KEPECİOĞLU, Kâmil

(1878-1952)

Asker, tarihçi ve arşiv uzmanı.

Girit’te Hanya’da doğdu. Babası mal müdürlerinden Ispartalı Halil Kâmil Efendi, annesi Sâfinaz Hanım’dır. Çocukluğunun on yılı (1882-1892) Gebze’de geçti ve ilk eğitimini burada aldı. Kâmil Bey’in hangi askerî okullardan mezun olduğu bilinmemektedir. 1894’te başladığı öğrenimini 1902’de tamamlayarak mülâzım-ı evvel rütbesiyle askerî hayata girdi ve sırasıyla yüzbaşı (27 Nisan 1911), kıdemli yüzbaşı (27 Aralık 1917) ve binbaşı (30 Ağustos 1928) oldu. İlk görevi Manastır Askerî Rüşdiyesi coğrafya muallimliğidir (20 Mayıs 1902-7 Mart 1905). Daha sonra Karacasu (Aydın) Redif Taburu’nun üçüncü bölüğüne kıta vazifesine tayin edildi (7 Mart 1905-27 Nisan 1911). Bir yıl kadar süren Bornova Redif Taburu’ndaki bölük kumandanlığı esnasında İtalya’nın savaş ilânı üzerine (29 Eylül 1911) bir yıl müddetle İzmir sahillerinin muhafazasında çalıştı ve İzmir Redif Alayı 1. Taburu ile bu savaşa katıldı. Ardından 1. Kolordu 1. Nişancı Alayı’nda bölük kumandanlığı yaptıktan sonra (28 Nisan 1912-Haziran 1913) yine Bornova Redif Taburu’ndaki vazifesine döndü (Haziran 1913-3 Ekim 1914).

I. Dünya Savaşı’na, Dördüncü Ordu’nun müstakil 22. Tümeni’ne (Hicaz) bağlı 65. Piyade Alayı’nın 2. Taburu’na bölük kumandanı olarak katılan Kâmil Bey, savaşın son zamanlarında 20 Eylül 1918’de Filistin’de Cüneyn’de (Jenin-İsrail) İngilizler’e esir düştü. İki ay yirmi beş gün sonra Mısır’daki İngiliz esir kampından kurtuldu ve 14 Temmuz 1919’da İstanbul’a döndü. Savaş esnasında bilinen son görevi kırk altıncı fırkanın sıhhıye bölüğü inzibat zâbitliğidir. Kâmil Bey, savaş içinde İzmir’de bıraktığı ailesinin kimsesizliğinden bahsederek Bursa, Karamürsel, Gemlik veya Adapazarı asker alma şubelerinden birine naklini istediyse de Bursa Dîvân-ı Harbi Hey’et-i Tahkîkiyyesi refakat kâtipliğine tayin edildi (20 Temmuz 1919). Bu memuriyeti bir yıl kadar devam etti ve Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgaliyle (8 Temmuz 1920) sona erdi.

Kâmil Bey’in mülâzım-ı evvel Fahri Bey’le (Akçakoca) tanışması hayatının en önemli dönüm noktasını oluşturdu. İzmir’de askerî polis müdürü olan Fahri Bey’in İzmir’deki istihbarat faaliyetlerinde çalışma teklifini kabul etti. İstiklâl Harbi boyunca II. İnönü, Sakarya ve daha sonraki askerî harekâta ait birçok faydalı rapor gönderdi. 25 Temmuz 1919-23 Ağustos 1923 tarihleri arasındaki cephe gerisi hizmetleri hakkında Birinci Ordu’nun sâbık kumandanı Ali İhsan Paşa onu övücü ifadeler kullanmıştır. Kâmil Bey’in Kocaeli ve Birinci Ordu istihbaratı ile Birinci Ordu Erkân-ı Harbi 2. Şube’deki faaliyetleri pek az kişi tarafından biliniyordu. İzmir ve Afyon taraflarındaki bu mesaisinden ve Birinci Ordu’da dördüncü fırkanın levâzım kısmında Bursa’daki topçu fabrikaları müdürlüğünde bulunduktan sonra 4. Kolordu emrinde iken İstiklâl Harbi’ne katıldığından haberdar olunmadığı için emekliye sevkedildiyse de (4 Şubat 1924) iki yıl sonra yanlışlığın anlaşılması üzerine yeniden görevine döndü.

23. Fırka 69. Alay’da bölük kumandanlığında (4 Temmuz 1926-30 Ağustos 1928), 9. Fırka Mübâyaa Komisyonu reisliğinde (1 Ekim 1928-1 Ekim 1929) ve Erzurum’da 9. Kolordu Ümerâ ve Zâbitan Dîvân-ı Harbi âza mülâzımlığında bulunan Kâmil Bey 1 Ekim 1930’da emekliye ayrıldı. İstiklâl Harbi’ndeki hizmetlerinden ötürü İstiklâl madalyasıyla da taltif edilmişti. 19 Şubat 1932’de açılan halkevlerinden Bursa Halkevi Tarih Komitesi reisliğine seçildi. Bu sırada Bursa tarihiyle ilgilenmeye ve halkevi adına çıkarılan Uludağ (Ocak 1935) mecmuasında tarihe dair yazılar yazmaya başladı. Başbakanlık Arşivi Tasnif Heyeti reisi Muallim Cevdet’le Bursa seyahati esnasında 1934 yazında tanışması Kâmil Bey’in yeniden İstanbul’a dönmesine vesile oldu. Muallim Cevdet, tasnif heyetine âza olmasını teklif edince Kâmil Bey bunu kabul etti ve 22 Temmuz’da yeni görevine başladı. Daha sonra bu heyetin başkan yardımcılığını yaptı ve şef olarak çalıştı. Ancak zamanın arşiv müdürü ile aralarında çıkan anlaşmazlıktan dolayı arşivden uzaklaştırılan Kâmil Bey’in görevine dönmek için yaptığı mücadele sonuç vermedi.

