İŞBÎLİYE

(إشبيلية)

İspanya’nın güneyinde Endülüs bölgesinde yaklaşık beş asır İslâm hâkimiyetinde kalan ve günümüzde Sevilla adıyla anılan şehir.

Eskiçağ ve Roma dönemindeki adı Hispalis olan şehir 93’te (712) Mûsâ b. Nusayr tarafından fethedildi ve Endülüs’ün ilk idarî merkezi oldu. İşbîliye halkı ertesi yıl anlaşmayı bozup isyan edince Mûsâ b. Nusayr, oğlu Abdülazîz kumandasında bir ordu göndererek şehri tekrar hâkimiyeti altına aldı. Emevîler’in Endülüs valisi Hür b. Abdurrahman’ın Endülüs’ün idarî merkezini İşbîliye’den Kurtuba’ya (Cordoba) nakletmesi şehrin önemini azaltmadı. Şehirde ticaret hayatı zeytinyağı üretimine


dayalı idi. Ayrıca çevresinde üretilen aspir (sarı boya yapımında kullanılan bir bitki çeşidi), şeker kamışı ve pamuğun da ticaret merkeziydi.

Araplar, müvelledler ve mevâlî arasındaki sürtüşmelere rağmen İşbîliye sosyal ve ekonomik açıdan kalkındı. 125’te (742-43) Humus (Hıms) cündü buraya yerleştirildi. Bundan dolayı şehir zaman zaman Humus adıyla anıldı. Bu tarihlerde Mısırlı ve Yemenli aileler de bu yörede iskân edildi. 230 (844) yılında Normanlar İşbîliye’yi ele geçirip yağmalayınca Endülüs Emevî Hükümdarı II. Abdurrahman şehri bu tür saldırılardan korumak için sur içine aldı ve bir de cami inşa ettirdi (günümüzde bu caminin yerinde San Salvador Kilisesi bulunmaktadır). Abdullah zamanında Benî Haldûn, Benî Ebû Abde ve Benî Haccâc aileleri şehri yakıp yıktılar. III. Abdurrahman isyanlara son verip şehirde devlet otoritesini hâkim kıldı. 301’de (913) tahrip edilen (İbn İzârî, II, 130-131, 163-164) ve III. Abdurrahman tarafından yeniden yaptırılan İşbîliye surları Endülüs Emevî Devleti’nin yıkılışından sonra tekrar inşa edildi.

İşbîliye mülûkü’t-tavâif döneminde Abbâdîler’in eline geçti. 414 (1023) yılında Kadı Ebü’l-Kāsım İbn Abbâd şehri hükümet merkezi olarak ilân edince Endülüs’ün en önemli merkezlerinden biri durumuna geldi. İbn Abbâd, Cehverîler’in hâkimiyetine son vererek Kurtuba’yı da Abbâdîler’e bağladı. Bu dönemde İşbîliye edip ve şairlerin toplandığı bir kültür merkezi oldu. 484’te (1091) Murâbıtlar’ın eline geçen İşbîliye, 484-540 (1091-1145) yılları arasında mâmur bir şehir haline geldi. Çarşı ve pazarlarında canlı bir ticarî hayat göze çarpıyordu (a.g.e., IV, 105-108). İşbîliye 526’da (1132) Kral VII. Alfonso tarafından yağmalandı ve Murâbıtlar’ın İşbîliye valisi çarpışmalar sırasında öldürüldü.

İbn Merdenîş ile kayınpederi İbn Hemüşk döneminde İşbîliye halkı sıkıntılı günler yaşadı ve İbnü’l-Ahmer ile İbn Hûd arasında el değiştirdi. Ancak Muvahhidler’den Ebû Ya‘kūb Yûsuf b. Abdülmü’min zamanında şehir Merakeş’ten sonraki ikinci hükümet merkezi haline geldi. 564 (1168-69) yılında sel suları yüzünden büyük ölçüde tahribata mâruz kalarak yıkılan eski surları Ebû Ya‘kūb Yûsuf kendi özel servetiyle yeniden yaptırdı.

