İPEK HANI

Bursa’da XV. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış en büyük han.

Bursa il merkezinde, Ulucami’nin kuzeyinde ve bu yapı ile İvaz Paşa Külliyesi arasında bulunmaktadır. Çelebi Sultan Mehmed tarafından Yeşilcami Külliyesi’ne gelir sağlamak amacıyla inşa edilmiştir. Mimarının kim olduğu kesin olarak bilinmese de İpek Hanı’nın yakınında kendi adına bir külliye inşa eden ve Yeşilcami Külliyesi’nin de mimarı olan Hacı İvaz Paşa tarafından yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Şehrin Osmanlılar tarafından fethini müteakip başşehir olarak düzenlenmesi sırasında İpek Hanı’nın da bulunduğu bu bölge Hacı İvaz Paşa Çarşısı veya Kazazhane diye anılan büyük bir ticaret merkezi haline gelmiştir. İpek Hanı, bu amaca uygun olarak kervanların konaklaması ve yerli tâcirlerin iş yeri olarak kullanmaları için yapılmıştır. Yapının mimari şeklinde bu özellikler açıkça görülmektedir.

İpek Hanı’nın geçmişte pek çok yangın ve depremden zarar gördüğü ve çeşitli onarımlar geçirdiği bilinmektedir. Yapının gördüğü ilk tamir 963 (1556) yılına ait olup on altı odası, çatı ve saçağı onarılmıştır. 23 Safer 1042 (9 Eylül 1632) tarihinde üst katındaki otuz sekiz hücrenin ocakları, avluya bakan kapının kemeri ve merdivenler onarılmış, avlunun ortasındaki bir yana eğilmiş olan mescid kaldıraçla düzeltilmiştir. 1149 (1736-37) yılında mescidin altındaki oda, mescidin üst kısmı ve şadırvan tamir edilmiş 1155’te (1742) yine şadırvan, su yolları, mescid, merdivenler, duvar ve camları elden geçirilmiştir. 7 Rebîülâhir 1189 (7 Haziran 1775) tarihinde hanın mescid ve ahırında tamirat yapılmıştır. Zamanla büyük bir kısmı yıkılan ve bir ara oto tamirhanelerince işgal edilen yapı 1958’deki büyük yangında büsbütün harap olmuştur. Yapı uzun bir süre çok harap durumda kaldıktan sonra 1972-1973 yıllarında restore edilmiştir. Bugün içinde çok sayıda dükkânın bulunduğu oldukça bakımlı bir ticarî bina durumundadır.

Eski İpek Hanı, Yeni İpek Hanı gibi isimlerinin yanı sıra geçmişte Sultan Hanı, yangından önceki kullanılış şeklinden dolayı Paytoncular (Faytoncular) Hanı ve Arabacılar Hanı gibi adlarla da anılan yapının asıl adı burada ipek ticaretinin yapıldığını göstermektedir. Hanın orijinal kısmı, çift katlı mimarisiyle batı yöndeki parçasıdır. Bu bölüm örnek alınmak suretiyle restore edilen yapı, benzeri olan diğer şehir içi hanlarının mimari özelliklerine uygun bir biçimde, yani ortasında üzeri açık bir avlu bulunan, dört bir yanı çift katlı galerili plana göre yenilenmiştir. Kareye yakın bir plan gösteren İpek Hanı’nın ana kapısı doğu cephesinde bulunmaktadır. Koza Hanı’nda olduğu gibi bu han kapısının da aslında bir taçkapı şeklinde inşa edilmiş olması mümkündür. Restorasyon sırasında yapılan şimdiki kapının hiçbir özelliği yoktur. Ayrıca güneydoğu kısmından bağlantılı diğer bir kapıyla yan sokaktan üst kata doğrudan geçiş sağlanmıştır.

Her iki katta da avluyu saran, kalın pâyelerin desteklediği revaklar bulunur. Üst kat revakları kubbelerle örtülü olup bunun ardında yan yana sıralanmış, dikdörtgen planlı mekânların üzerleri tuğladan kubbeli tonozlarla örtülmüştür. Alt katta otuz dokuz, üst katta kırk iki oda birer kapıyla önlerindeki revaklara açılmaktadır. Zemin katındaki yuvarlak kemerli, üzeri çapraz tonozlarla örtülü revaklar bugün tamamen kapanmış, ardındaki dükkânlara dahil edilmiştir. Bu mekânlar eskiden hanın deposu olarak kullanılıyordu. Aynı katta bulunması gereken ahır ve yemlik mekânlarının yeri tam olarak bilinmese de güney kısımda bulunduğu tahmin edilmektedir (Ayverdi, s. 123). Yine günümüze ulaşmayan mescid geleneğe uygun biçimde avlunun ortasında yer alıyordu. Onikigen şemaya sahip fevkanî mescidin alt kısmı şadırvan olarak düzenlenmiş olup burada ayrıca dört odanın var olduğu bilinmektedir.

Yapı yontma taş ve tuğladan inşa edilmiştir. Duvarlar ve pâyelerde taş ve tuğla almaşık örgülü olarak kullanılmış, kemerlerin üst kısmındaki ince silmelerde ve saçakta kullanılan tuğlalar köşeli yerleştirilerek yapıya dekoratif bir özellik kazandırmıştır. Ayrıca yapıda orijinal olan


cephenin iç yüzünde Yeşilcami’de de görülen çinilerden az miktarda düzensiz olarak kullanılmıştır. Yapılan restorasyon sonucunda aslî işlevini kazanan İpek Hanı Bursa’nın Osmanlılar dönemi içindeki ticarî aktivitesini vurgulayan, şehrin en büyük hanı olarak dikkat çeken özel bir yapıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

A. Gabriel, Une capitale turque Brousse: Bursa, Paris 1958, s. 190, rs. 129; Bursa Hanları, Bursa 1935, s. 4-5; Celal Esad Arseven, Türk Sanatı Tarihi I-II, İstanbul, ts., s. 475; İsmet İlter, Tarihi Türk Hanları, Ankara 1969, s. 98; Ayverdi, Osmanlı Mi‘mârîsi II, s. 53, 119, 122-123, rs. 192-194; Feridun Akozan, “Türk Han ve Kervansarayları”, Türk Sanat Tarihi Araştırma ve İncelemeleri I, İstanbul 1963, s. 133; Ceyhan Güran, Türk Hanlarının Gelişimi ve İstanbul Hanları Mimarisi, İstanbul 1976, s. 10-11; Kâzım Baykal, Bursa Anıtları, Bursa 1982, s. 93-94; Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler, Ankara 1983, III, 333; Bedri Yalman, Bursa, İstanbul 1984, s. 90; Bursa Ansiklopedisi, Bursa 1987, I, 433; Mustafa Cezar, Typical Commercial Buildings of the Ottoman Classical Period and the Ottoman Construction System, İstanbul 1983, s. 63; a.mlf., Tipik Yapılarıyla Osmanlı Şehirciliğinde Çarşı ve Klasik Dönem İmar Sistemi, İstanbul 1985, s. 94-95; Zeki Sönmez, Başlangıcından 16. Yüzyıla Kadar Anadolu Türk-İslâm Mimarisinde Sanatçılar, Ankara 1989, s. 424-425, plan 98, rs. 247-248.

Enis Karakaya