İSMÂİL ŞEHÎD

(إسماعيل الشهيد)

Şâh Muhammed İsmâîl b. Abdilganî b. Ahmed ed-Dihlevî (ö. 1246/1831)

Hindistan’da müslüman hâkimiyetinin kurulması çabalarına fiilen katılan âlim.

12 Rebîülevvel 1193’te (30 Mart 1779) Muzaffernagar bölgesinin Phulat beldesinde doğduğu kabul edilir. Şah Veliyyullah ed-Dihlevî’nin oğullarından Abdülganî’nin tek erkek çocuğu olup Şah İsmâil diye de anılır. Babasının vefatında on yaşında olan İsmâil, amcaları Abdülkādir ile Refîuddin ed-Dihlevî tarafından yetiştirildi ve onlardan ders alarak on altı yaşlarında iken öğrenimini tamamladı. Fıkıh ve mantıkla ilgili sorulara verdiği cevaplar çağdaşları arasında itibarının artmasına vesile oldu ve Delhi Cuma Camii’nde vâizlikle görevlendirildi. Yirmi beş yıl kadar buradaki irşad faaliyetini sürdüren İsmâil Şehîd, genel olarak Hint müslümanları arasında yaygın olan velîleri ve mezar taşlarını kutsal sayma, Hindular’ca mukaddes kabul edilen yerleri ziyaret etme, onların festivallerine katılma, işleri için Brahman ve falcılara danışma gibi bid‘atlar ve putperest âdetleriyle mücadele etti. Vaazları halk arasında bazı karışıklıklara sebep olunca muhalifi Fazl-ı Hak Hayrâbâdî’nin de etkisiyle görevinden alındı.

1819 yılında, Tarîkat-ı Muhammediyye adlı cihad hareketinin kurucusu Seyyid Ahmed-i Birîlvî ile tanışan İsmâil Şehîd onun müridi oldu. 1821’de onunla birlikte hac yolculuğuna çıktı. Yolculukları esnasında halktan büyük ilgi gördüler. Bu arada gerçekleştirecekleri cihad için halktan yardım topladılar ve hac görevini ifa ederek 1823 yılında Hindistan’a döndüler.

İsmâil Şehîd, hac dönüşünden sonra cihad faaliyetini ilân etmek üzere Delhi Cuma Camii’nde vaazlarına başladı. Ancak İngilizler’in düşmanlığını üzerine çekmemek için onlara açıkça tavır almaktan kaçındı. Nihaî hedefi Hindistan’ı hıristiyan hâkimiyetinden kurtarmak olan cihad hareketi önce müslümanlara zulmeden Sihler’e karşı yönlendirildi. 1825 yılında Delhi’den ayrılan İsmâil Şehîd ile Seyyid Ahmed yolda kendilerine katılanlarla birlikte Kandehar üzerinden Kâbil’e, oradan da Peşâver’e giderek Sihler’e karşı cihad başlattılar. 21 Aralık 1826’daki ilk savaşta galip gelen mücahidler, daha sonraki savaşlarda da başarı kazanarak ele geçirdikleri bölgelerde idare merkezi Peşâver olmak üzere bir hükümet kurdular. Bu arada içtimaî ve hukukî alanlarda yeni düzenlemeler yapıldı. İslâmî kanunların uygulanması ve öşür toplanması gibi hususlar bölgedeki kabile reisleri tarafından tepkiyle karşılanınca mücahidler onların mallarını müsadere ettiler. Bunun üzerine Seyyid Ahmed tarafından tayin edilen vergi tahsildarları ve bazı idareciler öldürüldü ve Peşâver çevresi fiilen mücahidlerin kontrolünden çıktı. Sih lideri Randjit Singh, yardım yollarını keserek malî güçlüklerden dolayı büyük sıkıntıya düşen ve sayıları azalan mücahid ordusuna büyük darbeler vurdu. İsmâil Şehîd’in kumandasındaki mücahidler Peşâver’den çıkarıldı. Sih kuvvetleri 6 Mayıs 1831’de yapılan Bâlâkot savaşında mücahidlere son darbeyi vurdular. Seyyid Ahmed ile İsmâil bu savaşta şehid oldular ve savaş alanının yakınına defnedildiler. Günümüze kadar ulaşan mezarları Pakistan yönetimi tarafından koruma altına alınmıştır.

