillâh es-Sebâî el-Mâlekī (ö. 528/1134)

Nahiv âlimi.

440 (1048) yılı civarında İspanya’nın güneyinde bulunan Mâleka’da (Malaga) doğdu. Soyu Kahtân’ın kolu Sebâ’ya kadar uzanmaktadır. Çocukluğu ve yetişmesiyle ilgili fazla bilgi yoktur. Süyûtî onu iki ayrı yerde farklı şahsiyetler olarak tanıtmaktadır (Buġyetü’l-vuǾât, I, 602; II, 341). İbnü’t-Tarâve, Ebû Bekir b. Ayyâş el-Merşânî ve Ebû Mervân b. Serrâc gibi âlimlerden nahiv dersleri aldı. Ebü’l-Velîd el-Bâcî’den fıkıh ve hadis okudu. Daha sonra tahsilini ilerletmek için Kurtuba’ya (Cordoba) gitti. Burada çeşitli âlimlerden ders alarak kendini yetiştirdi. İşbîliye’de (Sevilla) A‘lem eş-Şentemerî’den Kitâbü Sîbeveyhi’yi okudu; edip ve şair Ali b. Abdülganî el-Husrî’den istifade etti. Ardından Meriye’ye (Almeria) giderek saraya intisap etmeye çalıştı. Meriye Emîri İbn Sumâdıh ile yakınlık kurdu, ona kasideler sundu, ancak amacına ulaşamadı. Verdiği nahiv dersleriyle tanınan ve kendisine “Meriye’nin nahivcisi” lakabı verilen İbnü’t-Tarâve, uzun yıllar Meriye’de kaldıktan sonra memleketi Mâleka’ya döndü. 528 Ramazan veya Şevvalinde (Temmuz veya Ağustos 1134) vefat etti.

İbnü’t-Tarâve, mülûkü’t-tavâif ve Murâbıtlar dönemlerinin en büyük nahiv âlimlerindendir. Onun, Endülüs geleneğinde sadece nahiv ve edebiyatta kemal derecesine ulaşanlara verilen “üstat” lakabıyla anılması da bunu göstermektedir. Devrindeki âlim ve ediplerin çoğu nahvi ondan öğrenmiştir. Kaynaklarda aralarında Kādî İyâz, Abdurrahman b. Abdullah es-Süheylî, Ebû Bekir İbn Semhûn, İbn Avîs el-Huşenî ve Abdurrahman b. Muhammed el-İşbîlî gibi âlimlerin de bulunduğu otuzdan fazla öğrencisinin adı geçmektedir. Talebelerine çok değer verdiği, derslerinde Kitâbü Sîbeveyhi’deki problemleri çözmekten zevk aldığı, inandığı doğruları söylemekten çekinmediği, Endülüslü birçok fakihi paraya düşkün oldukları ve rüşvet aldıkları için sert bir dille eleştirdiği kaydedilmektedir. Nahiv alanında kendine has görüşlere sahip olan İbnü’t-Tarâve’nin bu düşünceleri daha sonra yazılan nahiv kitaplarını da etkilemiştir. Son derece bağlı olduğu Sîbeveyhi’ye dayanarak Ebû Ali el-Fârisî ile öğrencisi İbn Cinnî’nin nahiv konusundaki bazı görüşlerini ve özellikle Sîbeveyhi’ye muhalif fikirlerini reddetmiştir.

Eserleri. İbnü’t-Tarâve’nin kaynaklarda adı geçen yedi eserinden sadece biri zamanımıza intikal etmiştir. Müellif, el-İfśâĥ bi-baǾżı mâ câǿe mine’l-ħaŧaǿ fi’l-Îżâĥ adını taşıyan bu eseri, Ebû Ali el-Fârisî’nin el-Îżâĥ’ını eleştirmek amacıyla kaleme almıştır. İlim çevrelerinde büyük kabul gören el-Îżâĥ’ın hatalarla dolu bulunduğunu, bu sebeple gördüğü ilgiye lâyık olmadığını söyleyen İbnü’t-Tarâve’nin eserini yazarken Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’ı, Zeccâcî’nin el-Cümelü’l-kübrâ’sı ve Nehhâs’ın el-Kâfî’si gibi temel gramer kitaplarına dayandığı anlaşılmaktadır. el-Îżâĥ’taki hataları ve eksik tarafları anlatırken diğer nahiv kitapları ile karşılaştırmalar yapan İbnü’t-Tarâve el-Kitâb’ın el-Îżâĥ’tan daha kolay anlaşıldığını ve daha faydalı olduğunu söyler. Ona göre el-Îżâĥ içerik, üslûp ve metot bakımından değersizdir, eksikleri ve hataları sayılamayacak kadar çoktur. Bu hatalardan sadece bazılarını ele aldığını belirten İbnü’t-Tarâve, Ebû Ali el-Fârisî’nin ifadelerinin, verdiği örneklerin, vardığı sonuçların ve kullandığı terimlerin yanlışlığı üzerinde durmuş, bu arada onun bazı konuları iyi anlattığını da belirterek objektif davrandığını göstermek istemiştir. Ancak Ebû Ali el-Fârisî’nin dönemin zor şartlarında kaleme aldığı eserini eleştirirken İbnü’t-Tarâve’nin yapıcı olmaktan uzak olduğu görülmektedir. Eser Hâtim Sâlih ed-Dâmin (Beyrut 1416/1996, 2. bs.) ve Ayyâd b. Îd es-Sübeytî tarafından yayımlanmıştır (Kahire 1994; bk. İbnü’t-Tarâve [nşr. Ayyâd b. Îd es-Sübeytî], neşredenin girişi, s. d-y).

