İLYAS BEY

(ö. 824/1421)

Menteşeoğulları’nın son beyi.

Babası, Menteşe Beyi İbrâhim’in oğlu olup onun ölümünden sonra Muğla ve Çine taraflarının idaresini üstlenen Mehmed Bey’dir. Hayatının ilk dönemleri hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Tarih sahnesine çıkışı, Timur’un Batı Anadolu beyliklerini yeniden teşkil etmesi sırasındadır. Bundan önce, Menteşeoğlu Gazi Ahmed’in Venedikliler’le yaptığı 22 Nisan 1375 tarihli antlaşmada adı geçen Tave (Tavas) Beyi İlyas’ın onunla ilgisi düşünülebilirse de bu husus oldukça müphem görünmektedir. Resmî Venedik kayıtlarında adı Alies, Alias, Alis Elias, Helias şekillerinde yazılmış olup Balat’ta yaptırttığı caminin kitâbesinde Şücâeddin lakabıyla anılmıştır.

Yıldırım Bayezid Menteşe ilini ele geçirdiği sırada ulu bey olarak Gazi Ahmed,


Balat hâkimi olarak da İlyas Bey bulunuyordu. İlyas’ın kardeşi olarak gösterilen Mahmud’un 1389’dan önce Balat ve yöresine hâkim olduğu, ancak onunla yaptığı mücadelede yenilerek Yıldırım Bayezid’e sığındığı, Yıldırım’ın Menteşe ilini alması üzerine de İlyas ve babası Mehmed’in kaçtıkları, Mahmud’un ise beyliğin başına geçirilmeyip Bergama yakınlarındaki iki köyün kendisine mülk olarak verildiği belirtilmektedir. Ancak Menteşeoğulları’na mensup olduğu tarihî kayıtlarla sabit olan Mahmud’un (BA, TD, nr. 453, s. 53, 54, 60) Mehmed Bey’in oğlu olup olmadığı, İlyas ile münasebetleri hakkında hiçbir bilgi yoktur. Hatta İsfendiyar Bey’in yanına sığınan İlyas ve Mehmed beylerden hangisinin Timur’a katıldığı da kaynaklarda yer almamaktadır. Fakat Mehmed Bey’in İsfendiyar Bey ile birlikte Ankara Savaşı’ndan sonra Timur’u Denizli civarında Menderes nehri kenarında karşılayıp değerli hediyeler verdiği bilindiğine göre İlyas’ın Timur’un yanına giderek Ankara Savaşı’na katıldığı ve babasının bu sırada Sinop’ta kaldığı düşünülebilir. 1403 Şubatından hemen önce Venedik’in Kandiye dukalığı ile yapılan görüşmeler sırasında Balat emîri olarak Mehmed Bey’in bulunduğu sanılmaktadır (Zachariadou, s. 82). 1403 Nisanından önce iki taraf arasındaki görüşmeler bir neticeye vardığında Mehmed Bey’in yerine İlyas’ın geçmiş olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 1403 Temmuzu ortalarına doğru Balat’a gelen elçi Leonardo Dellaporta, İlyas Bey tarafından Peçin’deki sarayında karşılanmış ve 24 Temmuz’da da anlaşma imzalanmıştı. Ticarî hükümleri ihtiva eden bu anlaşma aynı zamanda, bu dönemde Anadolu’nun karışık durumu dolayısıyla Menteşe Beyliği’nin sarsıntı içinde bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir. İlyas Bey, bu karışık ortam içerisinde bir taraftan Venedik’le iyi ilişkiler kurmaya çalışırken diğer taraftan Osmanlı şehzadeleri arasındaki iktidar mücadelesini ihtiyatla takip ediyordu. Ancak Aydınoğlu Cüneyd Bey’in faaliyetleri bu dikkatli siyasetin değişmesine yol açtı.

Cüneyd Ayasuluk’a girince buradan kaçan Aydınoğlu Umur İlyas Bey’e sığındı. Bunun üzerine İlyas Bey yeğeni Umur ile birlikte Ayasuluk’a yürüyerek şehri yaktı, kalede bulunan Cüneyd’in kardeşini esir alıp Menteşe iline götürdü, Umur da yeniden beyliğin başına geçti (807/1405). Aydın Beyliği’ni kendi hâkimiyeti altında telakki eden Rumeli’ye hâkim Süleyman Çelebi, Cüneyd’i desteklerken Anadolu taraflarına hâkim olmaya çalışan Çelebi Mehmed de Aydın ve Menteşe beylerine destek vermişti. Fakat daha sonra Süleyman’dan yüz çeviren Cüneyd’in Umur’u ortadan kaldırıp Aydın Beyliği’ni eline geçirmesi üzerine İlyas Bey onunla anlaşmaya mecbur oldu (809/1407). Kardeşi Süleyman’a karşı kendisine müttefik arayan Çelebi Mehmed’i desteklediği gibi onun Rodos şövalyelerine kale inşası için Bodrum’u göstermesine de ses çıkarmadı (Zachariadou, s. 87). Bütün bu karışık siyasî şartlar Venedik’i telâşlandırdı ve anlaşmanın yenilenmesi için faaliyete geçirdi. Kandiye Dukası Leonardo Bembo, G. Pizamano’yu İlyas Bey’e elçi olarak gönderip 1403 antlaşmasını yenileyen bir metni ona kabul ettirdi (2 Haziran 1407).

