IRÂKĪ, Zeynüddin

(زين الدين العراقيّ)

Ebü’l-Fazl Zeynüddîn Abdürrahîm b. el-Hüseyn b. Abdirrahmân el-Irâkī (ö. 806/1404)

Hadis âlimi ve hâfızı.

21 Cemâziyelevvel 725’te (5 Mayıs 1325) Kahire’de Nil kenarındaki Menşeetülmihrânî’de doğdu. Kürt asıllı olan babası Hüseyin, Kuzey Irak’taki Erbil’e bağlı Râznân (bazı kaynaklara göre Râzyân; meselâ bk. İbn Hacer, el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 176; İbn Fehd, s. 220) beldesinden gelerek Kahire’ye yerleşmiştir. Irâkī üç yaşında iken babasını kaybetti. Çok güçlü bir hâfızaya sahip olan Irâkī, sekiz yaşında Kur’an’ı hıfzettiği gibi çeşitli ilimlerde okutulan belli başlı metinlerle birlikte Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin Şâfiî fıkhına dair et-Tenbîh adlı kitabını da ezberledi. Önceleri kıraat ve Arap dili öğrenimine ağırlık vererek Abdurrahman b. Ahmed b. Bağdâdî’den ve daha başkalarından kırâat-i seb‘ayı okudu. Bu arada fıkıh, fıkıh usulü ve tefsir sahalarında da kendini yetiştirdi. İzzeddin İbn Cemâa’nın teşvikiyle hadise yöneldi. Hadis tahsiline ne zaman başladığı bilinmemekle beraber on iki yaşında iken hadis öğrenmekte olduğu, ilk hadis dersini Şehâbeddin Ahmed b. Ebü’l-Ferec İbnü’l-Bâbâ’dan aldığı, bu alanda önemli bilgileri Kahire’de Hanefî âlimi Alâeddin İbnü’t-Türkmânî’den öğrendiği, ondan ve Abdürrahîm b. Abdullah b. Şâhidü’l-Ceyş’ten Śaĥîĥ-i Buħârî’yi okuduğu belirtilmektedir. Kahire’nin tanınmış muhaddislerinden faydalandıktan sonra Dımaşk, Hama, Humus, Halep, İskenderiye, Trablus, Ba‘lebek, Nablus, Gazze, Kudüs, Mekke ve Medine başta olmak üzere şöhretini duyduğu muhaddislerin bulunduğu ilim merkezlerini dolaştı. İstifade ettiği pek çok âlim arasında İbn Seyyidünnâs, İbn Abdülhâdî diye bilinen Muhammed b. Abdullah İbnü’l-Muhib ed-Dakkāk, Mısır’da Mâlikîler’in kadısı olan Takıyyüddin Muhammed b. Ebû Bekir el-Ahnâî, Takıyyüddin es-Sübkî, Halîl b. Keykeldî el-Alâî, İzzeddin İbn Cemâa, tefsir ve kıraat âlimi Semîn, Sirâceddin Ömer b. Muhammed ed-Demenhûrî ve özellikle Şâfiî fıkhı konusunda İsnevî anılabilir. Irakī, Ebû Hayyân el-Endelüsî’den faydalanmak istediyse de sûfîlere karşı müsamahasız davrandığını öğrenince bundan vazgeçti (İbn Fehd, s. 222). Dımaşk’ta Muhammed b. İsmâil b. Habbâz’a Śaĥîĥ-i Müslim’i altı mecliste, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’ini de otuz kadar mecliste okudu (Fâsî, II, 106). Irâkī’nin en iyi yetiştiği alan hadis olup hocaları Alâî, İzzeddin b. Cemâa, Takıyyüddin es-Sübkî, İsnevî ile Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr onun bu yönünü özellikle belirtmişlerdir.

Çok erken yaşlardan itibaren telif çalışmalarına başlayan Irâkī, Gazzâlî’nin İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn adlı eserinin hadislerini henüz yirmi yaşında iken tahrîc etti. 752’den (1351) sonra tamamen hadise yönelerek zamanını okuma, okutma ve yazmaya hasretti. İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’den itibaren uzunca bir süre ihmal edilmiş olan hadis imlâ meclislerini yeniden canlandırdı. 795 (1393) yılında Medine’de başlayıp daha sonra Kahire’de ölümünden altı ay öncesine kadar on bir yıl boyunca 416 imlâ meclisinde talebelerine hadis rivayet etti. İbn Hacer, onun bu meclislerde hadislerin çoğunu ezberinden yazdırdığını söylemektedir. Kahire’deki Kâmiliyye ve Zâhiriyye dârülhadisleriyle İbn Tolun Camii hadis okuttuğu belli başlı merkezlerdir. Fâzıliyye Medresesi’nde de fıkıh dersleri verdi. Ayrıca Mısır ve Suriye’nin muhtelif şehirleriyle Mekke ve Medine’de hadis okuttu, fetvalar verdi. Kahire’de hem talebe yetiştirdi hem hatiplik yaptı. Medine’de 788 (1386) yılından itibaren üç yıl beş ay süreyle kadılık görevi yanında Mescid-i Nebevî’de imamlık ve hatiplik görevlerini yürüttü. Daha sonra Mekke kadılığı görevinde bulundu.

