KERÎM

(الكريم)

Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri.

Sözlükte “cömert olmak, iyi, ahlâklı, asil ve değerli olmak” anlamındaki kerem (kerâmet) kökünden sıfat olan kerîm “yaratılıştan cömert olan, insanın şerefiyle bağdaşmayan her türlü şeyden arınmış bulunan” demektir. Kerem kavramı Allah’a nisbet edildiğinde “lutuf ve ihsanda bulunma” mânası ağır basar. Ebü’l-Kāsım ez-Zeccâcî kerîm kelimesinin muhtevasını “cömert olan, övgüye lâyık vasıfları şahsında toplayan, cezayı gerektiren davranışları affedip suçluyu bağışlayan” şeklinde üç noktada özetlemiş ve bu anlamların Allah için de söz konusu olduğunu söylemiştir (İştiķāķu esmâǿillâh, s. 176).

Kerem kavramı, bazı kıraat farklarının göz önünde bulundurulması şartıyla Kur’ân-ı Kerîm’de on yerde Allah’a nisbet edilmiştir. Kerîm ismi iki âyette rab kelimesiyle bağlantılı olarak kullanılmış, Mü’minûn sûresinde yer alan (23/116) “rabbü’l-arşi’l-kerîm” ifadesindeki kerîm lafzını rab kelimesinin sıfatı diye kabul eden kıraate göre bu isim Kur’an’da üç defa Allah’a nisbet edilmiştir (Beyzâvî, III, 182; Bennâ, s. 321). Bir âyette, “kerîm olanlarla mukayese edilemeyecek en üst derecede kerîm” anlamındaki ekrem ism-i tafdîli ile iki âyette yer alan ve “ikram sahibi” mânasına gelen (zü’l-)ikrâm sıfatı da O’na izâfe edilmiştir. Bunlardan başka Allah lafzı ikram ve tekrîm masdarlarından türeyen dört fiilin fâili olarak kullanılmıştır (M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “krm” md.).

Kerîm ismi hem İbn Mâce hem Tirmizî’nin esmâ-i hüsnâ listesinde yer almış (“DuǾâǿ”, 10; “DaǾavât”, 82), diğer hadis rivayetlerinde de zât-ı ilâhiyyeye izâfe edilmiştir (Müsned, II, 72; Tirmizî, “Edeb”, 41). Hz. Peygamber’in camiye girerken tekrarladığı dua ve niyaz mahiyetindeki şu ifadesinde ise kerîm “vech” (zât-ı ilâhiyye) kelimesini nitelemektedir: “İlâhî rahmetten kovulmuş bulunan şeytandan yüce Allah’a, O’nun kerîm olan zâtına ve kadîm olan hükümranlığına sığınırım” (Ebû Dâvûd, “Śalât”, 18). Hadis literatüründe çeşitli fiil kalıplarıyla Allah’a nisbet edilen kerem kavramlarının sayısı oldukça çoktur (Wensinck, el-MuǾcem, “krm” md. [V, 560; VI, 1]).

Esmâ-i hüsnânın şerhiyle meşgul olan âlimler kerîm isminin övgüye lâyık bütün nitelikleri kapsadığına dikkat çekerler ve bunların başında Allah’ın lutufkârlığı ile affediciliğinin geldiğini belirtirler. Gazzâlî’nin kerîm ismiyle ilgili olarak kaydettiği mânalar bu konuda söylenenlerin en kapsamlısıdır: “Kerîm muktedirken affeden, vaadini yerine getiren, lutfunu umulanın ötesinde gerçekleştiren, kime ne kadar lutufta bulunduğunun hesabını yapmayan, kendisinden başkasına başvurulmasına rızâ göstermeyen, vefasızlığa sitemle mukabelede bulunup dostluğu bozacak bir karşılık vermeyen, kendisine sığınanı yüzüstü bırakmayan, aracı ve şefaatçilere muhtaç kılmayandır” (el-Maķśadü’l-esnâ, s. 127; krş. Kuşeyrî, s. 62-63).

Kerîm ismi, “yergiye sebep teşkil eden özelliklerden münezzeh olup övgü nitelikleriyle vasıflanma” mânasına alındığında zâtî, “lutuf ve ihsanda bulunma, affedip bağışlama” anlamı göz önünde bulundurulduğunda ise fiilî isimler grubuna girer. Kerîm alî, kuddûs, hamîd gibi zâtî ve afüv, gafûr, halîm gibi fiilî isimlerle anlam yakınlığı içinde bulunur.

BİBLİYOGRAFYA:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “krm” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “krm” md.; Lisânü’l-ǾArab, “krm” md.; Wensinck, el-MuǾcem, “krm” md. (V, 560; VI, 1); M. F. Abdülbâkī, el-MuǾcem, “krm” md.; Müsned, II, 72; Ebû Dâvûd, “Śalât”, 18; İbn Mâce, “DuǾâǿ”, 10; Tirmizî, “Îmân”, 11, “Edeb”, 41, “DaǾavât”, 82; Zeccâc, Tefsîrü es-mâǿillâhi’l-ĥüsnâ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk), Beyrut 1395/1975, s. 50-51; Ebü’l-Kāsım ez-Zeccâcî, İştiķāķu esmâǿillâh (nşr. Abdülhüseyin el-Mübârek), Beyrut 1406/1986, s. 176; Hattâbî, Şeǿnü’d-duǾâǿ (nşr. Ahmed Yûsuf ed-Dekkāk), Dımaşk 1404/1984, s. 70-71, 103-104; Ebû Abdullah el-Halîmî, el-Minhâc fî şuǾabi’l-îmân (nşr. Hilmî M. Fûde), Beyrut 1399/1979, I, 201; İbn Fûrek, Mücerredü’l-Maķālât, s. 46; Abdülkāhir el-Bağdâdî, el-Esmâǿ ve’ś-śıfât, Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 497, vr. 161a-162a; Kuşeyrî, et-Taĥbîr fi’t-teźkîr (nşr. İbrâhim Besyûnî), Kahire 1968, s. 62-63; Gazzâlî, el-Maķśadü’l-esnâ (Fazluh), s. 127, 133, 174; Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, el-Emedü’l-aķśâ, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 499, vr. 47b-50b; Fahreddin er-Râzî, LevâmiǾu’l-beyyinât (nşr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d),


Beyrut 1404/1984, s. 277-279; Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl, Beyrut 1410/1990, III, 182; Heysemî, MecmaǾu’z-zevâǿid, Beyrut 1967; Bennâ, İtĥâfü fużalâǿi’l-beşer (nşr. Ali Muhammed ed-Debbâ‘), Kahire 1359, s. 321.

Bekir Topaloğlu