İBRÂHİM b. ABDULLAH

(إبراهيم بن عبد الله)

Ebü’l-Hasen İbrâhîm b. Abdillâh b. el-Hasen el-Müsennâ b. el-Hasen b. Alî b. Ebî Tâlib (ö. 145/763)

Abbâsî Halifesi Mansûr’a isyan eden Ali evlâdından.

97’de (715-16) doğdu. Hz. Hasan’ın torunlarından Abdullah el-Mahz’ın oğludur. Hayatının kırk yaşından önceki dönemi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ebû Ca‘fer el-Mansûr Abbâsî tahtına çıkınca, Abbâsîler aleyhinde faaliyette bulunan İbrâhim’i ve ağabeyi Muhammed’i ele geçirmeyi en önemli mesele telakki etti. Bu amaçla 139 (756) yılı başlarında babaları Abdullah b. Hasan’a mektup yazarak oğullarını kendisine getirmesini istedi. Abdullah ise oğullarının nerede olduğunu bilmediğini halifeye bildirdi. Bunun üzerine Mansûr onu tevkif etti (140/758). İbrâhim, babasının Hicaz’da Mansûr tarafından hapsedilmesinden sonra Aden, Sind, Kûfe, Musul, Enbâr, Bağdat, Medâin ve Vâsıt gibi beldeleri gizlice dolaştı. 143 (761) yılında Basra’ya gelip yerleşti ve ağabeyi Muhammed en-Nefsüzzekiyye’nin imâmeti lehindeki propaganda çalışmalarını buradan yürütmeye başladı. İbrâhim’in Basra’yı merkez olarak seçmesi o günkü siyasî şartların gereği idi. Zira Halife Mansûr’un halkı Hz. Ali taraftarı olan Kûfe yakınlarındaki Hâşimiyye’de ikamet etmesi İbrâhim’in Kûfe’yi hareket merkezi edinmesini engelliyordu. Ayrıca İbrâhim Medineliler’i savaşacak güçte görmüyor, Suriyeliler’in de Hz. Ali taraftarlarına düşmanlığını biliyordu (Taberî, VII, 629). Halifenin aldığı sert tedbirlere rağmen başta Basra ileri gelenleri olmak üzere Ahvaz, Fars ve çevrede bulunan diğer beldelerden çok sayıda kişi ona tâbi oldu.

İbrâhim, Muhammed en-Nefsüzzekiyye’nin 1 Receb 145 (25 Eylül 762) tarihinde Abbâsîler’e karşı Medine’de harekete geçtiğini haber alınca onu desteklemek için ramazan ayının ilk günü (23 Kasım 762) kardeşininkinden daha şiddetli bir isyan başlattı. Basra’nın Benî Yeşkûr bölgesine yönelerek Abbâsî Valisi Süfyân b. Muâviye’nin oturduğu dârülimâreyi kuşattı. Valiyi korumak için gelen kuvvetleri yenilgiye uğratıp valinin sarayda hapsedilmesini, bunun dışında eman dileyenlere eman verilmesini emretti. Beytülmâlde bulunan 2 milyon (veya 600.000) dirhemin bir kısmını taraftarlarına dağıttı. Ahvaz ve Fars’a sevkettiği ordular da çok kısa zamanda Abbâsî güçlerini mağlûp ederek bu beldelere hâkim oldular. İbrâhim, nüfuzunun Vâsıt’a kadar ulaştığı bu sıralarda ağabeyinin ölüm haberini aldı.

Bunun üzerine İbrâhim, ordugâhının yer aldığı Sâcûr bölgesine giderek Mansûr ile savaşmak için hazırlıklara başladı. Bu sırada orduları Hicaz, Rey ve İfrîkıye’de bulunan, Bağdat’ın inşasını bırakarak Kûfe’ye intikal eden Mansûr, Medine’deki Îsâ b. Mûsâ ve Rey’deki Müslim b. Kuteybe’ye, İbrâhim b. Abdullah’ın kuvvetleriyle çarpışmak için hemen dönmelerini emretti. Rey’de olan veliahdı Mehdî-Billâh’a da bir mektup göndererek Rey’den Hâzim b. Huzeyme kumandasında bir ordunun Ahvaz’a sevkini istedi. Ahvaz’a gelen Hâzim b. Huzeyme’nin ordusuyla İbrâhim’in kuvvetleri arasında yapılan savaşta İbrâhim taraftarları galip durumda iken Abbâsî güçleri Hâzim’e yardıma gelince mağlûp oldular ve Ahvaz Abbâsî kuvvetlerinin eline geçti. Bu olaydan sonra Ebû Ca‘fer el-Mansûr, Medine’den gelen Îsâ b. Mûsâ’yı 15.000 kişilik bir kuvvetle İbrâhim’in üzerine gönderdi. İbrâhim ise 10.000 kişilik bir kuvvetle Kûfe’ye doğru yola çıkmaya karar verdi.