Irâkī’den devrinin tanınmış âlimlerinin hemen hepsi faydalanmış olup Kemâleddin ed-Demîrî, Ahmed b. Ebû Bekir el-Bûsîrî, Takıyyüddin el-Fâsî, Sıbt İbnü’l-Acemî ve İbn Zahîre bunlardan bazılarıdır. Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr, ondan yirmi dört yaş daha büyük olmasına rağmen kendisinden bazı eserleri okumuş ve hadis tahrîci konusunda faydalanmıştır. Ancak Irâkī’den en fazla istifade etmiş olanlar Nûreddin el-Heysemî, İbn Hacer el-Askalânî ve İbnü’l-Irâkī diye tanınan oğlu Ebû Zür‘a’dır. Heysemî onun aynı zamanda arkadaşı, damadı ve en büyük yardımcısı olmuştur. Irâkī Heysemî’yi zevâid* konusu üzerinde çalışmaya yöneltmiş ve bu çalışmalarında kendisine rehberlik etmiştir. İbn Hacer ise Irâkī’ye on yıl süreyle talebelik etmiş, onun kendi eserleri yanında Tirmizî’nin eş-Şemâǿil’ini, Dârekutnî’nin es-Sünen’ini, Ebû Avâne’nin eś-Śaĥîĥ’ini, Beyhakī’nin es-Sünenü’l-kübrâ’sını ve daha birçok eseri kendisinden okumuştur (bu eserler için bk. el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 184-230). İbnü’l-Irâkī de babasından her fırsatta faydalanmıştır. Vefatı sırasında Irâkī’ye kendisinden sonra geride hangi hadis hâfızlarının kaldığını soran bir kişiye önce İbn Hacer’in, sonra oğlu Ebû Zür‘a’nın, üçüncü olarak da Nûreddin el-Heysemî’nin adını vermesi (İbn Hacer, İnbâǿü’l-ġumr, V, 172), bu üç öğrencisine gösterdiği özel ilginin sebebini ortaya koymaktadır.

Irâkī hem zühdü, takvâsı ve erdemli kişiliği hem de hadis ilimleri sahasındaki dirayeti sayesinde büyük itibar görmüştür. Nitekim hocası İzzeddin İbn Cemâa onu Mısır’ın hadis otoritesi sayarken İbn Hacer de hadis ilmini ondan daha iyi bilen bir kimseyi görmediğini belirtmiş (a.g.e., V, 171), Süyûtî ise Irâkī’nin VIII. (XIV.) yüzyılın müceddidi olduğunu söylemiştir (Irâkī, el-BâǾiŝ Ǿale’l-ħalâś [nşr. Muhammed es-Sabbâğ], s. 94). Zeynüddin el-Irâkī 8 Şâban 806 (20 Şubat 1404) tarihinde vefat etti. İbn Hacer, yazdığı uzunca bir mersiye ile üzüntüsünü ifade ederken aynı zamanda onun önemli çalışmaları hakkında da bilgi vermiştir.

İbnü’l-Irâkī’nin Tuĥfetü’l-vârid bi-tercemeti’l-vâlid adlı eserinde babasının biyografisini yazdığı belirtilmekte (Keşfü’ž-žunûn, I, 376), bazı dergilerde, Ahmed Ma‘bed Abdülkerîm’in 1973 yılında el-Ĥâfıž el-ǾIrâķī ve eŝeruhû fi’s-sünne adıyla bir yüksek lisans çalışması yaptığı, Tahsin İbrâhim ed-Düseykî’nin de “Tabakātü ulemâi Kürdistân” serisinin ikinci kitabı olarak el-Ĥâfıž Zeynüddîn el-ǾIrâķī ve eŝeruhû fî Ǿilmi’l-ĥadîŝ (Riyad 1413) adlı bir eser kaleme aldığı belirtilmektedir.

Eserleri. 1. İħbârü’l-aĥyâǿ bi-aħbâri’l-İĥyâǿ. Kaynaklarda dört ciltten oluştuğu ve 751’de (1350) tamamlandığı belirtilen eser, müellifin İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn’in hadislerini tahrîc etmek üzere kaleme aldığı üç kitabın ilki ve en genişidir. Muhammed Murtazâ ez-Zebîdî’nin (ö. 1205/1791), İĥyâǿ şerhi İtĥâfü’s-sâde’de bazı hadisleri tenkit ederken Irâkī’den yaptığı nakillerin aynı seriden el-Muġnî Ǿan ĥamli’l-esfâr’da bulunmaması, günümüze geldiği bilinmeyen bu eseri Zebîdî’nin görüp ondan faydalandığı kanaatini uyandırmaktadır. 2. el-Keşfü’l-mübîn Ǿan taħrîci İĥyâǿi Ǿulûmi’d-dîn. İĥyâǿdaki hadislerin tahrîc edildiği serinin ikinci kitabı ve orta büyüklükte olanıdır. Müellif, günümüze gelmediği anlaşılan bu eseri yazdıkça talebelerine okutmuş,


