İYÂD (Benî İyâd)

(بنو إياد)

Adnânîler’e mensup bir Arap kabilesi.

Kabilenin ceddi olan İyâd, Nizâr b. Mead b. Adnân’ın oğludur. İyâd’ın Rebîa, Enmâr ve Mudar adındaki üç kardeşinin nesli en nüfuzlu Arap kabileleri arasında yer almaktadır. Meşhur Sakīf kabilesinin de İyâd’ın kolu olduğu söylenir. Önceleri Tihâme ile Necran arasında yaşayan Benî İyâd’ın bölge kabileleri içinde önemli bir yeri vardı. Bir ara Kâbe’nin bakımını üstlenen, ancak III. yüzyılın başlarında Mudar kabilesiyle aralarında meydana gelen mücadelede mağlûp olup Mekke’yi terketmek zorunda kalan Benî İyâd önce Bahreyn’e gitti. Aynı yüzyılın ortalarında Irak taraflarına göç etti ve başta Ayniübâğ olmak üzere Hîre’nin güneyindeki bölgelere yerleşti. Kabilenin bir kısmı burada yerleşik hayata geçti ve Hıristiyanlığı benimsedi, bir kısmı Sâsânî Devleti’nin hizmetine girdi, bazıları da bedevî olarak yaşamaya devam etti.

VI. yüzyıl başlarında İran topraklarında akınlar yapmaya başlayan İyâd, üzerlerine gönderilen bir İran süvari birliğini Kûfe yakınlarında yendi. Ancak daha sonra Enûşirvân’ın sevkettiği İran ordusu tarafından büyük bir yenilgiye uğratıldı. Kurtulanlardan bir kısmı çöle, bir kısmı Suriye’ye, bir kısmı da el-Cezîre bölgesine gitti. Zûkār Savaşı’nda Benî Bekr’e karşı İranlılar’ın safında savaşan İyâd’ın Benî Bekr ile gizlice anlaşarak savaş esnasında kaçmaya başlaması İran ordusunun yenilmesine yol açtı. Bu savaşın ardından el-Cezîre’de Benî İyâd, bölgede yaşayan diğer hıristiyan Arap kabileleri gibi birkaç yıl İranlılar’ın idaresi altında kaldı ve Aynüttemr Savaşı’nda el-Cezîre kabileleriyle beraber Hâlid b. Velîd’e karşı İranlılar’ın safında çarpıştı. Hz. Ebû Bekir zamanında İyâd kabilesinin bir kısmı peygamberlik iddiasında bulunan Secâh’a katıldı. Velîd b. Ukbe 17 (638) yılında el-Cezîre bölgesine girince Benî İyâd ona katılmayıp Bizans topraklarına hareket etti. Velîd durumu Hz. Ömer’e bildirince halife, Bizans İmparatoru Herakleios’a bir mektup yazarak topraklarına giden İyâd kabilesi mensuplarını geri göndermesini istedi. Bunun üzerine imparator 4000 kadar İyâdlı’yı topraklarından çıkardı.

Kabilenin Arap yarımadasında kalanlarıyla Irak ve Suriye’de yaşayanların bir kısmı İslâmiyet’i kabul etti. Bunların bazıları Endülüs’ün fethine de katıldılar. İsmi Hanîfler arasında zikredilen Kus b. Sâide de hitabetiyle meşhur olan bu kabileye mensuptur. Hz. Peygamber onun sûk-ı Ukâz’da irad etmiş olduğu hutbeyi dinlemiş ve kendisine gelen İyâd heyetine ondan bahsetmiştir. İşbîliye’deki (Sevilla) İbn Zühr ailesi ve atları tavsif etmesiyle üne kavuşan şair Ebû Duâd da İyâdlı’dır. Bağdatlı fakih Ebü’l-Kāsım Ali b. Muhammed, güvenilir râviler arasında sayılan Zâfir b. Süleyman el-Kuhistânî, Basralı Hâris b. Ubeyd bu kabileye mensup ulemâ arasında yer almaktadır. İyâd kabilesinin Sindâd’da (Kûfe-Basra arasında bir mevki) Kâbe adını verdiği ve itibar ettiği önemli bir evi olduğu kaydedilmektedir (İbnü’l-Kelbî, Putlar Kitabı, s. 45).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kelbî, Cemhere (Abdüssettâr), I, 74; a.mlf., Putlar Kitabı: Kitâb al-Asnâm (trc. Beyza Düşüngen), Ankara 1969, s. 45, 85; İbn Hişâm, es-Sîre, I, 74, 88; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), I, 614-615; II, 208-210, 268, 270; III, 269; IV, 186; Hemdânî, Śıfatü Cezîreti’l-ǾArab (Muhammed b. Ali el-Ekva‘ el-Hivâlî), Riyad 1973, s. 321, 328, 334, 375-376; Mes‘ûdî, Mürûcü’ź-źeheb (Abdülhamîd), I, 254-255; İbn Hazm, Cemhere, s. 9, 10, 327-328; Sem‘ânî, el-Ensâb, I, 233; Mahmûd Şükrî el-Âlûsî, Bulûġu’l-ereb (nşr. M. Behcet el-Eserî), Kahire 1342, III, 109-110, 372-373; Kehhâle, MuǾcemü ķabâǿili’l-ǾArab, Dımaşk 1949, I, 52-55; Muhammed Hamîdullah, el-Veŝâǿiķu’s-siyâsiyye, Beyrut 1987, s. 524; J. Schleifer, “İyâd”, İA, V/2, s. 1234-1235; J. W. Fück, “Iyād”, EI² (İng.), IV, 289.

İbrahim Sarıçam