Kâmil Bey, beş yıl bir ay devam eden arşivciliği esnasında yaptığı hizmetlerle Türk arşivciliğinde seçkin bir yer kazanmıştır. Evrak kümelerini bozmadan ve dağıtmadan onları çıktıkları dairede bırakarak


tasniften yana olmuş, sekiz ay gibi kısa bir zamanda 18.000 defteri tasnif etmiştir. Bu usulün tasnif çalışmalarında zaman kazandıracağı ve 90 milyonu aşkın evrakın daha çabuk bitirilebileceği kanaatindeydi. Onun ifade ettiğine göre bu sırada vilâyet mektupçuluğunun altındaki evrak sular içindeydi ve Cevad Paşa Kütüphanesi’nin (Arkeoloji Kütüphanesi) alt katındaki evrakın da alt kısımları çürümüştü. Ali Emîrî Efendi, İbnülemin Mahmud Kemal ve Muallim Cevdet’in ardından Kâmil Bey dördüncü büyük tasnifçi olarak anılmıştır. Kâmil Kepecioğlu’nun son yılları Deniz Müzesi ve Arşivi’ndeki çalışmalarla geçti. 5 Ekim 1952’de İstanbul’da vefat etti ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

Eserleri. 1. Bursa Hanları (Bursa 1935). 2. Bursa Hamamları (Bursa 1935). 3. Tarih Lügâtı (İstanbul 1952). Cumhuriyet devrinde sahasında dikkate değer eserlerden biridir. Server İskit’in Yeni Tarih Mecmuası tarafından formalar halinde ek olarak verilen eserin nüshası bundan dolayı nâdir bulunmaktadır. Sözlüğün birçok maddesi Mithat Sertoğlu tarafından nakledilmiştir (Resimli Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, İstanbul 1958). Notları İstanbul Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsü’ne bağışlanmıştır. 4. Bursa Kütüğü. Kâmil Kepecioğlu’nun en önemli çalışması olan bu hacimli eserin bir kısmı Uludağ’da tefrika edilmişse de henüz basılmamıştır. Aslı Bursa İnebey Kütüphanesi’ndedir. 5. Dört Asır Evvelki Fermanlar. Arşivden uzaklaştırıldıktan sonra hazırladığı bu eseri Türk Tarih Kurumu tarafından satın alınmışsa da henüz neşredilmemiştir.

Kepecioğlu’nun çeşitli dergilerde yayımlanan makalelerinden bir kısmı şunlardır: “Türklerde Spor” (Uludağ, sy. 2-11 [1935-1937]); “Bursa’nın Eski Devirlerine Ait Kayıt Defterleri” (a.g.e., sy. 7 [1936]); “Türkiye’de Merinos Koyunları” (a.g.e., sy. 16 [1938]); “İnegöllü Ishak Paşa” (a.g.e., sy. 45-46 [1942]); “Timurtaş Paşalar” (a.g.e., sy. 51-52 [1942]); “Okçu Baba” (a.g.e., sy. 55 [1943]); “Fatih’in Hayatından Yapraklar ve Bursa” (a.g.e., sy. 64-67 [1944]); “Bursa Şeriyye Mahkeme Sicillerinden ve Muhtelif Arşiv Kayıtlarından Toplanan Tarihî Bilgiler ve Vesikalar” (VD, II [1940]); “Yunus Emre Nerede Yatıyor” (Bursa Nilüfer, sy. 4 [1945]).

BİBLİYOGRAFYA:

BA, Dosya nr. 123; Kara Kuvvetleri Arşivi, Dosya nr. 317-111; Emekli Sandığı Arşivi, Dosya nr. 101378; TTK-Yıllık Çalışma Raporları (1943), s. 153; Cumhuriyet, nr. 10122, İstanbul 8 Ekim 1952, s. 3; Şenay Sezen Okay - M. Vedat Okay, Büyük Taarruzda Batı Cephesi ve Şehitleri, İstanbul 1983, tür.yer.; İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu, Ankara 1993, tür.yer.; Ahmed Güner Sayar, A. Süheyl Ünver, İstanbul 1994, s. 318; Başbakanlık Osmanlı Arşivi Katalogları Rehberi, İstanbul 1995 (Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü), s. 172-176; Nurettin Güz, Tek Parti İdeolojisinin Yayın Organları Halkevleri Dergisi, Ankara 1995, s. 65-67; Mustafa Kara, “Bursa Kültürü, Bursa Kütüğü ve Kâmil Kepecioğlu”, Bir Masaldı Bursa (haz. Engin Yenal), İstanbul 1996, s. 397-399; Mustafa Tayla, Bursa Basını (1868-1983), Bursa 1997, s. 104-107; Mahmut H. Şakiroğlu, “Bursa Bibliyografyası”, TK, sy. 162 (1976), s. 45-57.

Ali Birinci