fakat tamamlayamamıştır. Zebîdî’nin bu eserden söz etmediği gibi Irâkī’nin İĥyâǿ hadisleri üzerine iki kitabı bulunduğunu belirtmesi (İtĥâfü’s-sâde, I, 40-41) muhtemelen eserin yarım kalması sebebiyledir. 3. el-Muġnî Ǿan ĥamli’l-esfâr fi’l-esfâr fî taħrîci mâ fi’l-İĥyâǿi mine’l-aħbâr. Irâkī’nin İĥyâǿü Ǿulûmi’d-dîn’deki hadisler üzerine yazdığı eserlerin en küçüğü ve günümüze gelmiş olanıdır. Müellif burada tahrîcini yaptığı hadisin baş tarafından bir bölüm zikretmekte, onun hangi sahâbî tarafından rivayet edildiğini ve hangi hadis kitaplarında yer aldığını söylemekte, ardından hadisin sağlamlık derecesini belirtmektedir. Irâkī’nin, İħbârü’l-aĥyâǿ adlı eserini telif ettiği zaman elde edemediği bazı hadislerin senedlerine dokuz yıllık bir çalışmadan sonra ulaşması ile bu bilgileri yeniden değerlendirdiğini söylemesi eserin yüzyıllar boyunca büyük rağbet görmesini sağlamıştır. İbn Hacer el-Muġnî’den birçok nüsha istinsah ettiğini belirtmektedir (İnbâǿü’l-ġumr, V, 171). Irâkī’nin İĥyâǿ hadislerinden isnadını bulamadığını, dolayısıyla mevzû olduğunu belirttiği 271 rivayeti Muhammed Emîn es-Süveydî el-MevżûǾât fi’l-İĥyâǿ ev el-İǾtibâr fî ĥamli’l-esfâr adlı eserinde (nşr. Ali Rızâ b. Abdullah, Demenhûr [Mısır] 1414/1993) bir araya getirmiş, eserin nâşiri Ali Rızâ, Süveydî’nin dikkatinden kaçan otuz altı rivayeti de kitabın sonuna eklemiştir (s. 118-124). el-Muġnî İĥyâǿ ile birlikte birçok defa basılmıştır (I-IV, Kahire 1332/1913, 1352/1933). 4. et-Taķyîd ve’l-îżâĥ limâ uŧliķa ve uġliķa min Muķaddimeti’bni’ś-Śalâĥ. Müellifin, usûl-i hadîs alanında en değerli çalışma dediği İbn Salâh’a ait Muķaddime üzerindeki iki çalışmasından birincisidir. Irâkī Muķaddime’nin tertibini aynen koruyarak gerekli gördüğü kısımları açıklamış, yer yer itirazlarını ortaya koymuş, İbnü’s-Salâh’a yöneltilen isabetsiz tenkitleri de belirtmiştir (I-II, Kahire 1353; I-II, Beyrut, ts.). Eser ayrıca Muhammed Râgıb et-Tabbâh (Halep 1350; Beyrut 1405) ve Abdurrahman Muhammed Osman (Medine 1389; Kahire 1389/1969, 1400/1980; Beyrut 1401/1981) tarafından Muķaddime ile birlikte yayımlanmış, ayrıca Beyrut’ta basılmıştır (1412/1991). Bazı kaynaklarda Irâkī’nin Nüketü İbni’ś-Śalâĥ adıyla anılan eserinin et-Taķyîd ve’l-îżâĥ olduğu anlaşılmaktadır. İbn Hacer el-Askalânî, en-Nüket Ǿalâ Kitâbi’bni’ś-Śalâĥ’ında (bk. bibl.) İbnü’s-Salâh’ın bazı görüşlerini tenkit ederken Irâkī’nin bu eserindeki el-li kadar görüşüne de eleştiriler yöneltmiştir (I, 133-173). 5. el-Elfiyye*. Irâkī, İbnü’s-Salâh’ın Muķaddime’sini 1002 beyitte özetlemiş ve eserine Tebśıratü’l-mübtedî ve teźkiretü’l-müntehî (et-Tebśıra ve’t-teźkire; nşr. Mahmûd Rebî‘, Kahire 1355/1937, bir ciltte dört cüz halinde) adını vermiştir. Benzerleri gibi el-Elfiyye diye şöhret bulan eseri Irâkī daha sonra Fetĥu’l-muġīŝ bi-şerĥi Elfiyyeti’l-ĥadîŝ adıyla şerhetmiştir. Eser ilk defa Sehâvî’nin aynı kitap üzerindeki bir şerhiyle birlikte yayımlanmıştır (Leknev 1303/1885, taşbaskı; nşr. Muhammed b. Hüseyin el-Irâkī, Fas 1354/1935; nşr. Mahmûd Rebî‘, Kahire 1355/1937; nşr. Salâh Muhammed Muhammed Uveyda, Beyrut 1413). el-Elfiyye’nin Sehâvî, Bikāî, Zekeriyyâ el-Ensârî, Emîr Pâdişah, Abdürraûf el-Münâvî ve Uchûrî gibi âlimler tarafından yapılan şerhleri de bulunmaktadır. 