İki ordu Kûfe’den 95 km. uzaklıktaki Bâhamrâ denilen yerde karşılaştı. Abbâsîler’in Humeyd b. Kahtabe kumandasındaki öncü birlikleri bozguna uğradı, bundan etkilenen Abbâsî askerleri kaçmaya başladı. Durumu haber alan Mansûr Kûfe’den kaçabilmek için gerekli hazırlıkları yaptırdı. Bu sırada İbrâhim b. Abdullah, kendisine bağlı 100 kişilik bir kuvvetle yerinde kalan Îsâ b. Mûsâ’nın üzerine yürüdü. Dağılan kuvvetlerini toplamaya muvaffak olan Humeyd b. Kahtabe de tekrar Abbâsî ordusuna katıldı. Fakat Îsâ b. Mûsâ yaralanınca ordusu savaş meydanından çekilmek zorunda kaldı, İbrâhim’in ordusu da onları takip etmeye başladı. Takip sırasında İbrâhim ordusunun münâdîsi kaçan düşmanın takip edilmesini duyurunca İbrâhim taraftarları geri döndüler. Bunu gören Îsâ b. Mûsâ’nın kuvvetleri onların yenildiğini zannederek peşlerine düştü. İbrâhim bu sırada ağır şekilde yaralandı ve Abbâsî kuvvetleri tarafından öldürüldü (25 Zilkade 145 / 14 Şubat 763). Taberî’nin nakline göre (Târîħ, VII, 648) Mansûr, İbrâhim’in öldürülmesinden büyük üzüntü duymuş ve bu işi istemeyerek yaptığını söylemiştir. Halk


onu “Bâhamrâ şehidi”, savaşı da “küçük Bedir Gazvesi” olarak adlandırmıştır.

İmam Mâlik, Hicaz’da Muhammed en-Nefsüzzekiyye hareketini desteklediği gibi Ebû Hanîfe’nin de Irak’ta İbrâhim’in hareketini açıkça desteklediği, müslümanların ona yardım etmesi gerektiği yolunda fetva verdiği (Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, s. 361), ayrıca kendisine bir mektup göndererek bir gece baskını ile Mansûr’u öldürebileceğini söylediği rivayet edilmektedir (a.g.e., s. 366).

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, eŧ-Ŧabaķāt: el-Mütemmim, s. 378-381; Ya‘kūbî, Târîħ, II, 376-379; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), VII, 622-649; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb, III, 307; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, Maķātilü’ŧ-Ŧâlibiyyîn (nşr. Seyyid Ahmed Sakr), Beyrut, ts. (Dârü’l-ma‘rife), s. 310-386; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, V, 561-571; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, XV, 52-65; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, VI, 218-224; Ali Sâmî en-Neşşâr, Neşǿetü’l-fikri’l-felsefî fi’l-İslâm, Kahire 1977, II, 139; Hudarî, Muĥâđârat: ǾAbbâsiyye, s. 68-71; Semire Muhtâr el-Leysî, Cihâdü’ş-ŞîǾa fi’l-Ǿaśri’l-ǾAbbâsiyyi’l-evvel, Beyrut 1398/1978, s. 147-187; Kasım İlgün, Halife Mansur ve Dönemi (doktora tezi, 1994), MÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, s. 78-102; L. Veccia Vaglieri, “Ibrāhīm b. ǾAbd Allāh”, EI² (İng.), III, 983-985; Sâdık Seccâdî, “İbrâhim b. ǾAbdullah”, DMBİ, II, 446-449.

Mustafa Öz