KİLİSLİ ABDULLAH SERMEST

(1819-1882)

Nakşibendî şeyhi, şair.

Kilis’te doğdu. Soyu, bugün Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi’nde bulunan ve XV-XVI. yüzyıllarda Hoten-Turfan civarında yaşamış olan Tomanbay (Tumenbey) aşiretine dayanmaktadır. Aşiretin nüfusu giderek artınca geniş bir aile Tazabay aşiretini oluşturdu. Tazabay aşiretinden bir grup XVI. yüzyılın ortalarında Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’a göç etti. Abdullah Sermest’in büyük dedesi Süleyman Âkif, XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Taşkent’ten ayrılıp Irak üzerinden Kilis’e geldi ve buraya yerleşti.

Abdullah Sermest altı yaşında iken babası Hoca Mehmed Efendi hacca gitti ve orada vefat etti. İki yıl sonra da annesini kaybetti. Babasının bir talebesinin himayesinde büyüyen Abdullah Sermest, öğrenimine Kilis’te Akcurun Camii müderrisi Hacı Hâfız Efendi’nin yanında başladı. Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrâhim Paşa’nın Kilis’i işgal edip (1831) halkı yaptırdığı kışlanın inşasında zorla çalıştırdığı dönemde öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Abdullah Sermest, eli silâh tutan herkesi zorla ordusuna asker kaydeden İbrâhim Paşa tarafından 1836 yılında Kahire’ye götürüldü. Mısır’da on yıl kadar kalan Abdullah Sermest’in fiilen kaç yıl askerlik yaptığı bilinmemektedir.

Abdullah Sermest, Collit adlı bir Fransız doktorundan tıbbî konularda istifade etti, hasta tedavi edecek kadar bilgisini ilerletti. Ayrıca hat ve hakkâklık dersleri aldı. Askerden terhis olduktan sonra memleketine dönmeyip Kahire’ye yerleşti. Geçimini hattatlık ve hakkâklık yaparak sağlamaya çalıştı. Bu yıllara kadar tasavvufa ilgi duymayan Abdullah Sermest, Mekke’ye gittiğinde (1846) Nakşibendî Müceddidî şeyhlerinden Muhammed Can ile tanıştı ve bir süre sonra ona intisap etti. Seyrü sülûkünü tamamlayıp icâzet aldı. Bağdat ve Bombay’a yaptığı seyahatler dışında on iki yılını Mekke’de şeyhinin yanında geçirdi, ardından irşad göreviyle Kilis’e gönderildi ve 1858’de Muhammed Bedevî Zâviyesi’ne yerleşti. İrşad faaliyetine başladıktan bir süre sonra kendisi için bir tekke inşa edildi. Vefatına kadar yaklaşık yirmi yıl bu tekkede irşad faaliyetini sürdüren Abdullah Sermest ailesinin geçimini ve tekkenin masraflarını hakkâklık yaparak sağladı. Ölümünden iki yıl önce kendi adına bir vakıf tesis ederek zeytinyağı imalâthanesini, kahvehanesini, fırınını ve on altı dükkânlı hanını bu vakfa bağışladı. Vakıf bugün de faaliyetini sürdürmektedir. 26 Mart 1882’de vefat eden Abdullah Sermest, Kilis’in Bölük mahallesinde Kurtağa caddesindeki Çekmeceli Camii karşısında bulunan tekkesinin bahçesine defnedildi. Ölümüne müridlerinden Rahmi Efendi, “Çıkıp on iki pîran etti ilham Rahmî’ye târîh / Makām-ı dilgüşâya sür yüzü bâb-ı velâyet bu” beytini tarih düşürmüştür. Kabri üzerine türbe inşa edilmiş olup türbesi bugün bir ziyaretgâhtır.

Abdullah Sermest’in tarikat silsilesi Muhammed Can, Abdullah ed-Dihlevî, Habîbullah Mazhar, Muhammed Bedrânî, Hâfız Muhsin, Şeyh Seyfeddin vasıtasıyla İmâm-ı Rabbânî’nin oğlu Muhammed Ma‘sûm’a ulaşır. Abdullah Sermest müridlerinden Antepli Âkif ve Elbistanlı Ahmed Hamdi’ye icâzet vermiştir. Oğlu Mehmed Vakıf (Tazebay) Efendi (ö. 1965), seyrü sülûkünü Ahmed Hamdi Efendi’nin yanında tamamladıktan sonra tekkenin meşihatini üstlenmiş ve tekkelerin kapatıldığı tarihe kadar (1925) bu görevi sürdürmüştür. Mantık ve kelâma dair basılı eserleri bulunan Abdullah Enverî, divan sahibi şair Çermikli Zihni Baba gibi çeşitli kesimlerden geniş bir mürid halkasına sahip olan Abdullah Sermest, Nakşibendî müceddidliğinin katı ve sert tutumundan uzak, hoşgörü sahibi, Ehl-i beyt muhibbi ârif ve kâmil bir mürşid olarak tanınmıştır.

Tasavvuf neşvesi içinde Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler yazan Abdullah Sermest’in divanı 118 parça şiirden meydana gelmektedir. Bunların çoğu Türkçe olup gazel tarzındadır. Hâlis veya Sermest mahlasını kullanan şairin şiirlerinde çok sayıda mahallî kelime kullandığı görülmektedir. Dört nüshası bulunan divan, Abdullah Şahin tarafından şair hakkında geniş bir incelemeyle birlikte yayımlanmıştır (Ankara 1999). Eserin baş tarafında Abdullah Sermest’in torunlarından Uygur Tazebay’ın ailesi hakkında bir tanıtma yazısı yer almaktadır. Abdullah Sermest’in Sıffîn Vak‘ası adlı eseriyle tıbba dair bir kitabının da bulunduğu, bu ikinci eserin Kilis’e gelen bir Fransız araştırmacı tarafından ödünç alınıp geri getirilmediği kaydedilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Kilisli Abdullah Sermest Tazebay Divanı (nşr. Abdullah Şahin), Ankara 1999, neşredenin girişi, s. 18-32; Kilisli Kadri, Kilis Tarihi, İstanbul 1932, s. 212-217; İbrahim Hakkı Konyalı, Âbideleri ve Kitâbeleriyle Kilis Tarihi, İstanbul 1968, s. 523-524; Seyfettin Başcıllar, Kilisli Divan Şairleri Antolojisi, İstanbul 1991, s. 49-52; Faruk K. Timurtaş, “Mehmet Vâkıf Tazebay”, Son Havadis, İstanbul 20 Haziran 1965.

Nihat Azamat