6. Taķrîbü’l-esânîd ve tertîbü’l-mesânîd. Irâkī, oğlu Ebû Zür‘a için hazırladığı ve 775 (1373-74) yılında tamamladığı bu eserinde özellikle Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’i ile İmam Mâlik’in el-Muvaŧŧaǿında en sağlam senedlerle rivayet edilen hadislerden ahkâma dair olan bir kısmını derleyerek kitap ve bab adlarına göre sıralamış, eserin sonunda “Ebvâbü’l-edeb” başlığı altında ahlâk hadislerini bir araya getirmiştir. Bir yıl sonra eseri oğlu Ebû Zür‘a’nın kendisine dokuz mecliste okuduğunu belirten Irâkī bu hadislerin bir kısmını şerhetmiştir (Kahire 1310; nşr. Hasan Rebî‘, Kahire 1353; nşr. komisyon, Beyrut 1404/1984). Babasının vefatı üzerine Ebû Zür‘a yarım kalan bu şerhi Ŧarĥu’t-teŝrîb fî şerĥi’t-Taķrîb adıyla 818 (1415) yılında tamamlamıştır. Ŧarĥu’t-teŝrîb dört mücelledde sekiz cilt halinde yayımlanmıştır (Kahire 1353; Beyrut, ts.). Ebû Zür‘a, bu eserdeki hadisleri Taħrîcü Taķrîbi’l-esânîd adıyla tahrîc etmiş olup eserin II. cildi Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de bulunmaktadır (Hadis, nr. 725). 7. Źeyl Ǿalâ Mîzâni’l-iǾtidâl (Źeylü Mîzâni’l-iǾtidâl). Tenkit edilmesi gerekenlerden olduğu halde Zehebî’nin MîzânüliǾtidâl’e almadığı 787 râvi hakkında bilgi veren eser Subhî es-Sâmerrâî (Beyrut 1407/1987) ve Abdülkayyûm Abdürabbinnebî (Mekke 1406/1986; Beyrut 1407/1987) tarafından neşredilmiştir. 8. Taħrîcü eĥâdîŝi muħtaśari’l-Minhâc (Taħrîcü eĥâdîŝi’l-Minhâc li’l-Beyżâvî). Beyzâvî’nin usûl-i fıkha dair Minhâcü’l-vüśûl ilâ Ǿilmi’l-uśûl adlı eserinde yer alan seksen dokuzu merfû, on sekizi sahâbe sözü olmak üzere 107 rivayetin sağlamlık derecesinin kısaca belirtildiği eseri önce Subhî es-Sâmerrâî yayımlamış (Mecelletü’l-baĥŝi’l-Ǿilmî ve’t-türâŝi’l-İslâmî [1399], II, 279-315; Bağdat 1397/1976), daha sonra da Muhammed Nâsır el-Acmî Taħrîcü’l-eĥâdîŝ ve’l-âŝâr el-vâķıǾa fî Minhâci’l-Beyżâvî adıyla neşretmiştir (Beyrut 1409/1989). Irâkī’nin Minhâc üzerindeki bazı tenkitlerini ihtiva eden Nüket’inden de söz edilmekte, fakat bu eseri tamamlayamadığı anlaşılmaktadır (İbn Fehd, s. 230). 9. Nažmü Minhâci’l-vüśûl ilâ Ǿilmi’l-uśûl (en-Necmü’l-vehhâc fî nažmi’l-Minhâc). Müellif bu çalışmasında Minhâcü’l-vüśûl’ü 1367 beyitte manzum hale getirmiştir. İbnü’l-Irâkī’nin şerhettiği eserin günümüze gelip gelmediği bilinmemektedir. 10. Tekmiletü Şerĥi’t-Tirmiźî. İbn Seyyidünnâs’ın yarım bıraktığı Tirmizî şerhini tamamlamak için kaleme alınan bu eserden söz eden İsnevî, zamanın hadis hâfızı dediği talebesi Irâkī’nin onu aslına uygun bir şekilde ikmal ettiğini söylemektedir (Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, II, 511). Irâkī’nin dokuz cilt daha ilâve ettiği halde tamamlayamadığı Tekmile’nin (Sehâvî, IV, 173) bazı bölümleri günümüze gelmiştir (Escurial Library, nr. 1464, 172 varak; Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Hadis, nr. 2504, 256 varak; el-Mektebetü’l-Mahmûdiyye [Medine], nr. 33, bunun İbn Hacer el-Askalânî’nin nüshası olduğu