Eserleri. 1. Taķviyetü’l-îmân. İman ve ibadetlerin öneminin vurgulandığı bu Urduca eser putperestlik âdetlerine karşı yazılmıştır (Leknev 1299; Kanpûr 1343/1924). 1250 (1834) yılında Muhammed Sultan tarafından eser üzerine Teźkîrü’l-iħvân adıyla bir tekmile yazılmıştır. 2. Manśab-ı İmâmet. İslâm’da imâmet konusunu ele alan kitap Farsça olup (ikinci baskı, Karaçi 1962) Urduca’ya da tercüme edilmiştir (Lahor 1949). 3. Risâletü uśûli’l-fıķh. Arapça bir risâledir (Delhi 1311/1893). 4. Tenvîrü’l-Ǿayneyn fî iŝbâti refǾi’l-yedeyn. Namazda Hanbelîler’in yaptığı gibi rükûdan önce ve sonra tekbir alırken ellerin kaldırılmasının gerektiğine dair bir eserdir (Lahor, ts.). 5. ǾAbaķāt. Tasavvufun anlaşılması güç meselelerini ele alan, daha çok kırsal bölgelerde yerleşmiş cahil Hint müslümanlarının etkisi altında bulunan o günün sûfîlerini ıslah amacıyla yazılmış Arapça bir eserdir (Karaçi 1380/1960). Menâzır Ahsen eseri Urduca’ya çevirmiştir (Haydarâbâd, ts.). 6. Śırâŧ-ı Müstaķīm. Sadece ilk bölümü İsmâil Şehîd tarafından yazılan ve üstadı Seyyid Ahmed’in öğretilerini ele alan Farsça bir eserdir (Meerut 1285/1868; Delhi 1322/1904; eserin muhtevası için bk. JASB, I [1832], s. 479 vd.). İsmâil Şehîd’in ayrıca Molla Bağdâdî’ye yazdığı uzun bir mektubu ile (Kanpûr 1343/1924), dinî konularda yayımlanmamış pek çok risâlesi bulunmaktadır. Şiir denemelerinin ise başarılı olmadığı belirtilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Sıddîk Hasan Han, İtĥâfü’n-nübelâǿ, Kanpûr 1289/1872, s. 416; a.mlf., Tiķśârü’l-cüyûdi’l-aĥrâr min tiźkâri zünûdi’l-ebrâr, Bopal 1295/1878; Seyyid Ahmed Han, Âŝârü’ś-śanâdîd, Leknev, ts., II, 97; Gulâm Resûl Mihr, Seyyid Aĥmed Şehîd, Lahor, ts.; Mirza Hayât Dihlevî, Ĥayât-ı Ŧayyibe, Lahor, ts.; Amar Nâth, Žafernâme-i Rancît Sinġ (nşr. Sîta Râm Kohlî), Lahor 1928; Abdülhay el-Hasenî, Nüzhetü’l-ħavâŧır, VII, 56-61; Shah IsmaǾil Shaheed (ed. Abdullah Butt), Lahor 1943; M. A. Aziz, A History of Pakistan, Lahore 1979, s. 79; M. Mujeeb, The Indian Muslims, New Delhi 1985, s. 445-446; Muhammed İkrâm, Rûd-i Kevŝer, Lahor 1992; A. S. Bazmee Ansari, “IsmāǾīl Ѕћahīd”, EI² (İng.), IV, 196-197.

A. S. Bazmee Ansarı