Öte yandan Cüneyd ile dostça münasebetlerini sürdüren İlyas Bey, Timur’a olan bağlılığının ifadesi olmak üzere torunlarının düğününe katılmak için bir elçi ve hediyeler göndermekten de geri kalmamıştı (Claviyo, s. 92). 1407 antlaşmasından sonra Kandiye Dukası Leonardo Trevisian, Sclavo adlı bir başka elçiyi yollayarak Balat’taki Venedik menfaatlerini koruyucu yeni bir antlaşma teşebbüsünde bulundu. Ancak elçinin teklifleri İlyas Bey’i kızdırınca anlaşma gerçekleşmedi, fakat 1409 Kasımında Andrea Pantaleo, Menteşe iline giderek aynı hakları elde etmeyi başardı. Bundan sonra münasebetlerde bazı zorluklar ortaya çıktı. Başta Girit olmak üzere Venedik’e ait Ege adalarını hedef alan Türk akınları, Venedik’i Aydın ve Menteşeoğulları’na gözdağı vermek amacıyla Ayasuluk ve Balat’a bir donanma gönderme teşebbüsüne sevkettiyse de bunalım savaşa dönüşmeden atlatıldı. Öte yandan Çelebi Mehmed, Mûsâ’yı bertaraf edip duruma hâkim olunca (816/1413) İlyas Bey Cüneyd ile birlikte onun hâkimiyetini kabul etmek zorunda kaldı. Vasallık bağları tam olarak yerleşmeden önce ticaret serbestîsini emniyet altına almak isteyen Venedikliler yeni bir teşebbüste daha bulundular. Elçi olarak gönderilen Körfez kaptanı Pietro Civran, 17 Ekim 1414’te Peçin’de İlyas Bey’e eski antlaşmaların geçerliliğini ifade eden kısa bir anlaşma metnini kabul ettirdi. Venedik-Menteşe arasındaki ticarî münasebetlerin en son resmî belgesi olan bu anlaşmadan sonra İlyas Bey Osmanlı hâkimiyetini kati olarak tanıdı, hatta bastırdığı paralarda kendi adıyla birlikte Çelebi Mehmed’in adı da yer aldı. 1415’ten itibaren Osmanlılar’a bağlı olarak beyliğini sürdürebildi ve oğullarını da (Leys ve Ahmed) rehin olarak Osmanlı sarayına gönderdi. Nihayet Çelebi Mehmed’in ölümünden az sonra 824’te (1421) vefat etti (Selçuklu Araştırmaları Dergisi, sy. 4 [1975], s. 262). Oğulları kaçarak beyliği ellerine geçirdilerse de II. Murad 1424’te Menteşe iline girip onları ortadan kaldırarak burayı Osmanlı toprağına kattı.

Venedikliler, Osmanlılar ve Cüneyd Bey ile münasebetler çerçevesinde bölgedeki hassas dengeleri çok iyi hesaplayan İlyas Bey, bu mahir siyaseti sayesinde hiç olmazsa vefatına kadar beyliğini ayakta tutmayı başarmıştır. Yirmi yıla yaklaşan beyliği sırasında Balat’ta sanat değeri çok yüksek olan bir cami, medrese ve imaret inşa ettirmiş (1404), Muğla’nın Turgut nahiyesinde bir cami yaptırmıştır. Ayrıca Şirvanlı Mehmed b. Mehmed, onun adına İlyâsiyye adını verdiği muhtasar bir tıp kitabı tercüme etmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, TD, nr. 453, s. 53, 54, 60; Nizâmeddin Şâmî, Zafernâme (trc. Necati Lugal), Ankara 1987, s. 315; Claviyo, Timur Devrinde Kadis’ten Semerkant’a Seyahat (trc. Ömer Rıza Doğrul), İstanbul 1975, s. 92; Dukas, Bizans Tarihi (trc. Vl. Mirmiroğlu), İstanbul 1956, s. 48-49, 64, 70; Âşıkpaşazâde, Târih, s. 67, 75; Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 72-82; a.mlf., “Menteşeoğulları”, İA, VII, 727-730; E. A. Zachariadou, Trade and Crusade, Venetian Crete and the Emirates of Menteshe and Aydın (1300-1415), Venice 1983, s. 77, 81, 82-83, 85-88, 99, 112, 169; K. Ekrem Uykucu, Muğla Tarihi, İstanbul 1983, s. 66-69; P. Wittek, Menteşe Beyliği (trc. Orhan Şaik Gökyay), Ankara 1986, s. 80, 84, 90-100, 115-116, 156-159; Aynur Durukan, Balat, İlyas Bey Camii, Ankara 1988; Şerafettin Turan, Türkiye-İtalya İlişkileri, İstanbul 1990, I, 149-150, 152-153, 155-157; “Hicrî 858 Yılına Ait Takvim” (nşr. Atsız), Selçuklu Araştırmaları Dergisi, sy. 4, Ankara 1975, s. 262; Halil İnalcık, “Meĥemmed I”, EI² (İng.), VI, 974-975.

Feridun Emecen