söylenmektedir). Eserin VIII. cildi Rabat Evkaf Kütüphanesi’ndedir (nr. 7). Tekmile’nin bir nüshasının kenarında, yine Irâkī’nin Şerĥu Süneni’t-Tirmiźî adıyla birkaç ciltten meydana gelen bir çalışmasından söz edilmekte (İbn Hacer, el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 182-183), bu bilgiyi tekrarlayan Sezgin eserin Millet Kütüphanesi’nde mevcut iki nüshasından (Feyzullah Efendi, nr. 363, 226 varak; nr. 364, VII, 275 varak) birinin (nr. 364) müellif hattı olduğunu söylemektedir (GAS, I, 155). 11. Kitâbü’l-ErbaǾîn el-Ǿuşâriyye (el-Eĥâdîŝü’l-Ǿuşâriyyât, el-ErbaǾûne’l-Ǿuşâriyyâtü’l-isnâd). Müellifin, talebelerinin arzusu üzerine âlî isnadlı (on râvili) olup Kütüb-i Sitte’de yer almayan sahih, hasen ve garîb derecelerindeki kırk rivayeti bir araya getirdiği, talebelerine Medine’de Hz. Peygamber’in kabriyle minberi arasında imlâ ettiği hadislerden meydana gelen eser, Bedr b. Abdullah el-Bedr tarafından Afîfüddin Ebü’l-Ferec Muhammed b. Abdurrahman el-Mukrî’nin Kitâbü’l-ErbaǾîn fi’l-cihâd ve’l-mücâhidîn’i ile birlikte neşredilmiştir (Beyrut 1413/1992, s. 101-235). İbn Hacer, hocasının hayatının son yılında kendilerine imlâ ettiği on râvili rivayetlerinden altmışını daha bir araya getirerek bu hadislerin sayısını 100’e çıkarmıştır. 12. et-TüsâǾiyyât. Irâkī’nin, kendisine dokuz râvi ile ulaşan rivayetlerden kırkını bir araya getirdiği eserin bir nüshası Köprülü Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Fâzıl Ahmed Paşa, Mecmua, nr. 371/2). Müellifin dokuz râvili kırk hadis çalışmaları arasında, kendisinden en âlî rivayetleri elde ettiği yaşlı hocası Ebü’l-Feth el-Meydûmî’nin rivayetlerinden derlediği ErbaǾûne tüsâǾiyye li’l-Meydûmî (Taħrîc Ǿale’l-erbaǾîne tüsâǾiyyeti’l-isnâd li’l-Meydûmî) ve ErbaǾûne tüsâǾiyye min rivâyeti’l-Beyyânî adlı iki eserinden daha söz edilmektedir. 13. el-BâǾiŝ Ǿale’l-ħalâś min ĥavâdiŝi’l-ķuśśâś. Eserde sahâbenin kıssacılığı uygun görmediği, kıssa anlatmak isteyenlere izin vermediği, kıssacıların hadis rivayetine ehliyetli kişiler olmadıkları, halkın anlamakta zorluk çekeceği şeyleri hikâye edip onların zihinlerini karıştırdıkları belirtilerek bu hurafecilerin vaaz etmesine izin verilmemesi istenmektedir. Eser Muhammed es-Sabbâğ tarafından yayımlanmıştır (Eđvâǿü’ş-şerîǾa, IV, Riyad 1393, s. 81-171). 14. ed-Dürerü’s-seniyye fî (nažmi)’s-siyeri’z-zekiyye (fî nažmi’s-sîreti’n-nebeviyye). Nažmü’d-düreri’s-seniyye fi’s-siyeri’z-zekiyye ve Elfiyye fi’s-siyer diye de anılan eser müellifin, Hz. Peygamber’in hayatını ve şemâilini bin beyitte anlattığı bir diğer el-fiyyesidir. Eserin yazma nüshaları Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Âşir Efendi, nr. 279; Şehid Ali Paşa, nr. 2747, 2757; Ayasofya, nr. 4789; Esad Efendi, nr. 273; Lâleli, nr. 1997; Reîsülküttâb Mustafa Efendi, nr. 114; Çorlulu Ali Paşa, nr. 443 [bu kütüphanede eserin başka yazmaları da vardır]), ayrıca İstanbul Üniversitesi (nr. 4117), Köprülü (Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 1116) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 223) kütüphanelerinde bulunmaktadır. ed-Dürerü’s-seniyye’nin Rabat’ta yayımlandığı kaydedilmektedir (İbn Hacer, el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 183, neşredenin dipnotu, nr. 748). Şerhleri arasında Muhammed Abdürraûf el-Münâvî’nin el-ǾUcâletü’s-seniyye Ǿalâ Elfiyyeti’s-sîreti’n-nebeviyye’si (nşr. İsmâil el-Ensârî, Riyad 1389/1969; eser Çorum İl Halk Kütüphanesi’n-de [nr. 1230] el-Fütûĥâtü’s-sübĥâniyye adıyla kaydedilmiştir), Uchûrî’nin Şerĥu Nažmi’d-düreri’s-seniyye fi’s-siyeri’z-zekiyye’si (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1900; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 216) ve İbnü’l-Hâim’in el-Ġurerü’l-muđîǿe’si (Brockelmann, GAL, II, 78; Suppl., II, 70) zikredilebilir. 15. el-Elfiyye fî ġarîbi’l-Ķurǿân. Kur’ân-ı Kerîm’deki bazı garîb kelimeleri alfabetik sıraya göre de alıp açıklayan bu manzum eser, Abdülazîz ed-Dîrînî’nin usûl-i tefsîre dair et-Teysîr fî Ǿilmi’t-tefsîr adlı manzum eserinin kenarında Tefsîru elfâži’l-Ķurǿân adıyla yayımlanmış (Kahire 1310, 1311), ayrıca Süyûtî’nin Tefsîrü’l-Ķurǿâni’l-Ǿažîm’inin kenarında basılmıştır (Kahire 1345). 16. el-Ķurab fî maĥabbeti’l-ǾArab (Maĥaccetü’l-ķurab fî maĥabbeti [fażli, feżâǿili]’l-ǾArab). Araplar’ı sevmekle ilgili rivayetlerin bir araya getirildiği yirmi babdan meydana gelen bir risâle olup Bombay’da (1303) ve Kahire’de (1332; nşr. İbrâhim el-Kādirî, 1381/1961) yayımlanmıştır. Müellifin EnfaǾu’l-ķurab fî beyâni fażli’l-ǾArab adıyla zikredilen eseri de muhtemelen bu kitaptır. 17. Ķurretü’l-Ǿayn bi’l-meserre bi-vefâǿi’d-deyn. Müellifin en son yazdığı ve defalarca rivayet ettiği söylenen eserlerinden biridir (nşr. Müs‘id Abdülhamîd es-Sa‘dânî, Bulak 1993). Kaynaklarda Ķurretü’l-Ǿayn bi-vefâǿi’l-vâlideyn adıyla zikredilen eserinin de bu kitap olması muhtemeldir. 18. Risâle. Kitapta, Kudâî’nin Şihâbü’l-aħbâr’ında yer almakla beraber Radıyyüddin es-Sâgānî’nin ed-Dürrü’l-mülteķaŧ fî tebyîni’l-ġalaŧ ve nefyi’l-laġaŧ adlı eserinde mevzû olduğunu söylediği altmıştan fazla rivayetten on üçünün sahih