İbnü’t-Tarâve’nin diğer eserleri de şunlardır: el-Muķaddimât ilâ Ǿilmi’l-Kitâb ve ĥalli’l-müşkilât Ǿalâ tevâli’l-ebvâb (el-İfśâĥ’ta on dokuz yerde adı geçen eser, Kitâbü Sîbeveyhi’deki meseleler ve müşkillerin konu sırasına göre çözümlenmesine dairdir); Terşîĥu’l-muķtedî (bir önceki eserin muhtasarıdır); Reddü’ş-şârid ilâ Ǿiķāli’n-nâşid (Zeccâcî’nin el-Cümel’iyle ilgili bir eser olmalıdır); Risâle fî menǾi istiŝnâǿi’l-keŝîr mine’l-ķalîl (İbnü’t-Tarâve eserin adını el-İfśâĥ’ta kaydetmektedir; bk. [nşr. Ayyâd b. Îd es-Sübeytî], s. 109); Risâle fîmâ cerâ beynehû ve beyne Ebi’l-Ĥasan İbni’l-Bâziş fî mesǿele naĥviyye; Maķāle fi’l-ism ve’l-müsemmâ. Aynı zamanda şair olan İbnü’t-Tarâve’nin şiirlerinden çok azı günümüze kadar gelebilmiştir. Müellif hakkında Muhammed İbrâhim el-Bennâ Ebü’l-Ĥüseyin İbnü’ŧ-Ŧarâve ve eŝeruhû fi’n-naĥv (Kahire 1400/1980), Ayyâd Îd es-Sübeytî İbnü’ŧ-Ŧarâve en-Naĥvî (Suûdiyye 1982) adlarıyla birer çalışma yapmışlardır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’t-Tarâve, el-İfśâĥ bi-baǾżı mâ câǿe mine’l-ħaŧaǿ fi’l-Îżâĥ (nşr. Hâtim Sâlih ed-Dâmin), Beyrut 1416/1996, neşredenin girişi, s. 5-9; a.e. (nşr. Ayyâd b. Îd es-Sübeytî), Kahire 1994, neşredenin girişi, s. d-y; Silefî, Aħbâr ve terâcim Endelüsiyye: Müstaħrece min MuǾcemi’s-sifr (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1405/1985, s. 17; Dabbî, Buġyetü’l-mültemis, s. 290; Ali b. Zâfir, BedâǿiǾu’l-bedâǿih (nşr. M. Ebü’l-Fazl İbrâhim), Kahire 1970, s. 382; İbn Dihye el-Kelbî, el-Muŧrib (nşr. İbrâhim el-Ebyârî v.dğr.), Kahire 1954, s. 212, 217, 231; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, IV, 113-115; İbnü’l-Ebbâr, et-Tekmile, Madrid 1882, II, 705; İbn Saîd el-Mağribî, el-Muġrib, II, 208-209; Abdübâkī b. Abdülmecîd el-Yemânî, İşâretü’t-taǾyîn fî terâcimi’n-nüĥât ve’l-luġaviyyîn (nşr. Abdülmecîd Diyâb), Riyad 1406/1986, s. 135; Safedî, el-Vâfî, XV, 422; Ebû İshak İbrâhim b. Muhammed el-Billifîkī, el-Muķteđab min Kitâbi Tuĥfeti’l-ķadîm (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Beyrut 1402/1982, s. 64; İbn Kādî Şühbe, Ŧabaķātü’n-nüĥât ve’l-luġaviyyîn (nşr. Muhsin İyâz), Necef 1393/1973, s. 127; Süyûtî, Buġyetü’l-vuǾât, I, 602; II, 341; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, III, 384-385; Muhammed b. İbrâhim el-Bennâ, Ebü’l-Ĥüseyin İbnü’ŧ-Ŧarâve ve eŝeruhû fi’n-naĥv, Kahire 1400/1980; Meryem Sâdıkī, “İbn Ŧarâve”, DMBİ, IV, 134-135.

Hüseyin Yazıcı