KARKIN

Oğuz boylarından biri.

Kızık gibi bazı bakımlardan diğer boylardan ayrılan ve bu sebeple Kalaç (Halaç) adıyla da anılan Karkın boyu Kâşgarlı Mahmud’un listesinde bulunmamaktadır. Bununla beraber Anadolu’da altmış iki yer bunların adını taşıyordu. Yirmi dört Oğuz boyu arasında beşinci sırada yer alan Karkınlar Anadolu’nun fetih ve iskânında önemli rol oynamışlardır. Nitekim Türkiye’nin geniş bir kesimine yayılan boya ait sekiz köy Sivas, altı köy Karahisarısâhib (Afyon), altı köy Saruhan (Manisa) ve dört köy de Karesi (Balıkesir) sancaklarında bulunmaktaydı. Kaynaklardan, Karkınlar’ın adı geçen sancaklara bilhassa XII-XIV. yüzyıllarda kümeler halinde yerleştikleri anlaşılmaktadır.

Karkınlar’a Yıldız Han’ın oğulları arasında yer veren Reşîdüddin (XIV. yüzyıl başları) ülüşünün “sağ umaca”, onkununun tavşancıl olduğunu belirttiği boyun damgasını da vermektedir. Yine aynı müellif Karkın’ın “çok ve doyurucu aş” mânasına geldiğini de belirtir. XV. yüzyılın birinci yarısında yaşamış olan Yazıcıoğlu Ali ise Reşîdüddin’in Karkınlar hakkında yazdıklarını eserine aynen almıştır.

Anadolu’daki Karkın oymakları içinde nüfus bakımından en önemlileri Halep Türkmenleri ile Dulkadırlı ulusu içinde ve Hamîdili’nin Eğridir kazasında bulunmaktaydı. Bunlardan Halep Türkmenleri arasındaki Karkın oymağının XVI. yüzyılda Antep yöresinde yurt tuttuğu görülmektedir. XVII. yüzyılın ortalarından itibaren bu oymağın bir kısmı yerleşik hayata geçmiş, bunun sonucunda Oturak Karkın ve Göçer Karkın olmak üzere iki kol ortaya çıkmıştır. Günümüzde Uşak ilinin Banaz ilçesine bağlı Büyük Oturak ve Küçük Oturak köyleriyle demiryolu üzerinde Oturak adlı istasyon vardır. Daha sonraki yüzyıllarda bu kollardan Göçer Karkınlar’ın aynı yörede ve belki de diğer yörelerde yerleşik hayata geçtikleri tahmin edilmektedir.

Dulkadırlı ulusu içindeki Karkınlar ise nüfusça Halep Türkmenleri Karkınları’ndan daha fazla idi; ancak onlar da toplu bir halde değil muhtelif kollara ayrılmış bir şekilde bulunmaktaydılar. Bu Karkın kollarından en büyüğü, Dulkadırlı elinin en tanınmış boylarından Dokuz’un (diğer adı Bişanlul; şimdi Beşenli) bir obasını meydana getirmekteydi. Bu durum iki teşekkül arasında kabilevî bir akrabalık


olduğu şeklinde yorumlanabilir. Dulkadırlı ulusu içinde yer alan bu grup daha sonra İfrâz-ı Zulkadriyye oymakları içerisinde görülmektedir. Diğer bir Karkın kolu da Dede Kargın adlı bir şeyhin Göksun’da bulunan zâviyesine hizmet etmekteydi. Hacı Bektâş-ı Velî Vilâyetnâme’sinde geçen “Dede Garkın” büyük ihtimalle aynı şahıs olmalıdır. Bugünkü Göksun halkı ne Dede Kargın ne de zâviyesiyle ilgili bilgiye sahiptir. Bunların yanı sıra Diyarbekir yöresinde Bozulus Türkmenleri arasında üç obaya ayrılmış, nüfusça az Karkın obaları görülmektedir. XVI. yüzyılda Birecik yöresiyle Mardin’in güneyinde Dede Karkın adlı köyler vardı; günümüzde ise Malatya’nın Yazıhan ilçesine bağlı aynı isimde bir köy bulunmaktadır. Ancak bu ünlü Türk velîsinin mezarı büyük bir ihtimalle Göksun’daki zâviyesindedir. Yine Malatya’ya bağlı Türkmen cemaatleri içinde Carsten Niebuhr’un 1000 çadır olarak bildirdiği bir Dede Karkın cemaati daha vardı. Bu grup 1734 yılında Alacahan’a iskân edilmek istenmişse de daha sonra bundan vazgeçilmiştir. Aynı şekilde Antep yöresinde 100 çadırlık bir Dede Karkın oymağı yaşadığı gibi XIX. yüzyılın ikinci yarısında da Saruhan sancağında Dede Karkınlı oymağı mevcuttu. Öte yandan Hamîdili (İsparta-Burdur illeri) sancağının Eğridir kazasında 250 vergi nüfuslu oldukça büyük bir Karkın oymağı daha vardı. Kaynaklarda bu Karkın oymağının Karamanlı boyuna tâbi olduğu bildirilmektedir. Ayrıca Teke-ili (Antalya), İçel, Tarsus ve Adana sancaklarında Karkın oymakları görülmekteyse de bunların nüfusları azdı. 1102 (1691) yılında Rakka eyaletine yerleştirilen Beydili obaları arasında muhtemelen Antep yöresindeki Göçer Karkınlar’ın kolu olan bir Karkın obasının adı geçmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, TD, nr. 397, 777, 1040 (Haleb); nr. 402 (Dulkadırlı); nr. 561 (Bozulus); nr. 121 (Hamid); Reşîdüddin, CâmiǾu’t-tevârîħ (nşr. Behmen Kerîmî), Tahran 1338, I, 41; Yazıcızâde Ali, Târîh-i Âl-i Selçûk, TSMK, Revan Köşkü, nr. 1390, s. 22; Vilâyetnâme (haz. Abdülbaki Gölpınarlı), İstanbul 1958, s. 22; C. Niebuhr, Voyage en Arabie, Amsterdam 1780, II, 338; Türkiye’de Meskûn Yerler Kılavuzu, Ankara 1946, s. 295; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretleri İskân Teşebbüsü, İstanbul 1963, s. 58, 78, 137; Faruk Sümer, Oğuzlar: Türkmenler, İstanbul 1980, s. 312-314, 439-440, 461, 625; a.mlf., “Bozoklu Oğuz Boylarına Dair”, DTCFD, XI (1953), s. 86-89, 101-102; Yusuf Halaçoğlu, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskân Siyâseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara 1988, s. 51, 87, 107, 108.

Faruk Sümer