veya hasen derecesinde bulunduğu belirtilmektedir. Hamdî Abdülmecîd es-Silefî bu risâleyi Müsnedü’ş-Şihâb’ın sonunda yayımlamıştır (Beyrut 1405/1985, II, 249-368). 19. Nüketü’l-fetâvâ Ǿale’l-muħtaśarât. Irâkī’nin yetişme çağında bir kısmının metinlerini ezberlediği üç Şâfiî fakihinin eserleri (Ebû İshak eş-Şîrâzî’nin et-Tenbîh’i, Abdülgaffâr b. Abdülkerîm el-Kazvînî’nin el-Ĥâvi’ś-śaġīr’i, Beyzâvî’nin el-Minhâc’ı) üzerindeki bazı görüşlerini ihtiva etmektedir (Brockelmann, GAL Suppl., II, 70). 20. el-Müstaħrec Ǿale’l-Müstedrek li’l-Ĥâkim (Emâlî fî taħrîci’l-Müstedrek, Taħrîcü Müstedreki’l-Ĥâkim). İbn Hacer’in belirttiğine göre Irâkī, el-Müstedrek’ten “Kitâbü’s-Salât”a kadar olan kısmı 300 kadar mecliste imlâ etmiştir (el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 185). Bunlardan yedi mecliste imlâ ettiği hadisler Ebû Abdurrahman Muhammed Abdülmün‘im b. Reşâd tarafından aynı adla yayımlanmıştır (Kahire 1410/1990). 21. Mecâlis sebǾa. Yedi oturumda yazdırdığı hadisleri ihtiva eden eserin bir nüshası İskenderiye’de bulunmaktadır (Mektebetü’l-belediyye, nr. 2436; ayrıca bk. Brockelmann, GAL Suppl., II, 70). 22. Muħtaśar fi’l-eĥâdîŝi’l-müteǾalliķa bi’l-aĥkâm. Eserin bir nüshası Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’dedir (a.g.e., II, 70). 23. el-ǾAdedü’l-muǾteber fi’l-evcühi’lletî beyne’s-süver. Bir nüshası Hidîviyye Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Brockelmann, GAL, I, 78). 24. İstiĥbâbü’l-vuđûǿ (a.g.e., II, 78). Manžûme fi’l-vuđûǿi’l-müsteĥab adıyla da anılmaktadır (Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 562). 25. el-İstiǾâźe bi’l-vâĥid min iķāmeti cumǾateyn bi-mekân vâĥid (Brockelmann, GAL Suppl., II, 70). 26. Temyîzü’l-aśĥâb (a.g.e., II, 70). 27. Źeylü Târîħi’l-İslâm (a.g.e., II, 70). 28. el-Kelâm Ǿale’l-eĥâdîŝi’lletî tüküllime fîhâ bi’l-vażǾ ve hiye fî Müsnedi’l-İmâm Aĥmed. İbn Hanbel’in el-Müsned’inde mevcut dokuz hadisin mevzû olduğuna dair bir risâledir. Risâleyi İbn Hacer el-Ķavlü’l-müsedded fi’ź-źebbi Ǿan Müsnedi Aĥmed’ine almış, daha sonra bu hadislerin bir kısmını savunmuştur (Beyrut 1404/1984, s. 7-17; Müsned, nşr. Abdullah Muhammed ed-Dervîş, Beyrut 1411/1991, X, 492-502). 29. Fetvâ fî enne mâ uǾtîde yevme Ǿâşûrâǿ min ekli’d-decâc ve’l-ĥubûbi’l-mübâĥ. Bir nüshası Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (Hidîviyye) bulunmaktadır (Brockelmann, GAL, II, 78). 30. Emâlî fîmâ yeteǾalleķu bi’l-istisķāǿ. Nil nehrinin sularının çekilmesi ve Mısır’da büyük bir kuraklığın başlaması üzerine vefatından beş ay kadar önce son imlâ meclisinde (416. meclis) yazdırdığı yağmur duasıyla ilgili hadislerden meydana gelmektedir. İstiskā namazını kıldırdıktan sonra Irâkī’nin hutbesini dinleyen İbn Hacer, bu olayın ardından her şeyde bolluk ve bereket görüldüğünü söylemektedir (el-MecmaǾu’l-müǿesses, II, 188).