İşbîliye, Muvahhidler döneminde birçok imar faaliyetine sahne oldu, uzak mesafelerden su getirildi. Şehrin nüfusu arttı. Halkın gelir düzeyi yükseldi ve şehir “arûsu bilâdi’l-Endelüs” (Endülüs ülkesinin gelini) diye tanınmaya başlandı. Muvahhidîn Camii olarak bilinen İşbîliye Camii yetersiz kalınca Ebû Ya‘kūb Yûsuf, İşbîliye Ulucamii’nin yapılmasını emretti (567/1171). Caminin, çan kulesine dönüştürülen ve Giralda (Melviye) adı verilen minaresi İşbîliye’nin sembolü durumundadır. Şehrin en önemli yapılarından olan Alkazar (el-Kasr) Sarayı’nın yapımına Muvahhidler döneminde başlanmış, ancak hıristiyan hâkimiyeti zamanında tamamlanmıştır. Muvahhidler’in İşbîliye’de inşa ettirdiği eserlerin sonuncusu ve Alkazar’ın bir parçası olan Altın Kule (el-Burcü’z-zeheb, la Torro del oro) günümüze ulaşmıştır. 617’de (1220) İşbîliye’nin surları yenilendi. Şehir 597 (1200) yılında meydana gelen sel felâketinden, hıristiyan saldırılarının artmasından ve Muvahhidler Devleti’ndeki karışıklıklardan büyük zarar gördü. VII. (XIII.) yüzyılda İşbîliye’de tercüme okulları açıldı. Yıllarca devam eden savaşlar ve on sekiz ay süren kuşatmadan sonra Kastilya Kralı III. Fernando şehri ele geçirdi (646/1248). 400.000 kadar insan bölgeyi terketmek zorunda kaldı. İşbîliye Ulucamii, Santa Maria Kilisesi’ne dönüştürüldü. Merînîler İşbîliye’yi ele geçirmek için çok gayret sarfettilerse de başarılı olamadılar. 1996’daki sayıma göre şehrin nüfusu 697.487’dir. Ortaçağ’da İşbîlî nisbesiyle tanınan birçok âlim vardır. Kitâbü’l-Filâĥa yazarı Ebü’l-Hayr el-İşbîlî, botanikçi İbnü’l-Avvâm, İbn Ebü’r-Rebî‘ ve Ebû Bekir İbnü’l-Arabî bunlardan birkaçıdır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kūtıyye, Târîħu iftitâĥi’l-Endelüs (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Beyrut 1402/1982, bk. İndeks; Aħbâr mecmûǾa, bk. İndeks; İbn İzârî, el-Beyânü’l-muġrib, II-IV, tür.yer.; Himyerî, er-Ravżü’l-miǾtâr, s. 58-60; ayrıca bk. İndeks; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, I, 157, 234, 235, 271, 276; M. Abdullah İnân, ǾAśrü’l-Murâbıŧîn ve’l-Muvaĥĥidîn fi’l-Maġrib ve’l-Endelüs, Kahire 1383/1964, I, 324-352; Salâh Hâlis, İşbîliyye fi’l-ķarni’l-ħâmisi’l-hicrî, Beyrut 1981; G. Jiménez, La Conquista de Sevilla, Madrid 1985; D. Wasserstein, The Rise and Fall of the Party Kings, Princeton 1985, s. 75-76, 83-84, 86-88, 91-93, 95-96; ayrıca bk. İndeks; Hüseyin Mûnis, Riĥletü’l-Endelüs, Cidde 1405/1985, s. 113-136; Hamedî Abdülmün‘im M. Hüseyin, et-Târîħu’s-siyâsî li-medîneti İşbîliyye fi’l-Ǿaśri’l-Emevî, İskenderiye 1407/1987; J. Bosch-Vilá, La Sevilla: 712-1248, Sevilla 1988; a.mlf., “Iѕћbīliya”, EI² (İng.), IV, 114-117; G. Gómez, Elogio del Islam Español, Historia de Sevilla, Sevilla 1992; Ferhat ed-Deşrâvî, “Memleketü İşbîliyye fi’l-ķarn 5/11”, Dirâsât Endelüsiyye, VII, Tunus 1412/1992, s. 27-35; E. Lévi-Provençal, “İşbiliye”, İA, V/2, s. 1226-1230; H. Terrasse, “Iѕћbīliya”, EI² (İng.), IV, 117-118.

Câsim el-Ubûdî