Bunlardan başka Ecvibetü İbni’l-ǾArabî, el-Eĥâdîŝü’l-muħarrace fi’ś-Śaĥîĥayn elletî tüküllime fîhâ biżaǾf ve’n-ķıŧâǾ, Emâlî Ǿale’l-ErbaǾîne’n-Neveviyye ve bu eser üzerinde yapılmış bir çalışma olan Taħrîcü’l-ErbaǾîne’n-Neveviyye, Emâlî Ǿalâ Emâli’r-RâfiǾî (bu eserdeki hadisleri tahrîc etmiştir), Emâlî fî-mâ yeteǾalleķu bi-ŧûli’l-Ǿömr, Fażlü Ĥirâǿ, İĥyâǿü’l-ķalbi’l-meyyit bi-duħûli’l-beyt, mürsel rivayetler konusunda olup hayatının son döneminde kaleme aldığı ve İbn Hacer’in de kendisinden okuduğu belirtilen el-İnśâf, Ǿİşrûne ŝemâniye min rivâyeti’l-Beyyânî, el-Kelâm Ǿalâ ĥadîŝi “el-Mevtü keffâretün li-külli müslim”, el-Kelâm Ǿalâ ĥadîŝi’t-tevsiǾati yevme Ǿâşûrâǿ, el-Kelâm Ǿale’l-ĥadîŝi’l-vârid fî eķalli’l-ĥayż ve ekŝerihî, el-Kelâm Ǿalâ mesǿeleti’s-sücûd li-terki’l-ķunûŧ, el-Kelâm Ǿalâ śavmi sit min şevvâl, Mesǿeletü ķaśśi’ş-şârib, Mesǿeletü’ş-şürb ķāǿimen, (Taħrîcü) Meşyeħati İbni’l-Ķārî ǾAbdirraĥmân, (Taħrîcü) Meşyeħati’l-ķādî Nâśırüddîn b. et-Tûnisî, MuǾcem müştemil Ǿalâ terâcimi cemâǾa min ehli’l-ķarni’ŝ-ŝâmin, el-Mevridü’l-henî fi’l-mevlidi’n-nebî, Muħtaśarü’l-ĥücce, Nevevî’nin Şâfiî fıkhına dair er-Ravża adlı eserinin bir muhtasarına İsnevî’nin yazdığı el-Mühimmât Ǿale’r-Ravża üzerinde Irâkī’nin bazı görüşlerini ihtiva eden el-Mühimmât Ǿale’l-Mühimmât (Tetimmâtü’l-Mühimmât, Mühimmâtü’l-Mühimmât), İbn Dakīkul‘îd’in usûl-i hadîse dair el-İķtirâĥ’ını Irâkī’nin 427 beyitte manzum hale getirdiği, oğlunun da bazı kısımlarını şerhettiği (İbn Fehd, s. 231) Nažmü’l-İķtirâĥ, usûl-i hadîse dair Şerĥu’l-Beyķūniyye, Tafđîlü Zemzem (Tafđîlü mâǿi Zemzem Ǿalâ külli mâǿin ķalîl Zemzem), Taħrîcü erbaǾîne ĥadîŝ büldâniyye min Śaĥîĥi’bni Ĥibbân, Târîħu taĥrîmi’r-ribâ (el-Cevâb Ǿan suǿâl yeteđammenü târîħe taĥrîmi’r-ribâ), Tercümetü’l-İsnâǿî, Ŧuruķu ĥadîŝi “Men küntü mevlâhü fe-ǾAliyyün mevlâhü”, Tertîbü men lehû źikru tecrîĥ ev taǾdîl fî “Beyâni’l-vehem ve’l-îhâm” li’bni Ķaŧŧân (eser alfabetiktir), Zehebî’nin el-Ǿİber’i üzerine 741-763 (1340-1362) yıllarını ilâve eden (İbn Fehd, s. 231) eź-Źeyl Ǿale’l-Ǿİber, Źeylü Meşyeħati’l-ķāđî Ebi’l-Ĥarem el-Ķalânisî ve Źeylü’ź-Źeyl li-Vefeyâti’l-aǾyân adlı eserler de kaynaklarda Irâkī’ye nisbet edilmektedir.

Bazı şiir ve kasideleri de bulunan Irâkī’nin tamamlamaya fırsat bulamadığı eserleri arasında şu kitapları da zikredilmektedir: Eŧrâfü Śaĥîĥi İbn Ĥibbân, Ricâlü Śaĥîĥi İbn Ĥibbân, Ricâlü Süneni’d-Dâreķutnî. Sonuncu eserde, Sünenü Dâreķutnî râvilerinden olup İbn Hacer’in Tehźîbü’t-Tehźîb’inde bulunmayan râvilerin biyografilerinin bir araya getirilmesi amaçlanmıştır. Ziriklî onun usûl-i fıkha dair et-Taĥrîr adlı bir eserinin bulunduğunu söylemektedir (el-AǾlâm, III, 344).

BİBLİYOGRAFYA:

Irâkī, Źeyl Ǿalâ Mîzâni’l-iǾtidâl (nşr. Subhî es-Sâmerrâî), Beyrut 1407/1987, neşredenin girişi, s. 11-16; a.mlf., el-BâǾiŝ Ǿale’l-ħalâś min ĥavâdiŝi’l-ķuśśâś (nşr. Muhammed es-Sabbâğ, Edvâǿü’ş-şerîǾa, IV, Riyad 1393 içinde), s. 81-171; a.mlf., Tâħrîcü eĥâdîŝi muħtaśari’l-Minhâc (nşr. Subhî es-Sâmerrâî, Mecelletü’l-baĥŝi’l-Ǿilmî ve’t-türâŝi’l-İslâmî içinde), II, Mekke 1399/1979, neşredenin girişi, s. 279-283; a.e.: Taħrîcü’l-eĥâdîŝ ve’l-âŝâr el-vâķıǾa fî Minhâci’l-Beyżâvî (nşr. M. Nâsır el-Acmî), Beyrut 1409/1989, neşredenin girişi, s. 6-21; İsnevî, Ŧabaķātü’ş-ŞâfiǾiyye, II, 511; Fâsî, Źeylü’t-Taķyîd fî ruvâti’s-sünen ve’l-mesânîd (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1410/1990, II, 106-109; İbnü’l-Cezerî, Ġāyetü’n-nihâye, I, 382; İbn Hacer, İnbâǿü’l-ġumr, V, 170-176; a.mlf., el-MecmaǾu’l-müǿesses li’l-MuǾcemi’l-müfehres (nşr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aşlî), Beyrut 1415/1994, II, 176-230; a.mlf., en-Nüket Ǿalâ Kitâbi’bni’ś-Śalâĥ (nşr. Rebî‘ b. Hâdî Umeyr), Riyad 1408/1988, neşredenin girişi, I, 133-173; Takıyyüddin İbn Fehd, Laĥžü’l-elĥâž (Źeylü Ŧabaķāti’l-ĥuffâž li’ź-Źehebî içinde), Haydarâbâd 1376/1956, s. 220-239; İbn Tağrîberdî, el-Menhelü’ś-śâfî, VII, 245-250; a.mlf., ed-Delîlü’ş-şâfî Ǿale’l-Menheli’ś-śâfî (nşr. M. Şeltût), Kahire, ts. (Mektebetü’l-Hâncî), I, 409; Sehâvî, eđ-Đavǿü’l-lâmiǾ, IV, 171-178; İbn Tolun, el-Ķalâǿidü’l-cevheriyye fî târîħi’ś-Śâliĥiyye (nşr. M. Ahmed Dehmân), Dımaşk 1400/1980, II, 445-449; Süyûtî, Ĥüsnü’l-muĥâđara, I, 306-362; a.mlf., Źeylü Ŧabaķāti’l-ĥuffâž li’ź-Źehebî, Haydarâbâd 1376/1956 → Beyrut, ts. (Dâru İhyâi’t-türâsi’l-Arabî), s. 370-372; a.mlf., Ŧabaķātü’l-ĥuffâž (Ömer), s. 538-540; İbnü’l-Kādî, Dürretü’l-ĥicâl, III, 113; Keşfü’ž-žunûn, I, 24, 135, 156, 218, 376, 464, 559, 747, 930; II, 1028, 1122, 1124, 1140, 1162, 1208, 1324, 1455, 1696, 1748, 1867, 1880, 1911, 1915, 1961, 2018; İbnü’l-İmâd, Şeźerât, VII, 55-57; Zebîdî, İtĥâfü’s-sâde, I, 40-41; Şevkânî, el-Bedrü’ŧ-ŧâliǾ, I, 354-356; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 562; Serkîs, MuǾcem, II, 1317-1318; Brockelmann, GAL, II, 77-78; Suppl., II, 69-70; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, II, 814-818; Sezgin, GAS, I, 155; Tecrid Tercemesi, I, 215; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), III, 344-345.

M. Yaşar Kandemir